Sayfalar

3 Ağustos 2008 Pazar

BAROSSO VE REHN NEDEN GELDİ

BAROSSO VE REHN NEDEN GELDİ?

İstanbul’a dün gelen Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, İstanbul programında Fener Rum Patrikhanesi'ni ziyaret etti. Daha sonra İstanbul Müftülüğü'ne giden Barroso, Ortaköy'deki Feriye Lokantası'nda Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile yemek yedi.

Yemekte Babacan 2004 yılında Türkiye'nin tam üyelik sürecinin başladığını hatırlatarak "Hedefimiz tam üyeliktir" derken, Barroso, Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'deki ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmeleri çok dikkatle izlediğini belirterek, bu yöndeki çalışmaların "müdahale" olarak algılanmaması gerektiğini vurguladı. Barroso ile Olli Rehn'in dün ilk durağı Fener Rum Patrikhanesi oldu.

Patrik Bartholomeos'a "ekümenik" diye hitap eden ikili Heybeliada Ruhban Okulu, Vakıflar Yasası'nı sordu. Bartholomeos, Barroso ve Rehn, Fatih Sultan Mehmet'in patrik Gennadios'a 1454'te verdiği ve üzerinde "Sen Patriksin. Senden öncekiler gibi sen de haklara sahipsin" yazılı fermanı anlatan mozaik önünde fotoğraf çektirdi.

Barosso,Fener Rum Patrik’i Bartholomeos ve Syn Abdullah GÜL’ün Dış işleri Bakanlığı döneminde AB görüşmeleri sırasında fazla kaynaşmaları nedeniyle “Mustafa” adını verdiği Olli Rehn.Gerçek önderleri ile birlikte görülüyorlar.Resimde Fatih’in izninden çok İstanbul surları göze çarpıyor.Bir özlemi yaşadıklarını rahatça söyleyebiliriz.


Sabah gazetesinin haberinde kısaca bahsettiği konuya ek olarak da ,işte AB'nin "Haçlı yüzü".Eminönü İlçesini de kaldırmalarının ardında Topkapı surlarından Sarayburnu’na ve Galata mahallesi-Haliç-Karaköy arasını "Bizans “ olarak kurma planlarını kutluyor gibiler.Fatih belediyesi AKP’nin kurtarılmış bölgesidir ne de olsa.Keldani sarıklı,Arap cübbeli,erkekler ile yüzleri peçeli ve üstleri çarşaflı kadınlar diyarı.

Sulukule Mahallesinin yenileştirme çabası altında bu bölgenin temizlenerek teslimi projesi olmadığı ne malum.Osmanlı’da yıkıldığı güne kadar kendinden ayrılan topraklara tüm parasını harcadı ve hepsi bir bir koptu.Şu an olan bu değilse nedir ki?

AB Genişlemeden sorumlu Komiseri Olli Rehn davanın kabul edilmesiyle ilgili olarak 01.Nisan 2008’de şunları söylemişti;

''Anayasa Mahkemesi'nin kararı, AB adayı Türkiye'nin anayasasında 'sistemik bir hata' olduğunu ve yasa değişikliği yapılması gerekebileceğini gösterdi. Siyasi partilerin yasaklanması ya da kapatılması en son gidilmesi gereken bir uygulamadır. Şiddeti ve demokratik yönetimin yıkılmasının savunulduğu durumlarda gündeme gelir. AKP resmen kapatıldığı anda müzakereler kesilir. Rüya biter. AKP'den siyasi partilerin kapatılması ve diğer konularla ilgili olarak Kopenhag Kriterleri ile uyumlu bir anayasa bekliyoruz.''demiştir.

Diğer yandan da Kuzey Irak’a yapılan operasyon sırasında Kandil de ABD’nin,PKK içinden İran'a karşı örgütlediği PJAK'ın karargâhı bölgesinde çok geniş kapsamlı bir Amerikan Üssü'nün bulunduğunu saptadı. Kamplara yakın bölgede İran-Türkiye-Irak üçgeninde bulunan dağdaki üste hem Türkiye hem de İran için istihbarat ve operasyon amaçlı kullanılan bir Amerikan Üssü bulunuyor.Bu gelişmenin de 2003’deki ordumuzun bölgeden çekilmesinin ardından gerçekleştiği ortaya çıkıyor.Türkiye’nin bölgeye operasyon tehdidi sürerse, her türlü ambargodan tutun da bölgeye çok uluslu güç yerleştirmeye kadar tehditlerin de geldiği basında yer almaktadır.

Bütün bu baskılarla varılmak istenilen yerin de operasyon devam ederken "soruna siyasi çözüm" bulunsun diyen Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates Türkiye ziyareti sırasındaki beyanıyla burada kurmak istedikleri devleti kabul etmemizi dile getirmiş, Gates, dönüşte Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında aynı görüşünü bir kez daha tekrarlamış ve Türkiye'deki görüşmelerinde konuyu ele aldığını belirtmiştir.Gates'in siyasi çözümden ne kastettiğini Amerikalı iki üst düzey komutan ardı ardına yaptığı açıklamalarla ifşa etti: PKK ile uzlaşın! "siyasi çözüm"ün en önemli ayağı, PKK ile uzlaşma ve PKK'yı siyasi sisteme dahil etmek yani ülkemizi dilim dilim bölmekten başka niyetleri olmadığını fütursuzca dile getirmişlerdir.

Hükümetimiz de Talabani’yi ülkemize davet etmekle isteklere uysalca uyum göstermiştir.Hatta Cumhurbaşkanı Sayın A.GÜL’ün de bu amaçla bir Bağdat ziyaretinden de bahsedilmektedir.

KIPRAŞMA TÜRKİYE!!!

14.Ocak 2008’de basında çıkan bir haber Sayın Abdullah GÜL’ün ABD ziyareti sırasında İngilizce ve Arapça yayımlanan El Hayat gazetesine verdiği açıklamasında, "Bizim Kuzey Irak'la hiçbir problemimiz yok", "en büyük ekonomik yardımı Irak'a yapıyoruz" demesi ülkemizin kırmızı çizgilerinin artık renksiz bir hal aldığını da göstermekle,”ABD-AB ne isterse onu yapacağız” sonucuna geldiğimizi göstermektedir.

Bütün bu baskıların yanında Ergenekon ve bir sürü ad altında yapılan operasyonlarla ABD-AB dayatmalarına karşı oluşan her türlü örgütlenme de hızla bastırılmaktadır.

ABD ve AB koalisyonunun yaptırımları bu hükümet sayesinde öylesine emrivakilik kazanmıştır ki adeta milletimize “Kıpraşma Türkiye” denilmektedir. Hani cinsel ilişkiye hazır olmayan kadının itirazı üzerine istekli olan erkeğin onu bastırarak “Kıpraşma lan karı sabret biraz yoksa karışmam haaa” demesi gibi acınacak bir hale düşmüş bulunmaktayız.

Yani AB komiserlerinin ülkemizi ziyaretinin arkasında Kuzey Irak siyasetinin ve ülkemizin ABD-AB koalisyonuna devrini hızlandıracak çalışmaların devamı,engel olmak isteyen ulusalcı,milliyetçi direnişlere de “gözdağı” olması açısından çok önemi bulunmaktadır.

Bu ziyaretlerin ardında da hükümeti ortaya çıkan milliyetçi ve ulusal tepkilere karşı desteklenmesi ve telkin edilen görevlerin yerine getirilmesinde de teşvik edilmesinden başka bir sebep yoktur.

Keykubat

13.4.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.