Sayfalar

26 Aralık 2021 Pazar

DİNİ YAZILARIMA AÇILAN DAVALARDAN BİRİNE YAPTIĞIM SAVUNMAM


22.10.2019 tarihinde mahkemede verdiğim ifademe ek olarak eklemek istediklerim

Konu ile ilgili olarak sayın Cumhuriyet Savcısına verdiğim ifadem doğrudur. Yalnız eklemek istediklerim vardır.

Ben dini değerleri veya belli bir kesimin benimsediği inançları aşağılamakla yargılanıyorum. Oysa dinleri hangi elle yemek yenir, hangi elle taharet, yemek yenirden, kimlerle cinsel ilişkiye ve nasıl, hangi yolla girilire kadar düzenlerler. Benim yazdıklarım ise bu düzenlemeleri dini kaynaklardan alıp yazıya eklemekten başka şey değildir. insanın her halini düzenleyen geleneklere sahip olan dinler, Arapların Mufakatat dedikleri adetli kadınlarla veya cinsel ilişkiye girilemeyecek kadar küçük çocuklarla, uyluk bölgesinde bir masturbasyon olayını anlatan hadisten başka şey değildir. Adetli/Hayızlı kadınla cinsel ilişki yasak olmasına rağmen,adetli kadının kendisini eksik görerek bunalıma soktuğu bu yüzden ilgi görmesi için bu yola ilişki yapılırsa kadının kendini üretken hissedeceği hadislerde vardır. Dilimizdeki kitaplarda bu “diz kapağı bölgesi” olarak da geçer. Mufa Arapça uyluk demektir.

Peygamberin böyle ilişki kurduğunu yazan hadis yazarlarıdır, onlardan alıp İran Şeriat hukukunu yazan İran devrimi önderi A.Ruhullah Humeyni de bunu Tahrir El Vesile adını verdiği İran Şeriat Hukukuna yazmıştır. Humeyni’nin şeri hukuk kitabından alıntı yapan internet sitesinde olan ve gerçek hadis kitaplarında geçen hadisler hadis numaralarına kadar ek olarak sunduğum belgelerde verilmiştir. Bunlar sapıklık ise neden 1400 yıldır dini kaynaklarda yer alırlar? Bu gün bile bebeklerle, ÜÇ yaş ve üstünden adet görme yaşına kadar olan çocuklarla zevk evlilikleri, adet gören çocuklarla nikah uygulamaları medeni hukukumuza aykırı olmasına rağmen uygulanır hale gelmiştir.

Bunların yaptıkları bebek seviciliği sübyancılık ve kulamparalıktan da adi bir insanlık suçudur. Bunları tanımlamak için hangi kelimenin kullanılması önerilir?

İsa peygamber, Hristiyanlara göre Allah, kıyamette yaşadığımız dünyanın yerine denizleri olmayan yuvarlak bir dünya verir, buraya Yahudi tarihi boyunca yaşamış 12 Yahudi kabilesinden 144.000 günahsız Yahudi koyar. İçlerinde kadın yoktur. Bu erkekler çocuk doğurur ve ilk doğan erkek çocukları İsa dünya karşılığında fidye olarak alır diyen Yuhanna Vahiyle kitabıdır. Tevrat Levililer kitabında Allah, Yahudilerden sadece Levi soyunu kendisine ayırdığını ve bu soyun çocuklarını kendine kurban olarak seçtiğini bildirir. Ayrıca her doğan ilk hayvan, tarla bahçenin ilk ürünleri tanrıya aittir, hiçbir Yahudi buna karşı çıkamaz. Kral Saul/Krallar kitabında Saul’un annesi Hanna, çocuğunu Allah’a adar ve üç yaşında sütten kesince tapınağa götürür teslim eder. Bu gün bile Hristiyan kiliselerinde bile bu gelenek sürmektedir. Tapınağa adanma yaşı insan ve hayvanlarda sütten kesilincedir.

Böyle olunca İsa’nın istediği 144.000 fidye kurban haliyle üç yaşından büyük olmayan çocuklar, bebeklerdir.

İsa’dan 597 yıl önceden beri yani 2.600 yıldır hafızalarda ezbere tutulan Yahudilerin gerçek Tevrat’ı Talmud, “ÜÇ YAŞ BİRGÜN” yaşında ve daha küçükleri ile cinsel ilişkili, saatlik, günlük, haftalık, aylık, yıllık, daha uzun süreli veya sürekli evlilik yapılmasına izin verir. Bu evlilikleri onaylayan .çok sayıda Talmud ayetlerini delil olarak verdim. Bu gelenek bütün Ortadoğu, Hint, Afrika geleneklerinde vardır.

Lev Tahor (Temiz Kalp) Yahudi’si olan Kathy O’Brien, Mind Control adlı kitabının 80. sayfasında öz babasının kendisi ile doğar  doğmaz oral yolla ilişki kurduğunu, ebeveyninin de aynı şekilde istismar mağduru olarak yetiştiklerini, kendi kızının da aynı şekilde babası, erkek kardeşleri ile, ikinci ve üçüncü derece erkek yeğenleri, dedelerince istismar edildiğini yazmıştır. Kitap delil eklerinde vardır.

Köleci, kız ve erkek bebekler ve çocuklarla ve hatta evcil ve yabanıl hayvanlarla evlilik gelenekleri olan Sabi, Yahudi, Grek, Mısır, Sümer, Babil,Fars, Çin gibi Sami toplumlarının bu gelenekleri bu gün de sürmektedir ve çok sayıda yazılı ve görsel belgeyi önceki ifademde vermiştim.

Yazı ve resimlerde İsa için “Bebek Sevici” demişim, cinselliği yaşamın baş köşesine oturtan Bereket Tanrısı dinlerinin hepsinde tanrılar aynı şekilde kurban alır ,cinsel ilişkiye girerler,sonra bıkınca da bu insanlar yerler. Bazıları sadece beyin ve kalp yerler. Böyle değilse bunu Hristiyan diyanetinden Papa dahil her yetkili ile tartışıp ikna etmeye de hazırım.

Bir Orta Amerika efsanesinde, Kızılderililer, her ayın, yılın belli dönemlerinde bebek, çocuk, ergen kız, erkek kurban etmek zorundadırlar. Bu elle kalplerini çıkarmak, piramitleri kanla yıkamak gibi korkunç şekilde bazen de insan avı şeklinde yapılması gereken kurban adaklarıdır. Bir dönem tanrıları gelmeyince, insan kurbanını kaldırırlar. Sonra tanrıları gök arabaları, kayıkları ile gelirler piramitlerin üstüne ışık tutarlar, tarih boyunca kesilmiş bütün insan kalpleri, beyinleri az önce kesilmişçesine ortaya çıkar. Oturup sayarlar ve her eksik kalp için 10 yıl kuraklık cezası verirler.

Kızılderililerde de aynen bu gelenekler vardır.

Süt emme yaşında veya üstünde bebekler, çocuklar ile ergen ve her yaşta eşcinsel ilişkiler Sami toplumlarının vazgeçilemeyen gelenekleridir.

İncil’in Allah’ı, Kuran’ın peygamberi İsa’nın kadın olarak eşi yoktur. Üç yaşında iken annesi Meryem onu rahiplerle tasavvuf konuşurken bulur, zamanla Mısır’a göçerler ve sonra kayıp 11 yılı vardır. Bu kayıp yıllardan sonra 33 yaşına kadar 12 erkek öğrencisi yani peygamberi ile birlikte Kenan ülkesini gezerek ömrünü geçirmiştir.

Tomas İncil’i, 12 peygamberinin, göklerin Işık Kralı Yaşam’ın (Melki d Nura) göklere kadın kabul etmediği gerekçesiyle annesi Meryem’i aralarından çıkarmasını istemeleri üzerine İsa, onu kıyamette “erkek yaratacağını” söyler.

Bu istek bile, tanrının peygamberleri ile yaşadığı cinsel ortamı açıklamaktadır. Eğer bazı cinsel yaşam gelenekleri yoksa, bir kadın onları niye rahatsız etmiş olabilir ki?

Oysa buna ek olarak İsa’nın kendini GÜVEY, peygamberlerini GELİN gördüğünü yazan Matta İncili ayetleri de vardır. Bunlar da delillerde verilmiştir.

Peygamber Muhammet’in Ayşe ile ALTI yaşlında nikah, nişanlılık yaşadığı, Ebubekir’in Medine’de peygamberi kendi evine davet edip “nişanlın ile vakit geçir” diye ayrı oda verdiğine dair hadisler vardır. Ki bu bile süt emen bebeklerle evlenen Yahudi, Sabi Arapları için büyük bir devrimdir. Tabi ki sadece çıtayı, iki üç kat yükseltmiştir. İKİ/ÜÇ yaştan DOKUZ yaşa.

Bunun dışında KULA AYRI PEYGAMBERE AYRI AYET yazmışım. Bu çarpıklığı İslam dünyasında ilk ortaya çıkartan benim.

Benim ailem ve toplumum HANEFİ’dir ve bizde “yedi göbek akraba evliliği yasağı” vardır. Bu yüzden NİSA 23. ayet herkezce bilinir. Ama, Şafi Kürtlerde, Doğu Karadeniz’de, Ege’de bir çok yerde anne ve baba tarafından yeğenlerle evlilik vardır.

Bu insanlara bunu hangi ayete göre yaptıklarını sorunca Nisa 23’ü bilmediklerini Ahzap 50’den de haberleri olmadıklarını ama peygamber kızı Fatıma’yı yeğeni Ali’ye, Rukiye, Ümmügülsüm’ü de yeğeni Osman’a verdiklerini örnek aldıklarını söylüyorlar.

Oysa bu izin sadece PEYGAMBERE MAHSUSTUR ayet öyle demektedir.

Bu nedenledir ki peygamberin kendi kabilesi, peygamberin kendileri ile “akraba evliliği yaptığı gerekçesi” ile halifeden aldıkları SEYİTLİK BELGESİ ile bu ensest evlilik geleneklerini sürdürmüşlerdir.

Ayetler ve tefsirleri E.H.Yazır Kuran tefsirinde USB bellek içinde verilmiştir.

Peygamber Hatice ile evlendiğinde, peygamberin erkek kölesi vardır. Ama Hatice ona Zeyd’i de satın alır.

İlk Müslüman olan da Zeyd’dir ama peygamber azad etmez. Hatta, konunun işlendiği Ahzab 33;37 ayet tefsirinde başka tefsirlerde de aynen görüleceği gibi, Zeyd’in fidyesini verip eve götürmek için gelen babası ve erkek kardeşleri,Zeyd ve peygamber arasında şu ifadeler ilg çekicidir;

“...Resulullah: "Ben de bildiğinim, sana olan davranışımı ve arkadaşlığımı gördün. Şimdi ya beni tercih et, ya onları." O zaman Zeyd dedi ki: "Ben sana karşı kimseyi tercih edemem. Sen benim hem babam, hem amcam yerinesin." Buna karşı babası ve amcası: "Yazık sana ey Zeyd, köleliği hürriyete, babana, amcana ve ehli beytine tercih mi ediyorsun?" dediler...” Oysa Zeyd, olayın giriş bölümünde kendisini tanıyan haberciye ailesinin gelip kendisini kurtarmasını söylemişti. Burada başta korku olmak üzere başka şeyler olduğu açıktır.

E.H.Yazır, Ayşe’den bir alıntı Tırmizi Hadisinde şu bilgiyi ekliyor;

“Tirmizî ve başka muhaddislerin rivayeti ile Hz. Aişe demiştir ki: "Bir sefer Zeyb b. Harise Medine'ye geldi, Resulullah benim odamdaydı, geldi kapıyı çaldı, Resulullah kalktı, ona sarıldı ve öptü."

Peygamber, en çok sevdiğini bildirdiği eşi Ayşe ile birlikte olduğu mahrem odasına, en çok sevdiği, savaşlarda ordu komutanı yaptığı, hatta halasının kızı Zeynep b.Cahş’ı ayet indirerek evlendirdiği, sonra da boşatarak kendisine eş olarak aldığı erkek kölesini alıyor ve onu ÖPÜYOR” 

R’ad Suresi 13;13 ayette, peygamber kendisini öldürmeye gelene suikastçısı Emir’e hayran hayran bakarken, arkadan yaklaşıp yaklaşıp kafasını uçurmak üzere kılıcını çeken ortağı Rabia’nın kılıcının kılıfına takılması sayesinde canını kurtarıyor. Olay tefsirde aynen şöyle anlatılıyor;

“...Burada Erbed b. Rabîa ile Amir b. Tufeyl olayına işaret olunduğu naklediliyor. Şöyle ki, meşhur şair Lebîd b. Rabîa'nın kardeşi olan Erbed b. Rabîa ile Amir b. Tufeyl, ikisi birlikte Hz. Peygamber'e gaile çıkarmak için gelmişler, mescide girmişlerdi. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de ashaptan bazı kişilerle birlikte orada oturuyordu.

Amir çok yakışıklı idi, güzelliği ve şıklığı oradakilerin dikkatini çekti, ona bakıyorlardı.

“Amir arkadaşı Erbed'e daha önce şöyle tenbih etmişti: "Ben Muhammed'le konuşmaya başlayınca, yavaşça arkasına geç ve boynunu kılıçla vur" demişti. Hz. Peygamber Amir ile konuşmaya başlamış, Erbed de arkasına dolaşıp geçmişti, kılıcını bir karış kadar çekmiş, fakat Allah Teâlâ izin vermediğinden tamamıyla sıyıramamıştı. Amir, ne duruyorsun, haydi dercesine gözüyle kaşıyla işaret etmeye başladı. Peygamber Efendimiz de bu durumu gördü ve hemen "Ey Allah'ım, bu ikisine dilediğini yaparak bana yardım eyle!" diye dua etti.”

Şu ifadeyi tekrar okuyalım; “...Amir çok yakışıklı idi, güzelliği ve şıklığı oradakilerin dikkatini çekti, ona bakıyorlardı” Mescidde herkes adama resmen sulanmış başka açıklaması yok bunun.

Gelelim Zeyd’in Uyluk Kemiklerine, onu da kaynakları ile önceki ifademde verdim. Peygamberin uyluk kemiğinin, Zeyd’in uyluk kemiği üzerinde ne işi olduğunun mantıklı bir açıklaması varsa ben bunu mahkemeden duymak isterim. Bunun nesi suç? 
Peygamber yapmış, siyer, hadis yazarları yazmış, ben de yazıma konu edince niye suç oluyor? Yazıda açıklandığı gibi, hadislerin fiziki ağırlığı olduğunu belirtmek için kendimi bildim bileli bütün dini programlarda bu hadis Müslümanlara örnek verilirken niye kimse tepki göstermedi? Çünkü kimse uyluk kemiği nedir bilmiyordu veya, yoğun dindarlık içinde insanlar bunu hiç yargılamadılar denilebilir.

Oysa, Mısır’ın Teke Şeytan Ptah’a, Sabilerin Ptah il (Tanrı Ptah) , Yunanlıların Pan, Bafo adlarıyla aldıkları şeytan ibadetleri gelenekleri peygamber zamanının geçerli ibadetleriydi. Bu ibadetlerde eşcinsel veya biseksüel cinsel ilişkili ayinler vardı. Bir peygamberin vahiy alması için başını kazıtması ve cinsel ilişkide bulunması gerekirdi veya bir mağarada oruç tutarak inzivaya çekilmesi şartları vardı. Büyük İskender’in Tevrat Danyal peygamber kitabında sembolü “Teke” dir. Sümer yer ve su tanrısı Enki’nin de Sabilerin dinlerinin kökeni olan Brahman dininin mezhebi olan Şiva dininde de Şiva’nın sembollerinden birisi tekedir.

Davut peygamberin oğlu Avşalom’un anne ayrı kız kardeşi Bat Şiva’ya tecavüzünün işlendiği olaydaki kızı Bat (Kız) Şiva/Şeba/Sebe hepsi Şiva demektir. Kabe’deki Haceri esved yani kutsal karataş ibadeti İslam’dan önce Şiva ibadeti Lingam geleneğidir. Kadın ve erkek cinsel organlarının birleşmiş halini temsil eden dişilik organından başka şey değildir o karataş. 

Kabe’de de cinsel ilişkili ibadetler, ayinler yapıldığı gibi, Mısır Teke şeytan ibadeti yapan Yunanlılarda da aynı gelenek vardı. Ukrayna, Kırım’dan Arap yarımadasının Pasifik okyanusu kıyısındaki Yemen’e, Hindistan’dan İngiltere, İrlanda’ya kadar Şiva ibadeti Sabilik dini içinde tüm dünyaya 3.500 yıl önce yayılmıştır. Roma İmparatoru I.Konstantin, kendisini “görülemeyen ve yenilemeyen, yeryüzünde tapınılacak en büyük tanrı” ilan edip, Roma tebalarından hiçbir tebanın en büyük tanrısının kendisinden büyük olamayacağını Tanrı Kral’ın yasa maddesi olarak kanunlaştırdığında Hristiyanlığı da emretmiş ama kendisi bilincini yitirinceye kadar vaftiz olmamıştır. İzmit’te sarayında bilincini yitirmesinden sonra rahipler vaftiz edebilmişlerdir. 

Henüz feth ettiği İngiltere adasında İngilizlerin Babil dişi şeytanı baykuş İnanna’nın Thames Köprüsü ayağının yanındaki tapınaktaki İnanna heykeli yıkılıp tapınak kiliseye çevrildiğinde, zamanın İngiliz kraliçesi,” cinsel ilişkili ayinlerin yasaklanmasından sonra tapınakların tadı tuzu kalmadı” diye ağlamıştır. Teke şeytan ibadetlerinin Avrupa uygulamalarında Baphomet Opher adlı bir ayin yazısında, 18 yılda bir yapılan rahip kurbanı ayininde, rahibenin, sunak önünde kurban rahiple ilişkide rahibin orgazma başladığı anda orakla başını keserek öldürdüğü anlatılır ve bir peygamber böceği cinsel ilişki şeklini insanların günümüz Mason ayinlerinde de tekrar ettiği okuduğum bir çok akademik araştırmada ve kitapta yazılır. Ülkemizde, Irak, Suriye,Gürcistan, Rusya ve dünyanın bir çok bölgesine dağılmış Kürt Yezidileri hala, Teke Şeytan Azazil’e Taus/Tavus adlarıyla Allah diye ibadet ederler ve Büyük İskender’in öğretmeni olan Aristo, Eflatun, Sokrates gibi bilgelerine peygamber veya tanrı olarak ibadet etmektedirler. Bu kitapları olan Kur’an ı Kerimi Mushafı Reş’te yazılıdır.

Evliya Çelebi de 1658’lerde Bitlis Abdal Han Yezidi isyanında yaşadığı anılarında, bu olayı bir çok olağanüstü büyü, sihir olayları ile birlikte Seyahatname kitabında anlatmıştır. Bu kitap’ta, “euzubesmele” yi Yezidiler tanrılarına küfür saydıklarını, Muhammet’in kötü biri olduğunu tanrıları Azazil’in onu iyileştirmeye çalıştığını yazarlar. Nurcu Fetullah Gülen de “euzu besmele” denilmese de olacağını defalarca söylemiştir.

Peygamber Muhammet de, ondan önceki bütün Tevrat ve Sabi peygamberleri de hepsi bu geleneklere göre yaşayan Yahudi, Sabi, Grek toplumlarında doğmuşlardır ve bunların başka şekilde hareket etmelerini beklemek de imkansızdır.

Tevrat Levililer 20;19’da, Yahudilere “kız çocuklarına fuhuş yaptırmamaları, geçici dünya hayatı zenginliği için çocukların çocukluklarını yaşamalarına izin verilmesi emredilir. Yedi göbek akraba evlilikleri yasaklanır. Bu yasaklar Kuran Nisa 4;23’de bir ayet içinde özetlenmiştir.

Nisa 25, Bakara 221’de Müslüman ama köle ve cariyelerle Müslüman kadın ve erkeklerin evlenerek onları fuhuştan kurtarmaları öğütlenirken, bunlardan kadınların zina yapmaları halinde özgür kadına verilen cezanın yarısı önerilir. Bu da gösteriyor ki İslam, “Köleci Sami Arap Toplumunun” zenginlik için İslam öncesi pezevenklik etmelerini hemen kaldıramamıştır.

Dava konusu olan bütün yazımın suç olması muhtemel ifadelerini şöyle derledim;

Yazı başlığında; Peygamberin Ayşe’ye Tacizi; “pedofilik cinsel taciz”, İtalya’da bir kilise tavan resmi olan, İSA’NIN ETRAFINI ÇEVİRMİŞ 144.000 çocuğu temsil eden kıyamet tablosu tavan resmi üzerinde , “Allah İsa bebek sevici” ifadesi; Mufakatatın tercüme açıklamasında “allah’ın selamı üstüne olasıca” ifadesi ki, ifadenin İngilizce aslı S.A.V’nin İngilizcesi olan “Peace be up on him=Barış/Dua üstüne olsun” ifadesindeki “peace” yerine “piss=işemek” kullanılmıştı ve “Piss be up on him” Türkçesi, “Onun üstüne işeyin, işensin” şeklindeydi. Ben onu kısmen düzelttiğim için hakaret de sayılması akıl işi değildir.

Bunların dışında suç olarak yorumlanabilecek hiçbir şey yoktur. Tevrati Talmud, İncil ve hadislerden başka bir şey yoktur. Hiç kimse bu ayetlerin ve hadislerin olmadığını inkar edemez, kaynaklarını verdim.

Pedofili, ülkemizde de dünyada da tıbben ve hukuken kullanılan Latince bir terimdir ve reşit olmayan çocuklarla cinsellik, evlilik geleneklerini ifade etmekte kullanılır. Çocukla evlilik Ayşe ve Cüveyriye olmak üzere Hz. Muhammet’in yaşamında iki çocuk vardır. Cüveyriye Hayber kale komutanının esir kızıdır 13 yaşındadır. Savaş alanında evlilik olmuştur. Cüveyriye “Kölecik” anlamına gelir.

Buna ek olarak, Duha Suresi 93;6 ayet tefsiri delillerde verilmiştir. USB’deki Kuran tefsirine de bakılabilir, burada E.H.Yazır, kendinden başka tefsircilerden derlediği bir rivayette, çocuk Muhammet’in amcası Ebu Talip tarafından “soyunarak yatağa” sokulduğu” ve onu yanından ayıramadığı anlatılmaktadır bu da Hintlilerde, Mandeanlar/Sabilerde olduğu gibi Yahudi Talmud ayetlerinde de var olan kız ve erkek çocuklarla bebeklerle cinsellik, zevk evlilikleri geleneğini de okuduğumuzda, bunların “İslam peygamberinin sünneti” olduğu öne sürülerek mahkemelere, görsel yazılı basına yıllardır yansıyan cemaat tacizleri ve tecavüzlerini meşrulaştıran cemaatler eleştirilmiştir. Bu da suç değil aksine topluma hizmettir.

Ayrıca gerek Ayşe ve Cüveyriye evlilikleri gerekse eşcinsellik gelenekleri peygamber zamanında da günümüzde de gizli açık bir çok Hristiyan kilisesinde, Yahudi sinegoglarında, Hint Brahman, Budist, Şiva, Jain/Can tapınaklarında elan uygulanan geleneklerdir. 
Papa Francis son İrlanda ziyaretinde, ülkenin başbakanının isteği üzerine pedofili ve oğlancılık üstüne yaptığı açıklamada bunlarla mücadelede başarılı olamadıklarını itiraf etmiştir. Verdiğim delillerde bu suçlardan yargılanan Rabbiler, Hahamlar hakkında çıkan yazılı, görsel haberler dilimize çevrilerek verilmiştir.

Peygamber Muhammet çağında, ondan önce ve sonraki günümüze kadar olan çağlarda bu gelenek vardır ve elan uygulandığına tanık olmaktayız.

Ben, bunların ne Kur’an ne de İncil ne de Tevrat emri olmadıklarını, bunların Sami toplum gelenekleri olduğunu, peygamberin ashabı arasında da böyle zevk evlilikleri olduğundan Kuran Talak Suresi 65;4 ayetin, adet görme yaşına gelmemiş kadınların boşanmaları ve bekleme sürelerinin düzenlenmesinde” geçtiğini yazmışım. O zaman var olan bir sorun hakkında bir çözüm öneren ayetin, “bu dinde var, peygamberin yaşamında var” deyip tarikatların sürdürmesinin yanlışlıklarını vurguladım. Bu suç mudur?

Bunlar sapkınlık değil midir? İslam sapkınlıkları kaldırmak için geldi diye öğretilirdi bize. Bu yüzden Araplar İslam öncesi çağlarına "cahiliye devri" derler.

Bu suçları işleyenlere verilen cezalar henüz TCK’dan silinmediler. Ben bunları övmüyorum aksine günümüz yasasına göre de 18 olan ergenlik yaşının altında çocukların evlilik, nişanlılık hakkında karar vermeleri geçersizdir.

Peygamber zamanında da, öncesinde de bu gün de Yahudi Ezebere okunan Tevrat olan Talmud, diyor ki “ÜÇ YAŞ BİR GÜNLÜK VEYA DAHA KÜÇÜK BİR KADIN, CİNSEL İLİŞKİLİ NİŞANLILIĞA EVLİLİĞE KARAR VEREBİLİR”

Ben peygamberin çıtayı yükselttiğini, çocukları koruduğunu ama gene de “9” ile “13” yaşında çocukların reşit olamayacaklarını bu yüzden onlara yapılan cinsel müdahalenin taciz ve tecavüz olduğunu savunuyorum.

Bu suç olabilir mi?
Buna Kuran diliyle, Bakara 198 "...Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz." diye ayrım yapmadan Araplara sıfatlarını söyleyen 35 sayfalık ayetlere rağmen sapık demeyeceğiz, tıp ve hukuk dili ile pedofili demeyeceğiz de ne diyeceğiz? 
Peygamberin 40 yaşına kadar uzayda yetiştirilip indirildiğini kim söyleyebilir ki bizler peygamberin Arap Sami toplum geleneklerinden muaf olduğunu düşünelim.

Türkçesi daha yaralayıcı, onları mı söyleyelim, böyle fiillerin başka adları hiçbir dilde ne yazık ki yoktur.

Eski Mısır’da MÖ 1500,2000’lerde kızlarda evlilik yaşı 16’dır. Türklerde de “16”dır. Roma imparatorluğunda da Romalılar için öyledir. Teba için milletler yasası ayrıdır.Bu geleneği çok eski tarihlerde bütün dünya milletlerinde bulmak mümkündür. Osmanlı’da evlilik yaşı ise kızlarda “8” dir.

Tarih din temelli ekonomik savaşlar tarihidir ve her milletin dini vardır. Birbirleri ile savaşmışlar, kazanan, kaybedeni, aşağılamak, köle etmek için sürekli bu yaş sınırını düşürmüş ve sonunda süt emme yaşına kadar düşürülmüştür. Araplar da sürgünler, kovulmuşlardan oluşan karışık milletler olduğundan başka milletlerin köleleri olarak yaşamışlardır.Peygamber Muhammet’in ülkesi Hicaz,M.Ö.47’de Roma vilayetidir, ondan önce Grek Ptolome hanedanında 300 yılı ondan da önce Pers idaresinde 300 yıl, ondan da önce Asur idaresinde daha evvelinde de Mısır’ın vassalı olan bir ülkedir. 
Hz. Muhammet, bir Roma vatandaşı olarak doğmuştur, ülkesi Hicaz, M.Ö 47’den 635’e kadar Roma idaresindedir, Sasani ülkesini yağmalamalarından sonra Herakles onlara bağımsızlık vermiştir. Son 3000 yılın 1000 yılını köle olarak aşağılanarak geçirmiş bir toplumdan başka ne beklenebilir ki?

Böyle bir olayın suç kabul edilip dava açılması ülkemiz hukukçularına yakışmıyor.

Sonra bu konuda aşağılayıcı hiçbir ifade de kullanılmamıştır.

Roma’da Romalılara ensest evlilik ve pasif eşcinsellik yasaktı ama Neron hem öz annesi hem de öz kızı ile evlenmiş sonra da ikisini de öldürmüştür ayrıca pasif eşcinsel ilişkileri de bu günlerde yazılıyor. 
Eski Yunanlıların, askeri kışlalarda, askerler arasında kuvvetli bağ yaratmak için “aşık askerler” geleneği vardı. Bu gelenek Roma’da devam etmiştir. Hala da sürdüğüne dair yazılar yazılmaktadır. Avustralya bahriyelileri, İngiltere’ye gelirken, ekvator çizgisini geçtiklerinde gemide eşcinsel ilişki partisi düzenleme geleneğine sahiptir.

Vatikan Hristiyanlığında da hala Tevrat emri gereğince sütten kesilen çocuklarını tapınağa bağışlama geleneği vardır ve rahibeler küçücük rahibe çocukları alıp gezilere çıkarırlar. Peygamber Muhammet üzerinden İslam dünyasına “sodom (erkek eşcinselliği), ve pedofili etiketleri yapıştırarak, 12.yy.dan beri haçlı seferleri ilan eden Vatikan rahipleri ne yazık ki kendilerini görmeyi ret ederler.

Onlar güçlendikleri zaman, önce hedef toplumun bir geleneği üzerine yasak ilan ederler, sonra bununla suçlayıp dini argümanlar kullanarak haçlı seferine kamuoylarını ikna ederler. Savaşlar her ne kadar ekonomik nedenlerle de çıksa, askeri dini avutmalarla düşman üstüne sürmek tercih edilen en kolay gaza getirme yoludur.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Turizm Şube Md.lüğü bünyesinde 1989’dan 2001’de kadar turistlerin müracaatlarının kabulü, yabancı devlet misafirlerine mihmandarlık, İstanbul’un tüm ceza mahkemelerinde ve Devlet Güvenlik mahkemelerinde yıllarca tercümanlık yaptım.

Bütün batılı cumhurbaşkanları, devlet başkanları, başbakanlardan bürokratlara ve küçük memurlar, akademisyenlerinden orta öğretim öğrencilerine, her çeşit basın mensuplarından araştırmacı akademisyen, yazarlara kadar insanla konuştum. Bazen de turist rehberi olarak da istirahatli günümde çalıştığım olmuştur.

Yaptıkları suçlamaların başında, pedofili peygamber, homoseksüel padişahlar, Ermeni soykırımcılığı gelirdi. Suudi Arabistanlılar ise bizim “Mevali” olduğumuzu, azadlı köle olduğumuz için Müslüman sayılmadığımızı, biz şehit olunca sevabın onlara gittiğini ve boşuna öldüğümüzü, şeytan Mecüc soyu olduğumuzu söylerler.Kuzey, Batı Afrikalı,veya Ortadoğulu hiçbir Müslüman ülkenin de bize Müslüman demediklerine tanık oldum ve hepsi en büyük Türk düşmanıydılar. Sadece Pakistan, Bangladeş ve Tunuslularda böyle şey yoktu.

Camiye girdiğimizde peygamber pedofili, secde eden Müslümanlar ve peygamber homoseksüel oluyordu, Topkapı sarayına girince de padişahlar homoseksüel cinsi sapıklar ilan ediliyorlardı. 
Youtube videolarını bir gezdiğinizde Amerika ve Avrupa kiliselerinden, Ortdaoğu Hristiyan kiliselerine ve Yahudi sinegoglarına kadar, din adamlarının aynı şekilde Müslümanları itham ettiğine tanık olursunuz.
Ben de Endüstri meslek lisesi mezunu biri olarak onları tatmin edecek onların bildiği kaynakları veremiyordum. Bizdekileri kabul etmiyorlar zaten. Çünkü Kültür ve Turizm bakanlığının basılmasına izin verdiği ve Sultanahmet çevresinde turistlere satılan kitapların hepsinde de onların suçlamalarından daha ağır Mevlana’nın Mesnevisinden alınma hayvanlarla kadın erkek cinselliğine uzanan sapkınlıklar yer alıyordu.

Yabancı bunu senin Kültür bakanlığın bastırmış satıyor, sen ne diyorsun diyordu. Bunlar beni araştırmaya itti. Sonunda bunların Sami toplumu olmakla övünen kendilerinin gelenekleri olduğunu, onların da hanedanlarında her türlü pedofili, eşcinsellik olduğunu kanıtlayınca susuyorlardı. Pedofili ve Türkofobi ile mücadele etmenin yolunu ben bu şekilde, suçladıkları fiilerin kendilerinde  olduğunu, Kuran'In da Tevrat ve İncil temelinde yazıldığını kanıtlayarak mücadele ettim. O zaman da dini inancım yoktu ama ben 12 yaşında Kuran hatim etmiş, namaz, oruçla büyümüş, molla kızı olan bir annenin terbiyesi ile büymüş biri olarak kendi halkımın kültürünü ezdirmedim. Defalarca papaz grupları ile tartıştım ve hepsini susturdum. Sultan ahmet mühtüsü Emrullah hoca papaz grubu geldiğinde beni çağırtırdı. Mühtünün bana itirafı bunlar çok eğitimli bunlarla tartışamam  sendeki bilgi bizde yok. Sonra Allah ayetle hükmedin diyor bunlar onu kabul etmiyorlar derdi.

George Walker Bush, 2001’de düzmece olduğu kanıtlanan New York İkiz Kule tiyatrosundan sonra Haçlı Seferi ilan etti ve Afganistan’da kendinin kurduğu, petrol kuyuları ortağı olan Usame Bin Ladin’in El Kaidesine çakma bir operasyon başlattı. Onu Irak’a Libya’ya gönderdi ve buraları işgal etti, sonra Fransa C.Başkanı Jack Chirac’a operasyona destek vermesi için;

Tanrı bana dedi ki, George, Yecüc Mecücün çıkma vakti geldi. Afganistan’a git teröristlerle savaş dedi yaptım, Irak’ta Yecüc Mecüc var git savaş dedi, savaştım, seninle aynı tanrıyı paylaşıyoruz, sen Katoliksin ben Metodistim” diyerek davet etti. 

Sonra 22 NATO ülkesi birleşerek İslam ülkelerine yüzyılın işgalini yaptılar ve 100 yıllığına çıkarlarını güvence altına aldılar. Ülkemizde ne kadar üreten kamu kurum ve kuruluşları varsa satın alıp kapılarına kilit vurdular, ülkemizi borca batırdılar hem de işgallerinde askeri üs olarak kullandılar.

Sonra gidip Afganistan Luti kavim, Sodom halkı deyip 500 kglık bomba attılar adı da MOAB (Mother of All Bombs=Bütün bombaların anası). MOAB,Tevrat’ta Lut peygamberin kızlarıyla ensest evliliğinden olan ilk erkek çocuğun adıdır. Moab veya Muav da okunur ve Muaviye adı da buradan gelir. Hicaz Araplarına peygamberden 1000 yıl önce Hubel putunu da bu kabile vermiştir.

Bu konuları yazmamın ve Lutiliğin, çocuklar, bebeklerle cinselliğin önlenmesidir. ABD başkanları Evancelist, kıyameti erkene almak isteyen bir tarikata mensupturlar. Bir an önce kıyamet kopsun, İsa gelsin, dünya kaçıp gitsin, yerine vereceği dünyaya 144.000 Yahudi yerleşsin ve mutlu son. Bu oldukça gülünç olsa da “Allah’tan vahiy aldığını söyleyen, yarı tanrı rolü oynayan, çağın Roma imparatoru olarak kendilerini gören ABD başkanları” yanında gayet ciddi konulardır.

AKP hükümetinin bünyesinde filizlenen cemaat ve tarikatların hepsini incelediğinizde kökenlerinin Mezopotamya olduğuna yani Şeytan Ay Tanrısı Sin ibadetine bağlı Mandeanlar, Sabiler ve Aşırı Muhafazakar Lev Tahor, Bagratuni Ermeni, Gürcü, Kırımçak Tatar Yahudilerini Müslüman adlarıyla görürüsünüz. Hepsi de 1760’lardan itibaren Rus Çarlığı, Avrupa Kutsal İttifak ülkeleri ve 1850 sonrası Amerikan ABCFM (American Board Comission for Foreigne Missions” örgütü ile Osmanlı padişahlarının izinleriyle bağ kurmuş, bu misyoner örgütlerince maddi, lojistik,siyasal olarak destekler alarak Osmanlıyı da “kendi şeriatlarını yaşamak adına din devleti kurmak için” çıkardıkları isyanlarla yıkan Nasturi Süryani Keldani, Yezidi isyancılarına ulaşırsınız.

Bunların hepsi ABD’nin bu İsrail’de Mageddon denilen yerde başlayacak Kıyamet/Armageddon Savaşlarına hazırlık olarak çocuklarımızı eşcinsel Lutilik geleneklerine mahkum etmektedirler.Bunun yanında, dünya nüfusunun aşırı arttığını ve bunun 300 milyona indirilmesini savunmakta ve kampanyasını da yıllardır yürütmektedirler. Bu da günümüz nüfusuna göre 7 milyar 200 milyon

insanın ölümüne imza atmaktır. Prf. celal Şengör hoca HaberTürk kanalında yıllar önce işledi. İnsanlarımızı ABD’nin istekleri üzerine oynanan din ve siyaset ile aldatarak cehalete, sefalete, sonu belirsiz, yok oluşla sonuçlanabilecek maceralara iten, bunu zenginlik için yapan dini cemaatler, tarikatlar ve onları yönlendiren, devlet bütçesinden besleyen hükümetin siyasetlerini önlemek için kendi kendime yazma araştırma görevi verdim. 

Devletimize, halkımıza, insanlığa karşı suç işleyen, Müslüman görünüp Müslümanlar sapık gösterecek her şeyi asırlardır yapan ve bu düşmanlıklarına devam edenlerin gelişmelerinin önlenmesinde bu yazılarım çok etkili olduğundan, bu yazı ile iyi bir kumpasa getirmeyi başardılar.
Çünkü yazım hakkında şikayet Yahudilerin en bol olduğu ve Hizbullahçı İran şeriatının merkezi sayılan Konya'dan yapılmıştır. Ayetullah Humeyni'nin Seks Kitabı başlıklı yazım, birilerince kitap haline getirilip dağıtılmış ve ülkemizde Hizbullah örgütü bitmiştir.

İnsanlığa bunca hakaret eden, sevgili peygamberinin sözlerini kendi sözü kabul etmediği için "Sapık Kafir ,Müşrik ilan eden bir tanrının, dinini daha Hicaz’a yayamadan peygamberinin canını almasının ilginçliği yanında, Kuran tefsir ve siyer kitaplarında bir peygamber bir söz söylediği zaman en çok Hz. Ömer çıkıp “Bu senin sözün mü Allah’ın mı” diye açıklama istemesi çok önemlidir. Bu durumda her söylediğinin ayet olmadığı gerçeğine bakarsak, bir Tanrı’nın böyle lastikli cümle ile vahiy indirmesi, kendi yarattığı insanlığı ölüme, haraca mahkum etmesi akla uygun mudur?

İbni İshak’ın yazılarından İbni Hişam’ın derlediği en eski ve tarafsız bulduğun Siret ül Resülullah kitabında da yazdığı gibi Peygamber Muhammet’in çocukluğunda, Romalıların onun kabilesinden bir peygamber çıkarma projesi olduğundan dedesi Abdülmutallip, Mekke Nasturi Kilisesi baş keşişi olan Varaka Bin Nevfel’den dersler alarak Hristiyan gibi yetiştirildiği, onun bağlı olduğu Suriye Büşra şehrindeki Arabistan kiliselerinden sorumlu Episkopos rahip Bahira’ya amcası Ebu Talip tarafından kervanla götürülmesi, Hatice ile evlendirilmesi, Hatice tarafından teşvik edilerek Hira mağarasında istişareye yatmaya başlaması, gördüğü ve Alak Suresi olarak yorumlanan surenin inmesini peygamberlik işareti olarak yorumlayan tek kişidir.

İslam, Vatikan İncili ile doğu kiliseleri ve Mecusilik Hristiyanlığının birleştirilmesi olan bir dindir. Varaka üç yıl peygambere yardım etmiş, o ölünce de vahiyler kesilmiştir. Gerisini Hatice yürütmüştür. Hristiyanlık öncesi Ay Tanrısı Sin dinine tapınan Hicaz Arapları ilkel cinsel ayinler içeren geleneklere sahiptiler. Putperestliğin her türü vardı. Putperestliği kökünden kazıyan, heykel, resim, ikon ibadetlerini yasaklayan, Işık/Nur krallığının hakimi Melki di Nura (Nur Meliki, Işık Kralı ibadeti Tevrat’a Işıkoğulları olarak geçmiştir. Hanif İbrahim dini olan bu Sabi dini Basra, Kufe, Kuveyt, Yemame, Necran (Riyad bölgesi) çverelerinde yaşayan Süryani Hristiyanlarının temel kitabı Cin Ze di Rabba’dır bununla beraber 63 kitapları vardır. Bu kitaptan 50 kadar sayfayı Türkçe’ye ilk çeviren kişi benim.

Muhammet’in dini bozduğuna hükmedip, Rabia ile Emir adlı gençleri suikast için gönderen bunlardır. Muhammet’ten dini öğretmesi için öğretmen isteyip Beni Münire adlı kervan kuyusunda ok yağmuruna tutup öğretmenleri öldürenler de bunlardır. Bu günkü İslam’ı kötü göstermek için İslam adına her sapıklığı yapan da bunlardır, Osmanlı’ya 178 yıl Vehhabi isyanlarını çıkartıp sayısız Müslüman’ı öldüren, mallarını yağmalayan da bunlardır. Kur’an’ın yazıldığı alfabe olan Kufi alfabesi de Irak Kufe Sabileri olan bunların alfabesidir. E.H.Yazır’ın Bakara 62, Hac 17, Maide 69 ayet tefsirlerinde “dini mezhepler ve tarikatlarla bozanlar” dedikleri de bunlardır.

Sabilik dini hakkında yaptığım araştırmalarda Hintli akademisyenler bunların kayıp, seller ve yıldırımlarla tanrıları tarafından yok edilen Harappa medeniyeti halkları olduklarını yazarlar. M.Ö3.500’lerde İran, Irak üzerinden dünyaya yayıldıklarını, çok hızlı ensest ürediklerini ve devletler kurduklarını yazarlar.

Hint Brahman, Şiva, Jain, Budizm dinlerini, Mahabarata, Ramayana, ölüler, diriler kitaplarını, Zerdüştlerin Avesta’sını, Sabilerin Cin Ze kitabını, Tevrat, sekiz İncil, Kuran, Yezidi Kuranı Mushafı Reş, Mısır Ra, Aton, Serapis, Grek Zeus, Hermetizm, Pers Zervanilik, Mitra/Mihr, Çin Jain, Maya, Aztek, Avustralya, Afrika, Türk dinlerinden oluşan yaklaşık 400 kadar küçüklü büyüklü dini kaynakları araştırmış, hepsi hakkında dilimize çeviriler yaparak bloglarımda yazmış, hiç birine hakaret küfür etmemiş, sadece din kitaplarındaki en ağır hitabetleri kullanmanın da hakaret olamayacağının bilincinde olarak, peygamber Muhammet’in Vatikan tanrısı İsa’nın hepsinin aynı toplumun çıkardığı kutsallaştırılmış kişilikler olduklarını, hepsinin aynı bereket tanrısı din kültlerinden geldiklerini, bıraktıkları iddia edilen din kitaplarının da düzenleyen toplumların geleneklerine göre defalarca yeniden düzenlendikleri artık tartışma götürmeyen bir gerçektir.

Musa’dan önce millet özelliği olmayan Yahudilerin tarihlerinde bağımsız oldukları bir devletleri olmamıştır. Bu yüzden yazımda geçen, köle toplumlara o çağların (M.Ö.1.300’lerden günümüze) dayatılan yaşam şekline göre cinsel, ailevi yaşamları olmuştur. Köle toplumlara toprak edinme hakkı verilmediğinden bunlar kötü sayılan ticaret, pezevenklik, hırsızlık gibi işler yaparlardı. Tevrat Yaratılış kitabı Yahudilerin babası olan Yakup adının “topuk tutan hileci” olduğunu yazar. Yunanlılara sadece biz Yunan deriz, Agop Dilaçar ile Bitlis Rum’u İsmet paşanın ürünü olan Yunan kelimesi yerine bütün batılılar ve Yunanlılar bile kendilerine Grek derler. Grek de Hileci demektir. Tanrılarından Paris de hileci demektir. Bütün Grek tanrıları hileci, zinakar, biseksüel yaşarlar. İran, Hint, Sümer, Akad, Babil de öyledir.Bunlar hakkında da birkaç yüz sayfalık çeviriler yayınladım.

İnsanlar ailelerinden veya şehirlerinden, toplumdan dışlanıp, meçhule sürgün edildiklerinde dinlerini çekirdek aile ensesti ve intikam üzerine kurmuşlardır.Lut örneği uygun bir örnektir. Bütün Arap, Yahudi dinleri de böyledir. Ayrıca hayvanları taklit ettikleri de dinleri okunduğunda çok açıktır. Ay Tanrısı Sin merkezli inanan Ermenilerin bile Harput’ta eşeğe taptıkları kilise Sultan Abdülaziz tarafından yıkılmıştır. Sabilerde Zebra kutsaldır. Hepsinin temelind eçocuklarını yemek, köle olarak satmak kız veya erkek kadın gibi kullanmak vardır.

Bunları ne Tevrat ne İncil yasaklamıştır. Tanrı kral olarak, iki Roma’yı birleştirmek için asker bulamayan Jüstinyen kendi adıyla yaptığı anayasa ile “İsa’dan aldığı vahiylere dayandırarak” yapmıştır. Ensest ve homoseksüel erkekleri Yunanlıların Cehenne adını verdikleri kurban yakma kuyularında diri diri yakmıştır. Cehennem adı da buradan gelir zaten. Buna rağmen erkek eşcinselliği ortadan kalkmamıştır. Oxford Üniversitesinden Sırp Başkar adlı bir rahibin hazırladığı, dilimize çevirdiğim bir videoda 1917 yılına kadar Sırp ve bütün Balkan kiliselerinde, Rusya’da erkek rahipler arasında evlilik olduğu, kilisede törenle evlenildiği, kadınlarla efemeral (ephemeral)seks yani “hızlı seks" yaptıkları anlatılıyor.

Kadın Sümer, Mısır, Hint mitlerinde adet görme ile lanetlendiğinden, kadından doğan cennete yani göklere Işık Krallığına çıkamaz inançları var. Bu yüzden adetli kadınlarla ilişkilerini hızlıca yapıyorlarkadından doğdukları için vaftiz oluyorlar Hz. Ayşe’nin naklettiği hadislerde de delillerde var, peygamberin ilişki sırasında üstünü batırdığı, Ayşe’nin meni izleri sildiği, tam çıkmasa da mescide öyle gidip namaz kıldırdığı anlatılıyor. 

Ama adet görmeyen erkekler ve kız çocukları bebekler ile ilişkilerinde ise cenabetlikten kurtulmak için boy abdesti bile almazlar, çünkü cenabet olmadıklarına inanıyorlar.

Talmud’un 63 kitabından biri olan Ketubot kitabı ayeti bu konuda bizi aydınlatıyor;

Ketubot 11a; Diyeceğim ki; Ailonit,terim olarak cinsel olarak gelişmemiş bir kadın;bir KOÇ (dukranit) gibidir, çünkü koç (ayyil) hamile kalmaz” Adet görme yaşına gelmemiş bir kız “koç gibidir” diyor.

Mişna’dan bir ayet;

Mişna; Dişi bir dönme veya esir bir kadın veya bir hizmetçi için esirliğinden fidye isteniyorsa dönmüş sayılacaksa, veya hizmetçi olarak serbest bırakılacaksa, “ÜÇ YAŞ BİR GÜN” yaşından küçükse onların evlilik sözleşmeleri, bakire sayılmaları durumlarına göre 200 dinardır. Bu yaştan daha küçükseler ve cinsel ilişkiye konu oluyorsalar kızlık zarları dokunulmamış gibi kalır...”

Üç yaş ve altında “Bir savaş esiri bebek” cinsel ilişkili hamam eğlencesinde, saatlik, günlük... muta nikahlarında mastürbasyon aracı olarak kullanılıyor.Bu kitap çocukların bu mağduriyetleri için şikayetçi olabileceklerini söylüyor. Ergen oldukları adet gördükleri gün ve saatte, şikayet edebileceklerdir. Köle iseler bu şansları da yok. Özgürseler verilecek cevabı da yazmış, “sen kocana sadık bir eş olabildin mi” diye sorulur, o da olumlu cevap veremez dava düşer diyor kitap. Bunun en açık örneği Zihin Kontrolü kitabının yazarı Lev Tahor Yahudi’si Kathy O’Biren’in yaşamıdır. Babası erkek kardeşleri dahil ailenin tüm erkek üyelerinin kendisini istismar ettiğini, ebeveyninin de aynı şekilde büyüdüklerini yazmıştır.

Devletimizin koruduğu bir değer daha verelim; Talmud Sanhedrin 77A; Rabbi dedi;Birisi komşusunu bağlarsa,o da açlıktan ölürse, o (bağlayan) öldürmekten sorumlu değildir...”
Tevrat Yasa Kitabı; Yas.20: 13 Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin.

Yas.20: 14 Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB'bin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz.
Yas.20: 15 Yakınınızdaki uluslara ait olmayan sizden çok uzak kentlerin tümüne böyle davranacaksınız”

Hani İsa, tanrı insanları seviyordu, hani, "size tokat atana diğer yüzünü dön diyordu?

Bu din resmen yağma, talan, cinayet emrediyor.

Tevrat Yahudi veya Roma Yağma, cinayet, tehdit geleneği Kuranda da sürer;
Tevbe 9;

9;1; 1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu;

12. Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler

Ayetlerin en kötüsü, resmen kardeşi kardeşe, çocukları ana babaya düşüren ayet.;

23. Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz, eğer imana karşı inkârı seviyorlarsa, onları dostlar edinmeyin. İçinizden onları dost edinenler zalimlerin ta kendileridirler.”

24. De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz."

28. Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilediği taktirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

29. Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.”

73. Ey Peygamber! Küfre sapanlarla, ikiyüzlülerle cihat et! Onlara sert davran! Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü dönüş yeridir o!

Enfal 8: 39. Fitne kalmayıncaya ve din tümüyle Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Vazgeçerlerse kuşkusuz ki Allah, ne yaptıklarını iyice görecektir.

Bakara 2: 193. Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. Eğer çarpışmaktan vazgeçerlerse artık zulme sapanlardan başkasına düşmanlık edilmez

İslamofobi yazılarında ve videolarında en çok işlenen bu cihat ayetleridir ve Müslümanları kötü olarak göstermektedir. Bir çok Müslüman bundan habersiz olsa da yaşadıkları yabancı üllkelerde bu yüzden dışlanmaktadırlar. 
Peki bunlarla İslam barış dini denilebilir mi?
Hani İslam barış diniydi? 
İsa insanları böyle mi seviyordu?

Görüldüğü gibi dinler, demogoji ile insanları aldatan, sömüren egemen devletlerin siyasetleri üzerine yazılmıştır.
Gelelim, 721 yıl İran Sasanilerin ortağı oldukları, doğu ve batı Roma'yı yıkan Türkler hakkında Muhammet hadislerinden sadece birini verelim;

“Küçük gözlü, kırmızı yüzlü ve suratları kalın deriden yapılmış kalkanlara benzer Türkler’e (Yecuc- Mecuc’e) karşı savaşlar yapmadıkça hüküm günü gelmiş olmayacaktır.
(Bu adlar Hz. Muhammed’in hadislerini toplayan altı kişiden en doğru yazmakla ünlenenlere aittir.) Buhari-K. Cihad 95,96; Müslim K. Fitan 63,64-66
Bunlar tamamen Roma'nın intikam yeminlerinin, kendi yazdırdığı din kitaplarına geçmesidir. Benim çıkarımlarım bunlardır.

Tevrat’ın kutsal tanrısı, size uzak ülkelerde yaşayan kavimlerin “erkeklerinin tümünü öldürün”, çocukları, kadınları, malları, ülkeleri size helaldir”. Kadın derken bunların “3” yaş ve altındaki süt emen bebeklere de kadın dediklerini unutmayalım. Bunları uzatmak derken 50 sayfadan fazla böyle ayet bulmak mümkündür.

Bunlar gerçek bir yaratıcının mı yoksa Tevrat’ı yeniden devletinin siyasi hedeflerine göre yazan Roma Tanrı Kralları mı?

Bakara 2:198. Rabbinizden bir lütuf ve bereket istemenizde hiçbir sakınca yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin. O'nu, O'nun size gösterdiği gibi anın. Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz.” Peygamber sen muafsın diyen bir tek kelime yok. 35 sayfalık ayet listesinde de yok.

Her ne ise “kendinden olmayanlara sadece ÖLÜM” biçen sapık ilan eden ve her biri insanlık, terör, cinayet, yağma, talan, insanın yaşama özgürlüğüne kast eden suçları emreden ,bu dinlerin gerçeklerini yazmak nasıl suç olabilir?

Şimdi devletin koruduğubelli bir kesimin benimsediği inançlar veya dini değerler” bunlar mıdır?
Burada dini değerin kendisi verilmiştir. Aynen dava edilen yazımda olduğu gibidir.

Ve yazımda bunların bir teki olsaydı kesinlikle ağır cezada yargılanırdım da şimdi de bir altı oysa benim yazılarımdan bu güne o yazılar ne okunmuş ne de terör olayı çıkmıştır. Beş milyar blog içinde sadece benim 4000 yazım arasında blogumun okurlarının dahi fark etmedikleri bir yazıdır. Kimseyi tehdit etmez, suça teşvik etmez.
Sadece Müslümanlara "bütün dünyaya barış getirecek tanrının emirleri" diye anlatılan, böyle inandırılan ama Müslümanların okumalarının öğütlenmediği, Kuran adlı bir kitabı, okuyunca dine inancını yitirdiğini söyleyen binlerce insan tanıyorum. Yurt dışında da özellikle yukarıda yer alan cihat, fetih ayetlerinin yarattığı korku, çocuklarla evlilik bakımında sapkın olarak eleştirdiğini  insanlarımıza bildirmek suç değildir?
(D.Trump da öyle düşünüyor)

Müslümanların da başka milletlerin kendileri, dinleri hakkında neden iyi veya kötü düşündüklerini öğrenme hakları vardır. Ben de bunu kullanmalarına kolaylık sağlıyorum. Sadece ülkemizde 50 cemaat, 600 tarikata/camiye bölünmüş İslam her gruba göre ayrı yorumlanmakta olan bir dindir.
Hristiyanlıkta tarikat yani kilise sayısı 34.000dir.

Anayasamızın 10 maddesi "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" der ama, tekke ve zaviye kanunları yürürlükte olmasına rağmen hukuk kurumlarımız bütün eğitim sistemini ana okullarından üniversitelere, Kuran kurslarından imamhatiplere, her yerde açılan tekkelere karşı pozitif ayrımcılık yapmaktadır.

Babadan oğula geçen şeyhlik, pirlik geleneklerince belli dini ve etnik grupların önderi olmuş, eğitimsiz insanlar ülkemizde eğitimi sistemini yok etmiş, çocuklarla evlilikleri olağan hale getirmişlerdir.

Sokaklarda insanları tehdit etmekte, yalnız kadın veya genç kızların emniyetle işleri, evleri arasında gidip gelmelerini engellemekte, dövmekte, tecavüz etmekte ve de tutuklandıktan kısa süre sonra serbest bırakılıp yeniden suç işlemelerine olanak verilmektedir.

Bunun yanında, madde MADDE 12- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir." derken bu cemaatler, tarikatlar ve hükümet insanlara kendi dini inançlarını dayatmaktadır, bunlar alışageldiğimiz hak ihlalleridir.
Madde 24 ise "
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz...." der.



NEDEN DİNLERİ İŞLİYORUM?
ATATÜRK SONRASI 1946'LARDAN BERİ DĞN VE SİYASETLE ALDATTILIYORUZ.
FAKİRLİĞİN MÜSLÜMANLARIN İMTİHANI OLDUĞUNA TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARI İNANDIRAN, DİYANETE YERLEŞTİRİLMİŞ MUSEVİ, HRİSTİYAN PAPAZLARI, HAHAMLARI, ŞATANİST YAHUDİ YEZİDİ MELE İMAMLARI NEDENSE KENDİLERİNİ VE HAÇLI BATILI DÜNYA MİLLETLERİNİN NEDEN BU İMTİHANIN DIŞINDA KALDIĞINI AÇIKLAMAZLAR. KIBLELERİ ROMA VATİKAN TAPINAĞI, EMİRLERİ AVRUPA, İNGİLTERE, ABD BAŞKENTLERİ OLAN, ONLARIN DESTEKLERİ İLE İKTİDAR OLUP DEVLETİ MİLLETİ BİRLİKTE YAĞMALAYAN BU RİYAKÂRLAR, ŞİMDİ DE KÖLECİ BABİL TALMUD ŞERİATINI, İSLAM ADIYLA İLAN ETMEK ÜZERELER.
ÜLKEMİZİN SİYASETİNDEN BÜROKRASİSİNE, HALKIMIZIN HER KESİMİNE BİLGİLENDİRME AMAÇLI, ÜCRETSİZ KÜLTÜR HİZMETİ SUNARAK, HALKIMIZI BİÇİLEN KARANLIK GELECEK PROJELERİNE KARŞI UYARMAKTAYIM.
TÜRK VE MÜSLÜMAN HALKLARININ DA KÜLTÜREL ÖZGÜRLÜK HAKLARINA SAYGI DUYMAK GEREKİR. BENİM ÇALIŞMALARIM, "İSLAM DİYE SAPIK, KÖLELİĞİ KADER DİYE ÖĞRETEN HAÇLI İSLAMINA KARŞIN, VATAN SAVUNMASININ KÜLTÜREL BÖLÜMÜNÜ OLUŞTURMAKTADIR."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.