Sayfalar

17 Aralık 2018 Pazartesi

YAHUDİLİKTE BEBEKLE CİNSELLİK VE KULAMPARALIK GELENEĞİ

İbrahim'in sadakat te
YAHUDİ DİNİNİN İNSANLIĞA BAKIŞI

01; Yahudiler hk. Kısaca;
Yahudiler Allah ile Pazarlık Etmiş Kavimdir;
Bu yalanı en az beş milyar insan yutmuş haldedir.
Bu yalanı en az beş milyar insan yutmuş haldedir.Kitaplarında cennet, cehennem yoktur ve sadece vaat edilen topraklar vardır. Hem de sünnet olma karşılığında.

Sünnet kadın ve erkeğe de uygulanan eski Sudan, Etiyopya, Mısır, Sabi geleneklerinden geçmiş bir Yahudi geleneğidir. Yahudiler, yersiz ve yurtsuz olduklarından, öteki milletlerden nefret etmişler, köle yaşadıkları için de ar namus bilmediklerinden her türlü cinsel sapkınlık içinde binlerce yıl geçirmişlerdir.
Ama kendilerine avunmak için, Sabi, Mısır, İran, Hint dinlerinden oluşturdukları dinleri çok ırkçı ve sert kurallar içermektedir. Her şeyi bilen ruhbanları olan Rabbiler, halkın kendilerinden kopmalarını önlemek için onları köle gibi kullanmış, ırzlarına geçmiş, kazançlarının yarısına kadarını ellerinden almıştır. Buna rağmen dünyanın hala en güçlü gizli sermaye düzenine hakim oldukları kabul edilir.
Kendi mezhepleri olan Hristiyanlık ve İslam sayesinde iki dini toplum içinde büyük hareket olanakları kazanmışlar ve çok zengin olmuşlardır.

Kendi yaptıkları dinlerde aile içi (endogamy) ensest evlilikler, aile içi ve dışı heteroseksüel, biseksüel cinsel yaşamları özellikle çağdaşlıktan uzak duran tarikatlarınca alenen yaşanmaktadır. Bu yüzden Kanada, Hondura, Venezuela, Arjantin gibi bazı ülkelerde sürgün ve gözetim altında bulundurulmaktadırlar. Yayınladıkları youtbe videolarında bundan şikayetlerini sert dille söylemektedirler.
Ancak, M.Ö.IV(4.) yy. da Pers Kralı I. Xerkses’in rahibi Ezra’nın (Ezra/Üzeyir peygamber kitabı) yazdığı kutsal kitaplarındaki ve gizliolduğu yazılan Talmud kitaplarındaki bebek seviciliği, kulamparalık emreden ve başkalarına nefret kusan ifadelere, insanlık suçu olan bebek, kız, erkek çocuk tecavüz gelenekleri, pedofilik sübyancılık yapmaları tiksindiricidir.

Bu yazı, Hristiyanlık, İslam öncesi ve sonrası Arap, Yahudi aile, cinsel yaşamlarını anlatmak için hazırlanmıştır. Tamamen belgelerden oluşur.
02; Şimdi Allah ile İbrahim’in pazarlık konusu;
Tevrat Yaratılış Kitabı 12.
Avram'a Çağrı
BÖLÜM 12

Allah(Ortada) iki melekle İbrahim'i ziyarete gelir.
İbrahim secde ederek konuşur.
Resim Yahudi sitelerinden alınmıştır.
Yar.12: 1 RAB Avram'a, "Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git" dedi,
Yar.12: 2 "Seni büyük bir ulus yapacağım, Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, Bereket kaynağı olacaksın.
Yar.12: 3 Seni kutsayanları kutsayacak, Seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar Senin aracılığınla kutsanacak."
Yar.12: 4 Avram RAB'bin buyurduğu gibi yola çıktı. Lut da onunla birlikte gitti. Avram Harran'dan ayrıldığı zaman yetmiş beş yaşındaydı.
Yar.12: 5 Karısı Saray'ı, yeğeni Lut'u, Harran'da kazandıkları malları, edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine doğru yola çıktı. Oraya vardılar.
Yar.12: 6 Avram ülke boyunca Şekem'deki More meşesine kadar ilerledi.O günlerde orada Kenanlılar yaşıyordu.
Yar.12: 7 RAB Avram'a görünerek, "Bu toprakları senin soyuna vereceğim" dedi. Avram kendisine görünen RAB'be orada bir sunak yaptı.
Yar.13: 14 Lut Avram'dan ayrıldıktan sonra, RAB Avram'a, "Bulunduğunyerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak" dedi,
Yar.13: 15 "Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim.
Yar.13: 16 Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek.
Yar.13: 17 Kalk, sana vereceğim toprakları boydan boya dolaş."

Sünnet: Antlaşma Simgesi

BÖLÜM 17

Yar.17: 1 Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona görünerek, "Ben HerŞeye Gücü Yeten Tanrı'yım" dedi, "Benim yolumda yürü, kusursuz ol.
Yar.17: 2 Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu alabildiğine çoğaltacağım."
Yar.17: 3 Avram yüzüstü yere kapandı. Tanrı,
Yar.17: 4 "Seninle yaptığım antlaşma şudur" dedi, "Birçok ulusun babası olacaksın.
Yar.17: 5 Artık adın Avram*fa* değil, İbrahim*fb* olacak. Çünkü senibirçok ulusun babası yapacağım.D Not 17:5 "Avram": "Yüce Baba" anlamına gelir.17:5 "İbrahim": İbranice Avraham, "Çokların babası" anlamına gelir.
Yar.17: 6 Seni çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak,krallar çıkacak.
Yar.17: 7 Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım.
Yar.17: 8 Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım."
Yar.17: 9 Tanrı İbrahim'e, "Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız" dedi,
Yar.17: 10 "Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur:Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.
Yar.17: 11 Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.
Yar.17: 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak,çünkü antlaşmamı bozmuş demektir."

Sünnet zaten Mısır’da olan bir gelenekti. Allah/Yahve ise sünnet olan Mısırlıları gözden çıkarmış, sünnet olmayan Sabi İbrahim ile sünnet anlaşması yapıyor.
Tevrat ayetlerinde geçmese de Yahudiler kızlarını da sünnet ederler. Kızlarını fahişe olarak pazarladıklarından tedbir olarak cinsellikten zevk almasını önleyerek çocuklarını ellerinde tutabilmek için sünnet hem kızlarda hem erkeklerde tüccar Yahudilerin vazgeçilmeziydi.
Çünkü o zamanlar satacak günümüz teknolojisinin, motorlu araçları, elektronik ürünleri yoktu.


 HIRSIZLIK, YAĞMA EMREDEN TANRI

Yılan Yahweh, Elohim/Adonay, Kur'an'a göre Allah
Kendisine adanmış Levili Yahudilerden bir kurbanı
yemekle meşgul
İbrahim, karısı Sara bahanesiyle işe Mısır Firavununu soyarak başladı, Melkisedek ile sürdü, Lut’un düşmanlarını yağmaladı, İshak, Yakup ile sürdü, Yusuf ile ara verdiler. Musa ile Mısır’ı yağmaladılar;
Çık.3:22 Her kadın Mısırlı komşusundan ya da konuğundan altın ve gümüş takılar, giysiler isteyecek. Oğullarınızı, kızlarınızı bunlarla süsleyeceksiniz, MISIRLILARI SOYACAKSINIZ"


Mısır’dan sonra Asur kralı Nebukadnezar MÖ 670’lerde onları sildi. 300 yıl kadar sonra Pers soylu olmayan, bunalımlı bir Pers kralına kadın ikram ederek yollarını buldular ve kinlerini kustular;

03; Pers Kralının Yahudilere Soykırım, Yağma, Talan Hakkı Vermesi;

Ayette geçen kral Ahaşveroş, Artakzerkses’ten önce geldiği düşünülen Xerxes olduğu sanılmaktadır. Yahudilerin yok edilmesini savunan Merdokay’ın fikirlerine Yahudi karısı Ester hatırına hayır dediği için Merdokay’ın suikastinden kurtarılması karşılığında Yahudilere bu hakkı verdiğini Tevrat yazarları iddia etmektedir. Bu olay nedeniyle Yahudiler her yıl susuz, katıksız üç gün “Ester Orucu” orucu tutarlar. Bu Tevrat ayeti, Yahudilerin kendilerinden başka halklara hangi gözle baktıklarının en açık delilidir.

Tevrat Ester Kitabı 8;

Est.8: 11 “Kral mektuplarda Yahudiler'e bütün kentlerde toplanma ve kendilerini koruma hakkını veriyordu. Ayrıca kendilerine, Est.8: 11 Kral mektuplarda Yahudilere bütün kentlerde toplanma ve kendilerini koruma hakkını veriyordu. Ayrıca kendilerine,çocuklarına ve kadınlarına saldırabilecek herhangi bir düşman halkın ya da ilin silahlı güçlerini öldürüp yok etmelerine, kökünü kurutmalarına ve mallarını mülklerini yağmalamalarına izin veriyordu.
Bu olaydan sonra Grekler ve Romalılar epey soykırım yaptıysa da bütün Filistin, Ürdün nehri halklarını çarptılar, ve ama sürgünden sürgüne, kıyımdan kıyıma uğradılarsa da Hristiyanlığı Roma’ya pazarlamaları onları kutsal hale getirdi;
Rab Dünyayı Cezalandıracak

BÖLÜM 24

Yşa.24: 1 İşte RAB yeryüzünü harap edip viraneye çevirecek,
Yeryüzünü altüst edecek,
Üzerinde yaşayanları darmadağın edecek.
Yşa.24: 2 Ayrım yapılmayacak;
Yşa.24: 3 Dünya tümüyle yağmalanıp viraneye çevrilecek.
Bundan sonra Roma imparatorluğuna Hristiyanlığı, Araplara İslam’ı sattılar ve dünyaya küresel sermaye olarak egemen oldular.
Tabi, yeryüzünün eski egemen toplumlarını da aşağıdaki gibi düşman ilan ettiler.İslam ile ikinci kez kutsallaşmaları ile çok güçlendiler;

Tevrat ve İncil  ayetlerinde de Gog (Dev)/Magog (cüce) olarak yarattıkları varlıklar konusunu inceleyelim;
Tevrat Yaratılış Bölüm 9:1 ve 10:2,3,4,5;
Nuh'un Oğulları
Yar.9: 18 Gemiden çıkan Nuh'un oğulları Sam, Ham ve Yafet(s) idi. Ham Kenan'ın babasıydı.
Yar.10: 2 Yafet'in oğulları: Gomer, Magog, Meday, Yâvan, Tuval, Meşek, Tiras.
Yafes peygamberin ikinci oğlu Magog Arapçası Mecüc Türkçesi “Cüce” demektir. Yafes peygambere dünyanın 3/4’ü verilmiştir. Tevrat’a göre adı da zaten “genişlik” demektir. “5.” Ayette geçen “su kenarında yaşayanlar” yani denizci kavimlerdir. Orta Asya’da da iki veya üç büyük deniz olduğu jeologlarca tespit edilmitir. Birincisi Taklamakan çölü, ikincisi Aral Gölü ve bir de Moğolistan’ın üst kısımlarında olduğu yazılmaktadır. Ayrıca Mu kıtasının yeri de Filipin, Endenozya Adalarının aşağısında Güney Amerika Kıtasına yakın yerlerde büyük bir kıta olduğu anlatılmaktadır. Yani onlar da denizcidir.
Muhtemelen yeryüzünün de eski hakimi olduklarından, göksel savaş sonrasında da yeryüzünün idaresi “değiştirilmiş” olan yeni türlerine teslim edilmeliydi. Savaştıkları Marduklu kolonicilere karşı da muhtemelen bir “Gog” yani dev onları korumalıydı.
Mısır’dan çıkarıp Kenan topraklarında çoğaltınca, Musa’nın ardından gelen ikinci peygamber Yeşu aracılığı ile Gog’a savaş ilan etmekte ve meydan okumaktadır;
Gog Kınanıyor
BÖLÜM 38
Hez.38: 1 RAB bana şöyle seslendi:
Hez.38: 2 "İnsanoğlu, yüzünü Magog ülkesinden Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog'a çevir, ona karşı peygamberlik et”.
Hez.38: 3 De ki, 'Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog, sana karşıyım”.
Hez.38: 15 Sen ve seninle birlikte birçok ulustan oluşan tümü ata binmiş büyük bir kalabalık, güçlü bir ordu uzak kuzeyden geleceksiniz.

Bölge olarak ayette geçtiği gibi (Yar-10:5) “su kenarında” yaşamaktadırlar ve Orta Asya da “Yafes’in oğlu Magog’a” verilmiştir. Ayrıca Anadolu’da da yerleri vardır. Savaş “uzak kuzeyde oturan Gog’a “ açılmıştır. Bu “uzak kuzey”, Yahudilerin yerleştiği Lübnan- Filistin’in kuzeyinde kalan Anadolu mu yoksa Orta Asya- Sibirya bölgeleri mi takdir artık sizin.
04; Sonra da ikinci kitap olan, İncil’e bir göz atalım;

Vahiyler-Şeytanın Sonu:7-10
7-“Bin yılı dolunca şeytan kapatıldığı yerden çözülecek”.
8-“Yeryüzünün dört köşesindeki ulusları kandırmak için yerinden çıkacak. Gog ile Magog’un (*) ordularını savaş için bir araya toplamaya gidecek. Onların sayısı denizin kumu gibidir”.

(*)Gog ve Magog=Devler ve cüceler ya da Kur’an’da “Yecüc ve Mecüc”.Tevrat’a göre Nuh’un oğlu Yafes’in oğullarından olan Magog soyu. Afganistan’da Himalaya dağlarından kıyamet vakti çıkacak yıkıcı, savaşçı bir kavim ya da yaratık ordusu.

9-Bunlar yeryüzünü boydan boya aştılar, kutsal yaşamlıların toplandığı yeri ve sevilen kenti kuşattılar. Ama gökten ateş indi ve onları yiyip yuttu.(*1)

(*1)-Hz. Muhammed’in Miraç görgülerinde de Seyhun Nehrinin kuzeyindeki çekik gözlü kavimler bu sınıfta gösterilmektedir.1200’lerde başlayan Cengiz Han ve ardılı Hülagü Han’ın ve Timur’un akınlarının da Sina yarım adasında Memluk Sultanı Bars Bey’in yarımadayı ateşe vermesi ve topun ilk kez kullanılması ile Moğolların Mısıra girmeleri engellenir.

10-“Onları kandıran iblise gelince ateş ve kükürt gölüne atıldı. Canavarla yalancı peygamber de oradadır. Çağlar çağı gece gündüz işkence çekecekler.”
Magog soyu da Tevrat ve İncil yazarlarına göre, melek olan ve Allah’a karşı gelen dev Gog’un emrine giren Yafes’in oğlunun soyu oluyordu. Onlar öyle deyince takipçileri olan Kur’an da aynı yoldan gitmiştir.

Kur’an Enbiya (Peygamberler) Suresi 21;
21:96. Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman onlar, her tepeden akın ederler.
21:97. Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik!" derler.
21:98. Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz.
21:99. Eğer onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi. Oysaki hepsi orada uzun süre kalacaklardır.”
Ayetler dikkatle okunduğunda 21:98.ayette Yecüc/Mecüc tanımlaması tartışmaya gerek bırakmayacak kadar açıktır. “Allah’ın berisinden” kelimelerini daha önce bu surenin 21:29.ayetinde “İblis/şeytan ve cinler” için kullanılmıştı.
21;29. “İçlerinden her kim, "Ben O'nun berisinden/alt mertebesinden bir ilahım!" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri iste böyle cezalandırırız biz.”
Bu ayet açıkça cinlerden veya şeytanlardan biri çıkıp ta “tanrılık” iddiasında bulunursa ona hak edeceği karşılığın cehennem olduğu anlatılmaktadır. 21.99. ayette açıkça “ilah olsalardı oraya girmezlerdi” ifadesiyle “ ilahlık ilkelerinden sapmış melekler” şeytan olmaktadırlar.
Yani Yecüc/ Mecüc bizler değil Cin/Şeytan neslidir. Yani meleklerdir. Benim yaptığım tespit tamamen doğrudur. Ki zaten bu tespiti yapan kavimlerin kendileri şeytan ve iyi veya kötü cinlere tapmaktadırlar. Kendi kitapları olan Tevrat, Kur’an bile onların bu iftiralarını çürütmektedir.

İncil “8”. Ayet te Gog ve Magog’un şeytan olduğunu ve ordularını toplayacaklarını yazmaktadır. İnsanlardan katılanların da kim olacağını o zaman görürüz.

Şimdi, asla hak etmediğimiz şekilde tanımlanmamızı okuyalım;
05; İslâmî Hadislerde Yecüc- Mecüc;

İşte aşağıda Hz.Muhammed (S.A.V)’nin bizzat kendi hadisleri;
“Mirac gecesi Allah beni Yecüc ve Mecüclerin yanlarına gönderdi; Onları dine davet ettim; kabul etmediler.. Onun için onlar, Adem ve İblis neslinden Allah’a asi gelenlerle birlikte cehenneme gireceklerdir”.
“Küçük gözlü, kırmızı yüzlü ve suratları kalın deriden yapılmış kalkanlara benzer, Türkler’e (Yecüc- Mecüc’e) karşı savaşlar yapmadıkça hüküm günü gelmiş olmayacaktır.”
Türkler ne yaman bir düşmandır. Onların düşmanlarına verecekleri ganimet, çok az, alacakları pek çoktur” dediğini okuyoruz.
Abdullah Bin Büreyde’nin babasından hikâye ederek anlattığına göre Hz. Peygamber buyurmuştur ki;
“Sizler, şüphesiz, çekik gözlü, bir kavimle çarpışacaksınız. Onlar sizleri üç defa sürüp kovalayacaklar ve sonunda Arap yarımadasında size yetişeceklerdir.
Birinci istilada onların önünden kaçanlar kurtulacaklardır. İkinci takipte de bazılarınız kaçıp kurtulacak, bazılarınız helak olup gideceklerdir.
Üçüncüde ise onların istilalarının kökü kesilecektir.”
İslam Hadis İlminin büyük yazarlarından biri olarak tanınan Aliyyül Kari’nin “Türklere dokunmayınız, ilişmeyiniz” hadisine ilişkin İslamcı açılımı ise aşağıdaki gibidir;

TÜRKLER MAYMUNMUŞ;
“Türklerde insanlığa has yumuşaklık ve çelebi insanlara mahsus merhamet yoktur. Belki onlar başka bir tür insan cinsidirler. Onlara insan değil de nesnas (uzun kuyruklu bir maymun türü)denilse daha uygundur. Türkler, Yecüc ve Mecüc artıkları ve onların kardeşleri ve temsilcileri olduklarını söylemek onların neme nem insanlar olduklarını beyan etmeye kâfidir. Bununla beraber hiçbir şek ve şüphe edilmemelidir ki onlar son derece zararlı ve fesad ehlidirler. İslam ülkelerine ve Müslümanlara verdikleri zararın haddi hesabı yoktur. Allah onların yüzlerini kıyamete kadar bize göstermesin.” Kaynak-Mirkatü’l Mefatih)

Kaynak adları, Hz. Muhammed’in hadislerini toplayan altı kişiden en doğru yazmakla ünlenenlere aittir. Buhari-K. Cihad 95,96; Müslim K. Fitan 63,64-66
Haber kendisine ulaştığında Hz.Ömer Hz. Muhammed'in kendisine verdiği bilgiler dahilinde kaygılanır
İşte bir de Hz.Ömer’in Taberi’den alınan bir kaygısı:

“Keşke oralara kadar ordu göndermemiş olaydım.Ceyhun nehri ile aramızda ateşten bir deniz olmasını ne kadar isterdim.Çünkü oraların ahalisi (Türkler)oradan çıkacak ve üç defa dağılarak yeryüzünü istila edeceklerdir.Üçüncüsü onların sonu olacaktır.Bu bela ve müsibetin Müslümanların üzerine gelmesinden ziyade Horasan ehlinin üzerine gelmesi benim için evladır.”

Hadislerle Arap Milliyetçiliği örnekleri işte;


Arap’lar Arap’ların eşitidir. Mevali de Mevali’nin. Ey Mevali, içinizde Arap’lar ile evlenmiş olanlar suç işlemiş olurlar, kötü yapmış olurlar. Muttaki 8/24-28- Lewis Çevirisi

Ey Arap kendinden olanla ve kendi denginle evlen ve yapacağın çocukların safiyeti bakımından dikkatli ol ve asla zenci ile evlenme. Çünkü zenciler çarpık yaratık olduklarından onlarla evlenenlerin çocukları sakat ve çarpık doğar.” Muttaki 8/24-28- Lewis Çevirisi

Bir hadiste Hz. İsa’nın Peygamberimiz (sav)’e Mirac sırasında şunları söylediği bildirilmektedir:

“Yecüc ve Mecüc her tepeden saldırmaya başlarlar. Ve uğradıkları her suyu içip tüketirler, karşılaştıkları herşeyi bozup altüst ederler, bunun üzerine halk feryad ederek Allah’tan yardım diler. BEN DE (HZ. İSA) ALLAH’A DUA EDEREK Yecüc ve Mecüc’ü öldürmesini isteyeceğim. Bu duam kabul olacak ve yer onların leşleriyle pis pis kokacak. Ben Allah’a tekrar dua edeceğim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır”

Kripto Ermeni veya Harran Sabi’si Hermesçi olan Said Nursi Deliüzzaman bir sözünde Dabbetü’l Arz’ı (Gog-Deccal) şu şekilde tarif etmektedir:

O Dabbe bir nev'dir (tür, çeşit). Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye (hayvan topluluğu) olacak. Belki "bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi..." (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü’l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde (bedeninde) dişinden tırnağına kadar yerleşecek.32
...Allahu a'lem, o Dabbe bir nev'dir. Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez.
Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak...
Bediüzzaman bu sözünde, Dabbenin tek büyük bir hayvan olursa her yere yetişmesinin mümkün olmadığına, bu nedenle de bir tane hayvan değil, bir hayvanlar topluluğu olduğuna dikkat çekmektedir.
„...’bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi.’ (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü’l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek...“



İncil de Yecüc- Mecüc kehanetlerini yukarıdaki kadarıyla bırakmaz;
Ve;
Kıyamet yaklaştığında Kudüs yakınlarındaki Magedon denilen yerde, Şeytanın önderliğinde Gog- Magog denilen yaratıklar türeyecek, Armageddon savaşlarını yaparak tüm dünyada karışıklık çıkaracaklardır.
(1.Dünya Savaşında Çanakkale’ye saldıran İngiliz savaş gemilerinden birinin adı da “Armageddon” du hatırlayalım.)
Bunun akabinde, Hz. İsa yeryüzüne inecek  kendisine inanan geçmişteki insanları dirilterek bin yıl 
(Milenyum ) yer yüzünde adalet ve egemenliği sağlayacaktır.
" Rab'bin kendisi, bir emir çağrısıyla, baş meleğin seslenmesiyle ve Tanrının borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih'e ait ölüler dirilecek.” Selaniklilere 4. Bab, 16-17

06; Bundan sonra Kıyamet olacak;

Süleyman'ın Cinleri
Tanrı Öfkesinin bağbozumu-Vahiy 19-Melek orağını yeryüzüne salladı, bağbozumunda yeryüzünün üzümlerini topladı. Bunları Tanrı’nın kızgınlığında üzümün çiğneneceği büyük tekneye koydu (Yani insanların kanlarını çıkarıp içecekler)
20-Tekneye basılan üzümler kent dışında çiğnendi. Tekneden AKAN KAN (*) üç yüz yirmi kilometrelik bir alanı kapladı, atların gemlerine dek yükseldi.
Yahudi olmayan kavimlerin bu şekilde şıralarını çıkardıktan sonra da kuşlara yem edilmesi ve son olarak da dünya ile birlikte ateşe atılmaları var.

Bize gelmeden önce de Zerdüşt olan Persleri ve Kürtleri de ciddi bir soykırımdan geçirmişlerdir. Süleymaniye’de bulunan bir belgede Arap işgali şöyle anlatılır;

”Kutsal yerler yakıldı. Ateşler söndü ve büyüklerin en büyüğü kendisini gizledi. Arap zülmü Şehrizara kadar olan tüm köyleri harap etti. Kadınlar ve kızlar esir alındı.
Erkekler kendi kanlı “Yahudi ve Hıristiyanlar “Kuran’ı sizden iyi bilirler. 250 yıldır Kuran’a da her türlü müdahaleyi de yapmaları ele geçirdikten sonra da İ.S.650’den İ.S.950’ye kadar geçen sürede Araplar sonradan “Mavera ün Nehr” yani “nehrin öte yanı” adını verecekleri Seyhun-Ceyhun nehirlerinin arasında bulunan ve “Güney Türkistan” olarak bilinen bölgeye saldırmışlar ve Hz. Muhammed’in hadisleri doğrultusunda Yecüc-Mecüc” kavmi olarak niteledikleri atalarımızı “Soykırım”a tabii tutmuşlardır.

Dağıstan’da İ.S.716’da Cürcan’da esir aldıkları Türklerden 12.bin kişiyi değirmen bulunan bir su yatağına götürüp keserler ve akan kanları ile DEĞİRMENDE ÖĞÜTTÜKLER BUĞDAY UNUNDAN EKMEK YAPIP YERLER. Buna da “İntikam Ekmeği” derler. Sadece bu şehirde kırk bin Türk Halife YEZİD tarafından vahşice katledilirler.

Yecüc-Mecüc nitelemesinde Arap/İslam bakış açısından Türkler, başta Araplar olmak üzere insanlığa felaket getirici bozguncu, baş belası, bu nedenle de kıyamete kadar insanlıktan duvarla ayrılmayı hak eden bir kavim olarak görülüyor.
Bu noktada kimse Türklerin böyle bir duvarla insanlıktan ayrılmadığı, dolayısı ile Yecüc-Mecüc’den kastedilenin Türkler olmadığını söylemesin. Çünkü bu durumda başka bir kavim de yoktur ve de olmamıştır.

Aşağıdaki mektuplar örneğinde olduğu gibi belki de “Son Uyarı” yapma gereği bile duymadıklarını görüyoruz. Kafadan “teslimiyet ve kölelik” önermektedirler ya da “soykırım”   ile tehdit etmektedirler.

Şimdi de Halid Bin Velid’in İranlı komutan Hürmüz’e yazdığı mektuba bir bakalım. İranlılar da Yafes’in oğlu Meday soyundandırlar ve ilk kurdukları devletin adı da “Medya’dır. Babil ve Asur’u onlar yıkmışlardır;
Siz İslam Dinine giriniz, emniyet ve güven içinde yaşamanıza devam edersiniz. Eğer İslam Dinine girmezseniz, o zaman bizim hâkimiyetimizi kabul ediniz. Zimmi olun.(Yaşamasına anlaşma ile izin verilen)biz de sizi koruyalım. Başkalarının size taarruz etmesine fırsat vermeyelim. O takdirde bize cizye,(haraç)vermeniz gerekir. Yok bunu da kabul etmezseniz size yapacak bir şeyimiz kalmamıştır. Aramızdaki hükmü Allah verecektir. Fakat biz öyle bir ordu ile gelmişiz ki, bu ordunun erleri ölümü sizin hayatı sevdiğinizden daha fazla seven kimselerdir.”

Şimdi de Hıristiyan fatihlerin Amerikan yerlilerine okudukları “Requerimiento” (Rekverimiento-Uyarı) mektubunu okuyalım;
Reddettiğiniz veya işi kurnazlığa vurup bizleri oyalamağa kalkıştığınız takdirde sizlere dosdoğru bir şekilde derim ki Allah’ın yardımıyla var gücümüzle üzerinize saldıracağız, amansız bir savaş verip sizleri boyunduruk altına sokacağız. Sizi, kadınlarınızı ve çocuklarınızı köle haline getirip satacağız. Hükümdarımızın emriyle bedenlerinizi istediğimiz gibi kullanacağız, mallarınızı alacağız ve sizlere elimizden gelen her türlü kötülüğü yapacağız.”

Mektuplar biri birinin aynısıdır. Ancak bunlar açıkça bir tehdit içermekte ve niyetlerini göstermektedir. Bu aşağılamaların daha açık ifadesi günümüzde de vardır;

BAŞ RABBİ OVADIA YOSEF “YAHUDİ OLMAYANLARIN ROLÜ, MESİH ZAMANINDA YAHUDİLERE HİZMET ETMEKTİR.”

İsrail Jerusalem post ve Haretz tarafından bildirilen söylemin ne anlama geldiği hakkında okuyan ve izleyenlerin %99’unun bir fikri yoktur.
“Goyimler (köleler) sadece bize hizmet etmek için doğdular. Sadece İsrail’in Halkına hizmet etmelerinde, yeryüzünde bir yerleri olmayacaktır.
Yahudi olmayanlar niçin gereklidir?
Toprağı sürecekler, ekecekler, biçecekler, çalışacaklar.
Biz de efendi gibi oturup yiyeceğiz!...
Yosif’e (Yusuf) göre, “ölümün İrail’de Yahudiler üzerinde bir hakimiyeti olmayacaktır.”
Herhangi biri gibi Yahudi olmayanların ölüme ihtiyaçları olacak, fakat (Tanrı) onlara uzun ömür verecektir.
Niçin?
Düşünün, birinin eşeği öldüğünde para kaybeder, bu onun hizmetçisidir.... Bu onun niçin uzun ömüre ihtiyacı olduğunun nedenidir, bu Yahudiye çok iyi hizmet etmek içindir.”
Ovadia Yosif (24 Eylül 1920- 07 Ekim 2013) bir Talmud alimi ve Yahudi şeriat hukuku (Halaka) uzmanıydı, ve uzun süre İsrail aşırı Ortodoks partisi Shas’ın ruhani önderiydi. Irak’ta doğdu, İsrail’in Baş Rabbi’si, bir Seferad Yahudisiydi.
İsrail’in Baş Rabbi’si ve İsrail’deki Yahudi halkının şeriat hukukunda en yüksek Halaki otoritesiydi.
İsrail Rabbilik konseyine birbirine yardımcı ve yerine bakabilen iki Rabbi seçilir. İsrail Yahudileri adına dini düzenlemeleri yapmaya idare etmeye yasal olarak yetkilidir. Ayrıca İsrail dışında yaşayan Yahudilerin de halaki konularındaki sorunlarına verdiği yanıtlara itaat edilir. Konsey,rehber ve gözlemci ajanslar kurmaya yetkilidir. Haredim ve özellikle Mizrahi Yahudi toplumlarınca Yosif’e yüksek derecede itaat edilmiş, aralarında en iyi yaşayan Halaki yetkilisi olarak tanımlanmıştır.
Kısaca çok önemli ve eski Yahudi papası olan ruhani önderin ifadesini yanlış buluyorum.
Bir düşünün, Yahudi rabbi’sine karşıt olarak Papa’nın “Hristiyan olmayanlar, Hristiyanlara hizmet etmek için yeryüzüne konulmuşlardır” dediğini.
Yahudilerin çoğunun bir değer vermediği sözlerin sahibinin yaşı nedeniyle delirdiğine verdiklerini düşünerek......bir kere daha düşünün diyoruz. Ruhani önder Ovadia’nın 30 yıllık liderliğinde Shas partisi, İsrail’in millet meclisindeki, aşırı ırkçı politika güden, iktidarı belirleyen dördüncü büyük siyasi partisi haline gelmiştir.
Şimdi Shas partisi, tam adıyla “Seferad Tevratını Koruma Hareketi”, Amerikan Seferad Yahudileri ile birleşebilmek için 04 Aralık 2011’de bir köprübaşı inşa etmek üzere Amerika Brooklyn’de “Shas’ın Amerikalı Arkadaşları” adıyla bir grup kurdu. Bununla İsrail’deki başarısını ABD’de tekrarlamak istemektedir.
Dimona’daki Negev Nükleer Araştırma Merkezinde Shas partisi, birinin beynini yıkamak istiyor ve onu teslimiyete inandırmak için “Hastalıklı eşekleri ayıklama mevsiminde bazı İsrail’lilerin bir çok nükleer füzesi olacaktır.”

Habere yapılan iki yorum da blogculardan gelmiştir ve İngilizcedir;
2 Responses to FORMER CHIEF RABBI OF ISRAEL OVADIA YOSEF: GOYIM ARE DONKEYS PUT ON EARTH TO SERVE JEWS
(Çevirisi; Eski Yahudi Baş Rabbi’si Ovadia Yosif;”Goyimler, yeryüzüne Yahudilere hizmet etmek için konulmuş eşeklerdir”
Cj aka Elderofzyklons Blog says:
March 26, 2014 at 7:12 pm
Reblogged this on ElderofZyklon's Blog!.
Reply

YAHUDİLER VE RABBİLERİ-YERYÜZÜNE İNSAN ŞEKLİNDE KONULMUŞ EN BÜYÜK HAYVANLAR MIDIR?

Zaman, zaman, masum, onlara hiç zarar vermeyen Yahudi olmayanlar hakkında kötü Rabbilerin, “kendilerine zarar veremeyen insan şekilli hayvanlar” dediklerini işitmekteyim.
Bu yüzden düşünmeye başladım ve bir insanın, hayvan şeklinde insan olup olmadığını anlamak için yaptıkları işler,ne, kararlarına, ahlaki değerlerine bakmak gerektiğine ve bunların hayvanlara benzeyip benzemediklerine bakarak en iyi kararın verilebileceğinde karar kıldım.
Bunun içinde “kötü işleri esasında Yahudi Rabbilerinin “insan biçiminde hayvanlar” olmaya en uygun olanlar olduklarına karar verdim.
İşte Tecavüzcü Rabbiler;
Rabbis are rapists: http://truthtellers.org/alerts/The-Great-Raping-Rabbis-Cover-Up.html
Incest is rampant among these Jewish barbarians (above site too).

İşte Organ satan rabbiler;
Rabbis sell organs: http://www.foxnews.com/story/2009/07/25/rabbi-caught-in-new-jersey-corruption-sting-called-himself-kidney-matchmaker.html
http://www.realzionistnews.com/?p=417
Rabbi rapes his daughter for years (Yıllarca kızına tecavüz eden Rabbi) :http://failedmessiah.typepad.com/failed_messiahcom/2011/09/hasidic-rabbi-who-raped-his-own-daughter-resentenced-234.html
Rabbis rape female congregants. They invite them for Torah study during the day, while husbands at work, and then seduce them. See the book: Sex, Lies and Rabbis. (Bayan kongre katılımcılarını kocaları işteyken Tevrat çalışmaları için davet edip baştan çıkartan rabbiler için “Seks, Yalanlar ve Rabbiler” kitabına bakınız)
Rabbis rape boys at birth (Doğan çocuğa tecavüz eden Rabbi): https://richarddawkins.net/2014/07/why-ultra-orthodox-jewish-babies-keep-getting-herpes/
Based on this, shouldn’t people starting thinking about rabbis as animals in human form? Is that why many Judaists also behave like animals in human form—inciting war, promoting and engaging in porn, alienism, inter-racial conflict, filthy rap music, feminism, liberalism, wars, corruption, crime, terrorizing Gazans, bribery, white collar crime, etc. etc.

Çevirisi;
Bunlara bakarak, insan biçiminde hayvan olanların Yahudi Rabbileri olduğunu düşünmeye başlamayınız. Yahudilerin çoğunun “insan şeklinde hayvanlar gibi” niçin hareket ettiklerini mi düşünüyorsunuz?
Onlar beyaz yakalı suçlular olarak, savaş çıkartma,pornoculuk, uzaylı dinleri, ırk kavgaları, kokmuş Rap müziği, feministlik, liberalizm, savaşlar, rüşvet, Gazzelileri terörle yok etmek gibi hayvani davranışlarıyla zaten hayvandırlar.
Judaists—animals in human form?
Yahudiler=İnsan biçiminde hayvanlardır.

Kevin says:
October 4, 2015 at 4:02 am
JUDAISTS AND THEIR RABBIS—ARE THEY THE BIGGEST ANIMALS IN HUMAN FORM?
I hear from time to time some insane Rabbi calling innocent gentiles, who have done them no harm, as “animals in human form” or some such thing.
So I started thinking—the best way to decide is somebody is an animal in human form is to look at their deeds and then decide, based on their moral behavior (or rather, a lack thereof) if they are behaving like animals.
I therefore think that Jewish Rabbis are eligible to be called “animals in human form” based on their evil deeds.
İşte Tecavüzcü Rabbiler;
Rabbis are rapists: http://truthtellers.org/alerts/The-Great-Raping-Rabbis-Cover-Up.html
Incest is rampant among these Jewish barbarians (above site too).
İşte Organ satan rabbiler;
Rabbis sell organs: http://www.foxnews.com/story/2009/07/25/rabbi-caught-in-new-jersey-corruption-sting-called-himself-kidney-matchmaker.html
http://www.realzionistnews.com/?p=417
Rabbi rapes his daughter for years:http://failedmessiah.typepad.com/failed_messiahcom/2011/09/hasidic-rabbi-who-raped-his-own-daughter-resentenced-234.html
Rabbis rape female congregants. They invite them for Torah study during the day, while husbands at work, and then seduce them. See the book: Sex, Lies and Rabbis.
Rabbis rape boys at birth: https://richarddawkins.net/2014/07/why-ultra-orthodox-jewish-babies-keep-getting-herpes/

Based on this, shouldn’t people starting thinking about rabbis as animals in human form? Is that why many Judaists also behave like animals in human form—inciting war, promoting and engaging in porn, alienism, inter-racial conflict, filthy rap music, feminism, liberalism, wars, corruption, crime, terrorizing Gazans, bribery, white collar crime, etc. etc.

Judaists—animals in human form?

07; YAHUDİ ARAPLARDA CİNSEL SAPIKLIKLAR...

Müslümanlıkla Türkler peygamberin ölümünün ardından geçen ilk on yıl içinde ikinci halife Hz.Ömer’in komutanı Haccac’ın İranlıların işbirliği ile Sasanilerin’ 628’in başında aldıkları kesin yenilgiden sonra kendilerini toparlayamamalarını takiben tanışmışlardır. Türkler, kısaca 635-640’lardan beri İslam’ı tanımaktadırlar.
Emevi hanedanının ırkçılığı İslam’ı Araplaştırmış ve Kuran’ın başka milletlerce kendi dillerinde okumaları, Halife Osman sonrası özellikle Muaviye’nin oğlu Halife I.Yezid dönemlerinde yasaklanmıştır.

Sasani Roma haritaları Hicaz, Roma idaresind
Bu yüzden gerek Türkler gerek Arap dilini konuşmayan toplumların kendi dillerinde İslam’ın temel kitabı Kur’an’ı okuyup anlamaları bu konuda yasal, kültürel, felsefi, sosyal gelişmelerin de önü kesilmiştir. Tuhaf olanı ise 15. Yüzyıla kadar Arap olmayan Müslüman toplumlar İslam adına dünyayı hayran bırakacak eserler vermeye devam ederken, peygamberin milleti olan Araplar ise 11. Yüzyıldan itibaren hiç bir eser verememişlerdir. İslam medeniyetinin önü de artan aşırı dincilik, yobazlık ile kesilmiştir.

Geçen zaman içinde Hristiyanların İnsan tanrıları İsa’ya karşın peygamber Muhammet’i “Neml 27;92. "Ve Kur'an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" ayetindeki ifadenin tekrar edildiği onlarca ayette belirtildiği gibi “tebliğci, uyarıcı” kimliğinden sıyırıp, mucizeler gösteren, yarı tanrı gibi kişilikler yükleyerek ilahlaştırırken Arap halkını da peygamberleştirmiş, onların kutsal sayılmalarını getirmiştir.

Bu da İslam’ın 611 ile 632 yılları arasında geçen 23 yıl süren tebliğinden önceki dini gelenekleri içinde büyümüş, evlenmiş ve Kuran’a göre bir ahlaki yaşamdan habersiz olan sahabelerin Ensarların İslam dışı geleneklerini kutsallaştırmışlar ve İslam’ı bu güne kadar peygamber çağındaki sapkınlıklara boğarak geçersiz kılmışlardır.
Örneğin Nisa Suresi 4:23 ayet, Arapların eski dini geleneklerinde var olan anne ve baba tarafından yedi göbek, ek olarak süt anne, süt baba, süt kardeşler ve çocukları ile evlilikleri yasakladıktan sonra “eskiden olanlar müstesna” demektedir. Kur’an, kendisinin tebliğinden önce yaşanmış ve yaşanmakta olan Allah’ın sözleri olan onlarca ayette “sapkınlık, beyinsizlik, haddi aşma… gibi sıfatlarla tanımladığı sapık Arap geleneklerini yasakladığını bildiren her cümlenin ardından “önceden yaşananlar müstesna, çünkü onlar o gelenekte doğdular” yorumunu yapmakta ve ima etmektedir.

Peygamber Muhammet’in soyu da Yahudilerin babası İbrahim’in ikinci eşi Hacer’den doğan İsmail’e dayanır. İsmail soyundan Yemen’e yerleşmiş Maadd b. Adnân b. Edd’in soyundan asırlar sonra Mekke’ye yerleşen Araplardan olduğu Kur’an İbrahim Suresi 14:9 ayetin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır tarafından şöyle işlenmiştir;
14:9- Sizden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlarda n sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları, Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki: "Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz."


Tefsirinden alıntılar;
14: 9- "Size... gelmedi mi?" Bu hitap görünürde Hz. Musa'nın sözü gibi görünürse de, birçok tefsircinin tercih ettikleri görüşe göre, Allah tarafından Hz. Peygamberin kavmine bir hitap başlangıcıdır. Gerçekten Tevrat'ta Âd ve Semûd'dan bahsedilmediği doğru ise, bu açıkça belli demektir. Çünkü onları Allah'tan başkası bilmez. Yani Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinden sonra tarihin bilinmeyen safhaları içine gömülmüş, miktar ve özelliklerini Allah'tan başkasının bilemeyeceği daha nice kavimler " ve bu arada daha birçok nesilleri (Allah'ı inkâr etmelerinden dolayı helak ettik")" (Furkân, 25/38) mânâsı gereğince ne kadar çok nesiller mahvolmuş ve soyları tükenmiş ki bunlar hakkında da: "Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var." (Mümin, 40/78) buyurulduğu üzere, kısmen ve özetle de olsa haber gelmedi mi?
İbnü Mesud (r.a) bu âyeti okuduğu zaman dermiş ki: "Neseb âlimleri yalancıdırlar". Yani biz nesebler ilmini biliyoruz iddiasında bulunanlar ve Hz. Âdem'e varıncaya kadar bütün insan ırklarının soy zincirini belirlemeye kalkışanlar yalan söylemiş olurlar.

Çünkü Allahtan başkası onları bilmez" buyurulmuştur. İbnü Abbas'dan (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Adnan ile İsmail arasında bilinmeyen otuz baba (batın) vardır." Hz. Peygamber'den (s.a) rivayet edilmiştir ki: "Maadd b. Adnân b. Edd"i geçmezdi ve buyurmuştur ki: "Neseblerinizden yakın akrabalarınızla ilişki sürdürecek kadarını öğreniniz, yolu bulabilecek kadar da astronomi öğreniniz"

Kureyş Adının Anlamı;
Kur’an’ 16. Suresi olan Kureyş Suresi tefsirinde E.H.Yazır hoca kendinden önceki İslam tefsircilerine dayanarak şunları yazmıştır;

Kureyş, Arap içinde Adnanîler'den, Adnanîler içinde Mudarîler'den, Mudarîler içinde Kinanîler'den, Kinanîler içinde Nadr b. Kinane evladından olan meşhur, büyük kabilenin ismidir…. Fihr b. Malik b. Nadr, şiddet ve kuvetinden dolayı bu isim veya bu lakab ilk anılmış ve onun sülalesine nisbetle Kuraşî veya Kurayşî denilmiştir. Künyesi Ebu Galib'dir…. Malumdur ki Rasul-i Ekrem (s.a.v.) hazretleri "Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abd-i Menaf b. Kusayy b. Kilab b. Mürre b. Ka'b b. Lüey b. Galib b. Fihr b. Malik b. Nadr b. Kinane b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyas b. Mudar b. Nizar b. Mead b. Adnan"dır. Adnan da daha hayli batın ötede İsmail b. İbrahim Aleyhisselam zürriyeti olması hasebiyle Peygamberimizin nesebi de İbrahimî, İsmailî, Adnânî, Mudarî, Kinanî, Kureyşî, Haşimî'dir.”
Bahreyn Bayrağında dişler

Son Osmanlı halifelerinden Abdülhakim Arvasi, Saadeti Ebediyye Tam İlmihal kitabının 1004 sayfasında peygamberin on birinci babası Fihr hakkında; “Resulülluah’ın on birinci babasıdır. Malik’in oğlu Galib’in babasıdır. Fihr avuç dolusu taş demektir, ismi Kureyş’tir. Bunun soyundan olanlara Kureyşi denir. Kureyş “Köpek Balığı” demektir ve cem olmak ve toplanmak demektir.
Hac için Mekke’de toplandıkları için Kureyş denildi” bilgisini vermiştir.
Köpek balığı anlamı ise Bahreyn Araplarının Awal adlı öküz başlı köpek balığı tanrıları ile ilişkilidir. Hala Bahreyn’in bayrağı bu öküz başlı köpek balığı tanrının köpek balığı dişleri şeklinde temsil edilmektedir. Bahreyn hava yollarının da bu dişler sembolüdür. İslam Öncesi Arap tanrıları wordpresscom bloğumdaki yazımda Türkçe’ye “öküz gibi aval aval bakmak” deyiminin Araplardan geçmiş olabileceğini yazmamdan birkaç yıl sonra Bahreyn resmi internet sitesinden bu Awal tanrı hakkındaki bilgileri kaldırmıştır. Bu “awal ile Kureyş benzerliği” bile Arapların geçen yüzyıllarda kendilerini Allah’ın seçtiği seçkin kavim olarak tanıtmalarının boş olduğuna işarettir.

Böylece peygamber Muhammet’in soyunun Peygamber İbrahim’in ikinci eşi Hacer’den olma İsmail’den olan Adnanilerden üreyen Kureyş’ten Haşimi sülalesi olduğunu öğrendik.
Şimdi peygamberin kabilesi Yahudi olmasına rağmen Tevrat okuyan bir Yahudi miydi yoksa başka bir dine mi inanıyordu ona bakalım;
Kafirun Suresi 109
Meâl-i Şerifi
1- De ki: Ey kâfirler
2- Sizin taptıklarınıza ben tapmam.
3- Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz.
Yukarıdaki ayetlerde Yahudi Kureyşi Arapları putperest gösteriyorlar. 

Oysa, Muhammet, Muhmenna, Baraklitus(Yuhanna İncil'i 14:16, 14:26, 15:26 ve 16:7'inci ayetleri ile Yuhanna'nın Birinci Mektubu'nun 2:1 no'lu ayetinde İsa'dan sonra gelecek tesellici'yi bildirir.) anlamlarına gelen İsa’dan sonra gelecek tesellici kurtarıcı olarak da bilinen olan Mani’nin kurduğu Mecusilik dininde yazdığı yedi kitap, her milletin diline çevrilmiş ve her milletin geleneğine göre yazılmıştı. Süryanilerin Sabilik dininin Sin mezhebine taptıklarını yazdığı Nasturi, Mecusi Hristiyan Yahudiler de eski tanrılar panteonlarına uygun olarak Mecusiliği uygulamaktaydılar. İslam, Hristiyan tarihçilerinin bir çoğu Maniheizm, Mecusilik dini hakkında bilgileri olmadığından Arapları putperest olarak ilan etmektedirler. Oysa Muhammet öncesinde Allah adlı tanıya ibadet vardır.
Neml 27;24. "Onu ve toplumunu, Allah'ı bırakıp Güneş'e secde eder buldum. Şeytan onlara, yapıp ettiklerini süslü gösterip onları yoldan saptırmış. Artık doğruyu bulamazlar."
Tebbet Suresi 111:1 Tefsirinden; Eli kurusun tabiri daha ziyade yani "eli çolak olsun" mânâsında kullanılmaktadır… Ebu Leheb, Peygamber'in baba bir amcası olması sebebiyle hususi bir şerefe haiz bulunuyordu… Asıl ismi, Abdüluzza b. Abdilmuttalib iken yanaklarının pek kırmızı olmasından dolayı ateşe benzetilerek, Ebu Leheb denilmiş ve bu künye ile meşhur olmuştur.

Çok ateşli mânâsına gelen "alev babası" künyesi ona başlangıçta, yüzünün parlaklığı veya canlılığı, yahut hiddet ve şiddeti itibarıyla övgü mânâsı düşünülerek verilmişti. Ancak bu vasfın hakikatinde "ateş kaynağı olmak" veya "ateşi sevmek" mânâsının bulunması ve en şiddetli ateşin de cehennem ateşi olması dolayısıyla Ebu Leheb ismi, kendisini ateşe sürükleyen "cehennemlik" ünvanına dönüştürülmüş, fiil ve hareketleri itibarıyla da "cehennemin babası" mânâsına darb-ı mesel olarak kullanılmıştır.”

Elmalılı Hamdi Yazır her ne kadar putperestlik diye geçen inancını, Güneş Tanrısı veya Tanrıçası ibadetinde “Güneşin temsili” olduğunu, Zerdüştlükte 256 kadar ateş türüne inanıldığı, bu yüzden Zerdüştlere ve ondan nasiplenen Mecusilere “Ateşperest” denildiğini, peygamberin Kabilesinin de Mecusi olduklarını unutmadan, Neml Suresi 27:24 ayette “Allah’ı bırakıp güneşe secde eder buldum” ifadesine dikkat çekmek isterim.

Kafirun Suresinde ve Neml suresi dahil bir çok surede olduğu gibi Araplar “Allah’ı bırakıp başka tanrıya tapınan bir toplum asla olmadılar.çünkü Allah Kenize Aramilerinin tanrısıydı. Çünkü her kabilenin “soyundan geldiğine inandıkları” kendi tanrıları vardı. Allah adı 611’de peygamberliğe başlayan peygamber Muhammet’en 3000 yıl önce günümüzde Suriye Lazkiye liman şehri yakınlarında kurulmuş Ugarit ve Ebla şehirlerinin kalıntılarına yapılan kazılarda M.Ö 2300lere ait çıkan kil tabletlerin İtalyan arkeologlarca çevirisinde İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve Allah adlı tanrı adlarına rastlanılmıştır.
Merkezi Ürdün Petra şehri tapınağı ile ülkemizde Urfa Harran Sabi Sin mezhebi halkları olan Sabilerin yani günümüz Süryani Hristiyanlarının baş tanrıları Melki d Nura (Işık Kralı/Nur Meliki) öteki adıyla Hay/Hayya/Hayat adlı Nur tanrılarının adıdır. Bu tanrı Sabilerin Ginza d Rbaa (Cin Ze di Rabba=Öğretmen Ze Cin’i veya Kutsal Hazine) kitabının Evran ve Tanrı yaratılış efsanesinde maddi bedeni olmayan evrenin ilk yaratılışında göklerde kurduğu Arşta (ilk toprak, gezegen) Nurdan sarayında yaşayan, heykeli, putu yapılmamış Sabi tanrısıdır.

Hay adı Kur’an Bakara 155 (Ayetel Kürsi), Ali İmran Suresi 3:3. Ayet tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde;
“3-AL-İ İMRAN:
Ya Muhammed! Yine Elif, Lâm, Mîm. Bunu iyi belle, iyi anlat! O yüce Allah, öyle bir hak mabuddur ki, ondan başka tapınılmaya değer, tapınılmayı hak etmiş, ilâh denilecek, kulluk edilecek hiçbir şey yoktur. Çünkü O, hayy ve kayyûmdur. Yok olmaktan, zeval bulmaktan münezzehtir, ölmez. Ezelde ve ebedde hazır ve nazır, vacibulvücûd (varlığı zarurî) olan ve herşeyi yöneten, yönlendiren, yarattıklarını koruyan, kayıran ve doyurandır. Her şeyi ayakta tutan O, besleyen ve büyüten O'dur. Bun u nla beraber kendisinden hiçbir şey eksilmez, daima hayy ve kayyûmdur. Üstelik hayy ve kayyûm olan yalnızca O'dur.”
El Uzza, El Lat ve Menat
Nisa 4:116- Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında dilediğini bağışlar. Allah'a ortak koşan, muhakkak ki, derin bir sapıklığa düşmüştür.

Nisa 4:117- Onlar, Allah'ı bırakırlar da, yalnız dişilere taparlar. Böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar.
Tefsiri 4:117-İşte Nisâ sûresinde şirk ehlinin iki çeşidi, birbirine benzeyen iki âyette, iftira ve sapıtma durumlarıyla tespit edilerek affolunmamakta, birleştirildikten ve bu şekilde buradan yukarıya dikkat çekildikten sonra bunların derin sapıklıkları Nisâ sûresinin konusu ile uygun olmak üzere şu şekilde açıklanıyor:
Allah'a ortak koşanlar Allah'ı bırakarak ancak inâs (dişiler)a dua ederler, kancıklara çağırır ve kancıklara taparlar, onların en çok taptıkları, gönül verip yalvardıkları veya adına davet ettikleri tanrıları kancıklar olur. Bunların nazarında ilâh düşüncesi, mabud tasavvuru, her şeyden önce bir kadın hayalidir. Ve bunun içindir ki, putların çoğunluğu dişi şeklinde, dişi ismindedir.

İslam öncesi Kaabe temsili resim
Arap müşriklerinin "el-Lat", "el-Uzzâ", "menât" gibi kadın isimleriyle isimlenmiş birçok putları vardı ki, "el-Lât", "el-Lâh"ın dişisi; "el-Uzzâ", "el-Aziz"in dişisidir. Ve denilmiştir ki, Arabın her kabilesinin bir putu vardı. Ve "filan oğullarının unsâsı, filan oğullarının unsâsı" diye anarlardı. Yani puta unsa (dişi) derlerdi. Yunanlılar ve diğerleri gibi putperest toplumların putlarının çoğunun da dişi olduğu bilinmektedir. Şu halde bu mânâ aslında doğrudur.

Nitekim Arapların da Hübel ve Zü'l-Huleysa gibi erkek isimli putları da vardı. Bunlardan kaçılır ve şerlerinden kurtulmak için tapılır. Bu, gerçek bir tapma değil, bir çeşit yağcılıktır.
Onların dişiye tapmaları ya şeytana tapmanın aynı veya başlangıcı veya sonucudur. En yüksek sevgilerini bir Allah'a tahsis etmeyip de kadınlara tahsis etmiş olanlar, şeytana aldanmaktan, şeytana kul olmaktan kurtulamazlar. Nitekim "Kadınlar şeytanın ağlarıdır" denilmiştir. Şeytanlar başka yol ile aldatamadıklarını en çok kadınla aldatırlar.
4:118, 119- Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: "Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler" dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur.””
Şimdi bu tespitler ışığında ya Hayy/Hay/Hayat, Allah ya da peygamber Muhammet’te bir tarih cehaleti ortaya çıkmaktadır.
Kur’an Tevrat ve İncil’i esas alırken, bu kitaplarda Allah adı hiç geçmez. Hay(İncillerde Yaşam diye çevrilir) adı vardır.
Adem’e meleklerin ibadet etmeleri emri de yoktur ama Sabilerin Ginza kitabında Hay adı ve Adem’e secde vardır. Allah adı ise Nisa 117’de geçen “dişilere tapıyorlar, taptıkları dişi şeytandır” ayetinde ifade edilen Er Ruha şeytanının babasıdır.O baba Kin adıyla da geçer. Süryaniler İsa bu şeytanın erkek kılığında görüntüsü olduğuna inandıklarından İsa’ya şeytan derler. Allah/Hay da bu dişi şeytan Er Ruha’yı bilgi hırsızlığından dolayı cennetten recmederek kovan babasıdır. Ugarit metinlerinde de olan ve Ginza kitabında da hala var olan bir ilahi de Er Ruha şeytanı, “Babam, Allah’ım beni niye buralara attın…” şeklinde devam eden ağlamaları anlatılır.

Hay tanrı, Ginza kitabında, maddi dünyada yaşamaya mahkum ettiği Er Ruha Şeytanının kurduğu orduların saldırısına uğrar ve yarattığı Manda Haya (Sümer, Babil’in Marduk’u) tanrının üstün özellikleri sayesinde bir daha karşı koyamayacak şekilde yener. Savaş öncesi göklerde yaratılan ve ona ruhu üflemeyi, kemiklerin içinde ilikleri, etinde damarları yerleştiren Er Ruha şeytanı, ayağa kaldırdığı, can verdiği, bu yüzden de secde etmediğini söylediği ilk Adem’i baştan çıkararak kendisine çekmek için Humurta adlı savaşçı, kara çarşaf peçeli amazon asker kadınlardan ikram eder. Manda Haya Adem’i aldanmaktan kurtarır. Tevrat’ta da Tanrı Şeytan ikileminin kaynağı bu kitaplardır. Kur’an’ın hem tanrı evren mitolojisi hem de tanrılar panteonu tutarsızdır.

Cüzamlı Musa

Neml 27;12. "Elini koynuna sok; Firavun ve toplumuna yönelik dokuz mucizeden biri pürüzsüz ve lekesiz, bembeyaz bir biçimde çıkacaktır. O Firavun ve yandaşları sapmış bir topluluk haline geldiler."
olarak 
Süleyman peygamberin efsanelerinin işlendiği ve Yahudilerin neden lanetlendiklerinin anlatıldığı Kur’an Neml (Karınca) suresinde Musa’dan bahseden bu ayet aynen Tevrat’ta da yer almaktadır. Çünkü Musa, hastalıklı olduğu için sıkı sıkı örtünen, sürekli ibadet eden bir kişilik olarak Kur’anda da işlenir.
M.Ö. IV. Yüzyılda Büyük İskender’in Mısır’ı fethiyle Grek toprağı olan Mısır, onun ölümünden sonra mirasçısı olmadığından imparatorluk dört general arasında paylaşılır, aslen Manisa Akhisar’lı olan Ptolemy adlı generalin idaresine miras olarak verilir. Ondan sonra gelen II.Ptolemy Philedelphus (MÖ 285-246) Mısır tarihini dinledikçe hayran olur ve bütün Mısır tarihinin yazılmasını ister. Manetho adlı bir Mısır tarihçisi de ona sağladığı olanaklarla tüm Mısır tarihini derleyerek Aigyptiaka veya Aegyptiaca adıyla kitap haline getirir. Zamanla bu kitap ortadan yok edilir.
Kudüs doğumlu Titus Flavius Josephus (MS 37-100) Grek tarihçi ve Homer üstüne yorumlar yapana Apion (MÖ-32 VEYA 20 İLE MS.45 VEYA 48 arasında yaşadı) ile mektuplaşmalarında Yahudi Josepus Maneto’nun mektuplarına yer verir. Bu metinlerde Mısır prenslerinden ve Heliopolis şehrinde baş rahip olan Osarsif, cüzam salgınında, şifa bulmaları için tapınak bahçesine bırakılan hastalardan bulaştığına inanılan cüzam (alaten) hastalığına yakalanır. Kekeme de olan Ozarsif, “tnarı soyundan olanların hastalanmamaları inancı” yüzünden diğer hastalıklılarla birlikte Nil kıyısında piramitler için taş çıkartılan Avaris ocaklarına sürülür. Durumu hazmedemeyen Ozarsif, isyan çıkartır, darbe yapar ve 15 yıl Mısır’ı idare eder. I.Seti’nin soyundan gelen II. Ramases Ozarsif’i devirir ve hastalıklıların sürüldüğü Sina yarımadasına sürülür. Yarımada ile Mısır’ın birleştiği bölgede deniz kıyısındaki bataklıktan geçerken askerler boğulsun diye mızraklarıyla Ozarsif’i batağa iterler ama güçlüdür işkencelere dayanır ve sürgün Sina Dağı bölgesine ulaştıklarında bilge, savaşçı rahip kişiliği ile sürgün halkına önderlik eder ve atalarının adları olan Tutmosis gibi adlarda geçen “Mosis (Muşi) adını alır. Araplar buna Musa der.
Bu efsaneyi öğrenmesiyle Yahudi kültünü çürüten Opion Yahudilerce öldürülmek istenir, İskenderiye’den Anadolu Didim ve oradan Roma’ya kaçar ve Roma’da öldürülür. İbrahim’in de Şeria Nehri bölgesi, Ürdün Petra, Suriye Ugarit, Ebla halkları olan bu gün Urfa, Mardin Süryanilerinin kitaplarında babaları olması, İbrahim’in Ur şehri halkı Sabilerden olması, İbrahim’in Brahma, eşi Sara’nın Saraiswati tanrıçası ile bağlantıları, Süryanilerin kült ataları Aramilerin Kuzey Hindistan’lı Brahman dininin mezhebi olan Şiva dinine mensup MÖ.4500 veya 5000’lerde İran üzerinden Mezopotamya üzerinden dağılmalarına baktığımızda Yahudilerin hem İbrahim hem de Musa mitolojilerinin çalıntı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bunlar hakkında Tevrat, İncil, Maneto Metinleri, Kuran ayetleri de dahil bir çok kaynaktan çeviri ve derlemelerden oluşan bilgileri adilyargicblogspot bloğumda  10 yıl önce “Yahudi Kültü” başlığında yayınladım. Aramiler ve Sabiler (Mandeanlar) hakkında da “Antik Sabiler ve Din Kitapları; Süryaniler Kendi Kalemlerinden” başlıkları altında 400 sayfa kadar çeviri derleme olarak yayınladım. Türk milletine ve insanlığa bağışladım. Bu yazılarım bu gün diyanet, Vatikan, yerli yabancı üniversitelerce incelenmiş, genişletilerek yeni eserler yayınlanmıştır.
Yahudi Kültü’nde, gerçek Yahudilerin, kanatsız Süpermen gibi uçabilen zenciler olduklarına dair efsaneler Obama döneminde ABD’de yayıldı ve Zenciler sokaklarda “Gerçek Yahudiler bizi” diye bildiriler dağıtmaya başladılar.
39 kitap olan Tevrat’ın Krallar adlı iki kitapta da diğerlerinde de Yahudilerin defalarca Sabilerin dinlerine girdikleri için cezalandırıldıkları işlenir. Tevrat’taki İbrahim peygamberin karısı, anneleri ayrı kız kardeşidir. Oğlu İshak’ı İshak dayısının kızıyla evlendirir, İshak da öyle devam eder. Oysa Levililer 20:19, teyze, hala ile evlilikleri, 20;21 kardeşinin karısıyla evliliği yasaklar, cezası ölümdür.  Ama Yahudiler Yahuda Peygamber’in oğlu Allah’ın öldürdüğü Er’in karısıyla evlenen kardeşini örnek alarak “Levirat evliliği” dedikleri evliliği yaparlar. Kayınbirader evliğinin bir başka şekli Yahuda’nın gelini Tamar’ın dul kalmasına rağmen yeni çocuk yapıp, onun büyümesini bekleterek evlendirmesidir. Ki bu da Levililer 20:21’’de ölüm cezalık yani recm suçudur. Bu gelenek Musa zamanında yasaklanmasına rağmen Yahudiler bunu hala sürdürür. Yedinci yüzyılda Yahudi olan Türklerden gelen Cengiz Aytmatov bunu kitap konusu yapmış ve ülkemizde Al Yazmalı adlı filimle gösterime girmiştir.
7;1 TEVRAT’TA KIZA KARDEŞE TECAVÜZ
Samuel Kitabı II. Ana ayrı Kız kardeşe tecavüz
Amnon'la Tamar
BÖLÜM 13
2.Sa.13: 1 Davut'un oğlu Avşalom'un Tamar adında güzel bir kız kardeşi vardı. Davut'un başka bir oğlu, Amnon Tamar'a gönül verdi.
2.Sa.13: 14 Ne var ki, Amnon Tamar'ı dinlemek istemedi. Daha güçlü olduğu için onunla zorla yattı.
Levililer 20:2 Yahudilere teke şeytan tanrıları Molek’e çocuk kurbanını yasaklar, recm cezası verir;
Lev.20: 2 "İsrail halkına de ki, 'İsrailliler'den ya da aranızda yaşayan yabancılardan kim çocuklarından birini ilah Molek'e* sunarsa, kesinlikle öldürülecek. Ülke halkı onu taşlayacak.

EVLİ KADINA TECAVÜZ EDEN, KOCASINI ÖLDÜRTEN DAVUT PEYGAMBER

Levililer 20;10, başkasının karısıyla zina etmeyi yasaklar, cezası recmdir;
Lev.20: 10 "'Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina edersehem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.”
Ama Davut peygamber, generali olan Hititli Uriya’nın karısı Bat Şeva (Şiva kız) yı sarayına çağırtır ve tecavüz eder. Yetmez, askerini savaşta düşman içinde yalnız bıraktırarak öldürülmesini sağlar. Ondan Süleyman peygamber doğar.
Samuel Kitabı II.
Bat Şiva olayı
2.Sa.11: 3 Davut onun kim olduğunu öğrenmek için birini gönderdi. Adam, "Kadın Eliam'ın kızı Hititli* Uriya'nın karısı Bat-Şeva'dır" dedi.
2.Sa.11: 4 Davut kadını getirmeleri için ulaklar gönderdi. Kadın Davut'un yanına geldi. Davut aybaşı kirliliğinden yeni arınmış olan kadınla yattı. Sonra kadın evine döndü.
2.Sa.11: 5 Gebe kalan kadın Davut'a, "Gebe kaldım" diye haber gönderdi.
2.Sa.11: 27 Yas süresi geçince, Davut onu sarayına getirtti. Kadın Davut'un karısı oldu ve ona bir oğul doğurdu. Ancak, Davut'un bu yaptığı RAB'bin hoşuna gitmedi.
2.Sa.12: 9 Öyleyse neden RAB'bin gözünde kötü olanı yaparak, onun sözünü küçümsedin? Hititli* Uriya'yı kılıçla öldürdün, Ammonlular'ın kılıcıyla canına kıydın. Karısını da kendine eş olarak aldın.
2.Sa.12: 10 Bundan böyle, kılıç senin soyundan sonsuza dek eksik olmayacak. Çünkü beni küçümsedin ve Hititli Uriya'nın karısını kendine eş olarak aldın.
2.Sa.12: 11 "RAB şöyle diyor: 'Sana kendi soyundan kötülük getireceğim. Senin gözünün önünde karılarını alıp bir yakınına vereceğim; güpegündüz karılarının koynuna girecek.
2.Sa.12: 24-25 Davut karısı Bat-Şeva'yı avuttu. Yanına girip onunla yattı. Bat-Şeva bir oğul doğurdu. Çocuğun adını Süleyman koydu. Çocuğu seven RAB Peygamber Natan aracılığıyla haber gönderdi ve hatırı için çocuğun adını Yedidyah  koydu.D Not 12:24-25 "Yedidyah": "RAB tarafından sevilen" anlamına gelir.

EŞCİNSEL DAVUT PEYGAMBER

Levililer kitabı Eşcinselliğe recm cezası verir;
Lev.20: 13 Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.
Genç Davut Kral Saul oğlu Yonatan aşkı;
Tevrat Samuel I
1.Sa.18: 1 Saul'la Davut'un konuşması sona erdiğinde, Saul oğluYonatan'ın yüreği Davut'a bağlandı. Yonatan onu canı gibi sevdi.
1.Sa.20: 3 Ancak Davut ant içerek, "Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor" diye yanıtladı, "'Yonatan ne yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür diye düşünmüştür. RAB'bin ve senin yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım var."
1.Sa.20: 30 Saul Yonatan'a öfkelenerek, "Seni sapık ve dik başlı kadınınoğlu!" diye bağırdı, "İşay'ın oğlunu desteklediğini bilmiyor muyum? Bu kendin için de, seni doğuran annen için de utanç verici.
1.Sa.20: 41 Uşak gider gitmez, Davut taşın güney yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üç kez eğildi. İki arkadaş birbirlerini öpüp ağladılar; ancak Davut daha çok ağladı.
İşte Davut peygamber de bu yüzden Kral Saul’un oğlu Yonatan ölünce ona olan aşkını böyle dile getirir;
Tevrat Samuel  2
Davut'un Saul ve Yonatan için Yaktığı Ağıt

2.Sa.1: 17 Davut Saul'la oğlu Yonatan için ağıt yaktı.
2.Sa.1: 26 Senin için üzgünüm, kardeşim Yonatan.
Benim için çok değerliydin.
Sevgin kadın sevgisinden daha üstündü.”
Hani eşcinsellik yasaktı?
Demek ki Musa peygambere inen ilk beş kitaptan 3.sü olan Levililer kitabından asırlar sonra Yahudiler ahlakını fena halde bozmuş ama Allahları onları gene terk etmemiş. Sanki onlara muhtaç?

Davut peygamberde olur da Muhammet'de olmaz mı?
Hz. Muhammet’e Amcası Ebu Talip’in Tacizi
Duha Suresi Tefsir sayfası
E.H.Yazır Duha Suresi 6. Ayet Tefsirinden;
6. "Seni bir yetim bulup da barındırmadı mı?"
Resulullah (s.a.v.) henüz ana karnında altı aylık bir yavruydu. Dolayısıyla doğarken yetim olarak doğmuştu. Anası Hz. Amine ile beraber dedesi Abdülmuttalib'in yanında idi.
Sonra altı yaşında iken annesi de vefat etti. Daha sonra da sekiz yaşında iken dedesi Abdülmuttalib vefat etti. O vakit de onun vasiyeti ile amcası Ebu Talib vasisi olarak onun sorumluluğunu yüklenip yanına aldı. Güzel baktı ve çocukluğunda da kendisinde diğer çocuklarda görülmeyen olağanüstü durumlar görüldüğü için ona çok özen gösterdi.
… Rivayet edildiğine göre Ebu Talib bir gün kardeşi Abbas'a
- Kardeşim, dedi, sana Muhammed'den gördüğümü haber vereyim mi? dedi. Abbas: "Evet" deyince:
- Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece ve gündüz bir an ondan ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum. Hatta kendi döşeğimde uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.
"Amcacığım, yüzünü benden çevir de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam." dedi.
Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe girdi, ben de girdim. Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime koymamıştım…..”

Yukarıdaki olayı örten, kutsallaştıran anlatımın etkisinden çıkmak için şu ifadeyi tekrar okuyalım;
Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.
Beş altı yaşında yetim bir bir oğlanla yetişkin amcası "hangi iyi niyetle soyunup kendisiyle yatmasını isteyebilir?"
Bu şok edici belgeyi görünce ben de şok oldum. Ama aradığım bir konuydu, çünkü peygamberin ilahlaştırılması da gerçekleri örtmemektedir. O da Arap toplumunun bir ferdi olarak, üstelik anne ve baba korumasından yoksun, öksüz, yetim bir çocuk olarak, Talmud kitaplarında da emredildiği gibi yaşayan, Sabi ve Yahudi Arapların “bebeklerle zevk evlilikleri, çocuklarla cinsellik geleneklerinden muaf olması düşünülemezdi.

O da büyüyünce  Arap geleneklerine göre yaşamayı seçti. Belki de Ayşe ve Cüveyriye ile evliliklerinde çocukluğunun intikamını alıyordu.

Tevrat’ın devamı olan İncillere bakalım, oralarda neler varmış görelim;

KADINDAN DOĞMAK GÜNAHKARLIĞIN KAYNAĞIDIR

Çünkü kadın adet görmekle lanetlenmiştir.
Matta İncil’i de kadınla ilişkiye girerek üreyen gezegenimizdeki erkekleri aşağılamayı sürdürür;
Matta 11:11 “Doğrusu size derim ki, kadınlardan doğanlar içinde Vaftizci Yahya’dan üstün olanı çıkmamıştır. Ama, göklerin hükümranlığında en küçük olan ondan üstündür.”
Ay hali yüzünden kusurlu sayılan kadından doğan ve onunla ilişki sonucu üreyen insanların günahkar sayılmaları ve arındırılmak için vaftiz edilmeleri ancak insanları din ile soymayı, devletçe köleleştirmeyi amaçlayan ruhban ve devlet ortaklığına hizmet etmektedir.
Thomas İncil’i 111. Ayeti tekrar okuyalım;
1-Simon Peter onlara dedi; “Meryem’e izin verelim, kadınlar yaşam(*)için değerli olmadığından” aramızdan çıksın.” (*)(Yaşam=Hay=Allah A.Yavuz)
İncil de bunlar huylarını değiştirmemişler  erkek eşcinselliği Kur’anda da yasaklanıyor;
4;16. Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah Tevvâb'dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur.”
Ama Arap huyundan vaz geçemez, bunu “Vakıa 17;Tur 24’de cennette verilecek ödül” olarak koymuştur.
Bir de İbnü Ömer (r.anhüma) şöyle demiştir: Ömer, Üsâme'ye benden daha çok maaş bağladı. Kendisine sordum. O, Resulullah'a senden daha sevgili idi, babası da Resulullah katında senin babandan daha sevgiliydi dedi.
Tirmizî ve başka muhaddislerin rivayeti ile Hz. Aişe demiştir ki: "Bir sefer Zeyb b. Harise Medine'ye geldi, Resulullah benim odamdaydı, geldi kapıyı çaldı, Resulullah kalktı, ona sarıldı ve öptü."
Tevrat, İncil ve Kur’an ayetlerinde bir “kadına dokunmak” cinsel ilişkiye girmek anlamına gelir.
Lev.22: 5 insanı kirli kılacak küçük kara hayvanlarından birine ya da herhangi bir nedenle kirli sayılan bir insana dokunan,
Lev.22: 6 akşama kadar kirli sayılacak, yıkanmadığı sürece kutsal sunulardan yemeyecektir.
“Öpme” tabirini siz düşünün.
Talmud kitabı M.Ö.200'lerde peygamberden 800 yıl önce yazılmış. Bu Talmud ayetleri Yahudilerin ve Arapların sapkınlıklarını bize kanıtlamaktadır.
En alttaki 11b 7 ayeti ise, "3" yaşında bebeğe tecavüzün ona yaşattığı travmayı değil bekaretinin yenileceğini öne sürüyor. İnsanlık suçudur bu ayetler.


7;2 HZ MUHAMMET CİNSELLİKTE, ÖRNEK DEĞİL MUAF PEYGAMBERDİR

Kuran Ahzab suresi peygambere muafiyet verir;
33:38. Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu-yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür.
7;3 Hayvanla cinsel ilişki;
Lev.20: 16 Bir kadın cinsel ilişki kurmak amacıyla bir hayvana yaklaşırsa, kadını da hayvanı da kesinlikle öldüreceksiniz. Ölümü hak etmişlerdir.
7;4 Kızlarının Pezevengi Yahudiler;
Levililer 19:29 kız evladı fahişe olarak çalıştırmayı yasaklar;
Lev.19: 29 "'Kızını fahişeliğe sürükleyip rezil etme. Yoksa fahişelik yayılır ve ülke ahlaksızlıkla dolup taşar.” Der.
Burada Yahudilerin pezevenklik yaptıklarını ve ayetle yasaklandığını öğreniyoruz.

7;5 Tevrat peygamberi İbrahim KATIKSIZ bir Sabi’dir.

Sabiler, kuzey Hindistan’lı beyaz Hintliler olarak bilinen Mlecchaslar adıyla da bilinen , Meleklere tapınan bir halktır. 4500-5000 yıl kadar önce Brahmanizm dininin mezhebi olan Şiva dini ile Can (Jainism) dini harmanı bir dine inanan bu halk önce bir sel felaketi sonucu İran’a göçer, burada Keşi İbrahim Dinini kurarlar. Zamanla Irak Mezopotamya, Şeria (Ürdün nehri) üzerinden Arap yarımadası ile Mısır, Sudan bölgelerine yerleşirler. Kur’an’da Sebe suresinde Sebe kavmi olarak Allah tarafından lanetlenişleri anlatılır. Mezopotamya, Basra, Kufe Sabileri ve uzantıları olan Yemame Sabilerine Mandeanlar, Urfa Harran, Şeria Nehri bölgesinde yaşayanlara Sabiler (Sabeans) denilir. Diğer adları Aramilerdir. Adlarını da dillerinde SEL=ARİM” adından alırlar.
Ur şehri ve Harran bunların kült merkezleridir. Bu yüzden de peygamber İbrahim Ur şehrinden olduğundan Ur’lu İbrahim adıyla da bilinir. Ur, kutsal kitapları Ginza d Rbba’da ilk yaratılış kitabında geçen kovulmuş dişi şeytan Er Ruha’nın oğlu ve kocasıdır. Tevrat’a Leviathan yılanı olarak geçmiştir.

7;6 İşte İbrahim’in Sabi kökenleri Tevrat ayetlerinde;

Yar.11: 26 Yetmiş yaşından sonra Terah'ın Avram, Nahor ve Haran adlı oğulları oldu.
Yar.11: 27 Terah soyunun öyküsü: Terah Avram, Nahor ve Haran'ın babasıydı. Haran'ın Lut adlı bir oğlu oldu.
Yar.11: 28 Haran, babası Terah henüz sağken, doğduğu ülkede, Kildaniler'in* Ur Kenti'nde öldü.
Yar.11: 29 Avram'la Nahor evlendiler. Avram'ın karısının adı Saray,Nahor'unkinin adı Milka'ydı. Milka Yiska'nın babası Haran'ın kızıydı.
Yar.11: 30 Saray kısırdı, çocuğu olmuyordu.
Yar.11: 31 Terah, oğlu Avram'ı, Haran'ın oğlu olan torunu Lut'u ve Avram'ın karısı olan gelini Saray'ı yanına aldı. Kenan ülkesine gitmek üzere Kildaniler'in Ur Kenti'nden ayrıldılar. Harran'a gidip oraya yerleştiler.
Yar.11: 32 Terah iki yüz beş yıl yaşadıktan sonra Harran'da öldü.
Terah, Kur’an’da Azer olarak geçer. İbrahim’e peygamberlik de Harran şehrinde babası Terah öldükten sonra gelir. Sabilerin kült merkezleri olan Harran’ın adının İbrahim’in dedesi ve kardeşinde olması, Sabi şehrinden kült merkezine göçleri, Süryanilerin “Biz Hanif İbrahim dinindeyiz, İbrahim bizim babamız” demelerini de doğrulamaktadır. Yahudilerin Mısır’dan çıktıktan sonra aralarına karıştıkları Aramlar, Kenizeliler, İsmailoğulları dedikleri Sabi kavimlerinden İbrahim kültünü öğrendikleri açıktır.
İslam öncesi Arabistan halklarının evlilik ve cinsel yaşamlarını öğrenmek için en iyi deliller o toplumun dini geleneklerinde vardır. Özellikle ensest toplum geleneklerini tanrılarının emirleri olarak görme eğilimi tüm eski dinlerde vardır.
Mısır Tanrısı Ra, çocukları olan Osiris, Seth (Şit), İsis (Aysis), Tefnut, Geb gibi sekizli, dokuzlu tanrılar grubundan oluşan çocuklarının babası ve kocasıdır. Bütün tanrılar içten evlenen ensest üreme ürünü olduklarından Mısırlılarda da ensest kült geleneği vardır. Aynı gelenek Sümer, Hint, İran, Grek, Maya, İnka mitolojilerinde vardır. Bu gün sapkınlık olarak kabul edilse de elan varlığını sürdürmekte olan bir gelenektir.
Sabiler de böyledir.
Kutsal kitapları Ginza’da Adem’e “Ey Adem, sana zenginlik olsun diye kızlar, oğullar ve mallar verdik, bunların hepsi senin karıların ve kölelerindir. Borcuna karşılık köle olarak kiralayabilir, satabilir, karı olarak kullanabilirsin” der.
Ensest ilişki yüzünden sakat doğan çocuklarını lanetli sayıp öldürürler, aynı yasa Roma hukukunda vardır.
Şimdi bu yasaları kendi çevirim olan Roma 12 Tablet Yasaları yazımdan Romalıların 10 tablet yasalarının 4. Tabletinden okuyalım;

7;8 Tablet 4; Babanın ve Evliliğin Hakları;

 4:1; Bir baba, yasal evlilikten doğan oğlunu yaşatmaya veya öldürme hakkına sahiptir; ve hatta üç kez sattıktan sonra özgür bırakabilir.
4:2; Baba, oğlunu üç defadan fazla başkasına satmışsa, oğul babadan alınarak azad edilir.
4:3; Bir baba son doğan oğlu, bir insandan çok canavara benzer, şeklen korkunç derecede bozuksa, öldürülebilir.
Akitu dedikleri Nevruz bayramında rahiplerine yeni doğmuş erkek çocuklarını kazanda kaynatıp, etlerini mısır unuyla karıştırıp kızartarak ikram eden yamyam bir halktırlar. Yahudiler de Molek’e bebeklerini kurban ederlerdi. Gelenek Sabi geleneğidir. Akitu bayramı hala kutlanan bayramdır. Bizde Kürt kimliğinde Nevruz adıyla kutlarlar.
Bu gelenek, asıl yerlileri Sabine’ler olan Roma şehrinden ortaya çıkan Roma medeniyetinin M.Ö.750 yıllarındaki yasalarında da vardır. Sabine, Latince Sabi kelimesinin karşılığıdır. Bu gün de aynı Harran’ın koni evlerinde yaşayan ve evlerine Hilal içinde Haç sembolü bulunur. Romalılar ile Sabineler birbirlerinin kızlarına tecavüz ederek çoğalırlar.
Sabilik din kültünün en etkin olduğu Gnostik din merkezlerinden birisi de eski Habeşistan (Aksum Krallığı) günümüz Etiyopya, Sudan, Somali bölgesi olup etki alanları da Arap yarımadasında Hicaz ve Yemen’dir.

İşte günümüz Sudan’ında 2006 yılında keçiye tecavüz ederken yakalanan ve keçiyle evlendirilen bir adamın dul kaldığı haberi. Sabilik dini temelinde Habeş İncil’ini okuyan Gnostik Hristiyan olan bu bölgede hayvanla evlilik vardır;
“Sudan’da geçen yıl, cinsel ilişki halinde yakalandığı keçi ile evlenmek zorunda bırakılan adam "dul" kaldı. "Rose" adındaki keçinin plastik bir torba yutunca yaşamını yitirdiği belirtildi.
Juba’da yaşanan olayda, Charles Tombe, sarhoşken ilişkiye girdiği Rose’un sahibine "keçiyi karısı gibi kullandığı için" 15 bin Sudan Dinarı "başlık parası" ödemişti. Daha sonra da mahkeme kararıyla "keçinin namusunu kurtarmak için" evlenmek zorunda bırakılmıştı. Mahkeme, keçinin "bir eş gibi" kullanılmasından hareket ederek böyle bir karar vermişti… 
Hiçbir devlet, olmayan, yaşanmayan bir fiil hakkında yasak getirmemiştir. Çünkü yoktur. Olan bir şey zarar veriyorsa yasaklanır, iyiyse serbest bırakılır. İyi ve kötü kavramlarının değişimleri ile ortaya çıkan birikime kültür diyoruz. Kültürler her coğrafyada benzer de olsa farklı özellikler gösterir.
Kur’an da kendinden önceki Tevrat ve İncil kitapları gibi bir takım evlilik, cinsel yaşam şekillerini yasaklamışlardır.

Kur’an’ın yasakladığı cinsel fiiller, Kur’an ayetlerinde tanımlanmıştır. Bunlar, kadın ve erkeklerde eşcinsellik, birinci, ikinci yani, anne, baba, ağabey, kız kardeşler, kardeşlerin çocukları ve yedinci dereceye kadar akraba evlilikleri, sütanneler ve onların çocukları ile kayın valide, eşin kız kardeşleri ile evliliklerdir.

7;8 Eşcinsellik;
Yakup peygamberle Allah
yağlı güreş yapıyo
Ankebut Suresi 29;28- Lut'u da gönderdik. O kavmine demişti ki: "Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz!"
29:29- "(Bu ilâhî ikazdan sonra) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?" Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: "Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını getir bize!"
29;34- "Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz”
Neml 27: 55. "Siz, şehvetinizi tatmin için kadınları bırakıp da erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz cehalete saplanmış bir topluluksunuz."
Ayrıca, Şuara 165,166,167,168;mHicr,67,68,69,70,71,72; Hud Suresi 78,79; Araf Suresi 80,81,82 ayetlerinde de geçmektedir.
Bu ayetler bize Arapların kadın ve erkeklerle cinsellik yaşayan “biseksüel geleneklere sahip kavimler” olduklarını göstermektedir. Aynı konuyu işleyen surenin ayetlerinde devamla Arapların “yoldan çıkmış sapkın” oldukları vurgulanır.
Eşcinselliğin Sapıklık olarak tanımlanması

Kuran Nisa Suresi 4: 15. Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.
Kuran Nisa Suresi 4: 16. Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah Tevvâb'dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur.
Diyanet tefsiri;
Fuhşun çeşitlerine göre cezalarını belirleyen Nisâ ve Nûr sûrelerinin ilgili âyetleri birbirini tamamlamış; âyetlerin açıklamaya muhtaç kısımlarını da hadisler açıklamış, böylece cinsel suçlarla ilgili cezaların kaynağını sünnet ve buna dayalı sahâbe icmâı teşkil etmiştir.
“Çirkin fiil” diye tercüme ettiğimiz fâhişe kelimesi Kur’an’da, hemcinsler arasındaki cinsel ilişki için de kullanılmıştır (Ankebût 29/28). Buradan hareketle âyetler lafızlarına uygun olarak yorumlandığında 15. âyette kadınların kendi aralarında yaptıkları fuhuştan (sevicilik, lezbiyenlik), 16. âyette de erkeklerin kendi aralarında yaptıkları fuhuştan (livâta, homoseksüellik) bahsedildiği anlaşılmaktadır. Nûr sûresinin 2. âyetinde ise kadınlarla erkekler arasında yapılan fuhuş (zina) suçunun hükmü açıklanmıştır; şu halde suçların cezalarıyla ilgili hükümlerde bir değiştirme (nesih) söz konusu değildir. Nitekim İsfahanlı müfessir Ebû Müslim (ö. 323/935) âyetleri böyle anlamış, Muhammed Abduh ve Reşîd Rızâ da el-Menâr’da (IV, 438-440) bu anlayışı desteklemişlerdir.
Peygamber Muhammet çağında da, öncesinde de bu gün de Yahudilerde
erkek veya kız bebekle, daha büyükleri çocuklarla homoseksüel

heteroseksüel cinsel yaşam vardır.

Buna göre:
Kuran Nisa Suresi 4: 22. Geçmişte kalanlar hariç, babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. Böyle bir şey açık bir edepsizlik, nefret gerektiren bir kötülüktür. Çirkin bir yoldur bu.”

Nisa 4; 23. Size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Tefsiri;
Nisa 4: 23-Şimdi bundan başka diğer haram kılınmış hanımları dinleyiniz: Ey müminler! Size şunların nikahı haram kılındı:
1- Anneleriniz, kendi anneleriniz, babanızın ve annenizin anneleri ve onların anneleri, nineleriniz. Ataların hanımlarını nikah etmek kayıtsız şartsız haram olunca, annelerin ve ninelerin haram olduğu da öncelikle anlaşılmış ise de önemine binaen özellikle açıkça belirtilmiştir.
2- Kızlarınız ki, gerek bizzat kendi çocuklarınız olan kızlar, gerek oğullarınız veya kızlarınızın kızları olan torunlarınız, gerekse torunların torunları kızlar...

Humeyni şeriatı İslam değil Yahudi şeriatıdır. İslam'da GEÇİCİ EVLİLİK KURUMU YOKTUR.
Bebekle ilgili cinsellik veya evlilik konusunda ayet olmasa da Talak Suresi dokuz ergenlik yaşını adet görme yaşı
olarak belirler. Ama Arap Fars geleneklerinde olduğunu görüyoruz.

3- Kız kardeşleriniz ki, gerek anne-baba bir, gerek baba bir, gerek anne bir bütün kız kardeşleriniz.
4- Halalarınız yani babalarınızın, dedelerinizin kız kardeşleri olan genel olarak bütün halalarınız, bibileriniz.
5- Teyzeleriniz, yani annelerinizin ve ninelerinizin kız kardeşleri olan büyük küçük bütün teyzeleriniz.
6- Ve kardeşinizin kızları, gerek çocukları ve gerek torunu olsun yeğenleriniz.
7- Ve kız kardeşlerinizin kızları, aynı şekilde bütün yeğenleriniz.
Buraya kadar açıklanan yedi mahrem (nikah düşmeyen yakın akraba) neseb yönünden yakın olan akrabalardır.
8- Sizi emzirmiş olan anneleriniz, yani sütanneleriniz ve nineleriniz...
9- Sütten kız kardeşleriniz, yani süt kız kardeşleriniz.
Çünkü süt emzirenlere anne, emenlere kardeş denilmiş olması, bunlarda neseb vasıfları ve hükümlerinin geçerliliğini gerektirir. Sütanneler, süt kız kardeşleri bulununca süt babalar, süt kızlar, süt halalar, süt teyzeler, süt kardeş ve kızları hep var demektir. Bundan dolayı süt emmeden dolayı haram olanların da bu kıyas üzere yukarda olduğu gibi yediye ulaşacağı ve bu ikisinin söylenmesi ile yetinilmiş olup geri kalanların zikredilmediği anlaşılır. Gerçi bir şeyin bildirildiği yerde bazı şeyleri zikretmemek hasr (daraltma) ifade ederse de delalet-i iltizamiyye (Bir lafzın vaz olunduğu mânânın lazımına yani o mânâ ile beraber bulunması zaruri olan diğer bir mânâya delaleti) ile işaret bulununca diğer mânâların düşmesi söz konusu olamaz.

Gerçekten Hz. Peygamber (s.a.v.)bu işareti açıklamak veya bu kapalılığı açıklamak için "Nesebden haram olanların hepsi, süt emmeden de haram olur." buyurmuştur.
10 - 14- Bundan dolayı burada "o ikisine mukayese et" meâlinde bir işaret ve icaz (kısaltma) bulunduğu ve bu şekilde buraya kadar neseb ile yedi, süt emmeden de yedi olmak üzere toplam olarak on dört nikahı düşmeyen kadın sayılmış olduğu unutulmamalıdır. Bundan sonra da evlenme ile meydana gelen akrabalıktan haram olanlara geliyoruz.


15- Kayıtsız şartsız kadınlarınızın, yani ister kendisiyle zifafa girmiş olduğunuz ve ister zifafa girmediğiniz nikahlı hanımlarınızın anneleri, kaynanalarınız.
16- Kendisiyle birleştiğiniz kadınlarınızdan doğmuş karılarınızdan olma umumiyetle himayenizdeki üvey kızlarınız. Eğer anneleri ile cinsi temasta bulunmamış iseniz üvey kızlarınızla evlenmenizde bir mahzur yoktur. Demek ki anneleriyle birleşmek kızları haram kılar. Kızları yalnız nikah etmek de annelerini haram kılar.

17- Sülbünüzden bizzat ve dolaylı olarak gelen oğullarınızın eşleri olan gelinleriniz ki, bütün torunların eşlerini de kapsar. "sülbünüzden" kaydı ile, üvey oğullar ve oğulluklar (evlatlıklar) bu hükümden çıkarılmıştır.

18- İki kız kardeşle bir arada evlenmeniz, aynı şekilde biri erkek sayıldığı takdirde diğeri ile evlenmesi caiz olmayan iki kadının, mesela bir kızla halasının veya teyzesinin birlikte nikah edilmesi de iki kız kardeşin bir arada nikah edilmesi gibi haramdır. Bunun için Hz. Peygamber (s.a.v.) meşhur bir hadisinde buyurmuştur ki: "Bir kadın ne halasının, ne teyzesinin ne kardeşin kızının ne kız kardeşinin kızının üzerine nikah olunmaz", 
ancak eski devirlerde geçmiş olanlar başka. Onlardan dolayı sorumluluk yoktur. Çünkü bu şekilde evlenme Yakub (a.s.) şeriatında vardı. Şüphesiz ki Allah gafur (çok bağışlayan), rahim (çok merhamet eden)dir. Fakat şimdi ve gelecekte bunlar yasak ve haramdırlar.”

İki kız kardeşle evlilik taaa M.Ö 1300’lerde Hitit imparatoru III.Hatuşili yasalarına dayanır. Sadık kalması için kız kardeşi ile evlendirdiği Ermeni kralları, kardeşlerini ziyarete gittiklerine baldızlarına tecavüzleri üzerine birkaç Ermeni kralını kestikten sonra anlaşma maddelerine koymuştur. Coğrafyamızda her dine bir şekilde geçse de bu ensestten kaçınmayı ifade etmemektedir.
7;9 İslam Grup Seksi Öneren Sapkın ve Kölecidir;

Nissa 4:24. Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir

24- Evli hür kadınlar...
Meâl-i Şerifi

4:24- Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı.
Nisa 4:25. İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlardan biriyle evlensin.
Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir...”

Bir savaş sonunda ele geçirilen bir şehrin veya ülkenin sakini olan vatandaşlarının evli dahi olsalar “savaş esiri” sayılarak cariye=köle edinilmesi sömürgeciliktir, köleciliktir. Bu halkın kadın ver erkeklerinin, kız ve erkek çocuklarının köle edinilmeleri, mallarının yağmalanmalarını bir tanrı nasıl emredebilir? Ediyorsa peygamberi ile tebliğ ettiği din nasıl tüm insanlığa tebliğ edilmesi gereken bir din olabilir? Bu ayetin bir tanrı emri olması halinde Müslüman Arapları üstün, egemen, diğer milletleri köle, esir, mevali sayan bir tanrı olabilir mi? Olursa evrensel hakka, hukuka uygun olur mu? Müslüman olmayan milletlerin de Müslümanları işgal ettiklerinde onlara aynı hukuku uygulamalarına Müslümanların ses etmemeleri gerekir.

Diğer yandan, özgür kadınlarla yapılan evliliklerin dışında savaş esiri kadınlarla evlilikte hiçbir sınır getirmeyen bir tanrı bu gün “grup seks” olarak bilinen sapkınlığı nasıl emredebiliyor?
Biz I.Dünya savaşını kaybettik, haçlılar bütün halkı böyle taciz, tecavüz, katliamdan geçirseydi, iyi mi olacaktı? Dünyaya hükmeden haçlı Hristiyan dünyası, tüm Müslümanları aynı gerekçeyle aton, hidrojen, nötron bombaları ile yakarsa bunu suç saymamamız gerkeir. Çünkü cihat açtığın zaman mağlubiyeti de, haçlı seferini de göze almalısın

Bu ayetler bir tanrı emri midir yoksa köleci, yağmacı, talancı Arap sömürgecilik geleneği midir?
Müslüman olan bir kölenin özgürlüğü verilmesi gerekirken 4:25. Ayet “mümin köle kızlar” dan bahsediyor. Mümin köle nasıl olabiliyor? Böyle ise, Müslüman Arap olmayan ve İslam’a sonradan giren herkes Arapların kölesi mi olmaktadır? Böyle olunca İslam kardeşliğinden bahsedilebilir mi? Araplar bu yüzden mi kendilerinden olmayan milletlere azadlı köle anlamında Mevali demektedirler?

Sonra, “mümin köle kadın evlendikten sonra fuhuş yaparsa” ne demektir? Müslüman Araplar köle kadınlara Müslüman da olsalar fahişelik mi yaptırmaktadırlar ki “hür kadına verilen cezanın yarısı” veriliyor. Demek ki, Araplar köle erkek ve kadınlarına fuhuş yaptırıyorlar ki bu indirimi adalet olarak gören, öğütleyen bir tanrıları da var.
Ahzab Suresi
33: 1. Ey Peygamber! Allah'tan kork ve küfre batmışlarla münafıklara boyun eğme! Kuşkusuz, Allah Alîm, ve Hakîm'dir.
33-AHZAB Tefsiri:
1- Ey Peygamber! Geçmişte indirilen kitaplarda adı sanı bilinen şanlı peygamber! Sadece Allah'tan kork, başkasından değil.

2- Bu hitab, Ahzab savaşı ile hınçlarını alamayan kâfirlerin ve münâfıkların Zeyd ve Zeyneb meselesi yüzünden koparacakları yaygaraları, yayacakları yalan ve düzmece sözleri ile, başka bir saldırı hazırlayacaklarına işaret ederek onların da öbürleri gibi bir etkisi olmayacağını önceden haber veren ilâhî bir emirdir. Onun için buyuruluyor ki, takvayı Allah'a yap! Allah'tan kork. Kafirlere ve münafıklara itaat etme.

33: 5. Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur.

5- O halde onlar hakkında gerçekten ve her yönden oğul hükümlerinin yürürlükte olması gerekmez. Mesela evlatlığın boşadığı bir kadını almak haram olmaz. Onda "Kendi sulbünüzden gelmiş oğullarınızın karıları..." (Nisa, 4/23) hükmü uygulanmaz.

İmam Şafiî hazretleri "tebennî"nin, yani oğul edinmenin hiçbir hükmü olmadığı görüşünü benimsemiştir
Fakat İmam Azam Ebu Hanife hazretlerine göre, bir köle evlat edinilmişse, bu onun azat olmasını gerektirir, yine tebennî yaşı uygun olup evlat diye kabulü mümkün olan nesebi bilinmez bir kimsenin, nesebini ispat eyler ki ayrıntısı fıkıh kitaplarındadır.

36- "Hiçbir mümin erkek ve kadın için, Allah ve Resulü bir ise hüküm verince seçme hakkı yoktur." Resulullah (s.a.v.) halası "Ümeyye binti Abdulmuttalib"in kızı Zeyneb binti Cahş'i, Zeyd b. Hârise'ye birbirleriyle evlenmek üzere aday olarak belirlediği zaman, Zeynep ve kardeşi bunu kabul etmemişler, bu âyet bu yüzden nazil olmuş deniliyor ki, yukarıda geçen;
"Peygamber müminlere canlarından ileridir." (33/6) ayetinin uygulamalarından birisi demektir. Âyetin burada gelişi Peygamberin hanımlarına yapılan muhayyer bırakma âyeti açısından bir tamamlama, yani Peygamberi bakış açısını gözetmek gerekliliğine bir işaret olduğu gibi, bundan sonraki âyete göre de bir ön giriş mahiyetindedir… “

Bu ayeti kerime tamamen insan hakları ihlalidir. “Hiçbir mümin erkek ve kadın için, Allah ve Resulü bir ise hüküm verince seçme hakkı yoktur, Allah'a ve resulüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir.” tehdidi ile sadece Zeynep’in dayısı olan peygamber ve kölesi Zeyd ile evlilik önerisini reddi üzerine Allah tarafından indirilmiş yakıcı bir tehdit karşısında zavallı yetim Zeynep’in yapacağı hiçbir şey kalmamıştır.

Peygamberin Allah’ı, isteyip alamadığı amcasının, halasının kızlarının evliliklerine de başkalarına da karışır. Allah da ona muhtaçmışçasına, verdiği diğer emirlerine karşı da olsa peygamberine özel ayet indirir.
Burada Allah gerçekte kim diye soran birisine kimse kafir dememelidir. Necm suresinde de Ayşe’nin zina (ifk) davasında Ayşe’nin zina yapmadığını gene Allah ayetle çözmüştü. Biraz tuhaf bir Allah değil mi?
Peygamberin kadına da ihtiyacı yok, nikahlı “9” nikahsızlarla 40 karıdı olan bir adama ayet indiren bir tanrı tuhaf değil acınacak, muhtaç zavallıdır.

Zaten bu sure peygamberin Zeyd ve Zeynep evliliğinin Zeynep’i peygamberin kendi karısı etmesiyle sonuçlanması üzerine çıkan büyük tartışmalar üzerine inmiş görünmektedir. Peygamber halasının kızına yani yeğenine tutkun ama kız istemiyor. Alamayınca kölesi ve evlatlığı ile evlendirmek için ayet iniyor. Nisa 23’de kullarına yedi göbek akraba evliliğini yasaklayan Allah, peygamberinin ensest evlilik arzularını gerçekleştirmesi için ayet indiriyor, peygamberinin halkına emirlerini tebliğinden çok onun şehevi duygularını düşünen çok düşünceli bir tanrı karşımızda duruyor.

Sonunda Zeynep, Allah’ın ayetiyle evlenmek zorunda kaldığı köle Zeyd’en kısa sürede boşanıp, başından beri ret ettiği dayısı olan peygamber ile evlenmek zorunda kalıyor. Bu bal gibi dümendir. Böyle bir tanrı olamaz, hiçbir dinde böyle bir evlilik tiyatrosu yoktur. Elmalılı Hamdi Yazır ve geçmiş İslam ulemaları böyle bir düzmece hikaye ile eski sapkın geleneklerini yaşamak için zemin hazırlamışlardır. Çünkü günümüzde peygamber zamanında yazılmış bir tek Kuran yoktur.

Şimdi, bu ensest evliliği sürdürme amaçlı oynanan ilahi tiyatronun devamını okuyalım;
Ahzab 33:37. “Hani sen Allah'ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında tut, Allah'tan kork!" diyordun ama, Allah'ın açıklayacağı bir şeyi de içinde saklıyordun;
insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmiştir.”
Ayeti kerimenin şu ifadesini tekrar okuyalım;”… Allah'ın açıklayacağı bir şeyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun…”
Peygamber Zeynep’e aşıktı, için için yanıyordu, Nisa 23 ile akraba evliliği müminlere yasaklanırken kendisinin yapacağı ensest evlilik dedikoduları, dinden çıkmaları bile getirebilirdi. Peygamber Zeynep ile çocukluğundan aynı evde büyüdüklerinden güzelliğine tanık olmuştu ve Zeyd ile evlenmesi için indirdiği ayet ise Zeynep’in başkasıyla evlenmesine engel olmak içindi. Gerçekte ayet falan inmemişti. Bu inananların takdirlerine göre değişir. Belki de bunlar hiç olmadı, Araplar eski geleneklerini terk edemedikleri için sonradan böyle yazmış olabilirler. Doğru da olabilir. Bilemeyiz
Evlilik ve cinsellik konusunda buraya kadar okuduklarımızdan peygamberin bile örnek olamadığı, ikinci derece akrabalık evlilikleri yapmayı kesememesinin sonucu İslam dünyasının günümüzdeki hali aşağıdaki güncel haberlerde yoruma gerek bırakmayacak kadar sapkınlık içindedir.

7;10

2017 utanç raporu... 409 kadın öldürüldü, 387 çocuk cinsel istismara uğradı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi, 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Platformun verilerine göre, 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştü.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, basından derlediği kadın cinayetleri istatistiklerini açıkladı. Rapora göre, 2017 yılında 409 kadın öldürüldü. Sadece Aralık ayında 45 kadın en yakınları tarafından cinayete kurban gitti.

387 ÇOCUK İSTİSMARA UĞRADI
Aralık ayında 41 çocuk, 2017 toplamında ise 387 çocuk cinsel istismara uğradı. Bu yıl öldürülen 20 çocuğun yarısı, yani 10 çocuk babası tarafından öldürüldü.
Van’da daha 4 kilogram ağırlığındaki yeni doğan bebek istismara uğradı. Hastaneye getirilmesiyle, uğradığı istismar sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Yalova'da çocuk parkından kaçırılan 5 yaşındaki E.U. isimli kız çocuğu ölü bulundu. E.U.'yu M.Ş.A.'nın kaçırdıktan sonra cinsel istismarda bulunarak öldürdüğü öğrenildi.

Diyarbakır’da 9 yaşındaki M.Ö.’nün 37 yaşındaki babası M.S.Ö tarafından 1 ay boyunca tecavüze uğradığı ortaya çıktı. M.S.Ö. mahkemede kendisini, “Çocuğumun kabızlık sorunu var” diye savundu.

KIYAFET DAYATMASI HER YERDE

İstanbul’da Sultan Taşar ekmek aldığı fırından çıkarken taksici tarafından ‘O şortla ekmek almaya gelmişsin. O ekmek sana haram. Boğazından geçen her şey sana haram, O babana söyle sana nasıl giyineceğini anlatsın’ şeklinde sözlü saldırıya uğradı.
Yine İstanbul’da, Melisa Sağlam ‘Ramazan'da böyle giyinmeye utanmıyor musun' diyerek Ercan Kızılateş tarafından minibüste saldırıya uğradı. Eminönü’nde bir adam “üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsun” diyerek Canan Kaymakçı isimli kadına sözlü saldırıda bulundu.

Aralık ayında Ankara'da yaşayan 20 yaşında bir üniversite öğrencisi evine gitmek için indiği otobüsten takip edilip evinin önünde tacize uğradı. Saldırgan sosyal medyadaki dayanışma sayesinde bulundu. Saldırgan ifadesinde “Mini etek giymişti tahrik oldum” dedi.
Sosyal medya hesabından beden eğitimi dersinde eşofman giyen öğrencilerden tahrik olduğunu ima ederek , 'Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar', şeklinde paylaşımlar yayınlayan Ayşe Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde görevli Felsefe öğretmeni Ercan Harmancı hakkında Konya Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından başlatılan soruşturma sonucu görevden alındı.

332 KADIN CİNSEL ŞİDDETE UĞRADI

2017’da toplam 332 kadın cinsel şiddete uğradı. Edirne'ye otobüsle seyahat eden M.K kendisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla muavin E.G’den şikayetçi oldu.
Uşak'ta nişanlısı H.Ö tarafından cinsel istismara uğrayan 16 yaşındaki A.S, istismar sonucu hamile kaldı. Bebeği evinin tuvaletinde kimse yokken gizlice doğurup ailesinden korktuğu için dışarı attı.
Bursa’da G.A ayrılmak istediği için erkek arkadaşının tecavüz girişimine maruz kaldı. Genç kadın kurtulmak için evin camından atlamak istedi. Çevredekilerin müdahalesiyle hastaneye kaldırılan genç kadın, kurtulmak için intihar etmek istediğini açıkladı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/2017-utanc-raporu-2017de-409-kadin-olduruldu-387-cocuk-cinsel-istismara-ugradi-40696747
Korkunç rapor: Türkiye, çocuk istismarında dünyada üçüncü

Antalya Serik'te kurulan Çocuk İstismarıyla Mücadele ve Çocuk Haklarını Koruma Derneği başkanı, Türkiye'nin çocuk istismarı konusunda dünyada üçüncü sırada olduğunu vurguladı. Oğuz'un ortaya koyduğu çocuk istismarı rakamı ise acı gerçeği gözler önüne serdi.


GÜNDEM


10 Ocak 2018 Çarşamba 11:45
BUĞRA Kaan Oğuz, "Çocuk istismarı konusunda ülkemiz ne yazık ki dünyada üçüncü sırada. Türkiye Psikiyatri Derneği yaptığı araştırmada, ülkemizde istismara uğramış çocuk oranını yüzde 33 olarak tespit etti. Bu rakam her 3 çocuktan 1'i demektir. Dünyada ise son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı 250 bin civarında" dedi.
“ÇOCUKLAR YAŞADIKLARI TRAVMALARLA KALIYOR”
Derneğin faaliyetleri hakkında bilgi veren ÇOCUKÇA Başkanı Buğra Kaan Oğuz, birkaç çocuk istismarı dosyasına avukat olarak atanmasının ardından derneğin kurulmasının gündeme geldiğini söyledi. Çocuk istismarıyla ilgili oranları araştırdıklarını ve çarpıcı rakamlara ulaştıklarını anlatan Buğra Kaan Oğuz, “Dünyada her 5 çocuktan 2’si fiziksel, duygusal ya da cinsel istismara uğruyor veya ihmal ediliyor. Ve ne yazık ki uzmanlar cinsel istismar vakalarının ancak yüzde 15’inin adli mercilere intikal ettiğini söylüyor. Gerisinin üzeri bir şekilde kapatılıyor ve çocuklar yaşadıkları travmalarla kalıyor” dedi.
‘ÜLKEMİZ NE YAZIK Kİ DÜNYADA ÜÇÜNCÜ SIRADA’
Çocuk yaştaki cinsel istismarın ilerleyen yaşlarda açığa çıkıp ciddi sorunlar yarattığını vurgulayan Buğra Kaan Oğuz, şöyle dedi:
“Öyle ki yapılan araştırmalara göre istismarcıların en az yüzde 50’si çocukluğunda istismara uğramış kişiler. Halbuki istismara uğrayan çocuk bunun akabinde psikolojik destek alsa, bu travmayı atlatması mümkün, fakat çoğu olayda çocuk hiçe sayılıp olayın bir şekilde üzeri kapatılmaya çalışıldığı için mağdur bir kez daha mağdur ediliyor. Çocuk istismarı konusunda ülkemiz ne yazık ki dünyada üçüncü sırada. Türkiye Psikiyatri Derneği yaptığı araştırmada, ülkemizde istismara uğramış çocuk oranını yüzde 33 olarak tespit etti. Bu rakam her 3 çocuktan 1’i demektir. Dünyada son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı ise 250 bin civarında. Antalyamız ise Türkiye’de 4’üncü sıradadır.”
‘MÜCADELE EDİLMESİ GEREKEN BİR HASTALIK’
Dünyadaki oranlar hakkında da bilgi veren Buğra Kaan Oğuz, Avrupa ülkeleri ve ABD’de de tablonun çok iyi olmadığını vurguladı. Buğra Kaan Oğuz, şöyle dedi:
“Dünyada en çok çocuk istismarı içerikli yayın yapan internet sitesi Avrupa’da. Ve Hollanda bu konuda birinci sırada. ABD, Kanada, Fransa ve Rusya ise, onun ardından geliyor. Dünyada çocuk istismarı konusunda ilk 10’da Güney Afrika, Bangladeş gibi ülkeler başı çekerken ardından Türkiye, İngiltere, ABD, Rusya ve Avustralya geliyor. Görüldüğü gibi bu suçun, bu pedofili olarak tanımlanan hastalığın ekonomi, refah seviyesi, okuryazarlık yani kısacası her anlamda gelişmişlik diye tabir edebileceğimiz olguyla hiçbir alakası yok. Bu tamamen üzerine eğilinmesi ve mücadele edilmesi gereken bir hastalıktır. Tabi biz bu araştırmaları yapıp kendimizde belli bir bilinç oluşunca ister istemez rahatsızlık duyduk.”
Belediye Başkanı Ramazan Çalık, çocuk istismarının Türkiye’de de yaygınlaşmasından duyduğu üzüntüyü dile getirirken, bununla mücadelenin herkesin görevi olduğunu vurguladı.
‘BUNUN OKUMUŞLUKLA CAHİLLİKLE ALAKASI YOK’
Kaymakam Haluk Şimşek de gelişmiş toplumların en büyük sorununun çocuk istismarı ve kadına şiddet olduğunu aktarırken, “Bazı kadınlar da evde şiddete uğruyor. Bunun okumuşlukla cahillikle alakası yok ama dışarıya söyleyemiyor. Çocuklar da ne yazık ki istismara uğruyor, söyleyemiyor. En büyük sorunlardan biri bu. Önemli olan bu olayları başlangıcında yakalayıp müdahale edebilmek” dedi.
Güncelleme Tarihi: 10 Ocak 2018, 12:06
https://www.yenialanya.com/gundem/korkunc-rapor-turkiye-cocuk-istismarinda-dunyada-ucuncu-h305697.html





7;11



Suudi Arabistan, Irak son 16 yıldır Türkiye'de İSLAM adına yapılan tüm açıklamalar İslam dışı Tevrat, İncil Yahudi şeriatına göredir. Budist, Hindu gelenekler de içerir.
Suudi din adamı: İslam’a göre eşcinsellik sapkınlık ve suç değil

19 Mart 2018
2543
Suudi Arabistanlı din adamı Salman Odah, eşcinselliğin İslam dininde bir sapkınlık olarak görülemeyeceğini ve cezalandırılmaması gerektiğini söyledi.
Suudi ahlak polisi artık ‘dokunamayacak’
Bir İsveç gazetesine konuşan Odah, “Eşcinsellik tüm Semitik dini kitaplarda günah olarak görülse de bu dünyada bir cezaya tabi olması gerekmiyor. Bu yapan kişinin öbür dünyada bedelini ödeyeceği bir günah” dedi.
İslam dininde eşcinselliğin günah olduğunu ancak eşcinselliğin sapkınlık olduğunu söyleyenlerin asıl sapkınlar olduğunu belirten Suudi din adamı, “Eşcinsellere idam cezası vererek eşcinsellerden çok daha büyük günah isliyorlar” diye konuştu.
Suudi Arabistanlı din adamı Salman Odah:İslam’a göre eşcinsellik sapkınlık değil
Odah’ın bu sözleri sosyal medyada büyük ses getirirken, ‘Odah’tan eşcinselliğe izin’ etiketiyle kampanya başlatıldı. Twitter’daki bazı kullanıcılar, İslam’a göre eşcinsellerin idam cezası alması gerektiğini savunarak Odah’ın sözlerine tepki gösterdi.
Bir dönem muhalif görüşleriyle tanınan Odah, bugün Suudi yönetimini destekleyen başlıca din adamları arasında yer alıyor.
https://www.csmonitor.com/World/Middle-East/2016/0615/Islamist-views-on-LGBT-what-Quran-says-and-what-it-doesn-t


7;12

Kuranda sapık ile alakali tahmini 51 ayet geçiyor

2:16 -İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da, ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
2:175 -İşte onlar, hidayeti verip sapıklığı, affedilmeyi bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar!
2:256 -Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.
3:90 -Şüphesiz imanlarının arkasından küfreden, sonra da küfrünü artırmış olanların tevbeleri asla kabul olunmaz. İşte onlar sapıkların ta kendileridir.
3:164 -Andolsun ki Allah, müminlere kendilerinden, onlara kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Peygamber Muhammet'ten 800 yıl önce yazılmış Talmud kitabının sayfasından dilimize çevirdiğim metinler Kur'an'ın sapıklık iddialarını doğrulamaktadır. Aşağıda dilimize çevirdiğim güncel haberlerde bu gün de sürdüğü okuyacaksını

4:44 -Kendilerine kitaptan bir nasib verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar, sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar.
4:60 -Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor.
4:116 -Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında dilediğini bağışlar. Allah'a ortak koşan, muhakkak ki, derin bir sapıklığa düşmüştür.
4:136 -Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a, ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşmüş olur.
4:167 -Şüphesiz inkâr edip, insanları Allah yolundan alıkoyanlar, derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.
6:74 -İbrahim, babası Âzer'e demişti ki: "sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum".
7:30 -(O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
7:202 -Şeytanların kardeşlerine gelince, onlar öbürlerini sapıklığa sürüklerler, sonra da yakalarını bırakmazlar.
22:12 -Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne menfaat veremeyecek şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.
25:41 -Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'ın Peygamber olarak gönderdiği?" diye hep seni alaya alıyorlar.
25:42 -"Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten de bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!26:97 -"Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
27:60 -(Onlar mı hayırlı) yoksa, gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirmişizdir. Allah'la beraber başka bir ilâh mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.
27:81 -Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getirecek değilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.
28:50 -Eğer sana cevap vermezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir? Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.
28:85 -(Resulüm!) Kur'ân'ı (okumayı, tebliğ etmeyi ve ona uymayı) sana farz kılan Allah, elbette seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: "Rabbim, kimin hidayetle geldiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir."
30:53 -Körleri de sapıklıklarından hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar.
31:11 -İşte bu, Allah'ın yarattığıdır. Haydi gösterin bana O'ndan başkaları ne yaratmıştır? Fakat o zalimler, apaçık bir sapıklık içindedirler.
33:36 -Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne âşi olursa açık bir sapıklık etmiş olur.
34:8 -O, bir yalanı Allah'a iftira mı etti, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, doğrusu âhirete inanmayanlar, derin bir sapıklıkla azab içindedirler.
34:24 -De ki: "Size göklerden ve yerden rızık veren kimdir?" Yine de ki: "Allah'tır, herhalde ya biz, ya da siz mutlak bir hidayet üzerindeyiz veya açık bir sapıklık içindeyiz."
36:24 -"Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum."
37:69 -Çünkü onlar, atalarını sapıklıkta buldular.
39:22 -Allah, kimin bağrını İslâm'a açmış ise işte o, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Artık Allah'ın zikri hususunda kalpleri katılaşmış olanların vay haline! İşte bunlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.
41:52 -Ey Muhammed! De ki: "Ne dersiniz? O Kur'ân Allah tarafından gelmiş olup da sonra siz onu inkâr etmişseniz, o takdirde Hak'tan uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?"
42:18 -O'na inanmayanlar kıyametin çabuk gelmesini istiyorlar. İnananlar ise O'ndan korkarlar ve O'nun hak olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet saati hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
43:40 -Ey Muhammed! O halde sağırlara sen mi işittireceksin? Yahut körlere ve apaçık bir sapıklık içinde bulunanlara sen mi doğru yolu göstereceksin?
46:32 -Her kim Allah'ın davetçisine uymazsa bilsin ki, yeryüzünde Allah'ı aciz bırakacak değildir. Onun Allah'tan başka dostları da yoktur. İşte onlar apaçık bir sapıklık içerisindedirler.
50:27 -Yanındaki arkadaşı (şeytan) der ki: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi".
54:24 -"Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.
56:51 -Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar!
56:92 -Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;
56:93 -İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
62:2 -O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.
71:24 -Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır.

Kanada'lı Arap kadın ilahiyatçı, adet görmemiş çocuklarla cinsellik Arap geleneklerinde vardırİzle;


Formun Üstü
https://meal.ihya.org/kurandan-ayetler/kuranda-gecen-sapik-ile-ilgili-ayetler.html


Kuranda Zina

Bu kadın Hristiyan rahibedir
Güzel Kuranı kerimimizde geçen zina ile ilgili ayetler. Kuranda geçen zina ile ilgili ayetler tarafımızca seçilip otomatik listelenmekte.
Kuranda zina ile alakali tahmini 15 ayet geçiyor
4:15 - Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin. 

4:25 - Sizden her kim hür mümin kadınları nikah edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikahlamak var. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür kadınlar hakkında gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım gelir. Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayırlıdır. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir).
17:32 - Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.
24:2 - Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.
24:3 -Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenemez; zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenebilir. Bu, müminlere haram kılınmıştır.
Bunlar Haçlı memurlarıdır. Bu yüzyılda KENDİNE MÜSLÜMAN
DİYEN AMA HRİSTİYAN GİBİ YAŞAYAN TOPLUM
KURMAKLA GÖREVLİDİRLER
24:4 -Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar.
24:5 -Ancak bundan sonra tevbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
24:6 -Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir.
24:7 -Beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.
24:8 -Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi,
24:9 -Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.
25:68 -Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.
33:30 -Ey peygamberin hanımları! sizden her kim bir terbiyesizlik ederse ona azab iki kat katlanır. Bu Allah'a göre çok kolaydır.
60:12 -Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ile ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri, iyi bir işte sana karşı gelmemeleri hususunda sana bey'at ederlerse onların bey'atlarını al ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
65:1 -Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
https://meal.ihya.org/kurandan-ayetler/kuranda-gecen-zina-ile-ilgili-ayetler.html

7;13

Bar Mitzva ve Bat Mitzva

Reşitlik

"Bar Mitzva" ‘buyruğun oğlu', "Bat Mitzva" da ‘buyruğun kızı' demektir. Bu terim bir çocuğun yetişkin yaşa gelmesi anlamındadır, ancak genelde bu geçiş dönemi törenini anlatmak için kullanılır.
Yahudi kanununa göre çocuklar dini şartları uygulamakla yükümlü değildir; buna rağmen ileride bu gereklilikleri yerine getirmek için çocukluk yıllarında öğrenmeleri ve tatbik etmeleri teşvik edilir. Oğlanlar 13, kızlar da 12 yaşından itibaren bu emirleri yerine getirmelidirler. Bar Mitzva töreni resmi bir şekilde bu geçişi simgeler. Bunun yanında ayinleri yönetebilmek, minyan (bazı dualar için gerekli en az 10 yetişkin erkek) içinde sayılabilmek, (dini açıdan) resmi anlaşmalar yapabilmek, mahkemede tanıklık edebilmek ve evlenebilmek hakları da gelir.
Yahudilerde oğlanlar 13 yaşına varınca otomatik olarak Bar Mitzva, kızlar da 12 yaşında Bat Mitzva kabul edilir. Bu hakları ve sorumlulukları kazanmaları için bir törenden geçmeleri gerekmez. Günümüzde yapılan tören ve kutlamalar geçtiğimiz yüzyıla kadar duyulmamış olaylardı.
Birçok kişi 12 ve 13 yaştaki bir insanın yetişkin olarak kabul edilmesini zirai toplumlardan kalma demode bir fikir olarak görür. Ancak Bar Mitzva kavramı her konuda tam bir yetişkinlik, çalışma hayatına atılma, kendi başına yaşamak veya evlenip çocuk sahibi olmakla ilgili değildir. Talmud bunu çok iyi açıklar. Bar Mitzva bir kişinin hareketlerinden kendisinin sorumlu olmaya başladığı ve buluğ çağına geldiği yaştır

Evlilik


Tevrat'ta evlilik işlemleri ile ilgili çok az yönlendirici bilgi bulunur. Eş bulma yöntemi, düğün töreninin şekli ve evlilikte ilişkiler Talmud'da anlatılır.
Talmud'a göre bir oğlan çocuğuna hamile kalınmadan 40 gün önce göklerden bir ses doğacak çocuğun ileride kimin kızıyla evleneceğini duyurur. - Tam anlamıyla, cennette yapılmış bir eşleştirme!

Talmud bir kadınla evlenmenin üç yolunu açıklar: ‘Para karşılığı', ‘bir anlaşma' yoluyla ve ‘cinsel ilişkiyle'. Genelde bütün bu üç şart da yerine geldiği halde bağlayıcı bir evlilik için sadece bir tanesi yeterlidir.
Birinci yol olan ‘para karşılığı', nikâh yüzüğüyle yerine getirilmiş olur. Kadının ‘para'yı kabul etmesi, erkeği kocalığa kabul edişini simgeler. Her halükarda Talmud bir kadının ancak kendi rızası ile evlendirilebileceğini belirtir.
Düğün töreninde damat geline ‘evlilik anlaşması' olan "Ketuba"yı verir. Erkeğin evlilik boyunca karısına olan sorumlulukları, ölüm halinde mirasın paylaşılması, çocukların geçimi ile ilgili sorumluluklar, hatta boşanma durumunda kadına verilecek nafaka dahi Ketuba'da yazılıdır. Ketuba bir hattat tarafından yazılıp, çoğu zaman evlerin duvarlarını süsleyen güzel bir kaligrafi örneğidir.

Evlilik işlemi iki aşamada gerçekleşir. "Kiduşin" (genelde ‘nişanlılık' diye çevrilir) ve "Nisuin" (nikâh, evlilik). Kiduşin sadece ölüm ve boşanmayla feshedilir. Ancak Kiduşin döneminde çiftler birlikte yaşamazlar; evliliğin getirdiği karşılıklı sorumluluklar ise, Nisuin tam olarak gerçekleşmeden başlamaz.
Geçmişte, Kiduşin ve Nisuin arasındaki süreç en az bir yıl olurdu. O süre içinde damat yeni ailesi için bir ev hazırlardı. Günümüzde genelde bu iki tören aynı anda yapılıyor.
Yahudi kanununa göre evlilik iki kişi arasındaki özel bir ‘anlaşma' olduğu için bir hahamın veya başka bir dini yetkilinin varlığını gerektirmez. Ancak, genellikle bir haham huzurunda yapılır.
http://www.projetaladin.org/holocaust/tr/bir-meslemanin-yahudilik-rehberi/yahudi-yaami.html

Bu alttaki yazı benim yazılarımdan sonra  yazılmış kaynaksız bir yazı. Basında çıktığı için verdim.

7;14 Yahudilik'te evlilik yaşı: 3

Medya, Türkiye'de meydana gelen her türlü taciz ve tecavüzü İslam ve Müslümanlıkla irtibatlandırırken, Yahudilikte evlilik yaşının 3 olduğu ortaya çıktı. Akademisyen Abdulhamid Ramazanoğlu'nun kaleme aldığı yazı, sosyal paylaşım sitelerinde paylaşım rekoru kırıyor:
10.1.2018 00:13:26

YAHUDİLERDE EVLENME YAŞI
"Yahudilikte evlilik yaşı nedir?

Bizdeki din, diyanet düşmanlarının esas çatışması İslamladır, İslama düşmandırlar. Ne yapsak da değersizleştirsek diye uğraşırlar. Diğer dinlere Yahudiliğe, Hıristiyanlığa bir diyecekleri yoktur.
Güncel tartışmalara binaen merak ettim acaba Yahudilikte evlilik yaşı nedir diye.
İlginç ve korkunç bir durum olduğunu gördüm.
Yahudilikte Tevrat'tan sonra ikinci önemli kaynak ve Tevrat'ın esas tefsiri kabul edilen Talmut'a göre, kız çocukları için evlilik yaşı ÜÇTÜR.
Hatta din adamlarının üç yaşından küçük kızlarla evliliği de mümkündür.
Talmut'tan kaynaklarıyla birlikte bir kaç cümleye yer vermek istiyorum:
R. Yusuf dediki: 3 yaş ve bir günlük Kız çocuğu evlenebilir ve kendisiyle cinsel ilişkiye girilebilir. (Talmut, Sanhedrin, s. 55)
Kahinlerin 3 yaşından küçük çocuklarla evliliği caizdir. (Talmut, Yvamot, s.60)
Hz. İshak, 40 yaşında evlenmiştir. 37 yaşında Rebecca doğmuş. İshak Rebecca evlilik yaşına gelsin diye üçyıl beklemiş, sonra da onunla evlenmiştir. (Yani Hz. İshak Rebecca ile üç yaşında iken evlenmiştir. (Talmut, Rabbah, 57)
9 yaşındaki erkek çocuk ölen kardeşinin eşiyle evlenebilir. (Talmut, Sanhedrin s. 55)
(Paylaşalım ki İslama karşı yaygara koparanlar da görsün)"

Abdulhamid Ramazanoğlu
https://www.timeturk.com/yahudilik-te-evlilik-yasi-3/haber-824374

“Birlikte oturan kardeşlerden biri oğlu olmadan ölürse, ölenin dulu aile dışından biriyle evlenmemeli. Ölenin kardeşi dul kalan kadına gidecek. Onu kendine karı olarak alacak, ona kayınbiraderlik görevini yapacak. Kadının doğuracağı ilk oğul, ölen kardeşin adını sürdürsün. Öyle ki, ölenin adı İsrail’den silinmesin.” (Tesniye 25/5-6 ).
Bu yazılanlar ne kadar doğru?
Yahudiler kendilerinden olmayanlara nasıl bakıyor?
Kendi öz kızları ve oğullarının zorla ırzlarına geçiyorlar mı? Hepsi aşağıda;

7;15 CİNSİ SAPIK YAHUDİ RABBİLERİ VE YAHUDİLER.

Ülkemizde, İslamiyetin doğuşundan bu güne “72” tarikat kurarak dinde bölünmeye hizmet ettiklerini açıklayan Yahudi cemaatları, Yahudi oldukları açıklanan Ensar vakfında kalan fakir aile çocuklarına tecavüz olayları, özellikle güney doğu Anadolu, kuzey Irak Kürtleri arasında da yaygın olan Yahudi dini Musevilerinin yaşamlarındaki recmi kız sünneti, kulamparalık, eşcinsellik ve ensest biseksüel aile yaşamlarını tarihin ilkelliğine terk etmedikleri ve hala sürdürdüklerine İsrail’de yayınlanan aşağıdaki utanç verici haberle bir kez daha tanık olduk.
Aynı ilkel, sapık ensest tecavüz olayı, Zihin Kontrolü projesinde kullanıldığını anlatan ve iğrenç yaşamını kitaplaştıran ABD’li Yahudi mağdure Cathy O’Brien’in yazdığı ve dilimize Mine Kırıkkanatın çevirdiği “Baykuş İmparatorluğu" kitabının da esas konusudur.
Cathy’nın ve kızının da öz babasının yıllar süren taciz ve tecavüzlerinin işlendiği bu kitaptaki yazılanların iftira değil gerçek olduğunu, asla tarihin karanlıklarına gömülmediğini, İsrail ve ülkemizde “haremlik-selamlık”, İsrail’deki adıyla “Mehadrin Otobüslerini”, İslami mahremiyet maskesiyle topluma dayatmalarının arkasında iğrenç, ilkel, “aynı soydan ensest üreme inancına bağlı aşırı ırkçılıklarını Sünni Müslüman maskeleriyle insanımıza kabul ettiremeyeceklerdir.
Sabiler, Zerdüştler, Mitracılar,eski Mısır dinlerinden aldıkları ilkel ve pedofilik, ensest sapkın dini geleneklerini bulundukları şehirlerde o şehrin insanlarının dinlerine bağlı insanlar olarak görünerek, ama evlerinde gizli gerçek dinlerini uygulayarak kripto yaşayan Yahudiler milletlerin ahlaki değerlerine, cinsel özgürlük kampanyaları ile zarar vermektedirler. Asıl istedikleri ise iğrenç sapkın dini geleneklerini rahatça yaşayabilmektir.
Aklıselim, çağdaş bilime dayalı hukuk, demokrasi geleneklerine bağlı olanlarını tenzih ederim. Onların insanlığa katkıları sayılamayacak kadar fazladır.

Çocuk Tecavüzleri Meclis Hattı

Kırlaşmış sakalları olan, 63 yaşındaki Rabbi Nuchem Rosenberg, geçenlerde “child rape assembly line= Çocuk Tecavüzleri Meclis Hattı”na gelerek koyu dindar Yahudi tarikatları arasındaki olaylar hakkında açıklama yapacağını söyledi. Boğazını temizleyerek her şeyi açıkça anlatan olacağım dedi.
Ortodosk Yahudiliğin dallarından olan, Brooklyn’in kökten dinci Hasidik Satmar kolundan olan Nuchem, Tevrat yasasına uyulmasında yeri olan Mikvahların plan resimlerini çizen ve tamir eden biridir. Mikvah, arınma için kullanılan ayinsel bir Yahudi hamamıdır. Ilımlı Yahudiler Mikvah’ta temizlenmek isterler, kadınlar adet sonrasında erkekler büyük bayramları olan Yom Kippur ve Rosh Haşanahtan önce buralara giderler. Dindarların çoğu Cumartesiden (Sabbat)önce ve cinsel ilişki sonrası kendilerini arındırırlar.

2005 Kudüs ziyaretinde Rabbi Rosenberg en kutsal yerlerinden olan Mea şe’arim şehri yakınlarında bir Mikvaha girdi. Bana “Schvitz’in içine açılan bir kapıyı açtım” dedi. “Her yer buhar, açıkça görebiliyorum. Gözlerim alıştı ve benim yaşlarımda, uzun beyaz sakallı yaşlı, kutsal görünümlü bir adam buharların içinde oturuyorVe, kucağında bir oğlanla anal seks yapıyordu.”

Rabbi Rosenberg durakladı, kendini topladı ve devam etti; Bu oğlan, bir hayvan, bir domuz gibi mızraklanmışçasına adamın üstündeydi ve bir şey demiyordu. Fakat yüzünde korku vardı. Yaşlı adam bu çok olağan bir işmişçesine korkusuzca bana baktı. Durmadı bile. Karşısına dikildim. Çocuğu penisinden kaldırdı ve çocuğu kenara çektim. Bu adama “bu Allah’ın önünde bu yaptığın bir günahtır bu bir mishkozuckherdir dedim. Bu çocuğun ruhuna ne yapıyorsun? Bu çocuğu yok ediyorsun. O sırtını temizlemek için bir sünger aldı ve onunla benim yüzüme vurdu.”Beni durdurmaya naslı cüret edersin? Dedi. Uzun zaman önce bunları duymuştum ama şimdi gördüm.

Ultra Ortodoks Yahudilikteki cinsel çocuk istismarları, geçmiş yıllarda şok edici haber başlıklarından paylaşımları üreten Katolik kiliselerinde olduğu gibidir. New York’ta önde gelen Ultra Ortodoks İsrail ve Londra topluluklarında çocuk tacizleri ve tecavüzleri zirve yaptı.
İstismarcılarla ilgili olarak erkek otoriteler, okul öğretmenleri, Rabbiler, babalar, amcalardır. Katolik rahiplerindeki gibi mağdurlar çoğunlukla çocuklardır. Rabbi Rosenberg, ABD’de ve belki de dünyadaki en geniş Hasidik cemaattir, Brooklyn’deki Hasidik cematindeki genç erkeklerin çoğu da daha büyükleri tarafından işlenmiş cinsel istismarların mağdurlarıdır. Bir Brooklyn kurumu olan Survivor for Justice (Adalet için Yaşayanlar) müdürü ve Ortodoks cemaati mağdurlarının avukatlığını yapan Ben Hirsch oranın bilinenden daha yüksek olduğunu söylüyor.
Anlatılanlardan oluşan delillere göre bu oran %50’nin üstünde olduğunu düşünüyoruz. Bir ayin metni haline geldi.


Bu konularda konuşan bir Ultra Ortodoks Yahudi’si böyle istismarcıların cemaatlerinden sürüldüklerini söyledi. Kökten dinci Ortodoks Yahudi olmayan, Tepmpest in the Temple’in yazı işleri müdürü ve sosyolog olan Dr. Amy Neustein, Yahudi Toplumunda Çocuk Seksi Rezaletleri’nin de yazarıdır ve Brooklyn’deki Hasidik annelerin, kocalarının ağlarına düşürdükleri çocuklar hakkındaki şikayetleri bildiklerinde dair hikayeler dizisi anlattı.


Bu olaylarda, suçlanan erkekler, çabucak etkili olan Rabbileri, Ortodoks siyasetçileri ve güçlü Ortodoks rabbilerini buluyorlar, siyasi kulüplere güzel bağışlar yapıyorlar. Amaç, anneyi çocuğun yaşamından çıkartmaktır. Annenin organı kesilmiştir, sakattır. Dr. Neustein ile arkadaş olan bir kadın boşandıktan sonra, New York dışında bir kolejde müzik öğrencisi, birisi de süt emen altı çocuğu ile bağlantısını kopardığını söyledi.


Rabbi Rosenberg Mikvah adıyla bilinen Yahudi hamamında ayinsel arınmaları araştırıyor. 2005’de tanık olduğu tecavüz edilen çocuk olayının benzerine, benzer bir hamamda tekrar rastladı.


Yedi yıl önce Rabbi Rosenberg cemaatindeki cinsel istismarları engellemeye başladı ve cinsel istismar şikayetlerinin yapıldığı New York City Hot Line’ı açtı. You tube’e CNN’e, ABD, Kanada, İsrail ve Avustralya’da yayınlanan konuşmalar yayınladı. Bu gün Satmar’da kulağına bir şeyle fısıldanan tek insandır. Bu yüzden küfürler edildi, iftiralar atıldı, nefret edildi, korkutuldu. Düzenli olarak da ölüm tehditleri almaktadır.

Yiddish ve Yahudi dillerindeki gazetelerdeki kendi yayınlattığı “”Ney York şehrindeki Rabbilik kurumu yargçları ve büyük Rabbiler” reklamlarının kaldırılacağı duyuruldu ve İsrail Evi için büyük bir engel olduğu, “asiliğinde ısrar eden”, ahkali vaazlarında halkı azarlayan bir vaiz olduğu söylenildi, sesi, özellikle masumiyet içindeki genç nüfusun Yahudi toplumundaki ailelerince işitildi... zehirli, isyan ettiren konuşmaları ilgi çekti. Brooklyn Ultra Ortodoks cemaatinin yaşadığı Borough park ve Williamburg’ta yılan vücudunun üzerinde yazı yazan resimli kitapçıkları dağıtıldı. Kitapçıklarda, “ahlaksız ihbarcı”, cehennemde sonsuza dek çürüyecek yazılı kitapçıklar dağıtıldı. Onu yeryüzünün dört bucağından keseceklerini söylediler.

İsim vermeyen bir Rabbi, Rabbi Rosenberg yıkanmak için Booklyn’de bir Mikvah’a giderse alınmayacak, bir sinegoga giderse kimse onu kabul etmeyecektir. O cemaati içinde artık bitmiştir, rezil edilmiştir dedi.
“Kimse onunla konuşmayacak,, ona bakmayacak, adı bilinmeyecektir. Dedi. Cemaat içindeki baskı inanılır gibi değildir.
Ultra Ortodoks Yahudi dünyasını yötenen, güçlü insanlarca düzenlenen cemaatte yeri olmayacaktır,Rabbi Rosenberg’in maruz bırakıldığı dehşete herkesin gözü kör olacaktır.
Katolik kurumlarında olduğu gibi Rabbilik kurumlarında da mağdurları susturan, istismarcıları koruyan, eğitim uygulamalarının yönünü değiştirenleri eleştirenleri, bazı suçların üstünü örtmeyi istemektedir.

Bu iftira atan imanlılar ağızlarını kapatmayı öğrenmelidirler. Kudüs hamamında kurtardığı yedi yaşındaki çocuğun babası bile oğlunun tecavüze uğradığına inanmadığını söyledi. Çocuğunu tıbbi yardım almaya götürmesine rağmen resmi şikayet etmekten korkutularak vaz geçirildi.

Survicor for Justice’ten Ben’e göre, “istimar en büyük suç değildir, suç olan istismardan bahsetmektir. Şikayet etmek için yola çıkan çocuklar ve ebeveynleri kırıldılar.
Rabbi Rosenberg kaygılarını İsrail Rabbiliğine duyurduğunda kadın ver erkeler arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunları, özel ahlaki yönelimleri, şiddet içeren tehditlerle ilgili çalışmalar yapan“Mishmeres Hatznuis” yani aşırı muhafazakar Ortodoks “İffet Timi”nde görevlendirildi.

“İffet Timi” bir tür Yahudi Talibanıydı. Rabbi Rosenberg’e göre daha önce evli bir kadınla Kudüs’te caddeden aşağı inerken görülen, İffet Timinin bir mensubu olarak görevli rabbilerden biri, tecavüz ederken suçüstü yakalanmış ve insafsız saldırıyla mahkum edilmişti.
“Fakat çocuklara taciz tamamdır” diye ekledi.
Suistimal ve üstünün örtülmesi, siyasal denetimin dini elitlerin elinde olması, sosyal felaketin kesin işaretleridir.
Ortodoks cemaati cinsel istismarlarını araştıran ve mağdurlarını temsil eden Michael Lesher “Bu, birkaç olağan olmayan sorun, polise gidip cinsel konularda konuşmaya çekinen eski kafalının işidir.


Maalesef doğru söylüyor.
İşte peygamberin Yahudi kavmi.
Bu, Ortodoks Yahudilikle ilişkili siyasal ekonominin köktenci ilkeleri ve genellikle sağ kanat ideolojilerin görünümleri ile bağlantılıdır. Dahice dini değerler içindeki ekonomi, içimizdeki en nazik insan ihtiyaçları üstünde zehirli öncelikler, bağlantılar oldukça asla zirveye yükselemeyecektir”
Şimdi Michael, 2010 yılında İsrail’de en çok tartışılan, adı kötüye çıkmış seri çocuk cinsel istismarcılığıyla suçlanmış, Ortodoks Rabbilerin önderliğiyle kamuoyunda savunulmuş rabbi
Rabbi adlı din büyükleri neler yapıyor.
Elior Chen hakkında bir kitap hazırlamaktadır.

Rabbi’nin diğer yasal ve ahlaki suçları arasında mağdurlara zorla bok yedirmek, istismar edilen çocuklara bu zulmün arınmak için gerekli olduğunu iddia etmesiydi.
Ben’e göre Ultra Ortodoks cemaati bu günkü kadar hiç böyle baskıcı olmamıştı. Tanımladığına göre baskıların nedeni yük olan çok sayıda çocuklardan kaynaklanmaktadır. Büyük aileler, “Her doğan Hasidik çocuk Hitlerin gözüne bir parmaktır” denilerek teşvik edildi.
Ben, Willliamsburg’daki ailelerde ortalama çocuk sayısı 9’dur, ama 15 çocuklu aileler de vardır.
Boro Park’ın İsrail Mikvahı Brooklyn’deki bir çok mikvahtan sadece birisidir ve artık rabbi Rosenbergi kabul etmeyecektir.
Yoksulluk çemberine düşmüş aileler, çocuklarının sayılarının gittikçe artmasıyla üzüntüye düştüler. Hasidilik cemaati tarihinde önceden kestirilememiş aşırı cinsiyet ayrımcılığı da bununla aynı anda gelişti. Sınırlı bir eğitim vardı, cemaatin erkeklerinin çoğu üçüncü dereceye kadar eğitim almışlardı ve cinsel eğitim almamışlardı. Laik gazetelerin girmesine izin verilmiyordu, internete girmek yasaktı. Cemaateki erkekler düşük eğitimliydiler. Ben, “çocukluğa*” kapılmış bir toplumunuz var.
*( infantilized=çocuk muamelesi gösterilen, bu yüzden çocuksu davranış gösteren, gelişmemişlik Oxford Eng.Turkish dict. Fahir İz;H.C.CONY. Halk bir şey bilmez, her şeyi Rabbiler, din, devlet adamları bilir onların dediği olur anlayışı. Ülkemizde de son yıllarda hükümetin söylemlerinde yaygınlaşan bir olgu. Hak arayan işçi eylemi yapamazsınız, sosyal medyada yazamazsınız, din ulemaları, hükumet ve R.T.Eedoğan ne derse ona biat ediniz, siz bilmezsiniz, biz biliriz, Ben ne dersem o olur, olgusu. Alaeddin Yavuz)
Düşünmelerine izin verilmiyor. Bu da totaliter bir denetimdir. Rabbileriniz, fakirliğe yapışmış geniş cahil bir cemaate hükmediyor ve cemaatteki her bireyin kaderini tayin ediyor. Rabbi kurumlarının onayı olmadan hiçbir şey yapılamıyor. Bir adam yeni bir araba almak istediğinde rabbi konseyine gidiyor. Bir adam evlenmek istediğinde rabbi ona özel bir kadınla evlenip evlenmeyeceğini söylüyor. Kadınlara gelince onlar rabbilere hiçbir şey söyleyemiyor. Yerleri aşağılamanın altındadır.
Suudi Arabistan evlendirme eski bakanı Ahmet El Mubi;
Bir yaşında olsa bile çocukla evlilik yapabilirsiniz" dedi.


Michael bana, mevcut Ortodoks önderliğinin, gelirinin yüzde onunu tapınaklara bağışlayan köleleşmiş müritler siyaseti dini olduğu kadar sağa kaydırmaktadırlar dedi. New York şehrindeki bir çok rabbi neoliberalizm pankartı taşımaktadır.Her İngilizce Ortodoks yayınında, 2012 seçimlerinde sağlık sigortası primlerini düşüreceğini söylediği için “aşağı sınıflara rüşvet vermekle suçlanan” Romney’i kucakladıklarını biliyorum dedi. Ortodoks cemaatinde Amerika’nın her yerinde olduğu gibi elit kesim ile geri kalan bizler arasındaki gelir uyumsuzluğu kaygı vericidir.

Michael hatta sorunun sadece aşırı dincilere bağlanamayacağını da söyledi. Mağdur/suçlu, suçu örtme, rabbiler, Ortodoks cemaati genelince bilgilendirmemeyi, olayların üstünü örtmeyi idealleştirmişlerdir” dedi. Rabbi Baruck Lanner olayı ve benzeri Rabbi Mordechai Elon istismar olaylarında utanmışlar ve düşük tepki göstermeyi bırakmışlardı. New Jersey Yeshiva lisesi eski müdürü Rabbi Lanner 2000’de, on yıllar süren meslek hayatı boyunca düzinelerce onlu yaşlardaki öğrenciyi cinsel istismar etmekten mahkum edilmişti. Rabbi Elon, kamuoyunda homoseksüel olarak teşhir edilmiş, geçenlerde, küçük bir erkeğe zorla cinsel saldırıda bulunmaktan iki olaydan ve yıllar boyu genç oğlanları istismar ettiğini gösteren raporlardan dolayı mahkum edilmişti.

Rabbi Rosenberg, buluştuğumuzda bana “Anne ve babası ile birlikte benimle gelen çocuklardan birinin anüsünden kan geliyordu” dedi. Bunlar hayatın zombileridir. Ne yapmamız gerekiyor?

Elbette bu soru anahtar sorudur ve gelecekte de cevabı olmayacaktır. Michael ise, işlerin düzeleceğine dair küçük bir ümidi basliyor. “Eğer Ortodoks kurumları mevcut yörüngeyi izlemeye devam ederlerse, öncekine göre daha kötü olacaktır” dedi.
Rabbi Rosenberg ile görüşmemizden birkaç hafta sonra Brooklyn Williamburg kısmında yürürken eşgali belirlenemeyen bir adam arkasından omuzuna çarptı ve yüzüne bir fincan çamaşır suyu attı.
Yüz yanığından hastaneye gitti ve geçici körlük yaşadı. Satmarlılar arasındaki adalet ölçüsü böyle bir şey işe, saygı duyulan bir rabbi, şimdi toplumuyla bağları kesilmiş, kutsal yerlere yakın olan bir caddede kendisini kimyasal olarak yakılmış bulmuştur.
Sonra Rabbi Rosenberg Williamburg’ta çevresi gençlerle sarılmış haldeyken bir hikaye anlattı. Oğlanlar ona küfür ettiler ve ve güldüler, tehdit ettiler ve yüzüne tükürdüler. Onların kaçının taciz edildiğini merak ediyordu.
Yazan
Christopher Ketcham
Sayfa Editörü

Dilimize çeviren
Alaeddin Yavuz.



The Child-Rape Assembly Line


Rabbi Nuchem Rosenberg—who is 63 with a long, graying beard—recently sat down with me to explain what he described as a "child-rape assembly line" among sects of fundamentalist Jews.
Rabbi Nuchem Rosenberg—who is 63 with a long, graying beard—recently sat down with me to explain what he described as a "child-rape assembly line" among sects of fundamentalist Jews. He cleared his throat. "I'm going to be graphic," he said.

A member of Brooklyn's Satmar Hasidim fundamentalist branch of Orthodox Judaism, Nuchem designs and repairs mikvahs in compliance with Torah Law. The mikvah is a ritual Jewish bathhouse used for purification. Devout Jews are required to cleanse themselves in the mikvah on a variety of occasions: Women must visit following menstruation, and men have to make an appearance before the High Holidays, such as Rosh Hashanah and Yom Kippur. Many of the devout also purify themselves before and after the act of sex and before the Sabbath.

On a visit to Jerusalem in 2005, Rabbi Rosenberg entered into a mikvah in one of the holiest neighborhoods in the city, Mea She'arim. "I opened a door that entered into a schvitz," he told me. "Vapors everywhere, I can barely see. My eyes adjust, and I see an old man, my age, long white beard, a holy-looking man, sitting in the vapors. On his lap, facing away from him, is a boy, maybe seven years old. And the old man is having anal sex with this boy."

Rabbi Rosenberg paused, gathered himself, and went on: "This boy was speared on the man like an animal, like a pig, and the boy was saying nothing. But on his face—fear. The old man [looked at me] without any fear, as if this was common practice. He didn't stop. I was so angry, I confronted him. He removed the boy from his penis, and I took the boy aside. I told this man, 'It's a sin before God, a mishkovzucher. What are you doing to this boy's soul? You're destroying this boy!' He had a sponge on a stick to clean his back, and he hit me across the face with it. 'How dare you interrupt me!' he said. I had heard of these things for a long time, but now I had seen."

The child sex abuse crisis in ultra-Orthodox Judaism, like that in the Catholic Church, has produced its share of shocking headlines in recent years. In New York, and in the prominent Orthodox communities of Israel and London, allegations of child molestation and rape have been rampant.
The alleged abusers are schoolteachers, rabbis, fathers, uncles—figures of male authority. The victims, like those of Catholic priests, are mostly boys. Rabbi Rosenberg believes around half of young males in Brooklyn's Hasidic community—the largest in the United States and one of the largest in the world—have been victims of sexual assault perpetrated by their elders. Ben Hirsch, director of Survivors for Justice, a Brooklyn organization that advocates for Orthodox sex abuse victims, thinks the real number is higher. "From anecdotal evidence, we're looking at over 50 percent. It has almost become a rite of passage."

Ultra-Orthodox Jews who speak out about these abuses are ruined and condemned to exile by their own community. Dr. Amy Neustein, a nonfundamentalist Orthodox Jewish sociologist and editor of Tempest in the Temple: Jewish Communities and Child Sex Scandals, told me the story of a series of Hasidic mothers in Brooklyn she got to know who complained that their children were being preyed on by their husbands.
In these cases, the accused men "very quickly and effectively engage the rabbis, the Orthodox politicians, and powerful Orthodox rabbis who donate handsomely to political clubs." The goal, she told me, is "to excise the mother from the child's life." Rabbinical courts cast the mothers aside, and the effects are permanent. The mother is "amputated." One woman befriended by Dr. Neustein, a music student at a college outside New York, lost contact with all six of her children, including an infant she was breastfeeding at the time of their separation.
Rabbi Rosenberg inspects a ritual purification bath, known as a mikvah. In 2005, he witnessed a young boy being raped inside a similar bath.

Seven years ago, Rabbi Rosenberg started blogging about sex abuse in his community and opened a New York City hotline to field sex abuse complaints. He has posted appeals on YouTube, appeared on CNN, and given speeches across the US, Canada, Israel, and Australia. Today, he is the lone whistleblower among the Satmar. For this he is reviled, slandered, hated, feared. He receives death threats on a regular basis.

In Yiddish and Hebrew newspapers, advertisements taken out by the self-described "great rabbis and rabbinical judges of the city of New York" have denounced him as "a stumbling block for the House of Israel," "a public rebuker and preacher of ethics" who "persists in his rebelliousness" and whose "voice has been heard among many Jewish families, especially young people in their innocence... drawn to listen to his poisonous and revolting speeches." Leaflets distributed in Williamsburg and Borough Park, the centers of ultra-Orthodoxy in Brooklyn, display his bearded face over the body of a writhing snake. "Corrupt Informer," reads one of the leaflets, followed by the declaration that Rabbi Rosenberg's "name should rot in hell forever. They should cut him off from all four corners of the earth."

When Rabbi Rosenberg wants to bathe at a mikvah in Brooklyn to purify himself, none will have him. When he wants to go to synagogue, none will have him. "He is finished in the community, butchered," said a fellow rabbi who would only talk anonymously. "No one will look at him, and those who will talk to him, they can't let it be known. The pressure in our community, it's incredible."

The powerful men—and it is worth noting that this community is regulated by men only—who govern the world of ultra-Orthodox Judaism would rather their adherents be blind in their faith, their eyes closed to the horrors Rabbi Rosenberg is exposing. Like the Catholic establishment, the rabbinate seeks to cover up the crimes, quiet the victims, protect the abusers, and deflect potential criticism of their institutional practices.


Those who speak out are vilified, and the faithful learn to shut their mouths. When the father of the seven-year-old boy whom Rabbi Rosenberg rescued from the Jerusalem bathhouse showed up to collect his son, he couldn't believe his son had been raped. Trembling, terrified, he whisked his son away to get medical help but was still too scared to raise a formal complaint. According to Ben and Survivors for Justice, "The greatest sin is not the abuse, but talking about the abuse. Kids and parents who step forward to complain are crushed."
As for Rabbi Rosenberg, when he voiced his concerns to the rabbinate in Israel, he was brought up on charges by the mishmeres hatznuis, the archconservative Orthodox "modesty squad," which regulates, often through threats of violence, proper moral conduct and dress in the relations between men and women. The modesty squad is a sort of Jewish Taliban. According to Rabbi Rosenberg, the rapist he caught in the act was a member of the modesty squad, which charged him with the unconscionable offense of having previously been seen walking down a street in Jerusalem with a married woman. "But it's OK to molest children," he adds.
The abuse and its cover-up are symptoms of wider political dysfunction—or, more precisely, symptoms of socially disastrous political control by religious elites.

"This isn't a problem about a few aberrant cases or an old-fashioned community reluctant to talk to police about sexual matters," said Michael Lesher, a practicing Jew who has investigated Orthodox sex abuse and represented abuse victims. "This is about a political economy that links Orthodox Judaism with other fundamentalist creeds and with aspects of right-wing ideologies generally.

It's an economy in which genuine religious values will never really rise to the top, so long as they're tied to the poisonous priorities that elevate status and power over the basic human needs of the most vulnerable among us."

Michael, who is completing a book on the topic, noted that the infamous Rabbi Elior Chen, convicted in 2010 in what was arguably Israel's worst case of serial child abuse, is still defended in public statements by leading ultra-Orthodox rabbis.

Among other legal and moral crimes, the rabbi forced his victims to eat feces, claiming that this cruelty was necessary to "purify" the children he abused.

According to Ben, the ultra-Orthodox community has never been as repressive as it is today. The repression, as he describes it, stems from the burden of having too many children. Huge families are encouraged: Every child born to a Hasid is seen as "a finger in the eye of Hitler." Ben also told me that the average family size among Williamsburg Hasidim is nine, and that some families include more than 15 children.
Mikvah Israel of Boro Park, one of the many mikvahs in Brooklyn that no longer accept Rabbi Rosenberg.
Families saddled with an increasing number of children soon enter into a cycle of poverty. There is simultaneously an extreme separation of the sexes, which is unprecedented in the history of the Hasidim. There is limited general education, to the point that most men in the community are educated only to the third grade, and receive absolutely no sexual education. No secular newspapers are allowed, and internet access is forbidden. "The men in the community are undereducated by design," Ben said. "You have a community that has been infantilized. They have been trained not to think. It's a sort of totalitarian control."
The rabbis, dominating an ignorant and largely poverty-stricken flock, determine the fate of every individual in the community. Nothing is done without the consent of the rabbinical establishment. A man wants to buy a new car—he goes to the rabbi for counsel. A man wants to marry—the rabbi tells him whether or not he should marry a particular bride. As for the women, they don't get to ask the rabbi anything. Their place is beneath contempt.
Michael told me that current Orthodox leadership, accruing wealth from the tithes of subservient followers, is "drifting to the right, politically as well as religiously." Many rabbis in New York City have taken up the banner of neoliberalism. "Every English-language Orthodox publication I know embraced Romney during the 2012 elections, decried national health insurance, blamed liberals for bribing the lower classes," he said. "In Orthodox society, just as in America at large, the financial mismatch between the elite and the rest of us is ominously large."

Michael also notes that the problem is not confined to the extremists. "The same patterns of victim-blaming, covering up, idealizing the rabbis so that cover-ups aren't even acknowledged, are found all across the spectrum of Orthodoxy," he told me. "The Orthodox left was shamefully slow to react to Rabbi Baruch Lanner's abuse or to the similar case of Rabbi Mordechai Elon." Rabbi Lanner, a former New Jersey yeshiva high school principal, was found guilty in 2000 of sexually abusing dozens of teenage students over the decades of his tenure. Rabbi Elon, who had publicly denounced homosexuality, was convicted last August on two counts of forcible sexual assault on a male minor, following several years of reports of his abuse of young boys.

"I have children come to me with their parents, and the blood is coming out of the anus," Rabbi Rosenberg told me when we met. "These are zombies for life. What are we to do?"

This of course is the key question, and no answers are forthcoming. Michael holds out little hope that the situation will change. "If Orthodox institutions continue on their current trajectory," he said, "I'd say things could get worse before they get better."
A few weeks after our interview, Rabbi Rosenberg was walking through the Williamsburg section of Brooklyn when an unidentified man rushed up behind him, tapped him on the shoulder, and threw a cup of bleach in his face. He went to the hospital with facial burns and was temporarily blinded. Such is the measure of justice among the Satmar that a once-respected rabbi, now amputated from the community, should find himself chemically burned on a street in a neighborhood considered holy.

Later Rabbi Rosenberg told me a story of being surrounded by young boys in Williamsburg. The boys cursed him, laughed at him, threatened him, and spat at him. He wondered how many of them would end up molested.

By Christopher Ketcham 
ttps://www.vice.com/en_us/article/qbe8bp/the-child-rape-assembly-line-0000141-v20n11

7;16 BİZDEKİ YOBAZLAR DA YAHUDİ Mİ?

Israil TelvAviv ıle Kudüs arasında bir yerleşim yeri olan BEYT Şemes'te ( Güneş Evi), Abd göçmeni Ortodoks Yahudi kızı 8 sekiz yaşındaki Naama, giydiği diz hizası öğrenci eteği yüzünden aşırı dinci Ultra Ortodoks Haredi Yahudi velilerde okul bahçesinde yüzüne tukuruldu, insanları baştan çıkartmakla, fahiselikle suçlandi, hakaretlerle korkutuldu. Olayı hafta sonu haberleri yapan bir tv kanalı duyurdu.

Bu dinse ben yokum. BU Yahudiler dünyanın en sapık insanlarıymış, inan çocuk daha sekiz yaşında ilk okul öğrencisi. Yobaz Yahudiler okul önünde bir direğe "Bu bölgeye kadınların üç çamaşırları ıle girmemeleri 8steniyor diye levha da asmışlar.Eee paylaştık yazdık, 2200 yıllık Talmud kitapları süt emen bebekle evlenmeyi emrediyorsa bu doğaldır. Acil bir Hitler lazım bu dünyaya.
Sormadan edemedim bizdeki yobazlara ne kadar benziyorlar, sarık, cübbe Tevrat’ın da kutsalı,ayetleri var, Kuranda sarıkla ilgili tek ayet yoktur.
Aşırı Kökten Dinci gerilimin Merkezinde 8 Yaşında Bir İsrailli Kız
29 Aralık 2011


"8" SEKİZ TAŞINDA KIZ ÇOCUĞUNU KADIN GÖRÜYORLAR. ASTIKLARI PANKARTTA
"KADINLARIMIZIN İÇ ÇAMAŞIRLARI İLE GELMELERİNİ İSTEMİYORUZ" YAZMIŞLAR.
RESMEN PEDOFİLİK SAPIKLIK.

Beith Şemesh İsrail ... İsrail’de Tel Aviv ile Kudüs arasında iki km2’lik bir bölgedeki küçük bir yerleşim yeri aşırı dinciliğe karşı mücadelenin savaş alanı, aşırı dincilik örtüsü altındadır.
Adı Naama Margolese, 8 yaşında, Ortodoks Yahudi cemaatine bağlı Amerikan göçmeni bir ailenin kızı. Bir İsrail televizyon programının anlattığı hikayede Naama’nın ilk öğretim okuluna doğru yürürken aşırı Ortodoks adamların ona tükürerek, mütevazi kıyafetinin onların aşırı özenli kıyafetlerine uyuşmaması yüzünden “fahişe” diyerek incitilmesini anlattı.
Ülke hakların çiğnendiği bir ülkedir. Naama’nın resmi başlıca bütün İsrail gazetelerinin sayfasında görüntülendi. Başbakan Benyamin Netenyahu “İsrail, demokratik, batılı, özgür bir ülkedir” dedi ve İsrail’in umuma açık alanları herkese açık ve güvenli olacağını ifade etti ve bu uyuşmazlıkların üzerine odaklanılacağı günler olacaktır dedi.
Tarikatların en serti olan Ultra Ortodoks erkekler ve oğlanlar, polis ve gazetecilerin üzerine taşlar ve yumurtalar savurarak “Naziler” diye güvenlik güçlerine, kadın gazetecilere Yiddiş İbranicesinde “Yahudi olmayan kadınlar için söylenilen” fahişe demek olan “Shikse(Şikse)” diyerek saldırdılar. Çeşitli Ortodoks ve laik Yahudiler Salı günü akşamı dinci şiddeti ve kökten dinciliği protesto etmek için gösteri yapmakta olan yerel göstericilere katılmak için Beyt Şemeş’e doğru yöneldiler.

Bu, bir çok İsrailli için okuluna doğru yürüyen küçük bir İsrailli kız için değildi. Ülkenin ruhuna ve geleceğine şekil vermek için büyük çabalar gösteren, kadınları toplumdan dışlayan, cinsiyet ayrımcılığını körükleyen, ılımlı yasaları sert şekilde yorumlayarak kamu alanlarında başkalarının haklarına çekinmeden tecavüzlere karşıydı.

Geçen haftalarda ve aylarda savaş alanı genişledi ve gözle görülür olacak kadar büyüdü. Ortodoks erkek askerler şarkı söyleyen kadınların olduğu törenlerden yürüyerek çıktılar, kadın sesine dini yasaklamalara karşı kararını verenlere katılarak;

Şehir içi ve şehirlerarası yolculuklarda kadınların oturması için arkada ayrılmış “koşer” denilen koltuklara oturmaya meydan okudular.
Beyt Şemeş’te olan en tehlikeli gelişme de, M.S. 70’te Kudüs’ün yıkılmasından on yıllar önce Romalıları kovmak için ortaya çıkmış harfeketin devamı olduklarını savunan, kendilerine Sicarii ya da Hançerliler denilen aşırı Ultra Ortodokslardan Kudüs’ten gelen birkaç yüz kişilik grubun gelmesi oldu.
Kadın dedikleri Naama çocuk budur.
Bunlar resmen sapık
.
Sicarii’ler ve onların meydan okumalarıyla Aşırı Dinciliğin İsrail’de yeni yeni sertleşmesi güçlü, cesur bir şekilde geriye itilmesi şeklinde açıklanabilir. İsrail’deki koalisyon hükümeti, toplumun %10’unu temsil eden Ultra Ortodoks partilere kabalığın ötesinde orantısız bir güç vermektedir.

Ultra Ortodoks toplum, toplumdan ayrı komşulukları, şükür edilecek aşırı nüfus artışlarıyla cesaretlenmektedirler. Onların önderlerinde ılımlılaşma eksikliği gözlenmektedir.
Her durumda aşırılıkçılar, ultra ortodoks, çağdaş ortodoks, ana akım, laik veya daha esnek bir muhalefetin oluşmasını provoke ettiler. Aslında, Ultra Ortodoks öncü bir grup Naama’nın halk hikayesini halka mal etmek için en azından bir güven vermek isteyebilirlerdi.
Silver Spring’den Beyt Şemeş’e yedi yıl önce taşınmış yerel bir gösterici olan çağdaş Ultra Ortodoks olarak kendisini tanımlayan Rabbi Doy Lipman (40), “şehrimizi ve evlerimizi korumak istiyoruz” dedi

Halk nazarında Ultra Ortodoks meydan okumaya karşı kesmek için bir grup destekçisi ile parlamento ile görüşmeler yaparak geçenlerdeki protestoları düzenlemek için bir basın danışmanı tuttular. Naam’anın hikayesinin nasıl olduğunu anlattı.
Tevrat’ta anlatılan Beyt Şemeş şehri harabeleri yakınlarında inşa edilen bu şehir 1950’lerde inşa edildi ve Kuzey Afrika, Rusya, Etiyopya ve İngilizce konuşulan ülkelerden göçmenler yerleştirildi. 1990’larda komşusu Ramat Beyt Şemeş A ve B’nin inşasının tamamlanmasıyla Ultra Ortodoks nüfus patlama yaptı. Oturanların dediklerine göre Ultra Ortodokslara kulaktan 20.000 ev planlandığı söylenmiş.
Ramat Beyt Şemeş B’de binaların duvarları üzerindeki işaretler nazikçe kadınları, kızları yukarıdan aşağıya kadar düşmeli, uzun yenli ve uzun etekli bluzlar giymeye teşvik ediyor. Haredi bölgesi olan Kirya’da İsh caddesindeki Sinegog’un dışında bir işaret kadınların yaya kaldırımından karşıya geçerek yürümelerini binalara bulaşmamalarını istemektedir.
Naama’nın okulu,Orot Eylül’de yaygın İngilizce konuşanların ve en sert Ultra Ortodoksların oturduklarının gözlendiği bu bölgede açıldı. O da okula gidebilmek için önceden tembihlendiği gibi uzun kollu uzun eteğini giymiş, okula gidebilmek, basit bir eldiven alabilmek için kendisini hızla koşar halde buldu.

Ayaklanma, Naama’ya eziyet edenlerin geldiği Hazon İsh caddesinde pazartesi günü çıktı gazeteciler ve polis de katıldı. Yüzlerce siyahlar giymiş adamlar ve oğlanlar ellerinde umumi yıkanma yerlerinde bulunan kadın ve erkek sembollerinden ibaret işaretlerle sinegoglardan ve yakınlarındaki seminerlerden adeta dışarı döküldüler ve kadınların dışarıda bırakılmasını istediler. Başına aldığı bir taş darbesiyle bir polis yaralandı, toz duman içinde dağılamadan birkaç tutuklama gerçekleşti.
Ultra Ortodoks tahrikçilerden bir kaçı, dini inançlarından dolayı Ultra Ortodoks sakinleri yok etmek için kin tohumları ekiyorlar diyerek suçladılar.
Bu manada, bazıları Beyt Şemeş’in hoş görü şehri olduğundan bahsettiler ve en azından dini zeminde cinsiyet ayrımcılığını kibarca savundular.

Beyt Şemeş’e 1970’lerde New York’tan İsrail’e gelmiş olan, kendisini açık fikirli bir Haredi olarak taanımlayan 57 yaşındaki Cindy Feder, “batı toplumlarında kadınlara pek zayıf davranılıyor galiba” dedikten sonra bazı ilan levhalarındaki şeylerin kendisini hasta ettiğini ekledi.

Daha sade olan Beyt Şemeş B’de oturan, toplu taşımada cinsiyet ayrımcılığını savunan dört çocuğun annesi olan 32 yaşındaki muhafazakar bir kadın, sıkışık otobüslerde kadınların domates püresi gibi sıkıştırılmamaları için kadının onurunun korunması gerektiğini savundu.

Fakat kadın kendisini onaylamayan komşularının provoke etmelerini önlemek için sadece ilk adı olan Rivka’yı verdi ve cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili bir anısını anlattı; Bir gece halka açık banklarda otururken yakınlardaki aşırı dinciler geldiler ve artık kadınların çocuklarıyla burada caddede oturamayacaklarını söyleyerek bankları kaldırdılar dedi.
Aron Heller
Political LiveJournal



Israeli Girl, 8, at Center of Tension Over Religious Extremism
12:19 pm - 12/29/2011
Israeli Girl, 8, at Center of Tension Over Religious Extremism

BEIT SHEMESH, Israel — The latest battleground in Israel’s struggle over religious extremism covers little more than a square mile of this Jewish city situated between Jerusalem and Tel Aviv, and it has the unexpected public face of a blond, bespectacled second-grade girl.
She is Naama Margolese, 8, the daughter of American immigrants who are observant modern Orthodox Jews. An Israeli weekend television program told the story of how Naama had become terrified of walking to her elementary school here after ultra-Orthodox men spit on her, insulted her and called her a prostitute because her modest dress did not adhere exactly to their more rigorous dress code.

The country was outraged. Naama’s picture has appeared on the front pages of all the major Israeli newspapers. While Prime Minister Benjamin Netanyahu insisted Sunday that “Israel is a democratic, Western, liberal state” and pledged that “the public sphere in Israel will be open and safe for all,” there have been days of confrontation at focal points of friction here.

Ultra-Orthodox men and boys from the most stringent sects have hurled rocks and eggs at the police and journalists, shouting “Nazis” at the security forces and assailing female reporters with epithets like “shikse,” a derogatory Yiddish term for a non-Jewish woman or girl, and “whore.” Jews of varying degrees of orthodoxy and secularity headed to Beit Shemesh on Tuesday evening to join local residents in a protest numbering in the thousands against religious violence and fanaticism.

For many Israelis, this is not a fight over one little girl’s walk to school. It is a struggle that could shape the future character and soul of the country, against ultra-Orthodox zealots who have been increasingly encroaching on the public sphere with their strict interpretation of modesty rules, enforcing gender segregation and the exclusion of women.
The battle has broadened and grown increasingly visible in recent weeks and months. Orthodox male soldiers walked out of a ceremony where female soldiers were singing, adhering to what they consider to be a religious prohibition against hearing a woman’s voice; women have been challenging the seating arrangements on strictly “kosher” buses serving ultra-Orthodox neighborhoods and some inter-city routes, where female passengers are expected to sit at the back.

The virulent coercion in Beit Shemesh has been attributed mainly to a group of several hundred ultra-Orthodox extremists who came here from Jerusalem, known as the Sicarii, or daggermen, after a violent and stealthy faction of Jews who tried to expel the Romans in the decades before the destruction of Jerusalem in A.D. 70.

Religious extremism is hardly new to Israel, but the Sicarii and their bullying ilk push with a bold vigor that has yet to be fully explained. Certainly, Israel’s coalition politics have allowed the ultra-Orthodox parties to wield disproportionate power beyond the roughly 10 percent of the population they currently represent.

The ultra-Orthodox community’s rapidly increasing numbers — thanks to extraordinarily high birthrates — may also have emboldened the hard core, as may have their insular neighborhoods. And their leadership appears to lack moderating brakes.

In any case, the extremists have provoked an outpouring of opposition from all those who are more flexible, be they ultra-Orthodox, modern Orthodox, mainstream or secular. In fact, it was an ultra-Orthodox-led group that claimed at least part of the credit for making Naama’s story public.

“We are working to save our city and to save our homes,” said Dov Lipman, 40, a local activist, rabbi and self-defined modern ultra-Orthodox, who moved to Beit Shemesh from Silver Spring, Md., seven years ago. Seizing on the public mood of rejecting ultra-Orthodox bullying, Mr. Lipman and a group of supporters have been lobbying the Israeli Parliament, organizing protests and recently hired a media consultant. He said that is how Naama’s story came out.

Built near the ruins of an ancient city of that name mentioned in the Bible, Beit Shemesh was established in 1950, first drawing mostly poor immigrants from North Africa, then immigrants from Russia, Ethiopia and English-speaking countries. With the construction of the new neighborhoods of Ramat Beit Shemesh A and B in the 1990s, the ultra-Orthodox population boomed. Residents say 20,000 more planned housing units are earmarked for the ultra-Orthodox.

In Ramat Beit Shemesh B, signs on the walls of buildings call for modesty, exhorting women and girls to dress in buttoned-up, long-sleeved blouses and long skirts. Outside a synagogue on Hazon Ish Street in the Kirya ha-Haredit quarter, a sign requested that females should cross to the opposite sidewalk and certainly not tarry outside the building.

Naama’s school, Orot, opened in September in an area with a large community of English-speaking observant Jews that borders on the strictest ultra-orthodox neighborhoods. She quickly found she had to run a miserable gantlet to get to school, even dressed in long sleeves and long skirts.

Riots broke out on Monday when the police accompanied media crews into Hazon Ish Street, the area where Naama’s tormentors are believed to have come from. Hundreds of black-garbed men and boys poured out of the synagogue and an adjacent seminary holding handwritten signs calling for the exclusion of women, illustrated with the male and female symbols used for public washrooms. One policeman was injured after being hit in the head with a rock and several arrests were made before the crowds dispersed at dusk.

Many of the ultra-Orthodox agitators blamed the news media for the unrest, saying they had come into the ultra-Orthodox neighborhoods to sow hatred and to persecute the residents for their religious beliefs.

Meanwhile, some residents insisted that Beit Shemesh was a tolerant city, but defended at least some gender separation and modesty on religious grounds.

“I think women are very poorly treated in Western society,” said Cindy Feder, 57, a resident of Ramat Beit Shemesh A, who came to Israel from New York in 1970, and who defines herself as an “open haredi,” the Hebrew term for ultra-Orthodox. She said that the objectification of women on some billboards made her feel sick.

In the more austere Ramat Beit Shemesh B, a 32-year-old mother of four defended the gender separation on public transportation, saying that it was necessary to preserve women’s honor on crowded buses that squeezed people like “tomato puree.”

But the woman, who gave only her first name, Rivka, for fear of provoking the disapproval of her neighbors, also told a story that revealed the costs of separation: one night, the extremists came and removed all the public benches from the neighborhood, so that the women could no longer sit outside with their children in the street.

Aron Heller
Political LiveJournal

7;17 İsrail Haaretz gazetesi

Mahkeme Cinsel İstismardan Bir Adamı 14 Yıl Hapse Mahkum Etti



Kudüs mahkemesi, yakın arkadaşının 6, 10, 12 yaşlarındaki üç kızını cinsel istismar etmekten Yosef Shunim’i suçlu buldu
13 Haz.2010 13.50
Kudüs bölge mahkemesi Pazar günü Beyt Şemeş’li bir adamı, küçük yaştaki üç kıza defalarca tecavüz ve cinsel istismarla alakalı olarak 14 yıla mahkum etti.

İsrail Haaretz Gazetesi
Dilimize Çeviren
Alaeddin Yavuz

Court Sentences Man Convicted of Sexual Abuse to 14 Years in Jail


Jerusalem court found Yosef Shunim guilty of sexually abusing 3 girls, daughters of close friends, who were aged 6, 10, and 12 at the time of the offense.
Jun 13, 2010 1:50 PM
The Jerusalem District Court sentenced a Beit Shemesh man to 14 years in prison on Sunday for multiple counts of rape and sexual abuse, concerning three underage girls.

7;18

TURPİN AİLESİ 13 ÇOCUĞUNA OKUL EĞİTİMİ VERMEMEK, İŞKENCE ETMEKLE SUÇLANDI

California (Kaliforniya) polisi David ve Louise Turpin’in dehşet verici istismarları içeren hayatları hakkında dehşet tanımlayan dağ gibi sorular hazzırladı.
Guardian Memuru 
17 Ocak 2018 Çarşamba. İlk yayınlama 17 Ocak 20181 04;50 GMT. Paylaşım 2.259

Kaliforniya’da Turpin ailesine ait evde karıkocanın 13 çocuğuna okul eğitimi vermemek ve işkence etmekle suçlandı, hükumet memurlarından resmi eğitim gözetmenlerinin de çocuklar hakkında hiçbir takibat yapmadıkları iddia edildi.
David Turpin, doğu Los Angeles Perris’teki Sancastle Gündüz Okulu adlı evinde çocuklarına evde eğitim verdi. 2016...2017 eğitim döneminde 6.; 7;8.;9.;10.; ve 12. sınıflarda birer kayıt yapıldı.
Kaliforniya polisi kötü beslenmiş ve zincirle bağlanmış 13 kardeşi kurtardı
Daha fazla oku

Yetkililer kayıt edilen çocuklardan daha fazlasına ait hiçbir işaret yoktur dediler.
Yetkililer,17 yaşındaki kızın pencereden atlayarak 911’i araması, polise yönlendirilmesi ile öteki yaşları iki ile 29 arasında değişen, kötü beslenmiş, bir mobilyaya zincirlenmiş olarak bulunan 12 kız ve erkek kardeşin istismarlarının örtüsünün açıldığını belirttiler.

Turpin ve eşi Louise Anna Turpin, işkence etmek ve çocukların hayatlarını tehlikeye atmaktan “9” milyon ABD Doları kefaret ödemeye mahkum edildiler.

Riverside eyalet Serif Müdürlüğünden yüzbaşı Greg Fellows, Salı günü, “Bu gün size neler olduğu hakkında bilgi vermeye gelecektik” diyen ailenin motivasyonundan şaşkınlığına düştüğünü söyledi.
Fakat, ikametten kaçarak kendileri için gerekli yardımı alabilmek, yetkililerin dikkatlerini buna çekebilmek için genç kızın yaptıkları hakkında sizi bilgilendirmek isterim

İnceleme heyetindekiler evdeki şartlar dehşet vericiydi dediler. Hatta annenin orada polisin bulunmasına şaşırdığını bile eklediler.
Ek olarak, “düşünebiliyor musunuz, 17 yaşında ve 10 yaşında görünen, yatağa zincirlenmiş, kötü beslenmiş, bundan dolayı yaralanmış. Bunu sadece İŞKENCE olarak tanımlayabiliyorum”.
Olay Turpinlerin nasıl bu çocukları okuldan kaçırdıkları ve yetkili gözlerden sakladıkları hakkında soruları tetiklemiştir.

Çocuk istismarlarını engelleme uzmanı ve Çocuklarla Koalisyon’un kurucusu olan uzmanlardan biri Sherryll Kraizer, çocukların gözetimcilerden saklanmasının ev okuluna kayıt edilmeleri sayesinde çok kolay olduğunu söyledi. Bunlardan en ilginç olanı, Turpin’in kendi ev okulunu kurması ile çocukların kimse tarafından görünmemesini sağlamıştır dedi.
Riverside sosyal hizmetler müdürlüğü müdürü Susan von Zabern “bu araya girebilmek için ilk fırsattı” dedi.
Kaliforniya’da özel okullara devlet eğitim kurumlarınca yetki belgesi verilmemektedir, bunları gözetecek bir yetkili kurum yoktur. Okullar sadece yeminli yetki belgelerini, personellerini ve idarecileri hakkında bilgileri vermekle yükümlüdürler.
Bu kadının kitabının Türkçe sayfasından size bir
sayfa vereceğim
Bu kitap sayfası ve bu haber, bütün 3.300 yıllık Yahudi tarihi boyunca BEBEK ÖZ EVLATLA
VE BAŞKA BEBEKLER, ÇOCUKLARLA EVLİLİK VE ZEVK İÇİN
,CİNSELLİĞİ KANITLIYOR
OKUDUĞUNUZ HABERLER TAMAMEN "BEREKET TANRISI DİNLERİ"
GELENEKLERDİR. DİN TEMELLİDİR.
GELENEKSEL OLARAK ÇEKİRDEK AİLE İÇİ CİNSEL İSTİSMAR MAĞDURESİ CATHY O'BRİEN'IN ANNE VE BABASININ DA CİNSEL İSTİSMAR MAĞDURLARI OLARAK YETİŞMELERİNİ ANLATTIĞI AÇIKLAMALARI

Kaliforniya Eğitim müdürlüğü sözcüsü Bill Ainsworth; “Bu trajedi ile resmen hasta olduk ve çocukları emniyete alarak yatıştırdık, yetkililer tahkikatlara devam ediyor” dedi.

Ainsworth, tam gün eğitim veren okullar, devlet okullarındaki gibi korumacı gözetim muafiyetinden çıkarılmalı, devlet kayıtlarına geçmelidir, fakat eğitim müdürlüğünün özel okulların denetlenmesi ve gözlenmesinde eksikliği vardır” dedi.

Fakat, devlet itfaiye müdürlüğü tarafından yapılması gereken yıllık yangın tedbirleri denetiminde bu olaya dahil edilmelidir. Devlet ormanlarını ve Yangın koruma müdürlüğüne bağlı Perris’teki yerel yetkilileri Turpin’lerin evlerinin daha önce denetlenip denetlenmediğini hala söylememişlerdir.
Kaliforniya Özel Okullar Derneğinden icra müdürü Ron Reynolds, Özel okulların standartlara uygun olup olmadıklarına dair belgelerin ve sözleşmelerin, okullara kayıt yapılmadan önce ebeveynlerce imzalanarak düzenlenir dedi. Özel okul eğitmenleri, şüpheli durumları olan çocukları, çocuk istismarlarını bildirmek zorundadırlar dedi.
Bunları Kaliforniya’daki 1,500 okulu kapsayıp kapsamadığı sorusuna Reynolds, denetimlerin yeterli olduğuna inanıyorum, “Bizim ilk önceliğimiz çocuklarımızın kendi emniyetlerini arzu etmektir. Yasanın amaçladığı öğrencileri koruma gereğine de karşı değiliz” dedi.
Associated Press bu haberi bahşetmiştir.

Dilimize çeviren
Alaeddin Yavuz

TAHRİR EL V ESİLE C II. BÖLÜM EVLİLİK SAYFA 229


Turpin parents accused of torturing 13 children had no 'home school' oversight California police describe horrific abuse as questions mount about David and Louise Turpin’s live

Guardian staff
Wed 17 Jan 2018 07.40 GMTFirst published on Wed 17 Jan 2018 04.50 GMT
Shares 2,259
Play Video 00:50

'I would call that torture': police chief on California captivity case – video

The home in California where two parents allegedly tortured their 13 children had doubled as a private school for the siblings – but the premises received no government oversight and was never inspected by education officials.
David Turpin had been home-schooling his children at the house in Perris, east of Los Angeles, which he called the Sandcastle Day School. In the 2016-17 school year, it had an enrollment of six, with one student each in the fifth, sixth, eighth, ninth, 10th and 12th grades.

California police rescue 13 chained and malnourished siblings

Read more
There was no indication anyone other than his children were enrolled, authorities said.
Authorities said they uncovered the abuse when a 17-year-old girl jumped out of a window, called 911 and led police to 12 of her brothers and sisters aged from two to 29 years old, all malnourished and some chained to furniture.
Turpin and his wife, Louise Anna Turpin, were being held on $9m bail and could face torture and child endangerment charges.
FacebookTwitterPinterest
Media outside the Turpin home in Perris, California. Photograph: Mike Blake/Reuters
Police remain baffled by the parents’ motives. “I wish I could come to you today with information that would explain why this happened,” said Captain Greg Fellows of the Riverside county sheriff’s department on Tuesday.

“But we do need to acknowledge the courage of the young girl who escaped from that residence to bring attention so they could get the help they so needed.”
Advertisement
Fellows said conditions at the house were “horrific.” Even so, he said, the mother appeared perplexed about why the police were there.

He added: “If you can imagine being 17 years old and appearing to be a 10-year-old, being chained to a bed, being malnourished, and injuries associated with that. I would call that torture.”

The case has raised questions about how the Turpins were able to hide the alleged abuse and how the “school” escaped any oversight
FacebookTwitterPinterest
David and Louise Turpin at ceremony to restate their marriage vows in Las Vegas. Photograph: UPI / Barcroft Images
One experts said it may have been easier for the parents to shield their children from scrutiny because they were home-schooled. “One of the things that was interesting was, [Turpin] set up his own home school so the kids were accounted for and not really seen by anybody,” said Sherryll Kraizer, a child-abuse prevention expert and the founder of the Coalition for Children.
Susan von Zabern, director of Riverside county’s social service department, said it was “the first opportunity to intervene”.
Private schools in California are not licensed by the state education department and no agency regulates or oversees them. The schools are only required to file an affidavit with the state each year that lists the number of students, staff members and information about administrators.

“We are sickened by this tragedy and relieved the children are now safe and authorities are investigating,” Bill Ainsworth, a spokesman for the California department of education, said in a statement.

Full-time private schools must register with the state to record their students’ exemption from mandatory attendance at public schools, but the education department lacks the authority to monitor, inspect or oversee private schools, Ainsworth said.

They are, however, subject to an annual inspection by the state or local fire marshal. Representatives for the state’s forestry and fire protection department, the local county fire chiefs and the Perris fire department did not immediately say whether the Turpins’ home was ever inspected.

Private schools are generally regulated by parents, who often sign contracts and review standards before enrolling their children, said Ron Reynolds, executive director of the California Association of Private School Organizations. Private school employees are required to report suspected child abuse to authorities, he said.
Asked whether the organization, comprised of 1,500 private schools in California, believes oversight is sufficient, Reynolds said, “We always desire as our first priority safeguarding our children. We never resist or oppose legislation aimed at protecting students.”
Associated Press and Reuters contributed to this report.

Bir de Filistin raporu;

Gazze Çocukları Cehennemde Yaşıyor; Bir Psikolog, Cinsel İstismarın, Uyuşturucunun ve Ümitsizliğin Zirve Yaptığını Anlatıyor

Muhammet Mensur, Gazze mağdurları olan Filistinlilerin yaşadıkları kabuslar, cinsel saldırılardır.
Ayett Shani haberi11 Kasım 2017Bana em mail gönderebilirsiniz..Muhammet Mensur, Galile’de Mash’had kasabasında bir psikolog, 49 yaşında, İnsan Hakları gönüllü doktorlarından. Yeri Jaffa Cafe. Saati; Pazar 08;00

Onlarca yıldan fazladır Gazze Şeridine psikolojik yardım sağlamak için ziyaretler yapıyorum.
Ben, daha çok, cinsel istismara, saldırılara uğrayan çocuklar ve cinsel davranışlar üzerine bir travma uzmanıyım.
Verilen insani yardımların bir parçası olarak çocuklara uzman travma terapisi ve eğitimi veriyorum. İki üç ayda bir, Gazze’nin içine ve dışına gönüllü olarak maddi kazanç beklemeyen bir insani yardım doktoru olarak girip çıkıyorum. 1990’larda, araştırma yaptığım zamanlarda altı ay akdar orada da kaldım.
Gaza ambargosundan önce çok iyi bilgilendiniz de yani.
Elbette.
Bir ay kadar önce yaptığınız ziyaretten, bazı şeyleri değiştiren edindiğiniz duyguları anlıyorum. Yeni eğilimleri ayırt edebiliyorsunuz.
Evet. Bu ziyaretimde çocuklar arasındaki cinsel istismarlar hakkında çok sayıda zorluklarla da karşılaştım. Bunlar her zaman beklenen olgulardır ama bu ziyaretimde ve Ağustos ayındaki önceki ziyaretimde farklı boyutlara ulaştı. Olumlu olarak büyüdü. Jabalya göçmen kampında cinsel istismarların rapor edildiğini gördüm. Çocuklar “5” ile “13” yaşları arasındaydı.
Cinsel istismarla ne demek istiyorsunuz?
Tecavüz amaçlı dokunulmuş olan her şeyi.
Bunları yapanlar kimlerdir?
Yetişkinler ve aynı yaştaki ve daha yaşlı ötekileri veya aile içindekilerdir.Anne, baba, amcaları.

Gördüğüm bir olayda, akli dengesi yerinde olmayan 12 yaşında bir kızın annesi kızının bana çok asabi davrandığını söyledi.
Her zaman yaptığım gibi elimi yüzüne yakın bir yerine koyduğumda hızla kendini geri çekti ve çok korkmuş göründü.
Annesine daima böyle olup olmadığını sorduğumda, evet öyle dedi. Ona odadan çıkmasını ve kızla konuşacağımı söyledim.

O bana, babasının onu istismar ettiğini söyledi. Elbette istismar” demedi, “onunla uyuduğunu” söyledi.
Benim için tamamen şok ediciydi. O konuda konuştukça tüm vücudum titredi
Ona ne dedin?
O babanın kızına dokunması yasaklanmıştır. Ona kendisini nasıl savunacağını öğretmeyi denedim. Faydası olmayacağını biliyordum.

Ve anneye söyleyemezdiniz...
Hayır. Eğer , onun söylediği öğrenilirse bu kızı daha büyük tehlikeye sokabilirdi. Genellikle, çocukların aile içi istismara uğradığında anneler sessizdir.

Annenin zaten bildiğinden emindim. Aklıma gelmişken çocukta en çok travma etkisi yaratan olay budur, “annenin sessiz kalması”ihaneti.
Bir sessizlik komplosu. Seksin tabu olduğu daha muhafazakar toplumlarda bu olaylar daha karmaşıktır. Muhafazakarlık, profesyonelleri arasındakilerde akıl hastalığı şeklinde bulunmuştur. Cinsel istismarlarda cinsellik hakkında konuşmazlar. Meslektaşlarımın cinsel istismar olaylarından çıkarımlarında sessizlik vardır.
Şaşırtıcı.
Mesleğin mensubunun ve ikincisi ihanetin sessizliği.
Ve, çocuk istismarlarına maruz kalanların konuşabilecekleri biri, dönebilecekleri bir yön olmaması altı çizilecek olaydır.
Hiç kimse yok.
Gazze’deki cinsel istismarların oranını biliyor musunuz?

Hayrı, düzenli yapılan bir araştırma yoktur. Fakat,cinsel istismar ve ihmal şartlarında yaşayan çocukların durumu çok yaralayıcıdır. Fakirlik ve travma el ele gider.
Bir keresinde bir fahişe ile çalışan bir terapit ile karşılaştım. Bana, saldırganın kimi seçeceğini bildiğini söyledi. Evde hangi kızın kimsesiz olduğunu bildiklerini anlattı.

Doğru. Saldırganlar istismar edecekleri kimseyi tanımlamakta ustadırlar ve bu yüzden Gazze’de çocuklar gerçekten yaralanabilirler. Hatta 14, 15 çocuklu yoksulluk içindeki ailelerin korkunç yaşamları vardır. İnsanların çoğu çalışmazlar ve para kazananlarda ise ortalama gelir 1.000 şekel yani 285 ABD dolarıdır.Akli ve fiziki olarak ebeveynler çocuklarını destekleyebilecek yetenekte değildir. Kendi depresyonları, travmaları içine gömüldüklerinde çocuklarına ihtiyaçları olanı sağlayabilecek halde değillerdir.
Kesinlikle.

Açlığı gördüm. Boş, yetersiz evleri ziyaret ederim. Elektrik olsa bile buzdolapları kapalıdır, çünkü içinde hiçbir şey yoktur. Çocuklar bana iki gün aç bir gün tok yaşadıklarını söylediler.
Bizimle çalışan ve düzensiz beslenme üzerine çalışma yapan Refik Masalha adlı bir nörolog vardı. Gazze’de bir çocuğun ayda bir et, belki haftada bir tavuk yediğini onu da 15 çocuğun birlikte bir tavuğu yediklerini anlatmıştı.

Filistin anaysası küçüklere taciz cezası ölümdür der. Önceden idam edilmiş olanlar vardır.
Ölüm cezası aile dışından tecavüzlerde şarttır.
Çocukların çocuklara yaptığı saldırılarda durum nedir?

Cinsel istismara maruz kalmış bir çocukta esas unsur istismarın arzu edilebilir olmasıdır. Dışarıya yansımış, yanlarında kimsenin olmadığı bir istismarda inkar eder ve acıyı içinde tutar veya hoşlanılabilir tarafına odaklanır. Böyle bir çocuk daha büyük zarar görmeye ve diğer çocuklardan zarar görmeye daha eğilimlidir.
Mağdur, saldırgan oluyor.

İstismarcının tamamen hakimiyeti altında kalarak istismara uğramış bir çocuğun temel meşguliyeti nasıl egemen olabileceğini düşünmektir. Öteki çocukları istismar etmenin en iyi yolu kendi kontrolunu gözden geçirmektir.
Bu saldırganlıkları size kim söylüyor? Mağdurlar mı, saldırganlar mı?

Saldırganlar. Ona saldırganlık demezler. Bna öteki çocuklara ne yaptıklarını söylerler. Onları açıklayarak anlatabilmek için size söyleyeceğim ilk şey, onlarında istismar mağdurları oldukları için diğer çocukları istismar etmektedirler.

Biz, yetişkin erkeğin yetişkin öteki erkeğe istismarlarını veya oğlan oğlana istismarları konuşuyoruz.

Evet.
Onlar homoseksüeller mi
Hayır?
Neden?

Dilimize çeviren
Alaeddin Yavuz


7;19



Gaza Kids Live in Hell:

A Psychologist Tells of Rampant Sexual Abuse, Drugs and Despair

Mohammed Mansour, who treats Gaza's victims of sexual assault, describes the dystopian nightmare that Palestinians are living
By
Ayelett Shani
Nov 11, 2017
Formun Üstü
Formun Altı
SendSend me email alerts

Talking to: Mohammed Mansour, 49, lives in Galilee town of Mash’had; psychologist, volunteer in Gaza with Physicians for Human Rights. Where: A Jaffa café. When: Sunday, 8 A.M.

For more than a decade you’ve been making frequent visits to the Gaza Strip, as a volunteer who provides psychological assistance.

I’m an expert in trauma treatment, and more specifically of children who have undergone sexual assault or who display abusive sexual behavior. As part of the humanitarian assistance given, I treat children and train professionals to provide trauma therapy. I go in and out of Gaza, under the auspices of the Physicians for Human Rights nonprofit, every two to three months. In the 1990s I even lived there for half a year while I was doing a research study.

So you’re well acquainted with pre-embargo Gaza, too.
Of course.

And I understand that it’s your feeling, from your last visit, about a month ago, that something has changed. You discern a new tendency.

Yes. In this visit I encountered a large number of cases of sexual abuse among the children. That’s a phenomenon that has always existed, but in this visit, and also in the previous visit, in August, it suddenly reached far larger dimensions. It’s become positively huge. More than one-third of the children I saw in the Jabalya [refugee] camp reported being sexually abused. Children from ages 5 to 13.

What do you mean by “sexual abuse”?
Everything from being touched to rape.
Who are the perpetrators?

Adults and other children of the same age or older, or someone in the family. Parents, brothers, uncles. In one case I saw, the mother of a mentally disabled 12-year-old girl told me that the girl was behaving very irritably. Every time I put my hand close to her face she flinched sharply, she looked really frightened. I asked the mother if she’d always been like this, and she said yes. I asked her to leave the room and I spoke to the girl. She told me that her father was abusing her. She didn’t say “abusing,” of course; she said he sleeps with her. It was utterly shocking, even for me, and I am used to such stories. My whole body trembled when she talked about it.
What did you say to her?

That a father is forbidden to touch his daughter. I tried to teach her how to defend herself. I know it won’t necessarily help.

And you can’t tell the mother.

No. That would only put the girl at even greater risk, if people know that she told. In general, when children are abused within the family, the mother knows and is silent. I believe that this mother also knew. By the way, that is the most severe trauma for the child: not the abuse, but the mother’s betrayal.

A conspiracy of silence. It’s even more complex in such a conservative society, where everything related to sex is taboo.
Conservatism is also found among mental health professionals. They don’t talk about sexuality, about sexual abuse. If one of my colleagues encounters children who have been sexually abused, he is silent.

Appalling.
That silence, by members of the profession, is the second betrayal.
And the bottom line is that children who have suffered sexual abuse have nowhere to turn to, no one to talk to.
No one.
Do you know the rate of sexual abuse of children in Gaza?

No. There is no systematic research. But children who live in conditions of neglect are more vulnerable to sexual abuse. Poverty and trauma go hand in hand.

I once met a therapist who works with women in prostitution. She told me that the assailants know whom to choose. They know which girl has no one waiting for her at home.

That’s right. The assailants are adept at identifying whom they can abuse, and from this point of view the children of Gaza are indeed vulnerable. Almost every family has 14 or 15 children, and they live in terrible poverty. Most people don’t work, and those who do, earn pennies – the average salary is 1,000 shekels a month [$285]. Mentally and physically, parents are simply not capable of supporting their children. They are immersed in their own depression, their own trauma. And most of the Gaza’s residents are suffering from depression and trauma, they can’t provide their children with even the most basic needs.
There’s starvation.
Definitely. I’ve seen the starvation. I visit meager, empty homes. The refrigerator is off even during the hours when they have electric power, because there’s nothing in it. The children tell me that they eat once a day; some eat once every two days. A neurologist who works with us, Rafik Masalha, did a study on nutrition. A child in the Gaza Strip eats meat an average of once a month and chicken maybe once a week, and we’re talking about one chicken for a family of 15 children.

Palestinian law stipulates the death penalty for assaulting minors. There have been precedents: People have been executed.

The death penalty stipulated in the law applies to abuse outside the family. In cases of intra-family abuse, it’s up to the victim to prove it. No child will dare to talk about abuse like that. A child of 6 whose mother abuses him sexually, or a girl who is abused by her father and her brothers, will not inform on them – especially as many children who are sexually abused don’t know that they are undergoing abuse. They don’t know that this is what’s happening to them. They don’t know and they don’t even invest energy in an attempt to understand what it is.
What about attacks by children against other children?
For children who endure sexual abuse, there is an element in the abuse that is pleasurable. Children who endure protracted sexual abuse, without anyone working with them on their trauma, deny and repress the pain involved, and focus on the pleasurable part. A child like that is prone to even greater harm, and prone to harm other children.
The victim becomes the assailant.
A child who is abused sexually is under the total domination of the abuser, whose main occupation is how to dominate. Abusing other children is the ultimate way to restore control to himself.
Who tells you about these assaults? The victims or the assailants?
The assailants. They don’t call it assault at all. They tell me what they do to other children. The first thing I do is explain to them that they [themselves] have undergone abuse, and that what they are doing to other children is abuse
We are talking about abuse by male adolescents against other male adolescents, or by boys against boys?
Yes.
Are they homosexuals?
No.
Then, why?
https://www.haaretz.com/middle-east-news/palestinians/MAGAZINE-gaza-kids-live-in-hell-a-psychologist-tells-of-sex-abuse-drugs-and-despair-1.5464038?fbclid=IwAR2lhQkWXYaVqnK880XdogD_ZABkJjcqBirntUBJ28LHtlIE7UAHJ8Kz0yk

Kızının ve oğlunun ırzına geçen askeri Rabbi haberini okuyalım şimdi de;
Araplar aynı zamanda Sodom ve Gomora halkıdır ve Allah’ın meleklerine bile tecavüze kalkışmışlardır, Kur’an’dan okuyalım;
Kamer Suresi 54:37;
54:37- “Ve Lut’un konukları olan meleklere tecavüz etmeye kalkıştılar. Biz de onların gözlerini silme kör ederek “Şimdi tadın azabımı ve uyarılarımı tadın dedik”.

Tevrat’ta aynı olay;
Yar.19: 4 Onlar yatmadan, kentin erkekleri -Sodom'un her mahallesinden genç yaşlı bütün erkekler- evi sardı.
Yar.19: 5 Lut'a seslenerek, "Bu gece sana gelen adamlar nerede?" diye sordular, "Getir onları da yatalım."


Askeri Yahudi Din Adamı Rabbi, Kızına Tecavüzle Suçlanıyor.

Kızının şikayeti üzerine açılan davada, baba suçlamaları inkar etti. Polis, Rabbi’nin erkek oğullarından birini de kullandığından şüpheleniyor
Eli Senyor.
Published: 09.05.08, 13:47 / Israel News

Yüksek dereceli bir askeri Rabbi, 15 yaşından beri, son sekiz yıldır kızına taciz ve tecavüz ettiğinden şüpheleniliyor. Ek olarak polis, adamın diğer çocuklarına da saldırdığından Cuma günkü mahkemeye kadar göz altında tutmak istemektedir.
Yapılan açıklamalara göre, adamın kızının Shfela Sub Dıstrict Police Station’a (Şfela Polis Karakolu) gelerek babasına karşı dava açmak için gelmesiyle polis haberdar olmuştur. Görünüşe göre kızın aldığı terapi yardımının etkisiyle cesaretlenip polise müracaat etmiş.
İfadesinde, 15 yaşından itibaren babasının kendisine taciz ve tecavüz etmeye başladığını, bu zaman içinde evde yalnız kaldıklarına defalarca babasının taciz ettiğini söylemiştir.
Şikayeti takiben polis babayı tutuklamış, yakalanan baba kendisine karşı yapılan suçlamaları yanlışlık olarak açıklamıştır.
Kızın ifadesini esas kabul eden polis, babayı tutuklayarak gece boyunca nezarette tutmuştur. Kız, ifadesinde ayrıca babasının erkek kardeşlerinden birini de mağdur ettiğini söylemiştir.”

Türk ve Müslüman kimliği adı altında yapılan çocuk evlilikleri, tecavüzleri, recm gibi her türlü pis geleneğin kripto, Müslüman gibi namaz kılıp oruç tutan Yahudiler ile Yahudiliği din olarak benimsemiş, soy olarak Yahudi olmayan Musevilerce işlendiğine apaçık bir delili okudunuz.

Bize “ahlak din dersi vermeye kalkan, sarıklı cübbeli din manyaklarının özünde ne kadar sapık ve ırkçı” olduklarını bu haber aklı olanlara kanıtlamıştır.
Ne sapık dinleri ne de sarık, cüppelerinin İslam ile bağı olmadığı gibi çağdaş bilimsek hukuk ve ahlakla da bağı yoktur. Okuryazarlığın, düşmanı, cehaletin aşığı olan bu sapıklar da sapıklıkları da ülkemiz ve dünyada devlet eliyle ortadan kaldırılmalıdır.

Haberin İngilizcesi ve linki;
Military rabbi suspected of raping daughter

Major arrested after daughter files complaint. Man denies claims, police suspect he also
assaulted one of his sons
Eli Senyor

A military rabbi, holding the rank of major, has been arrested under suspicion of raping and
molesting his daughter for the last eight years, since she was 15. In addition, police suspect
that the man may have assaulted another one of his children and plan to ask the court to extend
his remand on Friday.
From the few released details, the man's daughter arrived at the Shfela Sub District Police
station and asked to file a complaint against her father. It appears that the daughter had
gained the courage to complain to the police after going through therapy.
In her statement, the daughter said that her father began raping her when she was 15, and
molested her on several occasions when the two of them where at home together.
Following the complaint, police arrested the father. He denied the charges against him and
called them false.
Police accepted the daughter's version of events, as it was consistent, and decided to hold the
father for the night. In her statement, the daughter claimed that one of her brothers had also
been victimized by their father.
http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3592551,00.html

Dilimize çeviren ve yayınlayan
Alaeddin Yavuz

Geçmiş yazılarımda da delillendirerek yazdığım, Sabiliğe dönmüş, kadınları çarşaf-peçe, burka, erkekleri sarık, cübbe giyen, her şeyiyle Sünni Müslüman gibi ibadet eden, şeytana tapınan Beyt el Şems yani Güneş evi-Şemsi Yahudiler bunlardır. İngiliz dilinde bunlara “Ultra Orthodoks Jews-Aşırı Ortodoks Yahudiler” köktendinci, şeriatçı, cinsi ve dini sapıklar bunlardır.

Tevrat’ta ne yasaklandıysa hepsinin harfiyen tersini yaşayan bu sapık kavimler gerçekten yeryüzünde yaşamamalıdır.
Yazı ve yorumları içinde olan çevir haber yazıda, kendileri dışındaki milletlerden bu kadar nefret eden, bu kadar paranoyak, en az 2600 yıldır başka milletlerin merhametleri ile hayatta kalabilmiş, sapık, lanetli, cüzamlı, kendi kız ve erkek evlatlarının ırzına geçen ve kendi ırzına da geçtiren, ensest sapık, biseksüel Yahudi Rabbisi’nin ölümüyle gündeme gelmiş bu yazıya ekleyecek tek söz, “ne kadar Yahudi varsa yeryüzünden temizlenmelidir.” Bu bütün insanlığın vazgeçilmeyecek bir görevidir.”
Her türlü şansı kendileri kapattığından başka ne denilebilir ki?
Yok olun yeryüzünden...

7;20
SEPTEMBER 13, 2011
Hasidic Rabbi Who Raped His Own Daughter Resentenced


Rabbi Israel Weingarten was originally convicted on 5 counts related to the systematic rape of his minor daughter and transporting this daughter across international borders to commit incest and rape.
Originally published at 11:29 pm, 9-12-2011

Rabbi Israel Weingarten Re-sentenced To 30 Years In Prison

News Analysis: Hasidic rabbi raped his own daughter from when she was very young until she was able to flee her home at adulthood
Shmarya Rosenberg • FailedMessiah.com

Rabbi Israel Weingarten was originally convicted on 5 counts related to the systematic rape of his minor daughter and transporting this daughter across international borders to commit incest and rape.
He was sentenced to 30 years in federal prison.
But one count was later overturned on appeal because both legs of that particular trip were outside United States territory and therefore outside of US jurisdiction, and the case was sent back to the trial judge, Judge Gleeson, for resentencing.
Today that new sentence was handed down.
Rabbi İsrael Weingarten, küçük kızını, tecavüz etmek için düzenli olarak uluslar arası sınırların dışına götürdüğünden ve düzenli olarak ensest tecavüz etmekle ilişkili beş ceza maddesinden mahkum edildi.

Originally, Judge Gleeson had sentenced Weingarten to ten years for each of the 5 counts, with the latter two to be served concurrently with the first three, for a total of 30 years.
Today, Judge Gleeson did essentially the same thing, giving Weingarten 10 years for each of the remaining 4 counts, with the last 10 to be served concurrently with one of the first 3 counts, for a total of 30 years in federal prison.
Judge Gleeson called Weingarten – who was known as a talmud chacham (a wise student of Jewish law and the Talmud) and who recently served as a sort of father figure for the ba'al teshuva students at Rabbi Leib Tropper's Kol Yaakov yeshiva in Monsey, New York – a "vicious predator."

Despite years of warnings in the various Satmar communities Weingarten lived in – in Europe, the United States and, briefly, Israel – that Weingarten was raping his daughter, Weingarten was not turned in to police and his daughter was not protected.

Even today after his conviction, leading haredi rabbis in Monsey, Jerusalem, England and Belgium continue to support Weingarten and efforts to have his conviction overturned.

Why?
Because the daughter Israel Weingarten raped over the course of a decade and a half is no longer hasidic or ultra-Orthodox.

In other words, because this raped and abused woman chose to leave haredi Judaism after all the years these haredi rabbis covered up for her father and failed to protect her, her testimoney about her father's rapes is not deemed trustworthy by many of these haredi 'gedolim.'

For others, the mere fact that she is a woman is enough to disqualify her testimoney.
And for both groups of rabbis, Weingarten's status as a noted "talmud chacham" trumps whatever crimes Weingarten committed, just like Rabbi Baruch Lanner's kiruv, outreach, trumped his crimes according to his bosses at the Orthodox Union.
Modern/Centrist Orthodox rabbis have made real steps toward making sure nothing like the Lanner Case happens again.
Those steps are imperfect, and many of Lanner's enablers still play leading roles in Orthodox communal life. But real, concrete steps have been taken nonetheless.
But this is not true of the haredi community, where active coverups of child sex abuse are ongoing and victims are persecuted and intimidated by leading rabbis – an, sometimes, by thugs representing those rabbis.

Even here, with all the evidence against Weingarten, his conviction and the failure of his appeal, haredi rabbis are once again punishing the victim of sex abuse while protecting and supporting her abuser.


13 Eylül 2011
Kendi kızına tecavüz eden Hasidik Rabbi Tekrar Mahkum Edildi


Rabbi İsrael Weingarten, kendi öz kızını düzenli olarak uluslararası sınırların dışına götürerek ensest tecavüz etmekle alakalı beş maddeden mahkum edildi.
Orijinal yayınlanma tarihi 12 Eylül 2011 Saat 23;29
Rabbi İsrael Weingarten tekrar 30 yıl hapse mahkum edildi.
Haber Analizi; Hasidik Rabbi, çok küçük yaştan evden ayrılma çağına gelinceye kadar kendi kızına tecavüz etti
Shamaya Rosenberg Failed Messiah com.

Federal hapishanede 30 yıl hapse mahkum edildi

Fakat, dava maddesi, suçun ABD sınırları dışında uluslararası topraklarda işlenmesi yüzünden temyiz edildi ve bu yüzden tekrar karar verilmesi için yargılama isteğinde bulunuldu ve yargıç Glesson bu gün tekrar mahkum etti.
Bu gün yeni karar elimize geçti.
Gerçekte, Yargıç Glesson, Weingarten’i her biri 10 yıla karşılık gelen 5 maddeden, sonraki 3’ü, ilk iki maddeyle alakalı olarak toplamı 30 yıl hapse mahkum etti
Bu gün, Yargıç Glesson, her biri 10 yıldan kalan 4 maddeden, sonuncusu 3 maddeye bağlı olan maddelere göre toplam 30 yıla tekrar mahkum ederek esas olarak aynı şeyi yaptı.
Yargıç Glesson, New York Monsey’de Kol Yaakov Yeshiva’daki Ba’al Teshuva öğrencilerinin baba figürü,Talmud ve Yahudi şeriatının akıllı öğrencisi “sapık yırtıcı” adıyla bilinen Rabbi Leib Tropper ‘a benzeterek Weingarten’i Talmud Hahamı olarak çağırdı.
Weingarten’in kızına tecavüz etmek için yaşadığı Avrupa, ABD ve özetle İsrail’deki Satmar toplumlarının uyarılarına rağmen polise dönmedi ve kızı da koruma altına alınmadı.
Bu günkü mahkumiyetine rağmen Monsey, İsrail, İngiltere ve Belçika’daki Haredim rabbileri Weingarten’in hakkında verilen kararı bozmak için çabalarını sürdürmektedirler.
Niçin?
Çünkü, İsrael Weingarten on yıllık sürelerle kızına tecavüz etmişti ve Ultra Ortodoks Hasidik Yahudilerde buçuk yoktu.
Başka deyişle bu tecavüz ve istimar edilmiş kadın Haredim Yahudiliğini terk etmeyi seçmiş, Haredim rabbiler babasını korumak için olayların üstünü örtmüş, bir çok “gedolim” haredim yahudileri gibi babasına karşı şahitliğini dikkate almamışlar, onu korumamışlardır.
Diğerlerine göre de onun şahitliğini saymamak için kadın olması yeterliydi.

İki grup rabbiye göre, Weingarten’in statüsü, Rabbi Baruch Lanner’s kiruv’un Ortodoks cemaatinde iş verenlerine karşı işlediği suçların örtülmesi gibi, işlediği suçlar görmezden gelinerek “Talmud Hahamı” olarak kayıt edilmiştir.
Çağdaş/Merkeziyetçi Ortodoks Rabbiler, Lanner olayının tekrar yaşanmaması için gerçekten adım atmışlardır.
Bu adımlar mükemmel olmadığından Lanner olaylarının icraacıları Ortodoks sosyal yaşamında rollerini oynamaya devam etmektedirler. Her şeye rağmen bu kaldırım adımlarının atılmış olması gerçektir.
Haredim topluluğunun çocuk istismarlarını örten bir toplum olduğu da doğru değildir ve bazen katilleri temsil eden bu rabbilerin, mağdurlar adına dava açmakta önderlik ettiklerine de rastlanılmaktadır.

Bu olayda bile tüm deliller Weingarten’in aleyhineyken, mahkumiyetini temyiz etmesindeki başarısızlığında da, haredim rabbiler, cinsel istismar mağdurunun tacizcisini korunmasına karşın cezalandırmışlardır.

Dilimize çeviren
Alaeddin Yavuz
https://failedmessiah.typepad.com/failed_messiahcom/2011/09/hasidic-rabbi-who-raped-his-own-daughter-resentenced-234.html

Yahudi çocuklarının ebeveynlerinin tecavüzlerine katlanmalarının temelinde bu Tevrat ayetinin olduğu iddia ediliyor;


Ebeveynini dinlemeyen oğula Recm
Söz Dinlemeyen Oğul
Tevrat Yasanın Tekrarı 21
Yas.21: 18 "Eğer bir adamın dikbaşlı, başkaldıran, annesinin ve babasının sözünü dinlemeyen, onların tedibine aldırmayan bir oğlu varsa,
Yas.21: 19 Annesiyle babası onu tutup kent kapısında görev yapan kent ileri gelenlerine götürecekler.
Yas.21: 20 Onlara şöyle diyecekler: 'Oğlumuz dikbaşlı, başkaldıran bir çocuktur. Sözümüzü dinlemiyor. Savurgan ve içkicidir.
Yas.21: 21 Bunun üzerine kentin bütün erkekleri onu taşlayarak öldürecekler. Aranızdaki kötülüğü ortadan saldıracaksınız. Bütün İsrailliler bunu duyup korkacaklar."

Sizce çocuklar korkmakta haksız mıdır?

İşte çok kutsanan Yahudi Arapların gerçek kişilikleri tarih boyunca böyleydi.
“Bütün peygamberler neden Yahudilerden çıkar?” sorusunun cevabının “vazgeçemedikleri ensest, biseksüel sapıklıkları olduğuna” tanık oldunuz.
Tevrat, İncili, Kur’an peygamberleri Yahudilerin kralları ve din büyükleridir. Ahlaki yapılarını her yönüyle gördük. Bu gün bile bu sapkın geleneklerinden vaz geçmemişlerse, peygamber diye bu günkü ahlaka göre savunulmalarına gerek olmadığı gibi, saldırılmalarına da gerek yoktur. Muhammet pedofilik gibi saldırılar aslında tanrı sayılan İsa/Christ/Jesus’un da aynı sapkınlığa batmış toplum ürünü olduğunu kabul etmiş olduğunuz anlamına gelir.
Yahudilerin babaları İbrahim, İshak, İsmail,Yakup, Musa, Davut, Süleyman,Hristiyanların Allah’ı İsa, Müslümanların peygamberi Muhammet hepsi bu geleneklerin yarattığı cehennemde yetiştiler.Kur’an üç ayetin birinde Arapları boşuna sapıklıkla itham etmiyormuş.
Müslümanların Kur’an bile okumadıklarını bildiklerinden, peygamberiniz pedofilik sapık diye alay ediyorlar. Bir Müslüman bu yazdıklarımı bilse cevaplarını verir de buna sabredecek kadar olgun olanlar bu işi yapabilir.Artık, tebliğci peygamberden kusursuz tanrı yaratmak, toz kondurmamak bahanesiyle her eleştiriye saldırmaktan vazgeçilmeli, olaylar çağlarının gerçeklerine göre değerlendirilmelidir.

Böylece insan putlar yok olacak, akıl hakim olacaktır. Artık aydın Müslümanlar da, deistler, agnostikler, ateistler de artmış haldeler, hem de tarihte olmadığı kadar.

Takdir sizindir.


AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.