Sayfalar

28 Mart 2016 Pazartesi

BARNABAS İNCİL'İNDE NEFS VE TAMAH

Bu kitabı okuyunca Kur'an okuduğumu sandığım zamanlar olmadı değil. İslam'a muhalif çok az konu içermektedir. 
Siz de okuyunuz bakalım neler veriyor, sizler neler alacaksınız?

Barnabas İncili sayfa 115;

“ İnsanı vahşi hayvanlar gibi yapan iğrenç şehvetten çok korkmak gerekir; çünkü, düşman kişinin kendi evi içindedir. Bu bakımdan, düşmanın gelemiyeceği herhangi bir yere gitmen mümkün değildir. Ah, niceleri şehvet yüzünden helak olup gittiler! Şehvet yüzünden tufan oldu, o kadar ki, dünya Allah'ın merhameti önünde silinip gitti de, yalnızca Nuh ve seksen üç insan kurtuldu. Şehvet yüzünden Allah üç lânetli şehri yerle bir etti (ve) içlerinden yalnızca Lût ve iki oğlu kurtuldu. 

«Şehvet yüzünden Bünyamin'in kabilesi tümüyle sönüp yok oldu. Ve, bakın size diyorum ki, şehvet yüzünden ne kadar insanın helak olduğunu size anlatacak olsam, beş günlük süre yetmez.» Yakup karşılık verdi: «Ey üstad, şehveti simgeleyen nedir?» İsa cevap verdi: «Şehvet, gem vurulmamış bir aşk arzusudur; akıl tarafından yönlendirilmezse, insan zihin ve duygularının sınırlarını aşar,- öyle ki, insan kendini bilmeden, nefret etmesi gereken şeyi sever. İnanın bana, insan, böyle bir şeyi Allah kendisine verdi diye değil de, sahibi olarak bir şeyi severse, bir zani olur; çünkü, Yaratıcı'sı Allah'la birlikte olması geieken ruhu yaratıkla birleştirmiştir. Ve, işte Allah Işaya peygamber aracılığıyla ağlayarak der: «Sen pek çok aşıklarla zina ettin; buna rağmen bana dön, seni kabul edeceğim.»

«Ruhumun huzurunda durduğu Allah sağ ve diridir ki, eğer insanın kalbinde içten bir şehvet olmazsa, dışta (kötülüklere) düşmez; çünkü, kök giderse ağaç hemen ölür.» «Bu nedenle insan, Yaratıcı'sının kendisine verdiği hanımla yetinsin ve başka bir kadını unutsun.» Andreas karşılık verdi: «însan, yaşadığı şehirde o kadar çok varken, kadınları nasıl unutur?» «Ey Andreas, şehirde yaşayan insana, şehrin zarar vereceği ortada; görülüyor ki, şehir her kötülüğü emen bir süngerdir.»
Kulampara Ensar Vakfı, eğitmenleri ve onları savunan pedofilik, Luti AKP siyasi iktidarı ders alır belki.
Şimdi de “hırs ve tamah” konusuna geçelim. İslam tasavvufu ile birebir neredeyse;
125. Hırs ve Tamah
«Şimdi de hırs ve tamaha dönüyorum; ve size diyorum ki, nefs bir şeyi elde etmek istediği veya onu inatla koruduğu zaman, ki, «böyle bir şeyin sonu olacak» demelidir. Eğer onun sonu olacaksa, onu sevmenin delilik olduğu ortadadır. Bu bakımdan, kişiye yakışan, sonu gelmeyecek olanı sevmesi ve korumasıdır.» «Öyleyse, (bir insanın) haksızca kazandığı şeyleri hakça dağıtmakla, hırs ve tamah sadakaya dönüşsün. «Ve, sağ elin verdiğini, sol elin bilmemesine baksın. 
Çünkü, münafıklar infakta bulunurken görünmek ve dünya tarafından övülmek arzu ederler. Ama, boşunadır verdikleri, çünkü insan kim için çalışırsa, ücretini de ondan alır. O halde, eğer insan Allah'tan bir şey alacaksa, onun Allah'a kulluk etmesi yaraşır. «Ve, infakta bulunurken, (verdiğiniz) her şeyi Allah sevgisi için Allah'a verdiğinizi düşünmeye çalışın. 
Bu bakımdan, vermekte yavaş davranmayın ve sahip olduğunuz şeyin, Allah sevgisi için en iyisini verin. «Söyleyin bana, Allah'tan kötü olan bir şeyi almak ister misiniz? Ey toz toprak, kesinlikle hayır! O halde, eğer Allah sevgisi için kötü olan bir şeyi verirseniz, kendinize nasıl inanırsınız? «Kötü bir şey vermekten hiç bir şey vermemek daha iyidir; çünkü, vermemekle dünyaya göre bazı mazeretleriniz olacaktır; ama değersiz bir şey vermek ve en iyiyi kendisi için alıkoymakta, mazeretiniz ne olacaktır? «Pişman olmakla ilgili size söylemem gereken şeylerin tümü bu kadar. Barnabas karşılık verdi: «Pişmanlık ne kadar sürmeli?» İsa cevapladı: «İnsan günah içinde oldukça, daima tevbe etmeli ve pişman olmalı. Dolayısıyle, insan hayatı boyunca her zaman günah işlediğinden, daima da pişman olmalıdır; ayakkabılarınızın patladığı her vakit onları onarıyorsunuz, ama ayakkabılarınıza ruhunuzdan daha çok dikkat etmeyeceksiniz.»
Dindar olsun dinsiz olsun herkesin her toplumda hürmet görmesini sağlamasına sebep olacak davranışlardır bunlar ve “insan” dediğimiz varlığı oluşturmanın temelleridir.
Alaeddin Yavuz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.