Sayfalar

16 Kasım 2015 Pazartesi

FRANSA RAKKA'DA 20 KERTENKELE ÖLDÜRDÜ



Fransa cumhurbaşkanı
Fransuva Hollande
14 Kasım 2015 günü Fransa Paris’te meydana gelen bombalı ve Kaleşnikoflu saldırılar sonucu yaşamını yitiren 129 kişinin manevi hatırlarına ilan edilen yaslar içinde Fransızlar dünyanın her yerinde ağıtlar yakarken, açıklama yapan, küresel sermayenin işbirlikçi sahte solcu cumhurbaşkanı Fransuva Hollande, IŞİD’e saldırı sözü vaat etmişti.

Dün gece 15.Kasım 2015 saat 23:50’de baktığım France24 Tv adlı haber kanalı, olay esnasında Fransızların örnek yardımlaşmalarını öven bir programı sunarken alt yazıda, “20 savaş uçağının Rakka’daki IŞİD komuta karargahı, askere alma merkezi ile eğitim kamplarına 20 bomba bıraktığı” haberini geçiyordu.

Aynı anda Facebook’ta bu durumu paylaşınca Suriye’nin sığ istihbaratının derin memuresi Candan Handan hanım bu haberin yalan olduğunu söyledi.
-“Açıkla da anlayalım!” demem üzerinde şu bilgileri geçti;
Rakka’daki IŞİD üsleri dediği yer zaten Ekim ayında Ruslar tahrip edip, Amerika, Fransa, İngiltere’nin yüreklerine indirdiği yerlerdir. Rakka bölgesinin önemli kısımları hala Suriye Esad rejimi kontrolündedir.
Fransa''nın vurduğunu iddia ettiği Rakka bölgesi (Raqqa)
Fransa Suriye topraklarını şu durumda bombalayamaz. Hem, o bahsedilen tesisler sizin Kaçaksaray gibi değildir, Kum tepeleri içine inşa edilemiş kamufle tesislerdir. Zaten tahrip edildiklerinden tekrar bombalamalarının gereği yok. Olsa da dediğim gibi Suriye toprağına Fransa’nın bomba bırakacağını düşünemiyorum. Esad Kontrol bölgesi dışındaki çöllere belki bırakmış olabilir.

Eeee, o zaman Fransa Rakka’ya hiç bomba atmadı mı, yalan mı söylüyor. Bu kanal Fransa’nın İngilizce ve Fransızca uluslararası yayın yapan haber kanalıdır. Yalan mı yani, hem Fransız uçakları hava alanından geceleyin güzel kalkışlar yaparken gösteriliyor, sen gene sabah olunca git bir çöle bak bakalım dedim.


Öğlen gibi beni aradığında, “Rakka’nın Suriye kısmındaki çöle geldim, Fransız savaş uçaklarının attığı bombalar, çölün doğal şeklini fena halde bozmuş, o güzelim kum tepeleri darmadağın edilmiş, etrafta 20 tane kertenkele cesedine bir de kuyruğundan yaralı çıngıraklı yılana rastladım.”
Ben masum hayvancıkları yok yere öldüren Fransa’ya lanetler edip gözyaşlarıma boğulurken, hemen müdahale edip beni susturdu ve;

“Ağlamana gerek yok, buralarda çatırpat dahi patlamamış, kum tepeleri, rüzgârın verdiği doğal halleriyle gayet güzel duruyor, haber toptan yalan., ben şaka yaptım” deyince içim rahatlamış ve bir oh çekmiştim.

Böcek avlayan  bir
çöl kertenkelesi

 Oda, kum sıcağında kaynattığı mırnasından bir yudumu höpürdetirken şöyle dedi;
“-Buralarda hava gayet iyi maaşallah, her yer güneşlik pırıl pırıl elhamdülillah!”

Küresel sermayenin, işgalci, kan dökücü çetesi, kendi eliyle besleyip büyüttüğü IŞİD’i vurmaya cesaret edebilir mi hiç?
Edemez elbette.
Bunların yaptığı, en son Viyana’da alınan kararları alakasız da olsa şimdi Antalya G-20 zirvesinde biraz daha kabul edilebilir hale getirip, bölgenin Birleşmiş Milletlerin “Beş” daimi üyesinin ortak kararlarıyla paylaşmanın yollarını aramaktır.

Kendi izinleriyle, emirleriyle gerçekleşen Ankara, Paris ve diğer yerlerdeki katliamlar da kamu oylarını böyle bir işgal savaşına karşı ikna etmeyi amaçlamaktadır.
Türk kamuoyu bu oyunlara alışık olduğundan, böyle kanlı canlı tiyatroları yemiyor artık ama Fransızlar henüz toy olduklarından devekuşu gibi hemen yutmuştur.

Evet, Fransa, bizim TSK’nın Cudi, Gabar dağlarında kış uykusundaki ayıları ürkütmesi gibi, Rakka çöllerinde ancak kertenkele avlayabilir, çıngıraklı yılanları ürkütebilir.

13 yılda, Afganistan’dan Fas’a, Libya’dan Somali’ye kadar harap ettikleri yerlerden birkaç harap bina ve ceset resmi de koyduk mu operasyon tamamdır.
Bütün insanlığa barış dileklerimle.


Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

15 Kasım 2015 Pazar

PARİS KATLİAMI BATIYA EMPATİ YAPTIRACAK MI?



15.yüzyılda Ümit burnunun keşfinden Amerika kıtalarının  keşfine uzanan büyük keşifler ile büyüyen, zenginleşen Avrupa, aynı yüzyılda sıkıştırıldığı Osmanlı-Endülüs ve Atlantik Okyanusu kıskacından çıkmış, yeryüzünü arkadan dolanarak, kendisini sıkıştıran doğu medeniyetini tuş etmiştir.

 Roma-Cermen imparatorluğunun oluşturduğu Hristiyan Ülkeler koalisyonu ile hareket etmeleri bu işte onlara büyük güç kazandırmıştır. Zira, doğu toplumları ise batı işgaline karşı bireysel olarak savaştıklarından yenilmişlerdir.
Bu yenilgi onların soykırımlardan dinlerinin değiştirilmesine, özgürlüklerini kaybetmekten köleleştirilmelerine hatta hayvanat bahçelerinde sergilenmelerine kadar uzanmıştır.
Adil görünmek isteyen batı, işgal ettikleri milletlere iş güçleri karşılığında üzret ödemiş, Osmanlı’dan, Hindistan’dan aldıkları afyon ile uyuşturucu bağılılığı yaratarak da bu milletleri pasifleştirip soymuştur.

Bu kadar zalimane, insanlık dışı dayatmalarla soydukları milletlerin zenginlikleri üstüne kurdukları yeni yaşam biçimine de “Batı Medeniyeti(!)” adını vermişlerdir.
Yeryüzünün tümüyle işgal edilip Batı toplumlarının sömürgesi ilan edildiği 20.yüzyılın ikinci yarısında tek kudret olan Amerikan İmparatorluğu, 19.yy. kalıntısı “vahşi emperyalizm” ilkelerini kaldırmış, yeryüzünde yeni devletler üretmiş, onlara “demokrasi adalet “ getirdiğini idda ederek kendi kuklalarını da başlarına yönetici olarak getirmiştir.
Avrupa ülkeleri de bundan nasiplerini almışlardır.

1991’e kadar, el altından desteklediği SSCB, ÇİN gibi ülkelerin “din karşıtı” rejimlerini öne sürerek, “Komünizm gelirse dininiz elden gider, ben dinlerinizin de koruyucusuyum” bahanesiyle başta Müslüman ve Hristiyan ülkelere kendi Masonluk temelli “Protestan Amerikan hristiyan Mezhebi “ilkeleri esasına göre hazırladıkları yeni dini “Ilımlı İslam, DXinlerarası Diyalog” adlarıyla dayatmıştır. Katolik ve diğer Hristiyan mezhepleri de buna dahil edilmiştir.
Sözde dindar devlet adamları, Amerika’nın “dinin koruyuculuğuna güvenmekle” kendi dinlerinden de olduklarını fark edememişlerdir.

Bunun tek sebebi ise, bütün Müslüman ülkelerde, o ülkenin mezhebine uygun Ortodoks Hristiyan ve Ortodoks Yahudilerinin  “Müslüman kimliğinde” devletlerin siyasi, dini, askeri, ekonomik kurumlarının başına getirilmesidir.
Örneğin, 1950 sonrası Türkiye’de iktidar, Ortodoks Yahudi, Hristiyan ile Yezidi Kürt ağırlıklı devşir meler ile, 1813’te Osmanlı’dan çıkan Kırım’dan Kafkasya’ya uzana coğrafyada yaşayan Çerkez, Çeçen,Abahaza, Gürcülere İngilizlerin kabul ettirdiği Vehhabi dini mensupları olan bu halkların 20.yy. başlarına kadar İngiliz çıkarları için savaşırken anayurtlarından kovulup Osmanlı’nın başına yıkılan, Osmanlı’nın Müslüman dahi saymadığı İngiliz işbirlikçisi Kafkasyalılar da bu iktidara ortak edilmişlerdir.

 Muhalefete de Yahudilerin kendilerinden saymadıkları Bagratuni-Sabetayist Yahudi Ermeniler getirilmişlerdir. Bunların belirli bir kesimi “Kürtçülük” adı altında hala devleti bölme görevlerini yürütmektedirler.
Diğer Müslüman ülkelerde ise, Hint Müslümanlarına İngiliz dini olan, Emevi ağırlıklı Hint Ahmedi Kadıyaniliği, İran’da Bahailik, Ortodoks Yahudilik, Suriye’de Nasturilik, Irak’da Sünnilik (Şiileri ezmek için), Mısır’da Kıpti, Nasturi ve Ortodoks Yahudilik ile bunların Müslüman görünenleri olan Selefiler, Suudi Arabistan’da da Vehhabilik, Ürdün’de Süryanilik şeklindedir.
Bu durumda, Müslüman görünümlü gayrimüslümlerin idaresine teslim edilmiş, işbirlikçi devlet yapılanmaları ile on yıllardır fark ettirmeden bu idarelerce Hristiyanlaştırılan Müslüman toplumların batıya karşı “CİHAT” ilan etmeleri olanaksızdır.
Efendim IŞİD (ISIS/DAİŞ) ediyor.

Biri bana desin IŞİD diye bir devlet var mı? Böyle bir devlet yoksa kim hangi sıfatla kendisini Müslümanların önderi, Halifesi ilan etmiştir?
Özellikle, G.W.Bush’un aile dostu Suudi Ladin ailesinin şiımarık, haşarı, kripto Hristiyan çocuğu Usame’nin kurduğu El Kaide’den bir gruptan Irak’a yerleşltirilen A.B.D.’nin C.İ.A’sının kurduğu, Fransız Lejyoner ordusunun eğitttiği, İsrail’li Yahudi olduğu belgelenmiş Abdülkadir Bağdadi adlı Yahudi’nin halifelik(!) ettiği IŞİD örgütünü Müslüman sayıyorsanız sizin bileceğiniz iştir.

Yukarıdaki tespitler ışığında  Müslümanlar bağımsız değil, kendilerinden görünen koloni valilerince yönetilmektedirler.
CİHAT ilan eden El Kaide ve ondan üretilen kripto Hristiyan IŞİD (ISIS) zaten A.B.D, İngiltere, Fransa, Almanya ortak mamulüdür. Asla Müslüman değildir.
Bunların batıya karşı yaptığı başkaldırılar sadece batılıların Müslüman ülkelerde asker bulundurma gerekçesi olmaktan öte değildir.

09 Eylül 2001’de ilan edilen Haçlı Seferini takiben yapılan işgallerle Afganistan, Irak, Libya’da milyonlarca insan batılı askerlerce “terörist (!)” ilan edilerek öldürülmüş, yüzbinlerce insan okullarda, hastanelerde, Pazar yerlerinde patlatılan bombalarla canlarını vermiş, çocuklar yetim, öksüz, eşler dul kalmış, insanlar sosyal güvencelerini, mallarını, de3vletlerini yitirmiş, göçlere mecbur edilmiş, bu yüzden Ak Deniz, dünyanın en büyük Müslüman Mezarlığı olmuştur.
Bu güne kadar Müslümanlar ile diğer ezilen milletlerin halklarını görsel ve yazılı basınlarından “ilkel mahluklar, zavallılar” olarak değerlendiren medeni (!) batı dünyası şimdi “empati” yapacak mıdır?
Yaparsa, vahşi kapitalizm çağının sömürgecilik şartlarına dönmekten vazgeçip bu insanlara da üzerinde doğdukları topraklarda yaşayabilecek, göç etmeyi akıllarından çıkartacak bir ihsanda bulunacak mıdır?

Yoksa;
“Katil, cani Müslümanlar, bize CİHAT ilan edersiniz ha, alın size” Deyip, Hollande’nin patlamaların ardından “IŞİD’e karşı saldırılara devam edeceğiz” yani “Onları haklayacağız” iletileri vermeyi sürdürecek midir?
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande Bataclan
konser salonu önünde açıklama yaparken

Ki bu adam üstelik “Komünist” olduğunu söyleyen biridir ve Komünist bir partinin başkanı, Fransa’nın da cumhurbaşkanıdır.

Hey gidi Komünistlik bu Fransızlar seni ne hale getirdi, heyy Karl Marks, “Devrim ilk Fransa’da olacak!” dediğin Fransızların senin Komünizmini ne hale soktular kalk ta bir bak.

Mösyö Hollande’nin bu faşist beyanını önce İngiliz başbakanı Kameron, ABD başkanı Obama da desteklemiştir. Ortadoğu eşbaşkanları R.T.E ve partisi de kusur kalmamıştır.
Yukarıdaki bilgiler ve açıklamalar ışığında, emperyalizm, kendi şımarık çocuğu IŞİD/ISIS’e kendi topraklarında, kendi halkını Paris şehrinde “Müslüman ülkelerine bir işgal gerekçesi yaratmak uğruna” katlettirmiştir.

Empati yapmasını beklemiyorum.
Ama, başta Fransız ve diğer batılı medeni aydınlardan, siyasilerden ve kendilerini bu pis emperyalist komplolardan muaf sayanlardan bekliyorum.

Bakalım, batı EMPATİ yapacak mı?Yeryüzünde barışı kurmanın gerçek temeli empatidir.
Her insana empati yoğunluklu gelecek temenni ederim.