15.yüzyılda Ümit burnunun
keşfinden Amerika kıtalarının keşfine
uzanan büyük keşifler ile büyüyen, zenginleşen Avrupa, aynı yüzyılda
sıkıştırıldığı Osmanlı-Endülüs ve Atlantik Okyanusu kıskacından çıkmış, yeryüzünü
arkadan dolanarak, kendisini sıkıştıran doğu medeniyetini tuş etmiştir.
Roma-Cermen imparatorluğunun oluşturduğu Hristiyan Ülkeler
koalisyonu ile hareket etmeleri bu işte onlara büyük güç kazandırmıştır. Zira,
doğu toplumları ise batı işgaline karşı bireysel olarak savaştıklarından
yenilmişlerdir.
Bu yenilgi onların soykırımlardan
dinlerinin değiştirilmesine, özgürlüklerini kaybetmekten köleleştirilmelerine
hatta hayvanat bahçelerinde sergilenmelerine kadar uzanmıştır.
Adil görünmek isteyen batı, işgal
ettikleri milletlere iş güçleri karşılığında üzret ödemiş, Osmanlı’dan,
Hindistan’dan aldıkları afyon ile uyuşturucu bağılılığı yaratarak da bu
milletleri pasifleştirip soymuştur.
Bu kadar zalimane, insanlık dışı
dayatmalarla soydukları milletlerin zenginlikleri üstüne kurdukları yeni yaşam
biçimine de “Batı Medeniyeti(!)” adını vermişlerdir.
Yeryüzünün tümüyle işgal edilip
Batı toplumlarının sömürgesi ilan edildiği 20.yüzyılın ikinci yarısında tek
kudret olan Amerikan İmparatorluğu, 19.yy. kalıntısı “vahşi emperyalizm”
ilkelerini kaldırmış, yeryüzünde yeni devletler üretmiş, onlara “demokrasi
adalet “ getirdiğini idda ederek kendi kuklalarını da başlarına yönetici olarak
getirmiştir.
Avrupa ülkeleri de bundan
nasiplerini almışlardır.
1991’e kadar, el altından
desteklediği SSCB, ÇİN gibi ülkelerin “din karşıtı” rejimlerini öne sürerek,
“Komünizm gelirse dininiz elden gider, ben dinlerinizin de koruyucusuyum”
bahanesiyle başta Müslüman ve Hristiyan ülkelere kendi Masonluk temelli
“Protestan Amerikan hristiyan Mezhebi “ilkeleri esasına göre hazırladıkları
yeni dini “Ilımlı İslam, DXinlerarası Diyalog” adlarıyla dayatmıştır. Katolik
ve diğer Hristiyan mezhepleri de buna dahil edilmiştir.
Sözde dindar devlet adamları,
Amerika’nın “dinin koruyuculuğuna güvenmekle” kendi dinlerinden de olduklarını
fark edememişlerdir.
Bunun tek sebebi ise, bütün
Müslüman ülkelerde, o ülkenin mezhebine uygun Ortodoks Hristiyan ve Ortodoks
Yahudilerinin “Müslüman kimliğinde”
devletlerin siyasi, dini, askeri, ekonomik kurumlarının başına getirilmesidir.
Örneğin, 1950 sonrası Türkiye’de
iktidar, Ortodoks Yahudi, Hristiyan ile Yezidi Kürt ağırlıklı devşir meler ile,
1813’te Osmanlı’dan çıkan Kırım’dan Kafkasya’ya uzana coğrafyada yaşayan
Çerkez, Çeçen,Abahaza, Gürcülere İngilizlerin kabul ettirdiği Vehhabi dini
mensupları olan bu halkların 20.yy. başlarına kadar İngiliz çıkarları için
savaşırken anayurtlarından kovulup Osmanlı’nın başına yıkılan, Osmanlı’nın
Müslüman dahi saymadığı İngiliz işbirlikçisi Kafkasyalılar da bu iktidara ortak
edilmişlerdir.
Muhalefete de Yahudilerin kendilerinden saymadıkları
Bagratuni-Sabetayist Yahudi Ermeniler getirilmişlerdir. Bunların belirli bir
kesimi “Kürtçülük” adı altında hala devleti bölme görevlerini yürütmektedirler.
Diğer Müslüman ülkelerde ise, Hint
Müslümanlarına İngiliz dini olan, Emevi ağırlıklı Hint Ahmedi Kadıyaniliği,
İran’da Bahailik, Ortodoks Yahudilik, Suriye’de Nasturilik, Irak’da Sünnilik
(Şiileri ezmek için), Mısır’da Kıpti, Nasturi ve Ortodoks Yahudilik ile
bunların Müslüman görünenleri olan Selefiler, Suudi Arabistan’da da Vehhabilik,
Ürdün’de Süryanilik şeklindedir.
Bu durumda, Müslüman görünümlü
gayrimüslümlerin idaresine teslim edilmiş, işbirlikçi devlet yapılanmaları ile
on yıllardır fark ettirmeden bu idarelerce Hristiyanlaştırılan Müslüman
toplumların batıya karşı “CİHAT” ilan etmeleri olanaksızdır.
Efendim IŞİD (ISIS/DAİŞ) ediyor.
Biri bana desin IŞİD diye bir
devlet var mı? Böyle bir devlet yoksa kim hangi sıfatla kendisini Müslümanların
önderi, Halifesi ilan etmiştir?
Özellikle, G.W.Bush’un aile dostu
Suudi Ladin ailesinin şiımarık, haşarı, kripto Hristiyan çocuğu Usame’nin
kurduğu El Kaide’den bir gruptan Irak’a yerleşltirilen A.B.D.’nin C.İ.A’sının
kurduğu, Fransız Lejyoner ordusunun eğitttiği, İsrail’li Yahudi olduğu belgelenmiş
Abdülkadir Bağdadi adlı Yahudi’nin halifelik(!) ettiği IŞİD örgütünü Müslüman
sayıyorsanız sizin bileceğiniz iştir.
Yukarıdaki tespitler ışığında Müslümanlar bağımsız değil, kendilerinden
görünen koloni valilerince yönetilmektedirler.
CİHAT ilan eden El Kaide ve ondan
üretilen kripto Hristiyan IŞİD (ISIS) zaten A.B.D, İngiltere, Fransa, Almanya
ortak mamulüdür. Asla Müslüman değildir.
Bunların batıya karşı yaptığı
başkaldırılar sadece batılıların Müslüman ülkelerde asker bulundurma gerekçesi
olmaktan öte değildir.
09 Eylül 2001’de ilan edilen Haçlı
Seferini takiben yapılan işgallerle Afganistan, Irak, Libya’da milyonlarca
insan batılı askerlerce “terörist (!)” ilan edilerek öldürülmüş, yüzbinlerce
insan okullarda, hastanelerde, Pazar yerlerinde patlatılan bombalarla canlarını
vermiş, çocuklar yetim, öksüz, eşler dul kalmış, insanlar sosyal güvencelerini,
mallarını, de3vletlerini yitirmiş, göçlere mecbur edilmiş, bu yüzden Ak Deniz,
dünyanın en büyük Müslüman Mezarlığı olmuştur.
Bu güne kadar Müslümanlar ile
diğer ezilen milletlerin halklarını görsel ve yazılı basınlarından “ilkel
mahluklar, zavallılar” olarak değerlendiren medeni (!) batı dünyası şimdi
“empati” yapacak mıdır?
Yaparsa, vahşi kapitalizm çağının
sömürgecilik şartlarına dönmekten vazgeçip bu insanlara da üzerinde doğdukları
topraklarda yaşayabilecek, göç etmeyi akıllarından çıkartacak bir ihsanda
bulunacak mıdır?
Yoksa;
“Katil, cani Müslümanlar, bize
CİHAT ilan edersiniz ha, alın size” Deyip, Hollande’nin patlamaların ardından
“IŞİD’e karşı saldırılara devam edeceğiz” yani “Onları haklayacağız” iletileri
vermeyi sürdürecek midir?
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande Bataclan konser salonu önünde açıklama yaparken |
Ki bu adam üstelik “Komünist”
olduğunu söyleyen biridir ve Komünist bir partinin başkanı, Fransa’nın da
cumhurbaşkanıdır.
Hey gidi Komünistlik bu Fransızlar
seni ne hale getirdi, heyy Karl Marks, “Devrim ilk Fransa’da olacak!” dediğin
Fransızların senin Komünizmini ne hale soktular kalk ta bir bak.
Mösyö Hollande’nin bu faşist
beyanını önce İngiliz başbakanı Kameron, ABD başkanı Obama da desteklemiştir.
Ortadoğu eşbaşkanları R.T.E ve partisi de kusur kalmamıştır.
Yukarıdaki bilgiler ve açıklamalar
ışığında, emperyalizm, kendi şımarık çocuğu IŞİD/ISIS’e kendi topraklarında,
kendi halkını Paris şehrinde “Müslüman ülkelerine bir işgal gerekçesi yaratmak
uğruna” katlettirmiştir.
Empati yapmasını beklemiyorum.
Ama, başta Fransız ve diğer batılı
medeni aydınlardan, siyasilerden ve kendilerini bu pis emperyalist komplolardan
muaf sayanlardan bekliyorum.
Bakalım, batı EMPATİ yapacak
mı?Yeryüzünde barışı kurmanın gerçek temeli empatidir.
Her insana empati yoğunluklu
gelecek temenni ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.