Geçen hafta Vatan partisinden Serkan Bolluk'un Ulusal Kanal'da yaptığı açıklamada;
"Biz CHP'ye birleşme önerisiyle gittiğimizde, karşımıza iki Kobanici kadın çıkardılar. Bize, 'bulunduğumuz coğrafyanın bu günkü şartlarında PKK'nın silah bırakması söz konusu değildir. ABD istemedikçe PKK'nın ve bölgede terörün bitmesi söz konusu değildir.Akan kanın durması için, acilen çözüm sürecine dönülmelidir" dediler. Bu durumda bizim onlarla birleşme şansımız kalmamıştı."
Yakın zamana kadar, "açılım, çözüm süreçleri nedeniyle "ver kurtulcu" olmak ve teslimiyetçilikle AKP'yi suçlayan Y-CHP, bu gün, "PKK'nın silah bırakması mümkün olamaz, Özerk Kürdistan'ı tanıyalım da kan dinsin" diyerek aynı konuyu savunur hale gelmiştir.
CHP, Ulusalcıları tasfiye etmeye başlamasından bu yana sürekli PKK-HDP ile birlikte hareket etmeyi tercih etmiş, son 07 Haziran 2015 genel seçimlerinde de HDP'ye resmen çalışmıştır. Genel başkanları Kemal Tenekedaroğlunun kendi memleketi Tunceli'den seçilememesini, PKK'nın HDP'sine şehri teslim etmelerini bile dert etmemelerinin arkasında 22 Kasım 1938'de bastırılan son dersim isyanı suçlularının Elazığ meydanında ettirdiği "İntikam Yemine" bağlı olduklarına yorarsak kimse bizi suçlamasın.
Bu konuyu 2007'lerde "Dersim yemini ve Atan'nın Ölümü" başlıklı yazımda yayınlamış, o dönemler özellikle AKP tarafından bu çok kullanılmıştı. Sanki Şeyh Saitlerin adamları 1925 ve öncesinde aynı meydanda yemin etmemişler gibi.
Tüm bunları bilip yazdığım halde, bunların Amerikancı solculuklarına rağmen, AKP'nin çizdiği karanlık tablonun her gün daha da kararması yüzünden, CHP için bir çözüm önerisi yazmıştım.
Halen Habertürk'e ait "blogcu.com" da bulunan "keykubat blogcu.com" blogumda, "CHP ALEVİ PARTİSİ Mİ?" başlıklı yazım ve öncek, yazılarımda yaptığım "Eğer gericiler emperyalistlerle pazarlık yapıyorsa siz de pazarlık yapın iktidara geli ve ülkemizde demokrasiyi koruyun ve yerleştirini PKK içinde hakim olan Dersim kökenli solcuları ikna ederek de bölünmeyi önleyin, akan kanı dindirin. Zaten çoğunuzun bunlarla göbek bağı var." önerime sıcak baktılar ve önce Deniz Baykal'ı indirdiler, bir dümenle Kılıçdaroğlunu getirdiler.
Ancak PKK'yı yola getirmek yerine kendileri PKK'nın yoluna girdiler ve CHP'yi, Ermeni dinler ve mezhepler koalisyonu partisi haline getirdiler.
Yıllardır, tehlike gördükleri Gülen cemaati ile ortak oldular.
F.GÜLEN'in evlenmeyen çilekeş rahibi Devlet Bahçeli de, Ermenistan tarzı siyaset yürüterek olaya kısmen dahil olmuştur. Şöyle ki, Ermenistan bütün geçimini Avrupa ve ABD'de yaşayan diyaspora Ermenilerinden ve bu ülkelerden gelen mali desteklerden sağlarken, askeri ilişkilerde daima Rusya yanında saf tutmayı tercih etmektedir. Devlet Bahçeli de, siyasi portresini çizerken AKP''ye muhalif, en ağır eleştirileri yapan, Gülen cemaatine yönelik operasyonlara karşı çıkarken, her sıkıştığında AKP'yi tereddütsüz destekleyen haliyle ülkemizde adını "istepne parti" ye çıkartmıştır.
Bu durumda, Y-CHP+F.GÜLEN CEMAATİ+PKK-HDP+MHP Ermeni dinler ve mezhepler koalisyonunu temsil eder hale gelmiştir.
AKP' de, Ortodoks Hristiyanlar ve Ortodoks Yahudiler/Musevilerden oluşan Rum Koalisyonunu temsil etmektedir.
Her ikisi de devleti bölmek ve iktidarı da kapmak derdindedir. 2023'e kadar iktidarı kim kaparsa, yeni dünya düzenine göre şekillenecek Ortadoğu'da da malı götüren olacaktır.
Asker-Polis ölümleri, doğu ve güneydoğuda özerklik adıyla yürütülen Rum koalisyonu AKP'nin elinden gücü alma çabalarının ürünüdür.
Bu bağlamda Gülen cemaati açılım da yaptı. Ülkemize dayatılan şeriat rejiminin, demokratik, katılımcı, baş örtüsünü dayatmayan (F.Gülen teferruat olduğunu açıklamıştı. Şimdi Gülen kanallarından hiç birinde bayan sunucuların baş örtü kullanmadıklarını görüyoruz.
Y-CHP'nin Ermeni koalisyonu, İ.Eliaçık Hocayı da Diyarbakır'daki bu konferansa davet ederek, yeni Ermeni Şeriat rejiminin (Işıkçı Gülen İslami Rejimi) korkulacak bir şey olmadığı da kamuoyuna bildirilmiş oldu.
K.Kılıçdaroğlu'nun "Tıpış tıpiı gelip bize oy vereceksiniz" tahdidini bu seçimlerde de "Bizden başka şansınız yok, bize oy vermeye mecbursunuz"a taşımasının arkasında bunlardan başka bir şey yoktur.
10 Kasım 1938'de ölmesi sağlanan büyük kurucu Mustafa Kemal'den sonra 1950'ye kadar bu Ermeni koalisyonun "demokrat biraz sol görünümlü ama İngilizci kesimi" iktidarı kaptılar. 1946'da İngiliz ve ABDlilerin emirleriyle, İsmet paşa Celal Bayar ve Menderes'e yeni siyasi oluşumu hazırlattı ve kendi ikameti olan Pembeköşk'te meşhur "Pembeköşk Muvazaası (Şikesi)TIKLA" adıyla bilinen anlaşma gereğince daime bu kesimin hükumet olması sağlandı.
1943'te İsmet paşanın Churcil'İn, "Mustafa da öldü artık şu Kürdistan'ı kuruver" isteğini "Kürtler devlet yönetecek olgunluktan yoksun Türklerin arasında 80 yıl eğitilmeleri gerekir" diyerek devletin ömrünü 80 yıl uzatmıştır.
Bu günler o seksen yılın bittiği günlerdir.
TBMM partileri yenilenmedikçe yani Tacı haine giydirmekten vazgeçmedikçe kanlarınız akmaya devam edecektir.
Devletin bölünmüş haliyle "federasyon dayatması" AKP'den değil CHP*'den gelmektedir. Zira 13 yılda AKP ortamı hazırlamış, kotarmak ta hep birlikte yapacakları iştir.
Yıllardır yazdığım gibi, iktidar partilerini tespit eden güçler, muhalefeti de belirlemişlerdir ve bu işbirliği içinde TBMM partilerince alınacak konsensüs kararıyla devletin sona ermesi sağlanacaktır.
Siz istediğinize oy verebilirsiniz.
F.GÜLEN'in evlenmeyen çilekeş rahibi Devlet Bahçeli de, Ermenistan tarzı siyaset yürüterek olaya kısmen dahil olmuştur. Şöyle ki, Ermenistan bütün geçimini Avrupa ve ABD'de yaşayan diyaspora Ermenilerinden ve bu ülkelerden gelen mali desteklerden sağlarken, askeri ilişkilerde daima Rusya yanında saf tutmayı tercih etmektedir. Devlet Bahçeli de, siyasi portresini çizerken AKP''ye muhalif, en ağır eleştirileri yapan, Gülen cemaatine yönelik operasyonlara karşı çıkarken, her sıkıştığında AKP'yi tereddütsüz destekleyen haliyle ülkemizde adını "istepne parti" ye çıkartmıştır.
Bu durumda, Y-CHP+F.GÜLEN CEMAATİ+PKK-HDP+MHP Ermeni dinler ve mezhepler koalisyonunu temsil eder hale gelmiştir.
AKP' de, Ortodoks Hristiyanlar ve Ortodoks Yahudiler/Musevilerden oluşan Rum Koalisyonunu temsil etmektedir.
Her ikisi de devleti bölmek ve iktidarı da kapmak derdindedir. 2023'e kadar iktidarı kim kaparsa, yeni dünya düzenine göre şekillenecek Ortadoğu'da da malı götüren olacaktır.
Asker-Polis ölümleri, doğu ve güneydoğuda özerklik adıyla yürütülen Rum koalisyonu AKP'nin elinden gücü alma çabalarının ürünüdür.
Bu bağlamda Gülen cemaati açılım da yaptı. Ülkemize dayatılan şeriat rejiminin, demokratik, katılımcı, baş örtüsünü dayatmayan (F.Gülen teferruat olduğunu açıklamıştı. Şimdi Gülen kanallarından hiç birinde bayan sunucuların baş örtü kullanmadıklarını görüyoruz.
Oysa Süryani rejimi dayatan R.T.E'nin TRT'sinde dahi, Siirt Süryani'si Emine Erdoğan hanımın giydiği Süryani rahibe kıyafeti ve başörtüsü taklit edilmektedir. Geçen ay Pasifik Okyanusu ülkelerine seyahat eden cumhurbaşkanı, hatırladığım kadarıyla Malezya'da yaptığı konuşmada "Din ve mezhep bağlamında değil, sadece İslam bağlamında bir şeriat" tanımı yapmıştır. Ama Süryani rahibe kıyafetine devam)
Y-CHP'nin Ermeni koalisyonu, İ.Eliaçık Hocayı da Diyarbakır'daki bu konferansa davet ederek, yeni Ermeni Şeriat rejiminin (Işıkçı Gülen İslami Rejimi) korkulacak bir şey olmadığı da kamuoyuna bildirilmiş oldu.
K.Kılıçdaroğlu'nun "Tıpış tıpiı gelip bize oy vereceksiniz" tahdidini bu seçimlerde de "Bizden başka şansınız yok, bize oy vermeye mecbursunuz"a taşımasının arkasında bunlardan başka bir şey yoktur.
10 Kasım 1938'de ölmesi sağlanan büyük kurucu Mustafa Kemal'den sonra 1950'ye kadar bu Ermeni koalisyonun "demokrat biraz sol görünümlü ama İngilizci kesimi" iktidarı kaptılar. 1946'da İngiliz ve ABDlilerin emirleriyle, İsmet paşa Celal Bayar ve Menderes'e yeni siyasi oluşumu hazırlattı ve kendi ikameti olan Pembeköşk'te meşhur "Pembeköşk Muvazaası (Şikesi)TIKLA" adıyla bilinen anlaşma gereğince daime bu kesimin hükumet olması sağlandı.
1943'te İsmet paşanın Churcil'İn, "Mustafa da öldü artık şu Kürdistan'ı kuruver" isteğini "Kürtler devlet yönetecek olgunluktan yoksun Türklerin arasında 80 yıl eğitilmeleri gerekir" diyerek devletin ömrünü 80 yıl uzatmıştır.
DİYARBAKIR'DA CHP'NİN KARŞILANMASI |
Bu günler o seksen yılın bittiği günlerdir.
TBMM partileri yenilenmedikçe yani Tacı haine giydirmekten vazgeçmedikçe kanlarınız akmaya devam edecektir.
Devletin bölünmüş haliyle "federasyon dayatması" AKP'den değil CHP*'den gelmektedir. Zira 13 yılda AKP ortamı hazırlamış, kotarmak ta hep birlikte yapacakları iştir.
Yıllardır yazdığım gibi, iktidar partilerini tespit eden güçler, muhalefeti de belirlemişlerdir ve bu işbirliği içinde TBMM partilerince alınacak konsensüs kararıyla devletin sona ermesi sağlanacaktır.
Siz istediğinize oy verebilirsiniz.
Emperyalizmin güdümünde bölünen bir devletin akan kanları durdurmaktan çok yeni menfaat kavgalarını başlatıp akan kanları arttıracağı, emperyalistlerin bu hizmetlerinin karşılığını, kendileri için kan dökmelerini isteyerek sürdüreceğini benden iyi onlar bilmektedir.
Geçmişteki turnaların bir yerlerinizi tırmalamalarını durdurup, içinde bulunduğumuz yüzyılın şartlarına göre düşünerek bölünmekten kaçınmanızı, bölünmeyi doğuracak her türlü federasyon oluşumlarından da kaçınmanızın aklın gereği olduğunu kabul etmeniz gerekmektedir.
Herkese sağ duyu sahibi olmayı dilerim.
Takdir sizindir.
TBMM'YE BUNLARI SOKARSANIZ DAHA ÇOK KAN DÖKECEKSİNİZ! |
Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc
2012'de akp devleti bölmüş, anayasasını yapmış
bize tiyatro oynuyorlar;
OKUYUNUZ;http://www.democraticprogress.org/wp-content/uploads/2012/11/DPI-Roundtable-Constitution-Making-in-a-Divided-Society-TURKISH.pdf
bize tiyatro oynuyorlar;
OKUYUNUZ;http://www.democraticprogress.org/wp-content/uploads/2012/11/DPI-Roundtable-Constitution-Making-in-a-Divided-Society-TURKISH.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.