Sayfalar

8 Ocak 2015 Perşembe

EMPERYALİZMİN İŞGALİNE UĞRAMIŞ ÜLKELERDE ÖLENLER Mİ PARİS Mİ ÖNEMLE TARTIŞILMALIDIR?

Baskın yiyen
Çarli Ebdo dergisi kapağı 

Onlar kanıksandı ve oyunlara gelmenin, sömürgeci devletlerin memuru olmanın bedelini ödüyorlar.
Ama Paris, bütün haçlı devletlerini topyekun hale getirdi.

Hristiyan kamuoyu savaşa hazır hale geldi.
Bunun ardından "Topyekün savaş" çıkar.
Bu yüzden Paris ve İstanbul konuşulmalıdır.

Dünyanın en emniyetli başkentinin ortasında, üç kişi ikisi silahlı polis, 12 kişiyi öldürüyor, bir yankesicilik olayında her yer polis ekibiyle dolarken, böyle bir katliamda güvenlik güçleri toptan tatile çıkmış gibi adamlar rahatça işlerini görüyorlar.

Bu nasıl olabiliyor?
Olayda adı geçen El Kaide ve IŞİD ikisi de C.I.A imalatı örgüt olduğu halde bu nasıl masum Müslümanlara yöneltilebiliyor?
Önce Paris, sonra bütün Avrupa
 "Hepimiz Çarli'yiz"
 diye yürüdü.
Olayın emperyalist bir proje olduğu öne çıkartılmalıdır.

İki merkezde aynı günde iki karşı taraf ateşleyen olay, iki tarafta hamasi nutukları attırdı.
Müslümanlar darmadağın olduğundan İslami birliğin adı bile geçmedi.
Batı ise Voltranı oluşturdu. Elbette konuşulmalıdır.

Son 20 yılın en büyük emperyalist oyunlarından birini konuşmayıp ta, emperyalizme teslim olmuş topraklarda, işbirlikçilerin muhalifleriyle boğuşmasından ölenleri tartışmak kime ne yarar sağlar?

Paris dergi baskını konusu hamasi İslamcıların eline bırakılırsa Haçlı Seferine davetiyeden başka bir şey çıkarmayacaklardır.

Bu olaydaki büyük devletlerin istihbarat örgütlerinin yeri, Fransız güvenlik güçlerinin o esnada armut toplayıp toplamadıkları, olayın faillerinin gerçekten El Kaide, Işid veya başka örgütün militanları mı yoksa istihbarat örgütleri işi mi olup olmadığının mantığı kurularak tartışılmalıdır.

Bizim AKPKK yandaşı mallar da böyle verdiler.
Yaptığınız yalakalığa değmeyecek, bizlerin
soyları kırılacak sa, sizler de soykırıma
uğratılacaksınız.
Çünkü, batı ırkçıdır. Kurtaramayacaksınız.
Şüpheli veya sanık olarak kamuoyuna tanıtılanlar, Sultanahmet olayında sağ çıkan canlı bomba iftirası gibi "yanlış/yalan" mıdır, Paris banliyöleri denilen gecekondu semtlerinde bir milyon kadar Müslüman göçmenden bir kaç fakir fukara, gencin parayla suç kabul ettirilerek İslam düşmanlığı" yaratılarak Haçlı Seferlerine sebep olarak mı kullanılacaktır?

Bence, Paris dergi baskını, sahte fail gösterildiği ortaya çıkan, muhtemelen yabancılarca işlenmiş, aynı günde gerçekleşmiş olması sebebiyle Sultanahmet Turizm Polisindeki canlı bomba olayı da birlikte ele alınmalıdır.
Hem Hristiyan hem de Müslümanlarda hamaset edebiyatıyla seslendirilmesi iki ülkeye tek merkezden operasyon yapıldığını düşündürmektedir.
,
Olayları zamanında tartışıp, yetkilileri gerekli önlemleri almaya zorlamazsak, şartlar bizi istemediğimiz yaşam şartlarına zorlayabilir.

O zaman pişmanlığın fayda etmeyeceği zamandır.

Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

EKTİR;
Oysa daha, Charlie Hebdo dergisine yapılan sadırının IŞİD, olduğu ama , Sultanahmet Turizm Polisi saldırısının canlı bombasının kimliğinin açıklanmadığı zamanda, "Türkiye Fransa Kurbağayı Isıtıyor(Tıkla)" başlıklı makalemde, "tek merkezden iki ülkeye yapılan saldırıyla, Hristiyan ve Müslüman toplumları birbirine düşman edecek, yeni Haçlı Seferlerine zemin hazırlayacak, C.I.A merkezli bir operasyon olduğunu yazdığımda aşağıdaki bilgilerin hiç birisi mevcut değildi. Zaman benim tespitlerimin doğru olduğunu kanıtlamıştır.

Paris Charlie Hebdo karikatür dergisine yapılan saldırı ile eş zamanlı olarak ülkemizde İstanbul Eminönü Turizm Şube Müdürlüğüne yapılan saldırıyı ilk önce  PKK'nın yan örgütü olan DHPKC (Tıkla) üstlenmişti. Olayın faili de PKK'nın pişmanlar kadrosundan Elif Sultan Kalşen adlı genç bir kadının üstlendiği açıklanmışsa da, teşhise giden Elif'in annesi morgdaki failin kızı olmadığını belirtmiş, ardından da adı geçen genç kadın ben buradayım diye açıklama yapmıştı.

Sonunda Polis doğru açıklamayı yaptı ve canlı bomba olan kadının IŞİD elemanı olan Dağıstan'lı Riana Ramazova(Tıkla) adlı "28" yaşında bir militan olduğunu duyurmuştu.

Aynı örgüt, Fransa'da peygamber Muhammet'in hakkında ahlaksız yorumlar yapan dergiyi cezalandırmak için saldırı yaptığını söylemiş, AKP örgütlerinden ve işbirliği yapan dini tarikatlardan IŞİD'e destek söylemleri basına yansımıştı.

Peki, Turizm polisi de mi Muhammet karikatürleri çiziyordu? IŞİD hiç bir denetim yetkisi olmayan, yerli vatandaşlarla işi olmayan soyut, sadece yabancıların adli müracaatlarına bakan bu polis birimine neden saldırmıştı?

Bunun açıklaması ise ne örgütçe ne de hükumetçe yapılmamıştı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nn saldırı olayını kınamak, basın özgürlüğüne saygısını göstermek, batıda oluşan haçlı koalisyonunu teselli etmek için "Je suis Charlie (Ben Çarli'yim" demeye giderken neden "Je suis Kenan Kumaş (Ben Kenan Kumaş'ım)" demeyi ihmal etmişti.

DHKP-C terör örgütü (Tıkla) de açıklamasını geri çekmişti.

Bunlar ne demek oluyordu?

PKK, IŞİD, DHKPC, EL KAİDE gibi terör örgütleri ABD'nin istihbarat örgütü olan C.I.A imalatı örgütlerdi. Ülkemizin başında 13 yıldır iktidar olan AKPKK koalisyonu da El Kaide'nin üzerine yıkılan 2001 New York İkiz Kule tezgahını takiben G.W.Bush'un ilan ettiği Haçlı Seferinin ardından başlatılan Afganistan, Irak işgallerine çanak tutmuş, işbirliğinin her türlüsünü de yapmıştı.

11 Eylül 2001'de ilan edilen Haçlı Seferi henüz tamamlanmadığından, bu işgali, büyük bir haçlı seferiyle gerçekleştirebilmek için Hristiyan batılı devletlerde kamuoyu yaratılması operasyonunun bir aşaması olan C.I.A imalatı terör örgütlerinin batıyı ayağa kaldıracak cinayetler işlemesi, bizde de batı düşmanlığını körükleyecek benzeri eylemlerin icra edilmesi gerekiyordu.

Paris Charlie Hebdo dergisine saldırarak "cihad'çı" olan IŞİD örgütü, Sultanahmet Turizm Polisine saldırınca ne oluyordu?

Turizm polisi de mi Haçlıydı ve Çarli dergisi gibi İslam ile alay ediyordu?

Hayır.

IŞİD'i dini koruyan, din adına cihad yapan örgüt olarak göstermek uğruna, Turizm polisine yaptığı saldırı IŞİD'e mal edilmeyip PKK'nın yan kuruluşuna mal edilerek IŞİD sevgisi körüklenecekti.

AKPKK koalisyonunun siyasi ortağı olan IŞİD bu yüzden korunmuştu. Ama ne olduysa oldu, polislerin, savcıların vatanseverliğinden midir, hükumetin IŞİD konusunda siyaset değiştirdiğinden midir, sonunda olaydaki IŞİD bağlantısı belki de mecburiyetten ifşa edilmişti.

İçişleri Bakanı Efkan Ala konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Önemli bilgiler elde ettik, kimliğini tespit ettik. Daha önceki Dolmabahçe saldırısıyla ilgili bazı gözaltılar oldu, onlar tutuklandı. Soruşturmanın selameti ve irtibatların ortaya çıkarılması bakımından bu aşamada ayrıntılı açıklama yapmayı doğru bulmuyoruz." dedi.

NWO'nun (Yeni Dünya Düzeni örgütü) en önemli ortaklarından olan ve Suriye'nin işgalini savunan Fransa ve Türkiye'nin, IŞİD ortaklıklarıyla, Müslümanları "cani, katil, insanlık dışı, yok edilmesi varlıklar" olarak gösterecek, gayrimüslüm dünyanın Haçlı Seferine ikna edilmesi ilave ekonomik krizlerle de desteklenerek kolaylaştırılırken bizde de "batı,Hristiyan düşmanlığı" körüklenerek, büyük bir savaşa psikolojik zemin hazırlanacaktı.

Müslüman ve batılı halklar, dünya nüfusunun yarısını temizlemeyi hedef alan bu küresel savaş projesine destek veren hükumetlerini, basınlarını, iş adamlarını iyi denetlemek zorundadırlar. Aksi halde, herkesin pişmanlık duyacağı insanlık dışı kitle cinayetlerine zemin hazırlamış, ve suç ortaklığı yapmış olacaklardır.

Takdir okuyanlarındır.

Alaeddin Yavuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.