Sayfalar

26 Aralık 2014 Cuma

ATATÜRK DEĞİL, MUSTAFA KEMAL (Kamal)

Mustafa Kemal hakkında
geçmiş tespitlerimden birisi


Atatürk, adı, , aslında hiç bir şey olması gereken, ama, sahip olduğu bütün kariyerini, karizmasını Mustafa Kemal’e (Kamal) borçlu olan, ölüm döşeğinde ona askeri darbe yapan, öldürülmesinden sonra da adını her yerden temizleyen Bitlis Yezidi İsmet İnönü tarafından verilen bir önergeyle kabul edilmiştir.

Oysa, “Babalık, Atalık” terimleri hem Türk tarihine hem de İslami inanışa aykırıdır.
Halen, İsa peygamber, Hristiyanların “Allah’ı yani Babasıdır” ve yeryüzünde onun temsilcisi kabul ettikleri Vatikan’da oturan “Papa (Baba demektir)” da topunun babasıdır.
Hristiyan mezheplerine göre bu baba Moskova Patriği, Ermeni Patriği, Süryani, Kipti patrikleri olarak da anılabilir.



İsa, hem kendisinin dedesi Kutsal Ruh,
hem kendisinin babası BABA,
hem de kendisi BABA'nın oğlu İsa /Kuz'dur.
Bütün Hristiyanların da "BABA'sıdır.
Yezidi Kürtler, Allah’a, “Allah” adı ve “Ay Tanrısı”  sıfatıyla tapınırlar. Kızı olan Tavus adını verdikleri dişi şeytanın Âdemi yarattığına, kendilerinin de Âdem ile Havva’nın terinden yaratıldığına inanırlar.

Ata’lık yani Baba’lık Allah’ın “Baba” olarak kabul edilmesine dayanır. İslam öncesi Hicaz Arapları da , Allah’ın kızı ve güneş tanrıçası El Uzza ile ilişkisinden ilk yedi gök cismi/gezegenin ve diğer gök cisimleri olan güneş ve gezegenlerin doğduklarına inanır, bunların başta Allah olmak üzere 360 tanesini büyük sayıp, her bir Arap kabilesinin bunların soyundan geldiğine inanırlardı.

Bu ensest, yani “aile içi cinsel ilişki sonucu üreme” ile üreyen tanrıları ailesini taklit olarak da Arapların da ensest evlilik yoluyla üremelerine sebep olmuştu.
Kürt Yezidiliği de zaten Hicaz Arap Mecusiliğine Zerdüştlük ile Arap dini harmanı bir inançtır) inanan Halife Mervan soyundan gelen Şeyh Adi tarafından 12. yüzyılda yazılmış yeni bir dindir.

Ürdün Hazor'da 1948'de bulunan Allah putu.
40cm.boyundadır.
M.Ö.2300'lerde Petra Krallığında
Allah'ın kızları, El Lat,
El Uzza ve Menat

Arap dininin temeli, Sümer, Mısır, Hint, İran dinlerine dayanırdı ve bütün bu dinlerde de “ensest üreme” esastı. Millet, Tevrat’taki adıyla “Ulus” bu ensest üreme dinlerinden adını alan bir terimdir.
Her ulusun, göklerde bir tanrı soyu babası vardı ve kıyamete kadar o tanrı onların koruyucusu yani “BABASI” olacaktı.
Babalık ya da Babailik denilen inanışların temeli bu dinlerdir. Kısaca, “BABA/ATA” sıfatı, insan şeklinde olan, insanlar gibi üreyen en büyük tanrının ve yeryüzünde onun temsilcisi gösterilen dini şahsiyetin adıdır.

Oysa Türk Karahan dininde Türkler, yaratılışta, “19 kavim” olarak yaratılmışlar ve “ensest üremeden muaf” yaratılmışlardır.
Gen bir Arap gezgin olan İbni Fadlan da Türklerin yaratılışta “22 Kavim olarak yaratıldıklarını”, aralarında zina, ensest ilişki yaşamadıklarını yazar.
İslamiyet de bu “ensest üremeyi Nur Suresi 31. ve 33. ayetlerde kesinlikle yasaklar ve Allah’ı “her şeyin mutlak yaratıcısı” olarak tanımlarken, onu “doğmamış, doğurulmamış, çocuk, eş sahibi olmayan” üstün, ayrı bir özellikte tanımlar ve “BABA/ATA” dinini ret eder.

Öyle ise, “ATA/BABA” sıfatı, hiç kimseye verilemez. Hiç kimse Türk milletinin “ATA’SI, BABA’SI” da olamaz. Bunu kabul etmek, Türk milletini putperest olarak tanımlamaktır.
Türkiye cumhuriyeti Müslümanlarının da “ensest üreyen aileler olmadıklarını” göz önüne aldığımızda, hiç bir Türk ve Müslümanın “ATA’SI, BABA’SI” bir insan olamaz.
Bu insan, Mustafa Kemal de olsa.
Tarih boyunca Türk milleti çok büyük soykırımlara uğramış, Ergenekonlardan çıkmış ama kimseye “BABA/ATA” ya da “ANA” dememiştir.

Türk dini geleneklerinde de İslami geleneklerde de “Anıt Mezar” yoktur.
Allah'a Yakmalık kurban adağını
yakmakla görevli Yahudi din adamı
Anıt geleneğini en çok Tevrat’ta görüyoruz. İbrahim peygamber, Hacer Ana’dan başlayarak bütün Yahudi peygamberleri Allah’ı gördükleri yere hemen taşları üst üste koyarak bir tepecik yaparlar ve buna “ANIT” derler. Daha sonra gelerek o anıta, çocuklarından veya hayvanlarından bir kurban keserek dua ederler, anıtı kurbanın kanıyla yıkarlar, etlerini de iğne ucu kadar kemik, parça kalmayıncaya kadar kurdukları bir mangalda yakarlar.


Mustafa Kemal’e de “ANITMEZAR” yapma fikri de gene Müslümanlara ait değildir. ANITKABİR, İsmet İnönü zamanında planlanmış, Adnan Menderes tarafından tamamlanmış ve Mustafa Kemal’in naaşı, onun zamanında ANITKABİR’e Etnografya Müzesinden alınarak taşınmıştır.

Türkler, büyüklerini, gösterişli yerlere değil, akarsuların altına gömerlerdi. İslamiyet, anıt mezarı yasaklamıştır.
Hem Türk hem de Sünni Müslüman olan Mustafa Kemal’in “ANITMEZAR” istediğine ben inanmıyorum.
Musevi Adnan Menderes'in 
tamamlattığı ANITMEZAR

İstemiş olsa bile mutlaka etrafındaki Yahudi-Musevi tayfasının etkisi vardır. Çünkü, o Yahudi azınlığa çok sahip çıktığından, ona düzenlenen suikastlardan kurtulduğunda Yahudi cemaatinin şükür ayinleri yaptığını o zamanki gazetelerden biliyoruz.

Bu konuyu, geçmiş yazılarımda işlemiştim. Ancak, şimdiki cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin Mustafa Kemal’e saldırıları yüzünden, ortamı bulandırmak istemediğimden bu konuyu deşmemiştim.
Hem Türk milletinin en eski dinlerinde yeri olmayan, hem de en son dini olan İslam dini ilkelerine göre de "terk edilmiş olan" ANITMEZAR inşa etme ve "ATA/BABA" adı vermeyi uygun bulmuyorum.
Mustafa Kemal, 200 yıldır haçlı devletlerine karşı zafer tatmamış, kendisine saygısını tüketmiş,
30 Ekim 1918 Mondros Anlaşmasıyla, yıkılmış, orduları silahlarıyla teslim olmuş, sadece devletin tasfiyesini sağlamak için başında padişah bırakılan kukla bir enkazdan "yarı bağımsız" bir devlet çıkartmıştır.
Halkına çağdaş eğitim ve demokratik haklar kazandırmış, Türk milletine büyük önderlik ve hizmetler vermiş, çok kıymetli, tarihi kişiliği olan Mustafa Kemal gibi bir evlat yetiştiren, bu evladıyla da övünen Türk milletine kimse baba olamaz.
Mustafa Kemal, Türk ve Müslüman milletlerinin, hatta, bağımsızlık savaşı vermeye cesareti onun kişiliğinde bulan ezilen milletlerin de kıymetli bir evladıdır.
Baba olan milletlerdir, fertler değildir.

Milletlerin yaşam şekillerini dini inançları belirler. Türk milletinin de yaşam şeklini belirleyen hem ilk hem de son dini olan İslam'a da ters olan bu geleneğe karşıyım.
Buna rağmen, onun adını silmek için fırsat kollayan, Türk ve Müslüman görünümlü, iktidar, muhalefet partileri ve arkalarında olan her türlü kurum ve kuruluşların ekmeğine de bu yazı ile yağ sürmek değil aksine onların Mustafa Kemal'in daha gönüllerden tasfiyesini bitirmeden, kendilerini "Allah, Mesih" ilan edişlerini de her gün ifşa etmekteyim.

Şimdi, ise tekrar etmenin zamanıdır. Çünkü, CHP-MHP-Işıkçı Gülen Cemaatinin, “Ermeni koalisyonu”, AKP’ninde Süryani, Yezidi, Rum koalisyonunu oluşturmaları, her iki tarafın da Mustafa Kemal’e kinlerini dökerken, “Anıtkabir ve Atatürk” adlarını kullanarak, bu büyük insanı gözden düşürdüklerini gördükçe, buna bir son verilmesi gereğine inandım ve yazdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.