Sayfalar

2 Aralık 2014 Salı

AKP İSTİKRAR, MUHALEFET DENGE, HOŞ GELDİN EMİNE YENGE!

AKP, hükumetinin, ülkemizde 13 yıllık iktidarı boyunca izlediği tehlikeli, ihanet olarak tanımlanacak siyasetlerinden şikayet eden kesimler her gün hızla artarak büyümektedir.
Buna rağmen, TBMM’de bulunan muhalefet partilerinin birisi zaten malum terör örgütünün ABD ve AB haçlı koalisyonunun baskılarıyla oraya soktuğu memurudur. Geriye ise anamuhalefet partisi ile milliyetçi çizgisini koruyan, kendisini derin devletin görevlendirdiği sigorta olarak gören, buna rağmen ABD ile birlikte çalışan, adı “Milli” olan ama işleri “milli olmayan” bir kurumun memuru olduğu kesinleşmiş, her sıkıştığında hükumete koltuk olan bir parti başkanın idaresindedir.

Her iki parti de, hükumetin keyfi hukusuzluklarına karşı bu güne kadar gerçekten ciddi olarak karşı koymuşlar, halkın da takdirini kazanmışlardır.
Buna rağmen bir türlü “iktidara oynamamaları” ise halkın onlardan beklediği yeni, bağımsızlıkçı, içinde bulunduğumuz belalardan kurtuluş getirecek çözümleriyle iktidara yürümeyi bir türlü yerine getirmemeleri de “neden” sorusunu akla getirmekte ve yüreklere kuşku getirmektedir.

Yeryüzünün idaresini ele geçirmiş batılı devletlerin iktidar partisini tayin ettikleri artık genel kabul gören bir görüştür. Ama muhalefeti de tayin ettiğini, bu ülkenin tarihinde ilk kez yazmak bana nasip olmuş, ABD’den, büyük umutlarla ülkemize gelmiş olan Oktay Sinanoğlu tarafından da yazımdan aylar sonra Tv’lerden dile getirilmişti.

Ortodoks Hristiyan R.Tayyip Erdoğan,
Papa'sından (Baba) aferin aldı.
AKP’nin ilk altı yılına kadar, muhalefet partilerinin, hükümetlerin yaptığı iyi hizmetleri de, yolsuzluk, hukuksuzluk olarak göstermek veya sadece karalamak gibi kendilerine puan kaybettirecek akıl dışı siyasetler yürütmelerinin de sırrının bu olduğunu ilk kez keşfettiğimde, bloglarımdaki yazılarımda bunu terk etmelerini önermiştim. Bu terk edildi. Ülke siyaseti bir çirkinlikten kurtuldu.
Diğer yandan, her gün her türlü yolsuzluk, hırsızlık, yağma tarzı hukuki suçlarıın hükümet üyelerinin aile fertlerini de ortak ederek işlendiği, devletin bekasının tehlikeye düştüğünün ayyuka çıktığı, terör örgütü ile yasa dışı gizli anlaşmalar yaptıkları iddiasına bile “şerefsizlik” tanımlaması yapan hükumetin bu işlerinin terör örgütünce ve yabancı kaynaklarca lanse edilmesine rağmen, muhalefetin, hükumeti indirecek hiç bir şey yapmaması, muhalefetin, hükumetin suç ortağı olduğuna bizi ikna etmiştir.

Ülkemizde, muhalefetin de batılılarca tayin edildiği, devleti idaresine talip olmak yerine, iktidarın işlerini kolaylaştırması için çalıştığını artık kendileri de dile getirmektedirler.

Papa, R.T.Erdoğan'ın günahlarını bağışladı.

Bu gün, 02 Aralık.2014 günü saat 15.00 haberlerinde, anamuhalefetin yayın organında, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, 1980 cuntasının kalıntısı olan “seçim barajı” kozunun hükumetin elinden alınabileceğinin TBMM’de tartışılmasıyla ilgili canlı röportajda, CHP’li Akif Hamza Çebi ile MHP’li tarihçi ve eski TTK başkanı Yusuf Hallaçoğlu konuştular.
Haber spikeri Yusuf beye MHP’nin tutumunu sorduğunda, verilen cevap tam siyasetçi kimliğine yakışan bir cevaptı;
-“%10 seçim barajı yüzünden, AKP, 63.000 oy ile bir milletvekili çıkartırken MHP 107.000 oyla bir miletvekili çıkartmaktadır. Biz bundan zarar görmekteyiz, ama “ÜLKEDE İSTİKRAR SAĞLANMASI İÇİN”, biz bu değişikliğe karşı çıkacağız.” Diyerek, hükumetin her şeyi saat gibi idare ettiğini, “ülkemizin siyasetinde İSTİKRAR”ın sembolü, kendilerinin de “DENGE” unsuru olduğunu belirtmiş oldu.

Akif beyin konusu ise farklıydı ve ;

“Bu ülkede, yıllardır Kürt sorununun serbestçe tartışılabileceği bir ortamın yaratılması için çalıştıklarını ve bunun için çalıştıklarını” söyleyerek, bütün muhalefet çabalarının, “Bölücü Kürtçü siyasetlerin halka kabul ettirilmesi” olduğunu itiraf etmiş oldu. Sank, 13 yıldır, sıfırı tüketmiş terör örgütünü, “Kürt sorunu benim sorunumdur” diyen Tayyip Erdoğan eliyle, “ayrılıkçı Kürt ordusu” haline getiren, mevcut devleti savunmayı “ırkçılık, faşizm”, Kürtçü, diğer etnik farklılıkları kaşıyıcı siyasetleri” savunanları da “Müslüman, demokrat, özgürlükçü” ilan etmeleri, İmralı adasındaki ceza evini, Kürtçü, bölücü ihanetlerin idare merkezi, malum haini de “olmayan Kürt devletinin siyasi önderi” haline getiren AKP’nin yaptıkları yetmiyormuşçasına CHP’nin de daha da arttırma isteğini vurgulaması kendilerinden artık hiç bir şey beklenmeyeceğini ortaya koymaya yetmektedir.

TBMM muhalefet partilerinin, terör örgütünün postacılığını yapan, terörist çetesi olanı dışında kalan, ülke yönetimine aday görülen iki büyük partisinin de ülke yönetimine aday olmadıkları, mevcut hükumeti “İSTİKRAR UNSURUNUN TEMELİ”, kendilerini de “DENGE UNSURU” olarak görmeleri demektir.

Bu güne kadar, AKP’nin tehlikeli, ihanetlerle dolu, devleti “dar-ül harp/savaş alanı” görüp yağmalama kararı almış, Nurcu ve Işıkçı/Gülenci, İslam’ı Ortodoks Hristiyanlığa dönüştürmek üzere İngiliz-Amerikan istihbaratlarınca kurulmuş hareketin elinden kurtarsınlar diye, eğrilerine, doğrularına bakmadan, hangisi kuvvetliyse muhali olan CHP ve MHP’ye oylarınızı verin çağrısı yaptık, buna çalıştık ta ne oldu?

Bin bir emekle, hak etmedikleri halde kendilerine verilen oylarına bile sahip çıkamadılar.
Ülkemizin tasfiyesine sebep olacak ihanetleri her gün gören, yeni bir kurtuluş hareketi bekleyen bizlerin bu hainlere söyleyecekleri söz de olacaktır elbette.

Yüksek yargı organı hakimliğinden, CHP’ye katılmasıyla başlayan siyasi hayatına kadar devlete bağlılığından, Atatürk’ün ilke ve inkılaplarından taviz vermeyen, bu uğurda chp’den bile istifa ederek yeni bir kurtuluş hareketi başlatan Emine Ülker Tarhan ve arkadaşlarının kurduğu Anadolu Partisi ülkemiz için bir umut olabilir.

“-Madem ki, AKP İstikrar, Muhalefet Denge, o zaman Hoş geldin Emine Yenge”
 Veya TBMM dışından yakında gerçek profilleri ortaya çıkacak olan herhangi bir yenge, hala,amcalardan, kardeşlerden birileri.


Alaeddin Yavuz
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.