Sayfalar

11 Nisan 2014 Cuma

MİT YASASI BU DEVLETE ATOM BOMBASI ATTIRIR

MİT YASASI BU DEVLETE ATOM BOMBASI ATTIRIR

“Başbakan en son M.İ.T'e dış ülkelerde ve içeride operasyon yetkisi vermek gibi, neden yeni, baskıcı yasalar peşinde koşuyor, neyi amaçlıyor, hangi endişelerle bu işlere kendini mecbur hissediyor, tepkiler neden geliyor?” sorusunun cevabını bilmeyenlere açıklayalım.

Amerika Birleşik devletleri ile onun siyasetlerine abone olmuş Avrupa Birliği ülkelerinin 21. yüzyılda yeni dünya düzenini kurmak, sömürgeci çıkarlarını yüz yıl daha güvenceye almak için ortaklaşa yürüttükleri Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Kuzey Afrika projesinin eşbaşkanı , taşeron memuru olarak atanmış, Recep Tayyip Erdoğan’ın bu projedeki görevi 2011 Libya işgaline kadar başarıyla sürdü.

Görevinin başta ülkemizi ve proje alanına giren diğer “21” Müslüman ülkeyi, sınırlarıyla, rejimleriyle, hükumetleriyle tasfiye etmek olduğu ortaya çıkınca, bir de Yeni Osmanlı siyasetleri ifşa olunca, birden kendi başına, yapayalnız kalıverdi.

Buna, Suriye’den başka Akdeniz’de askeri üssü bulunmayan Rusya’nın tekrar bir kutup olarak ortaya çıkması ekleniverdi. Hemen Suriye’nin işgaline engel oldu ve güç dengeleri değişti. Bu defa, batılı ülkeler olası bir dünya savaşının çıkmasını önlemek, ezilen ulusların gözünde, geçen 10 yılda yerle bir olan imajlarını düzeltmek için işgalden vaz geçtiler veya ertelediler.

Ama Suriye’nin işgalini Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Mısır üzerinden gönderdikleri teröristler, sivilleştirilmiş paralı askerler aracılığıyla yürütme kararı aldılar.

Bu karar gereğince, asırlardır Müslüman takiyesi yapan ama açık-gizli Hristiyan ülkelerle birlikte hareket eden, Sabi, Süryani, Şemsi Yahudi, Yezidi, Yahudi Kürtlerden,  kripto Hristiyan Rumlardan kurdukları El Kaide, El Nüsra ve Türkiye’den ÖSO gibi terör örgütlerine askeri, mali, siyasi destkler verdiler ve Suriye rejimine karşı savaştırdılar. Bu halen “Cihat” adı takılarak sürdürülmektedir. Bu, sözde cihata katılan askerlerin (!) ana, bacı, kızları ile bile cinsi münasebetlerinin helal olduğuna kadar, ne İslam’da ne Hristiyanlıkta yeri olmayan, dinden çıkmayı gerektiren çirkin, Sabi, Zerdüştlük gibi antik çağ dinlerinde kalmış putperest dini geleneklere uygun fetvalar verdiler, sanki Allah’tan izin almışçasına cennetler vaat ederek gönüllü kadınlar gönderdiler. AKP hükumeti de buna katkılarını fazlasıyla yapmıştır. Delilleri tartışmasız ortadadır.

Hükumetin bu taşeron siaysetlerinin, devleti savaşa sokacağı, komşu halkarın halkımıza düşman edileceği, devletin işgale açık hale getireceği gibi mantıklı endişeler nedeniyle, halkın %57’si bir şekilde hükumetin siyasetini onaylamadığını son yerel seçimlerde de göstermiştir.

Asıl görevi, Türkiye cumhuriyetine hizmet değil, onu da tasfiye etmek olan başbakan ve partisi, başta kendi halkını bütünüyle arkasına alamadığı, Müslüman ülkelerde saygınlığını yitirdiği için amirleri olan batılı devletlerin gözünden düşmüş, onları yeni bir siyasi önder arayışına sokmuştur.

Yaptıkları yüzünden, hükumet görevinden çekildiğinde, ne kendi halkının arasında dolaşabilecek ne de sığınmak için bir ülke bulabilecek yüzü kalmadığından iktidarda kalmaktan başka çaresi olmadığını da bilmektedir.

Bu nedenle, kendisinin halâ sömürgeci batılı efendilerine hizmet edebileceğini kanıtlamak için, kendisine muhalif olan kim varsa ezmekte, sindirmekte, halkı dini ve ırki kökenlerine göre bölmekte, kendisine inanan, artık kader birliği etmekten başka çare kalmadığı için desteklemekte olan kesimle de komşu ülkelere gizli açık askeri, siyasi operasyonlarını sürdürmektedir.

Bu çaresiz çırpınışının III. Dünya Savaşını çıkarabileceğini bilerek, taşeronluk görevini kendisini emniyete almak uğruna sürdürmektedir. Bu uğurda her gün Twitter, Youtube, Google blogları gibi küresel sosyal iletişim ağlarını hiçbir hukuk kuralına bağlı olmadan yasaklamaktadır. Yasakçılığı yüzünden de uluslararası rezil olmuş, dünyanın bütün haber kanallarında her gün kendisiyle alay eden yayınlar, animasyonlar yayınlanmaktadır.
Bunlar yetmezmiş gibi, şimdi de tek ve en büyük destekçisi olan Milli İstihbarat Teşkilatını hem halkı sindirecek hem de dış ülkelere operasyonlar yapabilecek yasalarla güçlendirme çabasına girmiştir.

Oysa kısa adıyla M.İ.T olan bu teşkilatın böyle bir görevi olmadığı gibi, böyle bir görev verilmesi de kendi çıkarları açısından bile zararlıdır.

60 yaşına gelmiş bir başbakanın, en azından James Bond filmlerinden bir tanesini, ya da kendi yandaş kanallarında yayınlanan Amerikan ordusunun donanmasıyla veya bireysel casuslarıyla yaptığı operasyonları işleyen filmlerden bir kaçını seyretmiş olması gerekir.
Bu filimlerde yürütülen casusluk ve askeri operasyonlara katılanlara amirleri, “yakalanırlarsa, devletin arkalarında olamayacağını, konuşmamaları, görevli olduklarını söyleseler dahi, devletin sahip çıkmayacağı, kendi başlarına kalacakları tembih edilmektedir.

1914 Wilson ilkelerinin bütün düyada kabul görmesinin ardından, I.Dünya savaşından sonra İngiltere, Cemiyeti Akvam’ı kurmuş, II.Dünya savaşından sonra da yeryüzünün hâkimi olan A.B.D bu kurumu, Birleşmiş Milletler (U.N) adıyla yenilemiştir. Bu örgütün beş esas üyesi A.B.D, İngiltere, Rusya, Çin ve Fransa’dır. Bu devletlerin onayları olmadan da bu örgüt karar alamamaktadır.
Birleşmiş Milletler (B.M) yasasına göre, hiçbir ülke diğer komşusu üzerinde toprak işgaline kalkışamaz ya da açıktan komşu ülkelere düşmanca tavır içine giremez. Girerse bu kurumun kuracağı Uluslar arası mahkemede yargılanır ve belirtilen cezaya katlanır. O cezayı çekmezse, o ülkeye askeri baskı dahil her şey uygulanır.

B.M yasasına göre, M.İ.T’e uluslararası operasyon yetkisi vermek, açıkça yeryüzünde bütün muhalif devletlere savaş ilan etmektir. B.M.’nin kurucu üyelerinin bile kendilerini sakladıkları böyle işleri yasa çıkartarak yapmak, ancak, belediyeye topçu olarak girip muhasebeci maaşı alan, kahvede konken masasından kaldırılıp bu ülkeye başbakan yapılmış Tayyip Erdoğan ile ahmak, ırkçı Kürtçü başçavuş Hakan Fidan gibilere yakışır ama Türkiye Cumhuriyetine değil.

Ey AKPKK hükumeti, biliniz ki, başka devletler içinizde yaptığınız işlere ses etmeyebilirler veya idare edebilirler, uyarılarla, küçük yaptırımlarla sizi yola getirmeyi deneyebilirler. Ama, siz dış devletlerde operasyon yetkisini “yasa ile” verirseniz ki bu apaçık savaş ilanıdır.
İster batı, ister Avrasya blogunda olunuz fark etmez. Sizin bir casusluk faaliyetiniz suçüstü yapıldığında veya B.M komisyonunda delillendirildiğinde en başta bu örgütün vereceği ceza ile bu milleti mağdur, kendinizi mahkum edersiniz. Daha ileri giderseniz, zarar gören karşı blog üyesi ülkelerden birisi içinde en az 16 ile 20 kadar, her birisi Japonya Hiroşima’ya atılanın iki katı güçlü nükleer başlık bulunduran bir füzeyi tepemize iki dakikada dikerler. Ülkemizin atmosferinde kapakları açılan başlıktan her birisi bir şehrimize programlanmış, “20“ atom bombası bir anda, 20 şehrimizi yerle bir edebilir. Zaten bu ülkeyi sırtında taşıyan 16 şehir vardır.

Japonya’ya atılan atom bombasının birisi 100.000 kişiyi öldürdüğüne göre, onun iki katı olan her bir başlığın da 200.000 insanımızı öldüreceği hesaplanırsa toplam “4.000.000” insanımız iki dakika içinde yanarak kül olacak ve bu bölgelerde en az sekiz yıl ot bitmeyecektir.

Bu olmasa da ülkemizi açık işgale bırakacaksınız. Ki tehdidin durumuna ve sizin de suçluluğunuza bakılarak güvendiğiniz ülkeler de size silah satmayacağına göre, bu orduyla hangi işgali önleyeceksiniz?

Böyle sonuçlanması basit bir mantıkla anlaşılabilecek siyasetleriniz sonucunda ”savaş suçlusu” sayılacağınızdan zaten gidecek ülke bulamayacağınız gibi bu millet de sizi çiğ çiğ yiyecektir.

O zaman, yıllardır bunca yolsuzluk, hırsızlık, nüfuz ticaretiyle koyacak yer bulamayacak kadar çok olduğu aleni olan paralarınızı yiyebilecek, sefasını sürebilecek bir dünyanız da olmayacaktır.

Bütün dünyada istihbarat teşkilatları asla yasayla korunmazlar. Yasa dediğin, kağıt üstüne yazılmış bir metindir. Size istihbarat getirilmesini sağlamaz, tembel memura iş yaptıramaz.

Öyle ülkeler var ki istihbarat teşkilatları bile yoktur.
Adamlar, Bilişim Sistemleri Pazarlamacılığı, Bilgisayar Yazılım Teknikleri, Uluslar arası İthalat-İhracat A.Ş gibi adlarla kurdukları şirketler aracılığıyla bu hizmetleri yürütmekte ve de buna rağmen başları ağrımaktadır. M.İ.T’in de böyle bir örgütlemeye geçmesi Turgut Özal zamanında başlatılmıştı zaten.

Sen ki, açıktan cihana meydan okurcasına mevcut istihbarat kurumuna böyle bir yetki verdiğin zaman en ufak suçlamada kafadan savaş suçlusu ilan edilirsin. Hem kendinin hem de bu milleti hatta dünyanın da başını derde sokarsın.

Her salaklığı, ahmaklığı bu hükumete yakıştırırdım ama bu kadar salaklaşacağını inanın yakıştıramazdım.

Ne kadar salaksınız yahu?
Bu işler yasayla değil, kaliteli insan yetiştirerek, son teknoloji ekipmanlar üretilerek yapılır!

Ha, siz okuryazarlığın faydası olmadığını savunan Selefi, şeyhçi, pirci, dedeci, ruhçu, büyücü,muskacı Nurcular tayfasındandınız değil mi?
Öyle ya, kaliteli eğitimli adamı ne yapacaksınız ki?,

Siz, iktidara geldiğinizden beri televizyon kanallarında cin, ruh gibi üç harflilerin istihbarat işlerinde kullanıldığı fasaryasını yayan, zaten Selefi Nurcu Masonlarsınız, sizin bu yasalara neden ihtiyacınız olsun ki?
Toplayın M.İ.T memurlarını, hükumet de gitsin başlarına, çağırın Fetullah Hocayı, haydi onunla kavgalısınız, o zaman nefesi kuvvetli hocalarınızı mesela Mehmet Görmez’i, kurun bir ruh çağırma masası, yakın mumları, çalın sazları, söyleyin ilahileri, oynatın çarşaflı fahişeleri, toplayın cinleri alın istihbaratı.
Ne istiyorsa verin cinlere, Esad’ı büyülesinler, Suriye ordusunu efsunlasınlar, halkını kandırsınlar olsun bitsin?

Yoksa halka şırınga ettiğiniz bu varlıklar masallarına başta kendiniz de inanmıyor musunuz?

Yahudi tapınak fahişesi cin çağırma ayininde
Ruh gelince heykele girip konuşacak, rahibeyi becerecek, bilgi verecek

Bir zamanlar TRT’de,Lüküs Hayat adlı komedi tiyatrosu vardı, onun unutulmayan repliğinde şöyle bir ifade vardı;
“Şamama kiiim sen kimsin herkes haddini bilsin. Şamama bir ev köpeği sense sokak köpeği!”
Şöyle uyarlarsak;
“Devlet adamlığı kiiim siz kimsiniz? Herkes haddini bilsin! İstihbarat, devlet yönetmek eğitim, siyaset, akıl, tecrübe işi. Oysa siz topçu, çaycı, üçkağıtçı tayfasısınız.

Bu ülkeye atom bombası arttırıacak, işgal ettireceksiniz.
Bırakın bu işleri, ehil olanlar yapsın işleri.

Saygılarımla.


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.