Sayfalar

29 Temmuz 2013 Pazartesi

HER GÜN KÜFREDİLEN BAŞBAKAN VE ONUR

 HER GÜN KÜFREDİLEN BAŞBAKAN VE ONUR

Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan kendisine diktatör diyenlere "Her gün kendisine küfür edilen bir başbakan nasıl diktatör olur?" diye sorarak cevap verdi.

Hitler de diktatördü ona da küfür ettiler ama o da sizin gibi gitmek bilmedi. Sizin gibi sıradan biriyken bazı mason örgütlerince öne çıkartıldı, Alman milletinin gözünde büyütüldü ve adam (!) edilmesinin karşılığını da Amerika'nın Rockefeller şirketlerinden aldığı parayla II. Dünya savaşını çıkarttı. Yaklaşık kırk milyon masum insanın ölümüne neden oldu. Zarar verdiği onca dünya devleti ve milletlerini bırakın sonunda kendisini destekleyen, piyasaya süren Amerikalıların ordusuna Alman milletinin de soyunu kırdırdı.
Elan da kendisine başta Almanlarca ve öteki milletlerce küfür edilmektedir.

Yaptığı iş için kendisine küfür edilen onurlu bir insan işi bırakır kendisine başka iş arar.


Ben emekli bir memur olarak memuriyetim sırasında amirlerimden fırça yedim ama dinleyince hak verdiler. Ama yaptığım işten küfür yemedim.
Verilen görevleri harfiyen yerine getirdim ve emekli oldum.
Memuriyet öncesi de gündelik işlerden düzenli fabrika, şantiye işçiliklerine kadar çalıştım. İşlerden ayrılma sebebim ya işin bitmesi ya gündeliğimin veya aylığımın ödenmemesi ya da en son memuriyete geçiş içindir.
Memur olduğum halde dönerim diye sigortamı ödeyen patronlar ile çalıştım ve saygı gördüm.

Terör örgütü sayenizde hükumet ortağı oldu, özerklik aldı, polis, subay mezun ediyor hem de ülke sınırları içinde. Suriye sınırında ikinci Kürdistan ve Süryani devleti ilan ediliyor ve sizle özerklik ilanını geciktirmesi için çağırtıp ricacı olmanız üzerine bunu erteliyor. Hadi küfür etme!
Hatta hoşlanamdığım insanlar çok iyi ücret teklif ettiyseler bile beğenmediğim için görevi, işi kabul etmedim.

Siz ise 3500 yakın koruma  gittiğiniz yerden sağladığınız en az beş bin koruma eşliğinde, devlet dairelerinde ve ticari kurumlarında çalışan işçi ve memurları, okulda öğrenim gören öğrencileri derslerinden kopartarak zorla doldurduğunuz meydanlarda düzenlediğiniz mitinglerde ortaokul, lise çocuklarını, üniversite öğrencilerini, hatta facebook, Twitter ortamlarındaki gençleri, memurları, işçileri ve sıradan mitinglerde bayrak satarak evine ekmek götürmeye çalışan sosyal güvencesiz garipleri küfür ediyorlar diye sorgusuz sualsiz içeride tutuyorsunuz.

Cumhuriyet tarihinde sizin kadar korkak ve korumaya ihtiyaç duyan siyasi olmadı.

Yetmiyor ayağa kalkmadı diye bazı generallere de aynı şekilde işlem yapıyorsunuz. Genelkurmay tabakası size saygı duymadıklarını, sizinle çalışamayacakları söyleyerek tümden istifa etti.Devlet bir askeri saldırıya maruz kalsa ki Allah korusun orduyu yönetecek general yok. Topuk selamcı çok "Özel" paşanız hariç.

Gezi direnişinde gazla copla yaralanan, nefes darlığına düşen göstericilere kapı açtı diye Koç gurubunun defterini düreceğinizi söylediniz ve işe başladınız.Yardım eden doktorları düşman ilan ettiniz burunlarından getiriyorsunuz. Tabipler Birliğinin yetlkilerini kısan kararnameler hazırlattınız.Baroları da ekleyeyim.

Ya Cem Uzan?
Onun size muhalif olmaktan başka ne suçu vardı? Ya Pamukbank, Galataport ve niceleri saymaya sayfalar yetmez.

Tam size göre bir söz sayın dış güçlerin başbakanı!
Siz bunca muhalefete, hoşnutsuzluğa rağmen ve tepkilerden anlamadığınız için başka yol göremediklerinden dayanamayıp her riski göze alarak edilen küfüre rağmen niye dış güçlerin arkasına sığınarak görevi sürdürüyorsunuz.

Geçenlerde ABD'den gelen bir demokrasi uyarısının ardından İstanbul Borsasının yarı hissesini, ardından Haliç Tersanesini Amerikan şirketlerine devleti peşkeş çekerek bu görevde durmaya, terör örgütü ile kol kola girerek kendinizi padişah ilan etmeye çalışıyorsunuz?

Sizde yaptığınız işin beğenilmediğinden, topluma ve devlete hatta komşu ve uzak din kardeşi Müslüman ülkelere verdiğiniz bunca zarar ortadayken, yurt içinden ve dışından hatta işverenleriniz Amerika ve Avrupa birliğinden her gün uyarıları, ikazlar, mahkum eden mahkeme kararları, TİMES Dergilerinde protestolar ve aşağılamalar yayınlanmasına, eleştiriler gelmesine rağmen istifa edecek kadar onur yoksa o da sizin tercihinizdir.

Yoksa makam koltuğu tatlı mı geldi de bırakamıyorsunuz sayın başbakan?
O koltuğa yapışan ölünceye kadar kalmak istiyor nedense?
Helada olsun makam koltuğu olsun değil mi?

Malum bir çift çarıkla geldiğinizi söylediğiniz iktidar koltuğunda geçen on yıl içinde henüz reşit olmuş çocuklarınıza gemicikler, şirketler, Amerika'da Dünya Bankasında işler, Kuzey Irak'ta ihaleler kazandırarak dünyanın sekizinci zengin başbakanı oldunuz ya!
Hani mal canın yongasıdır. Dünyada mekan ahrette iman misali, milletin vergilerinden işgal ettiğiniz hizmet makamını suistimal ederek gasp ettiğiniz paracıklar, bağladığınız yurt içi ve yurt dışı işlerden, komşu  ülkelerden aldığınız yasa dışı komisyonlar üzerine kurduğunuz lüks yaşantınız var ya?

Hani Lüküs hayat yan gel yat keyfine bak misali Dolçe Vita yasaları üzerine kurulu, halkı dini, etnik olarak ayıran, bölücü, ihanet yaşantınızı kast ediyorum.

Tatlı mı geldi?

Yoksa görevi bırakır bırakmaz yakanıza yapışacak yargı mercilerinin korkusu mudur sizi görevde kalmaya zorlayan?

Din ticareti yaparak geldiğiniz görevinizle dini emirlere aykırı olarak kazandığınız servetiniz, sizin yedi sülalenizin yedi göbek ihtiyacını çok iyi karşılar. Bu durumda belki korkudur sizi göreve yapıştıran, olabilir mi?
Her ne olursa olsun bunca tepkiye rağmen onurlu bir insan görevi bırakır. Onun takdiri de sizindir.

Sizin gibi başbakan olup ta daha basit sorunlar için geçmişte istifa edenler de var.
Bülent Ecevit'in 1979 seçimlerine karar vermesi gibi mesela.Hatta sizi iktidara getiren 2002 seçimlerine kapı açan MHP'nin mevcut hükumeti düşüren kıyağı da sayılabilir.

Ya da komşumuz Bulgaristan'ın onurlu bir başbakanı vardı.
Adı Boiko Borisov, geçen yıl, yükselen elektrik fiyatlarına karşı düzenlenen bir mitingte polis halktan birilerini copladığı için "Böyle devletin halkına zulüm ettiği bir ülkenin başbakanı olamam!" diyerek istifa etti.
Siz ise aksine herkese gaz, toz, cop, ilaçlı su, sorgusuz gözaltı, yargısız infaz her şekilde saldırıyorsunuz. Düne kadar yandaşınız olup artık dayanamayıp muhalefet eden yazarları işten attırıyorsunuz.
Açıkça yalan yere iftiralar atıyorsunuz ki artık valileriniz, imamlarınız bile sizleri yalanlamak zorunda kalıyorlar. Çarşaf peçeli kadına saldırı yalanı gibi, Camide bira içilmesi yalanı gibi.

Bu güne kadar içerden dışardan başkaları sizi yargıladı.

Tınmadınız!

Artık kendi kendinizi yargılama vaktinizin geldiğini düşünmüyor musunuz?

İlle darbelerle gelenlerce Menderes gibi, Mursi gibi birileri sizi def mi etmeli?

Malum darbeler olmasaydı ne Menderes'in ne de Mursi'nin gidecekleri de yoktu ya!


Darbeye karşıyız ama gitmezseniz başka çare var mı bilmem?

Çünkü yargı, seçim kurulları, yazılı-görsel basının tümü, tümüyle devlet ve özel sektörü idareniz altına da almayı başardınız.

Herkesi kendi yargıçlarınızla, vergi memurlarınızla, polisinizle sindirdiniz.

Kim sizi indirebilir ki?

Siz de öylesiniz işte! Menderes ve Mursi gibisiniz!

Gideceğiniz de yok! Acaba darbe çığırtkanlığı mı yapsak ne yapsak? :))

"Sizin aymaz doymazlığınız, devlet makamını şahsi dükkanınız haline getirmeniz, bitmeyen baskılarınız, yasaklarınız, sonu belirsiz sorgusuz tutuklamalarınız, her gün artan işsizlik, kapanan işyerleri nedeniyle mahv olmuş girişimcilerden ortada kalmış işçilerine kadar acı çekenleri yaratan icraatlarınız, paralı gençlik örgütleriniz üzerlelrine saldığınız pasif direniş yapan aydın, vatansever gençlerin düşürüldükleri kavgalar yüzünden millet birbirini boğazlayacağına darbenin olması ehvendir!" Düşüncesi hâkim olmaya başlamıştır.

Kendi özeleştirinizi gecikmeden yapmanız dileğimle!


Takdir okuyanındır!

Saygılar!

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.