Sayfalar

23 Eylül 2012 Pazar

VAN DA BİR POLİS SIRTINDAN VURULDU

VAN'DA BİR POLİS SIRTINDAN VURULARAK ŞEHİT EDİLDİ!

Polislere AKP'nin veya geçmiş siyasilerin uşakları gözüyle bakıp, kestirmeden yargılamak kolaydır. Ancak yeryüzünde siyasetçilerin takdirleriyle yönetildiklerini, atandıklarını unutmamak gerekir. 

Van'da sırtından vurulan Polis Memuru Tuncay Akyüz'ün haberi için tıkla


Polisin en yüksek amiri Emniyet Genel müdürüdeğil, İçişleri bakanı ve başbakandır. Polis genel müdürleri, İl Emniyet müdürleri, Şube müdürleri, İlçe Müdürleri daima hükümet olan siyasi kadro tarafından tespit edilir. 

Sonunda Polis mevcut yasal hükumetin uygulamalarını yerine getirmekle mükelleftir. Polis beğenenlim veya beğenmeyelim devletin iç güvenlik kurumudur. İç güvenlik tehlikelerine karşı önelem alır. 

Bu iç güvenlik tehlikelerini de siyasi iktidar belirler. Ancak Van'da, Bingöl'de doğu Anadolu'dan İstanbul, İzmir, Edirne'ye kadar öldürülen, şehir edilen polisler sırtlarında taşıdıkları "Türkiye Cumhuriyeti" devletinin üniformasını taşırlar. 

1984'te PKK örgütünün Kenan Evren cuntasınca kurulmasından bu yana polis ve asker "taşıdıkları üniforma" yüzünden öldürülmektedirler. AKP'nin 10 yıllık açılım sıçılım siyasetleri sonucu her gün artan oranda sayılarını hesaplayamadığımız boyutlara ulaşan şehit asker-polis oranı AKP'nin 600 yıllık Yezid Kürt, Arap, Hıristiyan-Sabi-Yahudi Süryani ve Ermeni isyanlarının sonucunda başımıza getirilmiş "hıyanet örgütü" siyasetleridir. 

Doğuda ve terör örgütlerince şehit edilen asker ve polislerimiz "devleti temsil ettikleri, üniformasını taşıdıkları" için öldürülmektedirler. Van'daki polisimiz de haince sırtından bu nedenle vurulmuştur. 

Toprağı bol olsun, ailesine, polis teşkilatına ve milletimiz baş sağlığı dilerim! 

Artan şehitler ve Hatay olayları için TBMM'yi toplantıya çağıran CHP'yi duyamayan ama Amerika'lı bir Hollywood fahişesi için toplanan AKP hükümeti ve Cumbaba makamı sizce ne kadar VATANSEVERDİRLER?


Yine bu gün saat 10.00 sıralarında, "İslam Kürdistan'ı kurdurmak için 1916 yılı başlarında Gürcistan Tiflis'te Rus istihbarat polisine verdiği bilgilerle Van, Bitlis ve doğu Anadolu'nun işgalini sağlayan, düzmece bir operasyonla Ruslara sözde esir düşerek Türk ve Müslümanları Rus devrimcilerine karşı kışkırtan, bu arada onun ihanetinden altı ay sonra Yıldırım Orduları komutanlığına getirilen büyük önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından bölgenin kurtarılarak "Kürdistan " kurulmasını engelllediği için Atatürk'ü öldürme teşebbüsünde bulunan ama başaramayan ardından ona ve devrimlerine karşı 26 Kürt isyanı çıkarılmasında "fikri ödnerlik" eden, Vatikan'dan İngiliz- Amerikan, Rus mason localarına kadar her türlü düşmanla işbirliği içinde bulunan, 1952'de Vatikan'dan" sadakat ödülü" alan (Kaynak; Deliüzzaman'ın "Tarihçe-i Hayatım" ve risaleleri, şuaları lemalarıdır.) İslâm Kürdistancısı Deliüzzaman'ı Said-i Kürdi'nin  memleketi Bitlis- Güroymak (Nors/Norşin/Nurs) yakınlarında bir askeri konvoya tuzak kuran Yezidi Kürt- Ermeni, Zerdüşt, Sabi-Hıristiyan-Yahudi Süryanilerden oluşan teröristler tek suçları "zorunlu vatan hizmetini yerine getirmek" olan askerlik görevlerini yaptıkları için uzaktan kumandalı mayınlarla tuzağa düşürülmüşlerse de bildirildiğine göre can kaybı bu defa olmamıştır.

Şehit çocuklarınız için ağlamak, yırtınmak yetmez. O kadar biz de üzülüyoruz. Gelmiş geçmiş hükumetleri, genelkurmay heyetlerini Kenan Evren'den başlayarak tazminat davası bombardımanına tutunuz!

 Nemrut ateşlerinden daha sıcak, Allah'ın cehenneminde bile olan eziyetlerde bahsi geçmeyen sıcaklıklardan daha sıcak ateşlerde rokaetatar ateşleri ile yakılarak külü bile kalmayan, olay yerinde bulunan insan kalıntılarından alınan parçalarından elde edilen DNA hücrelerinden ancak bir haftada kimlikleri tespit edilmeye çalışılan şehitl evlatlarımız Haçlı Avrupa ve Amerika işbirlikçisi terör örgütü ve hükümetlerin ve 12 Eylül 1980 darbecilerinin yürütttükleri Türk ve Müslüman dünyasını satan, "Haçlı Askeri" eden siyasetlerinin şehitleridirler.

Şehit çocuklarınız için ağlamak, yırtınmak yetmez. O kadar biz de üzülüyoruz. Gelmiş geçmiş hükumetleri, genelkurmay heyetlerini Kenan Evren'den başlayarak tazminat davası bombardımanına tutunuz!

Bitmeyen, arkası gelmeyen şehit cenazelerinin tek sebebi bu "hıyanet" yapılanmasıdır. 

Uyanın, hesap sorun artık ey millet!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.