HALK TV KAPANMIŞ DUYDUNUZ MU?
CHP'li değilim ama,CHP'ye dış güçlerce verilen bir parçacık destek,dünün dünyanın bebek bu günün ağabey imparatoru olan ABD'nin "bizim çocuğu",12 Eylül 1980 cuntasının ürünü olan AKP ile başımıza örmeye çalıştığı,Sünni Müslüman maskeli,dönme (Harran Sabisi) ,Süryani, Ermeni,Yezidi Kürt milliyetçilerinin (Şıhlık,Pirlik Yezidi Kürtlerin inancından gelir.Töre cinayetlerinin kaynağıdır.) başını çektiği ideolojisi ABD-İngiltere istihbarat masalarında hazırlanmış,"Şeriat Türkiyesi" belasından kurtulmak,demokratik haklarımızı kısmen olsun korumamız için,batının bize verdiği "son şanstır".
Her ne derseniz deyin bende bu kanı oluşmuştur.
Ya CHP ile bir gıdım "demokrasi" ya da AKP ile "köleci,dinci,şeriatçı,cehalete boğulmuş düzen içinde" evlatlarımızın sefil geleceği.
CHP'yi,"yok Fethullah Gülen" ile anlaştı,yok Kürtçüydü diye suçlarken asıl Kürtçü,Yezidi,Ermeni ve Süryanici AKP'yi rakipsiz bıraktık gibi geliyor bana.
Bu düşünceler arasında bocalarken,dün gece "-bir Halk Tv'ye bakayım,ne var ne yok" diye tuşladığımda karşıma simsiyah bir ekran çıktı.
Bir daha baktım ama sonuç yoktu.Belki uydu arızasıdır falan dedim ama bu gün de aynı sonucu alınca internettern araştırdım meğer parasızlıktan kapanmış.
Televizyon kanalları içinde aklı başında yayın yapan son iki kanaldan birisiydi.Kanal listemde ikinci sırada yer alıyordu.
AKP hükümetinin engellemeleri yüzünden reklam alamayınca elbette dayanamadılar ve çöktüler.Ne olursa olsun,bir iktidar ne kadar despot olursa olsun,en azından kendi eksiklerini görebilmek için muhalif bir kanalı akıllı bir iktidar kendisi besler en azından.
Ama öyle olmadı.
Araplar içinde bulundukları durumları yüzünden bize işte bu konuda ışık tutmaktadırlar.Önlerinde herhangi bir ideoloji yoksunluğu içinde sadece isyan ediyorlar.
Ne sosyalizm ne laiklik ne de ileri demokrasi çığlıkları var.
Sadece despot liderleri göndermek derdindeler ve ABD bu konuda çıkışlarını sürdürmektedir.
Başbakanımız da kendisine bundan pay çıkarmaya çalışırken hem Mısır'dan hem de kendi halkından gelen tepkileri yayınlatmamak için elinden geleni ardına koymamaktadır.
Bütün Arap ülkelerini içine alan bu kalkışma, nereye varacağı,nasıl sonuçlanacağı belli olmayan bir uyanış mı,yoksa önderlerinin,artık büyük devletlere posta koymaya kalkışması söz konusu olabileceği için mi yoksa yeni bir düzenin ortamını yaratmak nedeniyle mi mevcut önderler tasfiye edilmektedirler ya da başka bir proje nedeniyle mi tasfiyelerini gerektiren bir dizi operasyon mudur bilmiyoruz.
Yakında göreceğiz.
Ama,Araplar çok büyük fatura ödemelerine rağmen,ne yazık ki "sıfır" sonuç alacakları,neye hizmet ettiği belli olmayan karışıklıklar içindeler.
Çünkü ortada bir ideoloji yoktur.
Direniş sadece despot önderleredir.
Yerini alcak ideolojik siyasi bir güç,önder bir kadro ortada yoktur.
Bizi de büyük ağabeyler (!),AKP zihniyeti ile "din manyağı" haline getirerek onlara benzetmek istemektedirler. "Küresel sermaye" ülkemizde halkını uyaran tek bir basın kurumu bırakma niyetinde değildir.
Olay bundan ibarettir.
Ana muhalefet partisinin televizyonu siyasi-ticari engellemeler sonucu resmen kapanmıştır.
Umarım yakında dönersiniz arkadaşlar.
Yazık,bakın nasıl veda etmişler;
04/02/2011 12:23
Halk Tv çalışanlarının kamuoyuna mektubu.
ELVEDA!..
Çok şey yapmak isterken hiçbir şey yapamamak.
Halk TV çalışanlarının kaderi hep bu oldu.
*
Önce maaşlarımız kesildi.
Masamızdaki telefonlarımız ilk kurbanlarımız oldu.
Sonra suyumuz.
Konuklarımızdan utandığımız için lavabo kapısına “Arızalıdır” yazdık.
Halk TV Eylül 2010 tarihinden bu yana tam beş aydır çalışanların özverileriyle yayın yapmaya çalışıyordu.
*
Herkes bir şeyler yapmak için ne umutlarla gelmişti oysa.
Her şeyin başı iletişimdi. AKP`yi mezara gönderecektik. Televizyonun yoksa bir hiçtin.
Muhalefetin söyledikleri ancak onların istediği kadar halka ulaşıyordu.
Makyaj odası gittikçe tozlanıyor, montaj odaları sessizleşiyordu.
AKP gericiliğinin ve dış güçlerin abandığı aşağılık sistemin bıraktığı küçük aralıkta sesini duyurabilirdin ancak.
Bunu yıkmaya çalışıyorduk.
Birbirimizi tanımıyorduk oysa. Sunucu, yapımcı, kameraman...
Evde ekrana baktığımızda birbirimizi görüp tanıyorduk ancak.
Üç kuruş paraya, sigortasız, sözleşmesiz, güvencesiz ideallerimiz için aylarca yayın yaptık.
AKP maliyecilerinden korkarak tek bir ilan vermeyen kendi düşüncemizdeki iş adamlarına bile ikinci kez boyun eğmedik. Başımız dik kaldık.
*
Önce kumanda masasındakiler eksildi tek tek.Oraya kameramanlardan takviye yaptık.
Ana kumanda tek kişiye düştü. Ama “Mustafa zaten bir taneydi!”
Haber masalarına eğilmiş sessiz yüzlerimizi, masaların arasında gezinip hiçbir şey olmamış gibi, “kahveniz sütlü mü sütsüz mü?” diye soran çay ocağına bakan arkadaşlarımızın neşeli sesleri şenlendirdi.
Konuklarımızı normal olmayan bir şey yokmuş gibi çağırdık, karşıladık, konuk ettik.
Canlı yayında gülümseyen yüzlerimizin arkasındaki kederi kimse anlamadı.
Makyaj masası tozlandı, montaj odası öksüz kaldı.
Yemek şirketlerinin elemanları uğramaz oldu.
Herkes çaktırmadan çantasındaki simidi sütlü neskafeye banarak hiçbir şey olmamış gibi çalıştı.
*
Filler tepinirken çimenler mi ezildi?
Biz mi çok kötüydük? Yoksa yöneticilerimiz mi?
Yayın yönetmeni diye tüm yetkiler ellerine verilenler...
Ne kendileri çalıştılar ne bizi çalıştırdılar.
Tüm Türkiye`nin ilerici demokrat zenginliğini kanala gümbür gümbür boca edecek yerde, kendi küçük dünyalarında "ecü ve bücü"lerine bu mükemmel ideolojik mekanizmayı teslim ederek, ses ve görüntüyle idare ettiler.
Yeteneksizler miydi, samimiyetsizler miydi? İçten pazarlıklı mı? Daha anlayamadık.
*
Ama şunu iyi biliyoruz ki yönetimde küçük bir değişimle ya da yönetime küçük bir takviyeyle fırtına gibi olabilecek bir kanal karardı.
Türkiye`nin yollarının çatallandığı bir kavşakta hem.
Herkesin Türkiye`ye saldırdığı bir cadı kazanı bölgenin ortasında.
Seçimlere birkaç ay kalmışken.
Türkiye göçüyorken!
Hukuk, yargı, ekonomi, hepsinden önemlisi insanımızın bilinci hallaç pamuğu gibi atılıyorken!
Gerici kanallar sabahın köründen geceyarılarına dek köpükler saçarak halkı kandırırken.
*
Çok şey yapmak isterken hiçbir şey yapamamak.
Halk TV çalışanlarının kaderi hep bu oldu.
*
Döndü hain rotatifler ağızlarının suları akarak: "Halk TV Kapandı!"
"CHP`nin Halk TV`si Parasızlıktan Kapandı!"
"Kemal Parayı Bulamadı Halk TV Kapandı!"
Halk Tv çalışanlarına yalnızca bu başlıklar mı koydu sanıyorsunuz?
Lale Hanım söyledi en gerçeğini: “Arayıp sorulmamaktı en çok koyan!”
*
Gidiyoruz...
Neye, kime kızacağımızı bilmeyerek...
Ne olduğunu daha anlamayarak.
Olanlara, hazır bir kanalın böyle tuhaf biçimde bırakılabileceğine inanamayarak!
“Ülkemiz elden gidiyor. Seçimlere üç beş ay kaldı, aklınızı mı kaçırdınız?” diye ağlayarak arayan izleyicilerimize birkaç kırık sözden başka bir şey söyleyemeyecek buruşuklukta bir sesle.
*
Referandum kampanyası bitti önce maaşlarımız kesildi.
Eşimizden dostumuzdan denkleştirerek bulduk yol paramızı ama hep geldik.
Sonra onlar da anladı buruşturulup atıldığımızı.
Masamızdaki telefonlarımız ilk kurbanlarımız oldu.
Sonra suyumuz.
Konuklarımızdan utandığımız için lavabo kapısına “Arızalıdır” yazdık.
Sonra “Digitürk”den düştük.
Sonra elektrikler kesildi!
*
Karardık. İnce bir sızıyı gövdemizden damıtarak.
*
Oysa bizim yüzümüz apaydınlıktı.
A.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.