Sayfalar

2 Kasım 2010 Salı

PATLAYAN BOMBALAR BLOGLASMAYI HIZLANDIRIYOR

SON BOMBALI HAFTA  ve HIZLANAN BLOGLAŞMA



29 Ekim Cuma günü Amerika’nın Londra ve Dubai tesislerinde Yemen’den gelen şüpheli bombalı paketlere rastlanılması olayı ABD ve AB ülkelerinde,ABD’nin çocuğu olan El Kaide’nin Arap yarımadası kolunun işi olduğu iddialarını gündeme getirmişti.

G.W.BUSH Haçlı Askeri,11 Eylül 2001 olayının dümencisi.
Arkasından Yunanistan Atina’da gene büyük elçiliklere gönderilmiş paketlerin birisinin kargoda patlamasının ardından başka bombaların tespit edilmesi,İstanbul Taksim meydanında bulunan Çevik Kuvvet polis noktasına düzenlenen intihar saldırısı ile beş polis memurumuzun ağır,30’un üstünde polis ve sivilin yaralanmasını  İrlanda Belfast’ta iki boru bombanın birinin patlaması,diğerinin kontrollü patlatılması ve yaralanın olmaması izledi.Ancak bombaların daha da artacağına dair inancım,bu günlerde ABD ara seçimlerinin Obama’nın kontrolü demokratlara kaptıracağı yönünde gelişmektedir.Son haberlerde de Alman başbakanı bayan Merkel'in odasında bomba haberi flaş olarak yayıldı.Bu da her şekilde dünya barışının artık bittiği,unutulması gereken bir hayal haline geldiğine işaret etmektedir.

Bu gün Fransa devlet başkanı Sarkozy  ve İngiltere başbakanı Cameron iki ülke arasında askeri bir işbirliğine imza attılar.Nükleer silahlardan hava kuvvetlerine kadar bir çok konuda anlaşmalar sağladıklarını biraz önce  BBC’den canlı yayınlanan basın açıklamasında “Fransa ve İngiltere daima hükümran devletler olarak kalacaklardır” iletisi ile ifade ettiler.

Bir yanda,artan bomba senaryoları ile 11.Eylül 2001 olayından beri ısrarla dünya halklarının beyinlerine kazınmaya devam edilen “Terörist İslam” şartlamasına devam edildiği diğer yandan da başta dünyanın kafa devletleri arasında ciddi bir “Haçlı Bloglaşması” olan bu gelişmeler dünya barışı için gerçekten korkutucu tablolar çizmektedir.
ABD genelkurmay başkanı Cartwright
2008 yılbaşında başlatılan sözde “Ergenekon Terör Örgütü” soruşturmalarını,askeri şahısların teslim edilmesi konusunda genel kurmayı ikna için zamanın ABD Genelkurmay başkanı Cartwright efendinin ziyareti ve zamanın genel kurmay başkanı Yaşar paşa ile görüşmesi izlemiş ardından “zalim(!) cuntacı,faili meçhul cinayetlerin,esrarlı ölümlerin sorumlusu” olduğu iddia edilen çok sayıda asker,siyasi,öğretim üyesi ve basın mensubu tutuklanmıştı.

Halen soruşturma ve yargılamaları devam eden bu “zalimlerin” (!) çoğu duruşmalarda neyle suçlandıklarını halen bilmediklerini dile getirmektedirler.

Ülkeye barış ve kardeşlik getireceğini,terörü bitireceğini ifade eden AKP hükümetinden bu güne kadar beklenen ise,hele sayın B.Obama’nın başkan oluşunun ardından Irak’tan ABD’nin çekilmesini takiben “Irak’a bir operasyon ile terör örgütünü bitirmesi” idi.

ABD halkının özgürlüklerinin faturası
Ancak olaylar bu yönde olmadı aksine,artık yandaş medya adını hak eden her yazılı ve görsel basında “terör örgütünün hapisteki liderini hükümetin muhatap alması ve gerekli yasal değişiklikleri yaparak özerk Kürdistan’a kapı açılması” alenen konuşulur olmuştur.

Kökeni Tunceli-Çemişkezek’e dayanan ve Yahudi Kürtleri olarak bilinen Barzani aşiretleri ile bağı açık olan eski Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’ın oğlu Ahmet Özal,yeni kurulan K.Irak Kürdistanında babasının bu davaya geçen emekleri hatırına ihaleler almış ve aldığı diğer maddi yardımlarla da Demokrat Parti’ye başkan yardımcısı olmuştur.

Başından beri yazdığım gibi,başbakanın da geçen yıl “hazmettireceğiz sözüne sadık kalarak,halkın bu ayrışmaya razı edilmesi yönünde kamu oyu yaratılmaya devam edildiğini görüyoruz.

18 Haziran 2010’da dış işleri bakanı Ahmet Davutoğlu’na ABD tarafından Wilson Ödülü verilmesinden bu yana,AKP gerçekten 1918’de I.Dünya Savaşına girme şartı olarak ABD başkanı W.Wilson’un koyduğu 14 maddelik şartın 12.cisi,Trabzon’dan Van’a kadar olan kuzey bölgede bir Ermenistan,alt tarafında da bir Kürdistan kurulması, Marmara ve boğazların uluslar arası bir komisyonun idaresine bırakılması,ve diğer Fransız-İtalyan,İngiliz ve Grek bölgeleri olarak Türk yurdunun paylaşılmasını öneren bu şartları yaşama geçirecek her türlü çabayı sadakatle ve tedbirli olarak sürdürmektedir.

Yaklaşık 30 yıldır adı “terör örgütü” olan ve hatta en büyük destekçisi ABD tarafından bile “ortak düşman” ilan edilen bu örgütün de artık öyle korkunç terörist falan olmadığı çok cici şirin mi şirin  (!) olduğu ortaya çıktı.
Malum açılım kampanyalarında adamların ayaklarına,sınır kapılarına bile mahkemeler kuruldu, demedikleri sözlerden oluşan hazır ifadeleri bile ” bakın ifade böyle olur,imzalayın bişeycik olmaz,arkanızda biz varız” denildi.
Wilson imzalı Anadolu Haritası
Asker polislere taş atan kafalarını kıran çocuklara özel aflar çıkarıldı,aynı güvenlik güçlerince hediyeler verdirildi,uçurtmalar uçuruldu.
Bu olanlardan da onların çok cici ve şirin (!) şeyler olduğunu anlamamız gerekiyor her halde değil mi? (!).

Çünkü,asıl suçlular (!)  içerideydi.Şimdi meydan 1925 Şapka Kanunu isyanları olarak bilinen isyanları çıkaranların ve İslam Kürdistanı kurmak için İngiliz desteği ile isyan çıkaran Şeyh Sait’in aşiretinin yer aldığı AKP ve yandaşları ile 1937 Dersim İsyanının çıkaranların elinde bulunan CHP’ye kalmıştı.

Yani bu Türk Devletini yıkmaya yemin etmiş gruplara.

Artık,asırlardır dönme-devşirme köle aristokratlarımızın hedefleri olan  “devletin tasfiyesi ve soydaş-dindaşları” olan AB-ABD’ye teslimini engelleyecek hiçbir güç kalmamıştı.

Halk nasıl olsa darbelerle zaten sindirilmiş olduğu için sorun da teşkil etmiyordu.Onlara bir iki vaat azıcık gaz alma operasyonu yetiyordu.Bunlar denenmiş,sonuçları kesin tespitlerdi.
Evet,şu cuntayı oldum olası sevmedim ama,olayların akışından çıkan sonuç apaçık ortadadır.

Devletin bölünmesini engelleyecek kadro” meğer Ergenekon değil miymiş?
Hay Allah yoksa bana mı öyle geliyor (!) ?

Baksanıza,30 yıllık bölücü örgüt,seçimlere kadar “ateşkes ilan etti” diye herkes zil takıp oynuyor,Aysel hanım,Baydemir efendiler “Diyalog bitti müzakere aşaması başladı” demektedirler.
Yani yeni kurulacak Kürt Devletinin resmileşme aşamasından bahsediyorlar.

Devletin bölünüp parçalanması için bu hükümete %58 oy veren bu millet bundan sonra doğacakları hak etmiş bir millettir.
Aynen Gürcü-Rus Savaşı veya Gazze Flotalia olayı gibi “ani bir operasyonla bir anda bir savaşın içine itilmemiz” artık an meselesidir.Hatta bu seçimleri de beklemeyebilir.

Gazeteciliği benim yaşımdan fazla olan Oktay EKŞİ gibi bir yazarın ağzını bozacak kadar yazı yazmasına vardıysa bu iş gerçekten ciddidir.Çünkü,sayın Oktay EKŞİ daha yakın bir zamana kadar hükümete pek öyle açıktan cephe alan biri de değildi.
Onda yaşanan değişimler son yıl içerisinde olan değişimlerdir.

Teröre (İslam'a) karşı savaşta seni istiyorum!
Artık,yeni çıkacak dünya savaşında  çocuklarınızı birer “haçlı askeri” olarak görmeye alışınız.Hatta kendinizi de.Çünkü AKP iki yıl önce “42” olan “sefer görev emri bekleme yaşını “60”a çıkardı.Bu da “60” yaşına kadar olan herkesin askere alınacağı anlamına geliyor.

Bu güne kadar zaten “NATO” adıyla gene öyleydiler ,”oldukça haçlıydılar” ama artık her şeyleriyle onların emir erleri olacaklardır.İtiraz mekanizması da Ergenekoncuların tasfiyesi,yandaş subayların iktidar edilmeleriyle ortadan kaldırılmış görünmektedir..

Hayırsız olsun diyorum,ne diyeyim?

Adilyargıç/keykubat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.