Sayfalar

28 Ağustos 2009 Cuma

AKP'NİN AÇILIM EMRİ NCAFP'DEN.-TERCÜME


SON PKK RAPORU (Yazının sitesi için tıkla-okuduktan sonra)

ARMA’NIN TERCÜMESİ

Amerikan Dış Politika Milli Kurulu

Başlık Tercümesi;

Kürdistan İşçi Partisinin (PKK) Silahsızlandırılması, Tasfiyesi ve Topluma Kazandırılması (DDR Projesi)

David L.Phillips

15.Ekim 2007

AMERİKAN DIŞ POLİTİKA MİLLİ KURULU

Amerikan Dış Politika Milli Kurulu 1974’de Profesör Hans J.Morgenthau ve diğerleri tarafından kurulmuştur.Amerikan çıkarlarını tehdit eden karışıklıkları çözmeye kendini adamış,kazanç gütmeyen eylemci bir örgütlenmedir.Sona doğru,Milli Kurul, Amerikan Dış Politikasının çıkarlarını politik gerçekçiliğe dayalı,tarafsız, açık seçik belirterek,tanımlar ve ilerlemesine yardım eder.

Amerikan Dış Politikasının İlgi Alanları;

-Milli güvenliği güçlendirmek ve korumak,

-Belirtilen ülkelerde,siyasi,dini ve kültürel çoğulculuk değerlerini güçlendirmek ve desteklemek,

-Gelişmiş ve gelişmekte olan dünya ülkeleri ile ABD’nin ilişkilerini geliştirmek,

-İnsan haklarını salık vermek,

-Gerçekçi silah-kontrol sistemlerini cesaretlendirmek,

-Nükleer ve geleneksel olmayan diğer silahların üretilmesini frenlemek ve,

-Açık ve küresel bir ekonomiyi desteklemek.

Demokratik ve bilgilendirilmiş toplumun hayati olduğuna olan inançla,Milli Kurul,Amerikan güvenliğinin yüzleştiği güvenlik tehditlerini halkına adresi ile göstermek,bu konuda halkını eğitmek için iki ayda bir yayınlanan “American Foreign Policy” dergisini de içeren yayınları yayınlar.



TABLO İÇERİĞİ-İNDEKS

Bölüm I:Tanıtım

Bölüm II:Bulgular

Tarih

İdeoloji

Tecavüz

Suistimaller

Derin Devlet

Öcalan’ın kaderi

Seçimler

Adalet ve Kalkınma Partisi

AB Etkisi

Kestirme yollar

Irak faktörü

Bölüm III:İlerleme yolu

Reformların (yeniliklerin) terine getirilmesi

Ordunun demokratikleştirilmesi (Siyaset üstülüğünün kaldırılması)

Irak hükümranlığına saygı

İnsan Hakları uygulanmalarının geliştirilmesi

Muhatabın belirlenmesi

Sadakat ve uzlaşma sürecinin denetlenmesi

Savunma sistemi yatırımları yapma

Toplumsal refahın yayılması

Yeniden yapılanmanın desteklenmesi

Çalışma ortamı yaratılması

Havuç ve değnek uygulaması

Ekler;

Alfabetik sözlük

Yazar hakkında

Yöntem ve bilgilendirme


BÖLÜM I: TANITIM


Bu araştırma raporu Amerikan Dış Politikası Milli Kurulu (NCAFP-ADPMK)(DDR) Kürdistan İşçi Partisinin Silahsızlandırılması,Tasfiye edilmesi ve yeniden Kaynaştırılması (STYK) stratejilerini önermektedir.

Bu sonda,Bölgesel Kürdistan Hükümetinin (KRG-Kurdish Regional Government) PKK üzerindeki baskısını nasıl arttıracağının aşamaları amaçlanır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan harekete geçmek için baskı görmektedir.Her nasılsa, PKK’ya karşı ciddi yan etkileri olabilecek bir askeri harekattan kaçınmalıdır.

Askeri harekat,Türk Kürtlerini koyu milliyetçiliğe teşvik ederek bölgeyi bir yangın yerine çevirecek,iki yanlı olarak hem ABD hem de Avrupa Birliği (AB) ile adaylık ilişkilerinde talihsiz yeni ödün vermesini sağlayacak gelişmeler yaratarak,Türkiye’nin demokratikleşmesinin altını oyacaktır.


İCRA ÖZETİ


Türkiye’nin PKK sorununun çözümü,Türkiye’nin,Kürtleri de içeren bütün vatandaşlarının yaşam standartlarının geliştirilmesi ve demokratikleşmesini sürdürmesi üzerine kuruludur.

Avrupa Birliği İnsan Hakları Kongresi ile azınlık haklarının kurumsallaştırılması için, amaçlanan Sivil Anayasa önemli bir ileri adımdır.


Politik ve kültürel reformların tamamıyla uygulanabilmesi için Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu 301.Madde gibi Kürtlerin şikayetlerine sebep olan yasa yapmaktan dönülmesi,yürürlüklerinin kaldırılması ve Türkiye’nin tam demokratikleşmesini arttıracak sağlayacak yasal düzenlemelerin zenginleştirilmesi yönünde yasa yapması gerekmektedir.


Çözümün bir diğer parçası da Güneydoğuda ekonomik gelişmenin sağlanmasıdır.Özelleştirme ve toprak reformu iş alanları yaratacak ve bölgenin alt yapısı yollar ve su hizmetleri gibi ilave yatırımlardan yararlandırılmalıdır.

Bu bölgeye,hayvancılık ve yöreye özgü tarım endüstrisinin uygulanabilmesi için geleneksel gelir kaynaklarının güçlendirilmesi ve uluslar arası bağışlar ile güçlendirilen fonlar tahsis edilebilir.


Sosyal gelişmeyi arttırmak için Adalet ve Kalkına Partisi (AKP) ,Kürt feodal toplumundaki geleneksel rollerinden kadınları kurtarabilmek için olduğu kadar özellikle genç kızların eğitimleri ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için fonları yaygınlaştırmalıdır.


Avrupa Birliği Türkiye’deki reformları desteklemek için önemli bir role sahiptir. Erdoğan, reformları batılı diplomatlar ondan istediği için değil,Türkiye’nin en önemli ihtiyacı olduğundan yaptıklarına ikna ettiğini göstermiştir.


Her nasılsa,Avrupa Birliği üyeliğinin görünümü,Erdoğan’ın reform ajandasını desteklemesi de kritiktir.

“Avrupa Birliği üyeliği görüşmelerinde ”tam üyelik” yerine “Özel ortaklık”ın geçmesi bir eşitsizliktir.

Avrupa Birliği üyeliğinde, Türkiye’nin adaylığını destekleyecek tek bir kuvvetli birlik iletisi,Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamen Sivil idare denetimine verilmesini,devlet kurumlarının güçsüzleştirilmesini de içeren zor reformları (!) içeren şu anki statusko’nun sürdürülmesini engellendiği şu anda AB üye devletlerinden özellikle Almanya ve Fransa tarafından verilebilir.


PKK sorunu,havuç olduğu kadar da özel bir değnek de gerektirecektir.(Önce havuç sonra sopa diyor.)

Uluslararası toplum,PKK’nin finans ve propaganda alt yapısını hedefleyen baskıyı arttırabilir.

Avrupa Karşı Terör Grubu,PKK’yı fonlayan yasadışı gelirlerin araştırılmasında önderlik alabilir.


Birleşmiş Milletler Karşı Terör Heyeti,AB ve üye ülkelerini de kapsayacak şekilde PKK’yı mali olarak destekleyen paravan organizasyonları belgeleme gayretleri ile fonlarının kesilmesini amaçlayan,terörist faaliyetlere mali destek sağlamayı ret etmek için kurulmuştur.


AB lisanslı ve merkezli PKK medya pazarı,ortadan kaldırılması gereken tecavüzleri ve düşmanlığı teşvik,tahrik etmektedir.


Irak Hükümeti ve Kürt Yerel Hükümeti PKK üzerine baskılarını arttırmak için bütünleşmelidir.


28 Eylül 2007 tarihli Irak-Türkiye karşı terör antlaşması yönünde adımlar atılmalıdır.


İstihbarat ve İşbirliği esasının kurulmasına rağmen,antlaşma Türkiye’nin beklentilerinin gerisinde kalmaktadır.


PKK’nın takip edilmesi için Irak topraklarına Türkiye’nin girmesi için yetki vermeyi aşikârane ret etmektedir.


Irak Hükümeti özellikle Kürt Yerel Hükümetinin idaresi altındaki yerlerdeki topraklarda işlevsizdir.


Kürt Bölgesel Hükümeti,antlaşmada somutlaştırılan kendi taahhütlerini yerine getirebilmesi için antlaşmaya dahil edilmemiştir.


PKK faaliyetlerini engellemek için;


(ı) Kürt Bölgesel Hükümeti ile PKK kontrol noktaları kurabilir;

(ıı)Erbil hava yolu ile seyahat edenlerce transferi yapıldığı bilinen fonları yasaklayabilir;

(ııı) Mahmur kampı sakinlerini vatandaşı oldukları Türkiye’ye geri gönderebilir;

(ıv) PKK tecavüzlerine göz yuman Irak Kürdistanındaki grupların faaliyetlerini yasaklayabilir. (Örneğin;Demokratik Çözüm Partisi)


Eğer Irak Yerel Hükümeti Başkanı Mesud Barzani bir adım atarsa,Türkiye onu kötülemeyi bırakıp, yerine, doğrudan diplomatik görüşmelerin önünü açacak özel bir heyet gönderebilir.


Bu,aynı zamanda Irak Kürdistanı ile Türkiye arasında daha fazla sınır kapılarının açılmasını, Habur kapısından transit geçiş işlemlerinin hızlandırılması ile iki sınır arasındaki iyi niyeti yükseltebilir.


Türkiye ve Kürt Yerel Hükümetlerinin ikisinin de iyi niyete ihtiyaçları vardır.


Son olarak ve en hassas olanı,Mesud Barzani ve Celal Talabani etkilerini kullanarak PKK’nın 12 ay ateş kesmesini sağlayabilir.


Bu,PKK’nın tehdit eden duruşunu azaltacağı için,Türklere uzun vadeli bir düşünme şansı vereceği gibi,Türk Ordusunun krizi kızgınlıkla askeri müdahale ile çözmekten daha ziyade mevcut harekat riskinin seviyesini de kademeli olarak düşürecektir.


Bu hatta Türkiye’ye burada belirtilen reformları ve programları yapabilmesi için ihtiyacı olan zamanı verecektir.

Bu adımların hepsi elan PKK’dan daha tehditkar görünen Türk Birliklerinin Irak’ta arttırılma alternatifini yaratmakta hayati önem taşımaktadır.


Bu arttırma,Kerkük’teki Irak Kürtlerini de uyarmaya yarayacaktır.Türkiye,Kerkük vilayetinin Irak Kürt Yerel Hükümeti ile birleşmesine hoşgörüsüzce karşı çıkmaktadır.


Türklerin çoğu,Kerkük’ün katılımının Irak’ta fiili bir bağımsız Kürt devletini tetikleyeceğini, Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtlerin bundan esinlenerek Türkiye’nin bölünmezliğini tehdit edeceğinden korkmaktadırlar.Endişelenmelerine gerek yoktur.(!)


Kürtlerin ezici bir çoğunluğu,denize kıyısı olmayan bir “Büyük Kürdistan’da” yaşamaktansa Avrupa Birliğinin bir üyesi olmayı tercih etmekte,diğer yandan,istikrarlı,laik,batı yanlısı bir Irak Kürdistanının,istikrarsız,İslamileştirilmiş bir Irak arasında yararlı bir tampon olduğunu fark etmeye başlamalıdır.(!)


Irak Kürdistanı ile iyi ilişkiler,petrol nakil gelirleri,su hakları,inşaat işleri,petrol arama antlaşmaları ve sınır ticareti şeklinde ekonomik faydalarının getireceği kazançlar ile bir talih kuşu olacaktır.(!)

S-8

Sorunların çözümü PKK’nın savaş alanındaki tavrı yüzünden yerine getirilememiştir.


Aksine,eninde sonunda PKK barışı isteyip izleyeceğine dair stratejik kararını alacaktır.


Eski PKK üyeleri için bir genel af ayarlaması bunu ortaya çıkarabilecektir.


Genel af, PKK mağdurlarının kefenleri üzerinde ağlayan kederli ailelerin resimlerini yayınlayan günlük medya haberlerinde duyguları tahrik edilen bir çok Türk için iğrençtir.


Oysa genel af olmadan Türkiye en iyi şekilde idare olunacak ama PKK sorununu asla çözemeyecektir.


Türkiye’nin genel aflarla ilgili olarak uzun bir geçmişi var ama sıra PKK’ya geldiğinde “Genel Af” terimi gereğinden fazla çekişmeli hale gelmektedir.”Topluma Kazandırma Yasası DDR-STT projesini karakterize etmekte daha lezzetli bir yol olabilir.


(PKK’nin silahsızlandırılması,Tasfiye Edilmesi,Topluma kazandırılması yerine STT Projesi diyebiliriz.)

Bir Genel Af programının safhalar halinde uygulanması gerekmektedir.İlk önce,2002’den sonra katılan PKK üyelerine ayrıcalık önerilmelidir.Yetkisiz kadroların sorumlulukları sonra gelir.


Kırmızı bültenle aranan ve genel affa uygun olmayan 134 büyük komutan STT projesinden kaçacaktır.Onlara,ülkelerindeki ikametlerinde bir “sığınma” uygulanabilir.


Başarıyla uygulanabilir bir genel af programı Türkler için olduğu kadar,diğer ülkelerin yüzleştikleri daha ileri çatışmaları,ikilemleri çözmelerinde yararlı bir tecrübe çalışması olacaktır.


(Boşuna, Türkiye 50 yıldır “Amerika’nın sosyoloji laboratuarı” diye yazmıyoruz.Aslında ABD plan uygulatmaktan çok,planının mükemmel olması için öneri arayan bir ülke görüntüsü vermektedir.Bizim siyasilerin,örneğin,”evinde sığınma” yerine birkaçına “mezarda sığınma” ya da “Guantanamo’da sığınma” önerisi vermekte neden tereddüt gösterdiklerini anlayabilmiş değilim.(!) )


Şu an,her ne şekilde olursa olsun Türkiye PKK ile görüşmeyi ret etmektedir.Bunun için meşru ve kabul gören bir muhatap gereklidir.DTP (Demokratik Toplum Partisi) seçmenlerine hizmet etmek için (!) TBMM’de 21 milletvekiline sahiptir.Çünkü,Abdullah Öcalan ve PKK nifakı ile bağları olan bu üyeler ,DTP,etkili bir bağlantı olabilirler.(!)


Meclis üyeleri,DTP parlamenterlerini ayarlayarak,güvenilirliklerinin (!) desteği ile öneri alabilirler.(Terör örgütünden)


DTP,Türkiye’nin toprak bütünlüğünü güçlendiren ve terörizmi mahkum ederek bağımsız olarak bir itibar elde edebilir.


ABD’nin de oynaması gereken hassas bir rolü vardır.Türkiye’deki “İşbirliği-komplo teorileri” Amerika’nın Irak’ta PKK’ya sığınma sağlayarak,Irak Kürdistanının kurulmasına çobanlık ederek Türkiye’nin gücünü azaltmak için kumpaslar kurduğu temeline dayanmaktadır.


Bunun öyle olmadığını göstermek için Türkiye ile ilişkileri güçlendirme gayretlerini ikiye katlayacaktır.

Her ikisi de ,iki ülke arasında ekşiyen ilişkilerle ilgilenmeyeceklerdir.ABD, Irak’a naklettiği birliklerinin levazım ihtiyaçlarının %70’inin taşınmasını İncirlik Hava Üssünü kullanma izni ile gerçekleştirmiş ve Irak’taki çabalarını desteklemek için Türkiye’ye ihtiyaç duymaktadır.


NATO’nun değerli bir üyesi olarak Türkiye Afganistan’da önemli bir rol oynamaktadır.


Amerika,Türkiye’nin geniş siyasi,ekonomik,güvenlik çıkarlarına hitap ederek yardımcı olabilir.

Bunlar,Irak ve Kürt Bölgesel Hükümetlerinin nüfuzlarını (!) kullanarak PKK’yı etkilemeleri için cesaretlendirilmeleri ile sınırlı değildir.


S-10


BÖLÜM II :BULUNTULAR.


TARİH



Kürtler dünyada devletsiz en geniş azınlıktır.Bunlar,Türkiye,Irak,İran,Suriye,Ermenistan topraklarını içeren coğrafyada yaklaşık 30.milyon Kürt’tür.Bu nüfusun yarısından fazlası,ülke nüfusunun yaklaşık %20’sini oluşturdukları Türkiye’de yaşamaktadırlar.


Atatürk (Türklerin Babası) olarak bilinen Mustafa Kemal 1923’de,Türkiye Cumhuriyetini oluşturmak için Osmanlı kalıntılarını topladı.Avrupa’nın amaçlarına karşı çok uyanık davranarak, Avrupalı komşuları ile eşit,gerçekten çağdaş bir devlet kuracağını ifade etti.


I.Dünya Savaşının ardından şartları itilaf devletlerince konulan 1920 deki Sevr Antlaşması Türkiye’yi mevcut topraklarının 1/3’ne indirmiş ve Kürtlerin kendilerine ait bir devlet kurmaları için söz vermiştir.

Antlaşmayı ret eden Atatürk,Türkleri “özgürlük savaşı” için toplayarak,1923’de Sevr’in yerine Lozan antlaşmasının yerleştirilmesine yöneldi.


Cevaben,1925’de,bağımsız bir vatan kurmak amacı ile Kürtler bir isyan çıkardılar. İsyan,zalimce bir şekilde bastırıldı ve elebaşıları Diyarbakır meydanında asıldılar.


İsyanlar serisinin 1937’de sonuçlanması ile,Türkiye Kürtlerinin varlıkları “onlar dağ Türkleridir” diye adlandırılarak inkâr edildiği zalimce bir politika (!) benimsendi.


(Dostuna bak Türk Milleti.İşte AKP’’nin şeyh Said’lerin,Said-i Kürdilerin bıraktığı siyaseti tamamlamak için görevlendirildiğini hala aymayacak mısınız? )


Kürt dili,kültürü ve coğrafi yer adları yasaklandı.Türkiye’nin askeri baskısı,cuntanın anayasayı hatta Kürt haklarını bile kısıtladığı 12 Eylül 1980’deki askeri darbesi ardından yoğunlaştı.


İlan tahtalarında şu ileti tekrar edildi durdu:


“Ne Mutlu Türk’üm Diyene”


Tercüme Sonu.

Blog yazarının notu;


Bu yazıda olmadığı halde kullanılan imlalar bana aittir.Dikkat çekmek için yaptığımı yazdım.

Bu bölümden sonraki yazıların da buraya kadar anlatılanların bir kaç cümle fazlası ile tekrar edilmekten öte olmadıkları ve biraz da tembelliğime geldiği için şu an tercüme gereğini duymadım.


Başımızdaki mevcut hükümetin tamamıyla AB-D projelerine "evet efendimci-yes men" olduğuna dair belge gerekiyorsa bu tercüme yeterlidir inancındayım

Okuyanlara ve özellikle "vatanseverlere-antiemperyalistlere" saygılar sunarım.


Alaeddin Keykubat


Raporun her cümlesi ayrı bir yorum ve açıklama gerektirdiği halde anlam bütünlüğünü bozmamak için açıklama gereğini mecburen ihmal ettim.İmlamalarla geçiştirdim.


Ancak,son bölümde mecburen yorum gerektiği kanaati ile yorumumu yaptım.


Şimdi yorumum.


Raporu Tercüme edenin yazıya yaptığı naçiz yorum;


Türkiye’nin “ulusal-tek devlet” olmasını sanki siz desteklemediniz?


Ermenistan kurmak için gelen ordunuz,İngiltere ve yerli işbirlikçileri ile görüşüp bu işten vazgeçmedi mi?


Yoksa,Yunanlılar yerine sizinle mi savaştık?


Lozan’da Kerkük-Musul için İsmet paşaya destek veren siz değil miydiniz?


Lozan antlaşmanızı halen imzalamadığınızı,ülkemizin sınırlarını tanımadığınızı biliyoruz.Sebebi bu günler olduğu artık kesinlik kazanmıştır.


Cunta madem kötüydü,öyleyse “Bizim çocuklar başardı” niye dediniz?


Hala Cunta üyeleri,bolluk içinde “nü” resimler yaparak geçiniyorlar.Hala,sizin kurduğunuz tüm hükümetler neden onların kanalı,sizlere tavsiyeleri ile seçiliyorlar?


Menderes’e,1961 darbesinin sol generallerine,Nazım Hikmetlere,Ergenekonculara layık gördüğünüz muameleye bunları niye tabii tutmadınız?


Ergenekoncu generallerin tutuklanmasında ordunun bastırılması için kendi ordu komutanınızı ülkemize Genel Kurmay Başkanı ile görüşmeye gönderdiğinizi,ülkenin bir çok yerinde çok sayıda vatandaşımızın ölümüne sebep olan bombaları taşeron PKK’ya ve diğerlerine patlattırdığınızı gördük.


Beğenmediğiniz (!) cuntacıların hangisi için bunu yaptınız?


Yukarıda kısmen bahsedilen,Amerikan çıkarlarına karşı gelen devlet adamlarının kaderlerine bu adamlar niye maruz bırakılmadılar?


Eğer sizler için kötüyseler,yukarıdaki örneklerdeki gibi hala niye

yargılanmıyorlar?


Zaten adamlar tek tek hastane,mezarlık yollarına düşmeye başladılar.Bundan sonra “Tanrı önünde” yargılanacaklar herhalde? (!)


12 Eylül ve öncesi yaşananlar sizin “kitle projeniz-siyasi deneyleriniz değil miydi?


O şartlarda APO nasıl canlandı?Turgut Özal onu nasıl destekledi?


Gizli Ermeni Kurtuluş Ordusu ile birlikte hareket etmesini kim sağladı?


Baskı olan yerde bunlar nasıl olabilir?


İnsanları kahvehanelere,okullara,askeri kışlalara toplayıp zorla “Atatürk” diye bağırttınız.


Sevenler bile bu yüzden küfür ettiler,çünkü işbirlikçiniz olan generallere edemiyorlardı.


İnsanları,kendilerine hizmet eden insana küfür ettirmek için sizin uygulattığınız bir proje değil miydi?


Onu 1950’lerden sonra “İslamî bağlılığın azaltılması,sağ-sol ve faşist” yapılanmaları ve uzantılarından oluşan “Demokrasi projenizi uygulatabilmek için onu sizler göklere çıkarmadınız mı?


Size karşı en büyük ilk savaşı veren adamın ülkesini,sizden kopmak için savaşan halklara “Bakın biz de AB-D yanındayız,siz de artık bizi takip ediniz” dedirtmek için bu adamı 60 yıldır kullanan siz değil misiniz?


Siz önce Kızılderililerin hesabını verin!!!


Amerika neresi Türkiye neresi?


Kürtler sayesinde Irak’ı zapt ettiniz,2.milyon insanı kıydınız.Petrol ve diğer kaynaklarını gasp ettiniz,milyonlarca insanın hayatı söndü,gelecekten hiçbir umudu kalmadı.Tümünü köle ettiniz.


Hani siz petrolü çok olan ve bölgeye petrol için gelmemiştiniz?


Hani “adalet” getirecektiniz?


Saddam 130.000 adam kesti,siz sayılabilen 1.5.milyon sadece Arap öldürdünüz.5 milyon insanın ailesini dağıttınız,sakat,sefil bıraktınız.


Biz sizi çok iyi anlıyoruz.


Ortada açıkça “Sevr antlaşmasının dayatılma projesi vardır.Zaten yazmışlar da.

Bunlara tek şey denir:


”Geç bunları”!!!)


Bir şey için teşekkür ederim;

1925 isyanını “din elden gidiyor” ve saltanatı geri getirme,dini ve padişahı koruma bahanesi ile çıkaran Said-i Kürdi ile askeri Palu’lu Şeyh Sait’in ve diğer “Şapka Kanunu bahanesi ile çıkan isyanlar dizisinin “Din ile alakası olmadığını”,”Bağımsızlık Savaşı” olduğunu saklamamışsınız.


Yalnız isyancılara olan desteklerinizi eklemeyi unutmuşsunuz (!)


Çünkü bizim millet açık itirafa bile şüphe ile bakar oldu da.


Belki bizim salaklardan okuyup da uyanan olur mu olur!!!


AKP’nin açılımının Amerika’nın emri olduğuna dair bu kadar tercüme yeterlidir inancındayım.Devam eden metinler yukarıdakilerin genişletilmiş halidir.


Tercüme edilen satırlarda kullanılan imla işaretleri bana aittir.Dikkat çekmek için kullandım.


Ölmezsem eğer,devamını da “istek olursa” tercüme ederim.

Keykubat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.