ÇARŞAF-PEÇE HIRİSTİYAN KIYAFETİDİR.
İŞTE EN BÜYÜK DELİL; HALİFE,SULTAN II.ABDÜLHAMİT'İN FERMANI ve de Resimler ;
Kanuni dönemi baş örtüsü
Önsöz;
Örtünme ile ilgili olarak yazdığım bütün yazılarımda,100-120 yıl öncesinde,İngiliz işbirlikçisi, Müslüman görünümlü insanların,bir kilise rahibe kıyafeti olan "Çarşaf-Peçe ve Türbanın, Müslüman toplumu aşağılamak ve fark ettirmeden "Hıristiyanlaştırma" siyaseti olduğunu,Avrupa’nın asırlardır “İslam’a şekil vermeye” çalıştıklarını yazdım durdum.
17.Yüzyılda,İngiltere ve Hollanda Hindistan'da bulunan Türk devleti olan Babür Hanlığını yıktıktan sonra burayı ele geçirirler ve bu nedenledir ki,19.yüzyıla gelmeden "Burka" gibi tamamen bir rahibe kıyafetini Müslüman kadınlara kabul ettirmişlerdir.
Sultan II.Abdülhamit'in zamanında ortaya çıkan bu "kara çarşaf ve peçe" kıyafetinin,bizzat Halifenin kendisince "tuhaf karşılandığını İslam’a yabancıların düzen verme çabalarını “TOPAL MOLLA,HUMEYNİ,KÜRT SAİD ve FETHULLAH GÜLEN”, “İSLAMDA ÖRTÜNME ŞEKLİ “,”KUR'AN VE TEVRAT'TA KARA ÇARŞAF-PEÇE”,” OSMANLI'DA ÖRTÜ FERACEYDİ.
ENSEST TOPLUMLAR, ARI NESİLLER ÜRETMEK İÇİN KADINI TOPLUMSAL YAŞAMDAN ÇEKMİŞLER, EVLERİNE, ODALARININ EŞİKLERİNİN İÇİNE, VE KARANLIK ÖRTÜLER ALTINA KAPATMIŞLARDIR.
Önce örtünmeye Kuran tefsirinden bakalım;
Hiç bir yorum yapmadan, İslam çağında hac, çıplak tavaf, örtünme konularında Araf Suresi,26.;27.;28. ayetlerinin tefsirini Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinden aynen veriyorum.
Çarşaf-peçe giyenlerin durumunu çok güzel ortaya seriyor.
A’raf 26-27-28
7:26- “Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.”
7; 26- Ey Âdemoğulları, muhakkak ki biz üzerinize çirkin yerlerinizi örter, avret yerlerini örter bir elbise, bir de rîş (yani güzellik ve öğünmek giysisi yahut servet ve refah) indirdik. Yerle, gökle, içle, dışla, ferdle, toplumla, tabiatla, sanatla i lgili sebepleri yaratıp ihsan ettik. Âdem ve Havva cennette saklı ve gizli otururlarken ayıpları açılarak yeryüzüne gelmiş oldukları gibi, Âdemoğullarından her biri de ana karnında "döl yatağı" içinde saklı ve gizli olarak rızıklanıp dururken çırılçıplak yeryüzüne indiler.
Sonra da ayıplarını örtecek veya giyinip kuşanıp süslenecek şekilde fakirce veya zengince iki çeşit elbise ile korunmaya ve örtünmeye ve hatta güzelleşme ve süslenmeye imkân buldular. Bu arada, takva elbisesi takva hissi veya takva duy g usu ile giyim yani hayâ, utanma duygusu ve Allah korkusu ile giyilen ve Allah'ın izniyle maddî manevî ayıptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan korunma elbisesi yok mu, bu, mutlak hayırdır. Sırf faydadır.
Elbise nimetinden faydalanma ve istifade asıl bununladır. Zira takva duygusu, korkusu ve imanı, hayâ ve irfanı olanlar zorunlu olarak çıplak bile kalsalar en az Âdem ve Havva'nın yapraklarla örtündükleri gibi ayıp ve örtülmesi gereken yerlerini örter ve muhafaza ederler. Fakat takva duygusu olmayan günahkârlar ne kadar giyinseler yine kıçları, açılmaktan kurtulamazlar.
Ortodoks Yunan Hristiyan rahibeler
Çünkü bunlar, elbise nimetinin ayıp ve örtülmesi gerekeni örtmek; sıcak, soğuk ve rahatsız edici çirkinliklerden, hastalık sebeplerinden korunmak, düşmandan sakınmak ve nihayet güzel bakışı cezbedecek ve kötü bakışı defedecek, hiç kimsenin ne şehvetinin heyecanına ve ne nefretinin gelişmesine sebep olmayacak faydalı bir sima, edeb ve vakar rahatlığı ile güzelleşme gibi gerçek fayda ve güzel maksatlarını düşünemezler.
Şehvet, kibir ve gururla süslü püslü giysiler içinde kibrini ilan etmek isterken, bir taraftan en kötü yerini açar, hatır ve hayale gelmez zarar ve edepsizliğe düşerler. Bunun için süslü elbise, giysi, şeref ve ihtişam dahi hadd-i zatında ilâhî bir nimet olmakla beraber, birçoklarının gözlerini kamaştıran görünür çekiciliğine rağmen hayır ve mutlak fayda değil, bir gurur metâıdır.
Asıl hayır, takva giysisidir ki, örtülmesi gerekli yerlerin örtülmesi (setr-i avret), namusu korumanın ilk şartını teşkil eder. Bu, yani elbise indirilmesi, Allah'ın âyetlerindendir. İnsanlığa olan lütuf ve yardımını, bağış ve rahmetini gösteren delillerinden ve alametlerindendir. Umulur ki bunu düşünürler. Bundaki delalet vecihlerini, rabbânî hikmeti düşünür Allah'ın nimetlerini hatırlar, tanır veya uslanıp çirkinliklerden sakınırlar.
Rivayet ediliyor ki, cahiliyye Araplarından bir takımları, bu cümleden olarak Humus'tan olmayan A'rab yani bedevîler Kâbe'yiçıplak oldukları halde tavaf ederler ve içinde Allah'a isyan ettiğimiz giysilerimizle tavaf etmeyiz, derlerdi. Çoğunlukla erkekler gündüz, kadınlar gece tavaf ederler, kadınların gündüz tavaf ettikleri de olurdu. Kadın bütün göğüslerini ve göğüslerindekileri açar ve hatta büsbütün çırılçıplak olur, ancak cinsel organına şarap üstüne sinek konmuş gibi hafif, seyrek bir paçavra kor, "tavaf ederken beni kim ayıplar", der ve şu:
"Bugün bunun bir kısmı veya hepsi açılır, açılanını da helâl etmem." beytini söylerdi. İşte bu âyetler bu sebeple nazil olmuştur.””
“,”ÇARŞAF-PEÇE FAHİŞE KIYAFETİ-TEVRAT”,” BAŞ ÖRTÜSÜ HER İNANÇTAN “,”BEDİÜZZAMAN MI DELİÜZZAMAN MI?”,” TRAVMA GEÇİRENLERİN TARİHİ “,”İslam 250 Yıl Önce Böyle Ilıtıldı.” gibi bir çok yazımda da “İslam’a Haçlı Müdahalelerini göstermeye çalıştım.Bu yazılarım blog içinde mevcuttur ve “blog Arşivi”nden ay ay,gün gün bularak okuyabilirsiniz. Hiç bir yorum yapmadan, İslam çağında hac, çıplak tavaf, örtünme konularında Araf Suresi,26.;27.;28. ayetlerinin tefsirini Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinden aynen veriyorum.
Çarşaf-peçe giyenlerin durumunu çok güzel ortaya seriyor.
A’raf 26-27-28
Adem ve Hava yeryüzüne indiklerinde göksel kavimler tarafından taciz edilirler |
7; 26- Ey Âdemoğulları, muhakkak ki biz üzerinize çirkin yerlerinizi örter, avret yerlerini örter bir elbise, bir de rîş (yani güzellik ve öğünmek giysisi yahut servet ve refah) indirdik. Yerle, gökle, içle, dışla, ferdle, toplumla, tabiatla, sanatla i lgili sebepleri yaratıp ihsan ettik. Âdem ve Havva cennette saklı ve gizli otururlarken ayıpları açılarak yeryüzüne gelmiş oldukları gibi, Âdemoğullarından her biri de ana karnında "döl yatağı" içinde saklı ve gizli olarak rızıklanıp dururken çırılçıplak yeryüzüne indiler.
Sonra da ayıplarını örtecek veya giyinip kuşanıp süslenecek şekilde fakirce veya zengince iki çeşit elbise ile korunmaya ve örtünmeye ve hatta güzelleşme ve süslenmeye imkân buldular. Bu arada, takva elbisesi takva hissi veya takva duy g usu ile giyim yani hayâ, utanma duygusu ve Allah korkusu ile giyilen ve Allah'ın izniyle maddî manevî ayıptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan korunma elbisesi yok mu, bu, mutlak hayırdır. Sırf faydadır.
Hindistan Ganj nehrinde çıplak hac yapan Can/Jain dini mensupları |
Elbise nimetinden faydalanma ve istifade asıl bununladır. Zira takva duygusu, korkusu ve imanı, hayâ ve irfanı olanlar zorunlu olarak çıplak bile kalsalar en az Âdem ve Havva'nın yapraklarla örtündükleri gibi ayıp ve örtülmesi gereken yerlerini örter ve muhafaza ederler. Fakat takva duygusu olmayan günahkârlar ne kadar giyinseler yine kıçları, açılmaktan kurtulamazlar.
Ortodoks Yunan Hristiyan rahibeler
Çünkü bunlar, elbise nimetinin ayıp ve örtülmesi gerekeni örtmek; sıcak, soğuk ve rahatsız edici çirkinliklerden, hastalık sebeplerinden korunmak, düşmandan sakınmak ve nihayet güzel bakışı cezbedecek ve kötü bakışı defedecek, hiç kimsenin ne şehvetinin heyecanına ve ne nefretinin gelişmesine sebep olmayacak faydalı bir sima, edeb ve vakar rahatlığı ile güzelleşme gibi gerçek fayda ve güzel maksatlarını düşünemezler.
Şehvet, kibir ve gururla süslü püslü giysiler içinde kibrini ilan etmek isterken, bir taraftan en kötü yerini açar, hatır ve hayale gelmez zarar ve edepsizliğe düşerler. Bunun için süslü elbise, giysi, şeref ve ihtişam dahi hadd-i zatında ilâhî bir nimet olmakla beraber, birçoklarının gözlerini kamaştıran görünür çekiciliğine rağmen hayır ve mutlak fayda değil, bir gurur metâıdır.
Asıl hayır, takva giysisidir ki, örtülmesi gerekli yerlerin örtülmesi (setr-i avret), namusu korumanın ilk şartını teşkil eder. Bu, yani elbise indirilmesi, Allah'ın âyetlerindendir. İnsanlığa olan lütuf ve yardımını, bağış ve rahmetini gösteren delillerinden ve alametlerindendir. Umulur ki bunu düşünürler. Bundaki delalet vecihlerini, rabbânî hikmeti düşünür Allah'ın nimetlerini hatırlar, tanır veya uslanıp çirkinliklerden sakınırlar.
Rivayet ediliyor ki, cahiliyye Araplarından bir takımları, bu cümleden olarak Humus'tan olmayan A'rab yani bedevîler Kâbe'yiçıplak oldukları halde tavaf ederler ve içinde Allah'a isyan ettiğimiz giysilerimizle tavaf etmeyiz, derlerdi. Çoğunlukla erkekler gündüz, kadınlar gece tavaf ederler, kadınların gündüz tavaf ettikleri de olurdu. Kadın bütün göğüslerini ve göğüslerindekileri açar ve hatta büsbütün çırılçıplak olur, ancak cinsel organına şarap üstüne sinek konmuş gibi hafif, seyrek bir paçavra kor, "tavaf ederken beni kim ayıplar", der ve şu:
"Bugün bunun bir kısmı veya hepsi açılır, açılanını da helâl etmem." beytini söylerdi. İşte bu âyetler bu sebeple nazil olmuştur.””
Meğer,II.Abdülhamit, bu örtünme çeşidini yasaklayan bir de ferman yazmış bu olayın ardından.Bunu da vatansever bir arkadaşımız bulup,dilimize sadeleştirerek belgenin aslı ile birlikte yayınlamış.
Başımızda "Müslüman’ız" deyip seçtiğiniz siyasetçilerin devleti yıkıcı her türlü isyanlarında İngiliz, Fransız,Amerika gibi batılı devletlerden destek aldıklarını,sıkıştıklarında saklandıkları yerin Amerika ve işbirlikçisi "Haçlı" ülkeleri olduğunu görerek bu yazıyı dikkatle okuyunuz.
Peçeli kara çarşaf kıyafetini ilk giyenlerin 1892’lerde,İngiliz güdümündeki Kürtçü Nakşibendi Tarikatı içinde yaygın olduğunu fermanın yayınlanma tarihinden anlıyoruz.
Said Nursi 1876 doğumlu olduğuna göre,fermanın yayınlandığında henüz 16 yaşındadır. Nakşibendi tarikatı içinde yetişen,”Kürdistancı” Said-i Nursi,şeyhinden talimatları iyi almış ki ,II.Abdülhamit’e muhtıra gibi Van’da “Kürt Üniversitesi Kur” isteğinde bulunan bir mektup getirmiş ve kendini Üsküdar Toptaşı Tımarhanesinde bulmuştur.
1909’da II Abdülhamit’in tahttan indirilmesine sebebiyet veren 31.Mart olayını da İngiliz ve diğer Avrupa devletlerinin destekleri ile gerçekleştirenlerin başında da yine Said Nursi vardır.
1925 Şubatında,Musul-Kerkük'ü "Misak-ı Milli sınırlarına katma faaliyetlerimizi" engellemek için İngilizlerle anlaşan Said Nursi ve adamı Palulu Şeyh Sait ,çıkardıkları isyanla 200.000 insanımızın ölümüne sebep oldular.
1925 Şeyh Sait isyanında,azmettirici olduğu gerekçesi ile Isparta,Burdur’a sürülen bu zat,İsmet Paşanın Churchill’den aldığı talimatla Celal Bayar’a kurdurduğu “Demokrat Partinin",1950’de ilk icraatı olan “Af Yasası” ile serbest bırakılmış,”Mandacı” adamları hükümete geçmiş ve ülkemizi bu güne getiren projelerin mimarları olmuşlardır.
Solda Diyarbakırlı Müslüman,ortada Hıristiyan-peçeli kadın, sağda Palu'lu Kürt kadın.1873 yılı kıyafeti. Henüz Said Nursi'nin doğmasına ve II.Abdülhamit'in tahta geçmesine "3" yıl var. |
Şimdi,Çarşaf-Peçe ve Türban denilen örtülerle "Dinimi özgürce yaşayacağım, Müslüman’ım" diyen kadınlarımızın ne kadar boş beyinli olduklarını,farkında olmadan Hıristiyanlaştıklarını ispatlayan bu belgeyi aşağıya aldım.
Bunların,İslam ile bir alakası olmadığının,halkımızı "Hıristiyanlaştırdıklarının" kanıtı olan bu belgeyi göz ardı etmemeniz "vatanın ve kendinizin menfaati icabıdır.
Farkında olmadan "Müslüman’ız" derken Hıristiyanlaştırıldığınızı görünüz."Her İnançtan Başörtüsü" başlıklı yazımda çeşitli dinlerdeki kadın ve erkeklerin başörtülü resimleri de sizlere yardımcı olacaktır.
Ayrıca,Said Nursi-Kürdi doğmadan "3" yıl önce çekilmiş şu fotoğraf,onun bu milleti Hıristiyanlaştırma işinde olduğunu kanıtlamaktadır.Çünkü,dayattığı "kara çarşaf ve peçe HIRİSTİYAN YAS KIYAFETİDİR."
http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://img240.imageshack.us/img240/511/resim2kv7.png&imgrefurl=
HAÇLININ KARA ÇARŞAF ve TÜRBAN DAYATMASI NEDEN?
İncil'de,"Şeytan'ın sayısı 666" dır.(İncil-Vahiyler 13:18 olması gerektir.) Kuranın "6666" ayeti olduğundan dolayı da Hırisytiyan dünyası Hz.Muhammed için "Şeytanın soyu,dölü" demektedir.
Bu bağlamda,Müslümanları da "şeytana tapanlar" olarak kabul etmektedirler.
Şeytana tapanların da "yüzlerini tabiatın bile görmesini" istemediklerinden dolayı Müslümanlara veya İbrani soyu olmayan Hıristiyanlara, bu kara çarşafları ve burkaları uygun görmektedirler.
"Müslüman olmuş Avrupalı" kılığında asırlardır içimize soktukları ajanlarınca koca koca devletlerimizi yıktılar.İnançlarımızla oynadılar.
Zenciler de "Ham soyu" köle oldukları için Hıristiyan da olsalar kara çarşafa layık görülmektedirler.
Kürt olmayan milletimiz,Kürtler,kıyamete yakın sonunda bir "ulema" çıkardık diye sevinirken,onun da aslında gizli bir "Hıristiyan" olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kürtler,"köle,kul" yaşamaya alışıklar.Devlet ağalarını sürdüğünde,geri döndürmek için ağıtlar yakan kölelerdir onlar.
Özgür yaşayamazlar,ölürler.
Zaten,Said Nursi'yi İngiltere yıkılan Osmanlı'nın yerine kurulması olası "Kürt Devleti" için planlamıştı.
Yani o projeye bizim bazı salaklarımız Menderes ve sonrası dönemde girdiler.
Ama siz bu sapıklıktan bir an önce kurtulun.
Sizler köle değilsiniz.
Haçlı savaşı sürmektedir,bu örtüleri vücutlarına geçirenler onların isteklerine uymuşlardır. Onlar ne Filistinli,ne Pakistanlı Müslümanları ne de kendilerini koruyabilirler.
Ben bunu anlatmak için bunları yazıyorum.İşin aslı budur.Bütün yazılarımda sayısız delilleri de koydum.
Haçlı "Kuranı İlahi " kabul etmediği için,hesabını Tevrat ve İncil'e göre yapmaktadır.Bizim Müslümanlar da "Tevrat İncil değişmiş" inancı ile bu kitapları hiç mi hiç kâle almazlar ki bu da onlar için bulunmaz bir nimettir.
Bilgisizliğimiz onların rahat çalışmasını sağlamaktadır.
Öğrenmek için İncil ve Tevratı da okuyunuz.
Dinini,düşmanından öğrenen dininden de imanından da,geleceğinden devletinden de,onurundan da olur.
Saygılarımla.
Keykubat
Elinde "Haç"ı ile Afrika'lı Bir Hıristiyan Rahibe.
YIL 1892
FERMANIN GÜNÜMÜZ DİLİNE SADELEŞTİRİLMİŞ METNİ;
İzaha muhtaç olmadığı gibi büyük İslâm devletinin ayakta durması, devamı ve yükselmesi kadın ve erkek bütün Müslümanların her türlü hal ve hareketlerinde şeriatın yüksek hükümlerine son derece dikkatle uymalarına bağlı olup aksi hal Allah esirgesin gerek fertler gerek devlet için maddî ve mânevî sonsuz zararlara sebeb olacağından İslâm kadınlarının
Allah'ın emirlerinden bulunan örtünme usul ve kaidelerine fevkalâde dikkat ve itina etmeleri lüzumunu beyana hacet olmadığı, bu çarşaflar ise İslâm kadınlarınca örtünmeye aslâ uygun ve müsait olmadığı gibi bir maksatla şuraya buraya girmek için bazı münasebetsiz erkekler tarafından da bir fesat ve melânet perdesi olarak kullanılmakta olup hatta geçenlerde bir erkek bu suretle çarşafa bürünerek kadın kıyafetinde silâhlı olarak bir eve girip içerdeki kadının üzerine hücumla çaldığı eşyayı pencereden arkadaşına atarak savuşmuş olduğundan dindarlık ve maslahat bakımından meydanda olan zararlarından ötürü icap edenlere münasip bir şekilde anlatılıp tenbihlerde bulunmak suretiyle kadınların çarşaf giymelerinin yasaklanması Padişah emri iktizasındandır. Bu hususta emir sahibinindir.
2 Nisan 1892
Hükümdarın Başkâtibi
Süreyya
PADİŞAH EMRİ LATİN HARFLERİYLE
ANLAMAZSANIZ SADELEŞTİRİLMİŞ METİN AŞAĞIDA,
(İrade Dâhiliye, Nu. 99887)
Yıldız Saray-ı Hümâyûnu Başkitâbet Dâ'iresi
5894
Bugün Cum'a selamlık resm-i âlîsini müteâkib Teşvikiye'de kâ'in Silahhâne-i Hümâyûnu teşrîf-i meâlî-redîf-i hazret-i pâdişâhî vukûuyla oradan Saray-ı Hümâyûna avdet buyurulur iken reh-güzâr-ı şâhânede bir tarz-ı acîbde bellerinden bağlı siyah çârşeblere bürünmüş ve yüzlerini dahi siyah renkde ve gayet ince peçeler ile örtmüş bazı kadınlar müsâdif-i nazar-gâh-ı âlî olarak bunların gayr-i mestûre denilecek halde açık saçık bulunmalarına ve âdeta mâtem elbisesi iksâ etmiş Hıristiyan kadınlarına müşâbih olmalarına nazaran vehleten İslam olduklarında tereddüd buyurulmuşdur. Muhtâc-ı îrâd ve îzâh olmadığı vechile devlet-i muazzama-i İslâmiye edâmahallâhu teâlâ ilâ-yevmi'l-kıyâmenin kıyâm ve bekâsı ve tezayüd-i şevket ve i'tilâsı heyet-i devletin efradından bulunan bi'1-cümle müslimîn ve müslimâtın kâffe-i ahvâl ve evdâ ve harekâtda şerî'at-i garrâ-yı Ahmediyenin ahkâm-ı münîfe ve münciyesine kemâl-i ihtimâm ile tevessül ve ittibâ' etmelerine menût ve merbût olup aks-i hâl ma'âzallâhu te'âlâ gerek efrâd-ı ümmet ve gerek esâs-ı devlet içün maddî ve ma'nevî mûcib-i
mazarrât-ı bî-nihâyet olacağından İslâm kadınlarının cümle-i evâmir-i ilâhiyeden bulunan usûl
ve âdâb-ı mergûbe-i tesettür ve ihticâba fevka'1-âde dikkat ve i'tinâ etmeleri lüzûmu vâreste-i beyân ve ityân olarak işbu çârşebler ise İslâm kadınlarınca emr-i tesettüre asla muvâfık ve müsâ'id olmadığı gibi li-maksadin şuraya buraya girmek içün bazı münâsebetsiz erkekler tarafından dahi bir perde-i fesâd ve mel'anet olarak isti'mâl edilmekde olup hatta geçenlerde bir erkek bu sûretle çârşebe bürünerek kadın kıyâfetinde müsellehan bir hâneye dühûl ile evdeki kadının üzerine bi'1-hücûm sirkat eylediği eşyâyı pencereden arkadaşına atarak savuşmuş olduğundan diyâneten ve maslahaten derkâr olan mazarrât ve mehâzîr-i adîdesine mebnî bu bâbda îcâb edenlere sûret-i leyyine ve münâsibede tefhîmât ve vasâyâ-yı lâzıme îfâ edilmek sûretiyle kadınlarca çârşeb iktisâsının men'i esbâbının istihsâli şeref-sâdır olan emr u fermân-ı hümâyûn-ı cenâb-ı pâdişâhî iktizâ-yı âlîsinden bulunmuş olmağla ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü'1-emrindir.
Fî 4 Ramazân sene 1309 ve Serkâtib-i hazret-i şehriyârî
Fî 20 Mart sene 1308 bende
[2 Nisan 1892] Süreyya
Belgenin Aslı;
Burkalı Afganistan'lı Müslüman Kadın.
Önce böyle giydirirler,sonra da "Kadın Özgürlük Hareketi"
başlatarak,aile içi düşmanlıklar yaratırlar.Devlete de
"uluslararası baskılar ve işgaller" uygularlar.
Resimin İngilizce metni şöyle;"Taliban idaresi altında
Afgan kadını" sonra da resmi çekenin adı yazılı.
İran'da Hıristiyanlaştırılmış İslami Rejim kurma işi 30 yı önce Humeyni ile bitirildi. Kara çarşaflı -peçesiz bir bayan Polis Memuresi.
İran ne yazık ki,Haçlı projelerinin açık oyun alanıdır.Asla bağımsızlık savaşı veremedi.Sınırlarını İngiltere,Amerika çizdi.
İngiliz ajanı bir "molla" olduğu için Türkiye'ye sürülen Humeyni'yi,1976'da Bursa'dan alıp Pariste,yanında seks shop bulunan bir binaya erleştirdiler,üç yıl profesörlere eğittirdiler ,Şah'ın generallerini gizli bir operasyonla vurup hazır hükümetin başına da Humeyni'yi getirdiler.Onların bu "çarşaflı hali " sizleri aldatmasın.1630 sonrasında İngiliz,Hollanda,Portekiz işbirliği bu bölgeyi ele geçirir. Burkaların,kara çarşafların bu bölgede yaygın olması,dinlerinin Hıristiyanlaştırılma çabaları ile olmuştur.Sıra bizdedir.
Bu linkte Kanada'da Beyt Şems (Levi soyu- sapık Yahudiler olarak adlandırılıyorlar) Burka'lı Yahudi kadınları için tıklayınız. Bunların küçük yaşta çocuklarla toplu nikâhlar kıydıkları anlatılıyor.Aşağıda Burkalı Yahudi kadınları Tıkla;
http://mostlykosher.blogspot.com/2011/01/more-on-jewish-burqa.html
Çarşaflı Harem hanımları,beyleri ile haremcek,dünyayı tavafa çıkmışlar.
Resim çektirirler ama sanki boşuna bir iştir bu resim işi. Nasıl eğlenilecek?
Efendi,hayat refikalarından daha net poz vermemiş mi?
BU YAZIDAN 6 YIL SONRA
NURCU AKP'Lİ ENSAR VAKFINDA KULAMPARALIK REZALETİ TBMM'YE YANSIMIŞTIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.