Sayfalar

19 Kasım 2008 Çarşamba

SOMALİ KORSANLARI ve BOP


SOMALİ KORSANLARI ve BOP

Son bir iki yıldır haberlere girmeye başlayan Hint Okyanusu Kızıldeniz-Aden Körfezi açıklarında Somali’li ve Yemenli korsanların bölgeden geçiş yapan yük gemilerini kaçırma haberleri ilginizi çekmiştir umarım.Son aylarda buna birkaç da Türk gemisi hem de Sabancı Grubundan Yalçın Sabancı’ya ait geminin halen mürettebatı kurtarılmış da değildir.
Tarih bilgime göre de Yemen ve Somali halkları eski korsan halklar olarak da bilinmektedirler.Amerika’nın bu bölgedeki devletlerde adam gibi yönetilen bir devlet bırakmaması,insanların açlık,anarşi,terörün yaygınlaştırılması ve bu ülke topraklarının doğal kaynaklarının da kolayca emperyalist devletlerce çalınması da işin diğer boyutuna dikkat çekmemizi sağlamaktadır.
Başbakanımız Recep T.ERDOĞAN’ın da “Türkiye’nin bir görevi var o da Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanlığı görevidir” derken emperyalizmin G.W.BUSH’un babası G.Bush ve öncesinde Ronald Reeganlarla başlamış olan “Yeni Dünya Düzenini düşünmeden bu olaylara bakmak akıl kârı değildir.
Uzun yıllardır iskeleti derisi üzerinden görünen açlık timsali kadın,erkek ve çocuk resimleri ile tanıdığımız bu ülkelerin insanlarının uzun ekonomik baskılar sonucu gözlerini karartıp atalarının işlerine teşvik edildikleri anlamını çıkarmak doğru olacaktır.Elbette onlara bu görevlerinde göz yuman büyük devletleri de saymak şarttır.
Okyanustaki dalgaları bile uydudan tek tek takip etme olanağına sahip bu büyük devletlerin bu tür korsanlıklara göz yumup teşvik etmeleri,Somali’li bazı uyanıkların zengin olup,ülkelerindeki açları doyurmalarını ya da onlara hava atmalarını sağlamak olmadığı da ortaya çıktı.

Dün Hindistan’a ait bir savaş gemisi bu korsanların ana gemisini batırdı.
Bu akşam haberlerinde ise Amerika’nın Somali’ye müdahale etmeye karar verdiği bildirildi.Bu da Amerika,AB,Rusya gibi devletler bu bahane ile mazlum Afrikalıların kanlarını emmeye, emeklerini sömürmeye daha doymamış olduklarına işaret etmektedir.
Yani,Somali de “İslami Korsan” ülke yapılarak “İslami terörist devletler” listesine böylece girdi ve işgal kararı da çıkmış oldu.
Bu bağlamda bir başka yorumu da eklemeyi konuyla ilgili buldum.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10392350.asp?gid=229
linkine tıkladığınızda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Amerika Oksford Üniversitesinde protesto edildiği bir konuşmadaki sözleri ilgi çekicidir.
“Müslümanlar İran ile Türkiye arasında tercih yapacaklardır.”
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yukarıda bahsettiğim “eşbaşkanlık” görevinde başarılı olduğu söylenemez.
Yeni Dünya Düzeninde Yenilikler Var mı?
Son Amerika ziyaretinde de Beyaz Saray’ın karşısındaki parkta sincaplara kurabiye vererek kafa dinlemesi bazı sıkıntılara işaret etmektedir.
Eğer,ona artık bu projede Türkiye’nin ve kendisinin görevinin bittiği söylendiyse yeni aday İran mıdır?
İran,malum,ABD-AB+Rusya+komşularının desteği ile 1979’dan beri zaten İslam Cumhuriyetidir. Sam soyu olarak,Alman ve diğer bazı Avrupa halkları ile akraba olması da buna eklenirse İslam ülkeleri liderliği için yeni seçilen İran mıdır?
Galiba öyle.
Peki biz ne olacağız?
Biz ise yine aynı projelere devam edeceğiz.Terör,bölünme,kardeş kavgaları,yüksek enflasyon,yolsuzluklar vs,vs.
Ha bu proje yürüyecek mi?
İlk bölünmenin ardından bölgenin işgale uğrayacağı inancındayım.Kuzeydeki devlet,güneydeki devletleri ABD-AB ile arasında pay edecekler.
Proje de bölünüp pay edilecek devletleri rekabetle yıpratmak,zayıflatmak ki,infaz anında direnecek güçleri olmasın.
21.yy.Kölecilik Yüzyılı mı Olacak?
G.W.Bush’un “21.YY dinler çağı olacak” derken söylediği de budur.Uzay’da kurulacak yeni kolonilerde sosyal hakları verilerek adam çalıştırma ve büyüme olanağı yoktur.
Yani kölecilik hortlatılacaktır.
Kölecilik nerden çıktı demeyin?
Dinler çağı zaten kölecilik çağı değil midir?
İşte bu projenin de “en sazan ulusları” ise öncelikle “Müslüman ülkeler” ve diğer geri kalmış uluslar olacaklardır.
İran Şah’ı “silahlanma” nedeniyle devrildi.
Saddam da öyle.

Önce köktendinci ve karşıt yapılanmaları oluşturuyorlar,sonra;

Afrika ülkeleri de İslami korsanlık,terörizm vb. suçlamalar ile işgal ediliyorlar.(*)
Yani önce tahrik edilip silahlandırılıyor,güçlendiriliyorlar sonra da suçlanıp işgal ediliyorlar.
Hala konuları uyanmayanlara da aşağıdaki dış kaynaklı bir yazıyı tercüme ederek verdim. Umarım ayanlar artar.

Keykubat

Somali Korsanları Köylerini Kentlere Dönüştürüyorlar.

“Somali’nin yoksulluğu ve içinde bulunduğu karışıklığın ışığında en şok edici olan bu yükselen kentlerdir.Sanık suçluların kırbaçlama ve taşa tutma işleri için buluşma yerleri olan ülkenin güneyinin çoğunu köktendinci İslamcıların idaresi altında bulundurmaktadırlar.

Karmaşa içindeki darmadağın edilmiş bu tatsız Afrika ülkesinde yaklaşık yirmi yıldır etkili bir hükümet yoktur.

Ortalama ömür 46 yıl, çocukların 1/4ü 5 yaşına gelmeden ölmektedir.

Fakat,Haradhere,Eyl,Bossaso gibi sahil kasabaları ise korsan ekonomisinin şahlandığı,sadece bu yılkı beklentilerine göre yıllık 30 milyon ABD Dolarına çıkan gelirleri için korsan ekonomistlerine şükranlarını sunmaktadırlar.

Korsan köyleri,dalgalı demir levhalardan yapılmış evlerden oluşurken,şimdi,dayanıklı beyaz taşlardan yapılmış görkemli evlere dönüşmektedir.

“NATO ve ABD Deniz Kuvvetleri,her yerde her zaman olamayacaklarını söylerken,Afrikalı yetkililer de gemileri “özel güvenlik” kullanmaya zorlamaktadırlar.Somali’den devriye çıkan bazı savaş gemileri birkaç korsan saldırıyı durdurmakta başarılı olduysalar da gemilere arkadan yapılacak askeri bir saldırı yüksek risk taşımaktadır ve genel bir uygulaması da yoktur”

Somali Pirates Transform Villages Into Boomtowns

These boomtowns are all the more shocking in light of Somalia's violence and poverty: Radical Islamists control most of the country's south, meting out lashings and stonings for accused criminals. There has been no effective central government in nearly 20 years, plunging this arid African country into chaos.

Life expectancy is just 46 years; a quarter of children die before they reach 5.

But in northern coastal towns like Haradhere, Eyl and Bossaso, the pirate economy is thriving thanks to the money pouring in from pirate ransoms that have reached $30 million this year alone.

While pirate villages used to have houses made of corrugated iron sheets, now, there are stately looking homes made of sturdy, white stones.

NATO and the U.S. Navy say they can't be everywhere, and American officials are urging ships to hire private security. Warships patrolling off Somalia have succeeded in stopping some pirate attacks. But military assaults to wrest back a ship are highly risky and, up to now, uncommon.

Associated Press writers Mohamed Olad Hassan reported from Mogadishu and Elizabeth Kennedy from Nairobi, Kenya.

Birleşik Basın yazarlarından (Associated Press) Mohamed Olad Hassan (Muhammed Oled Hasan ) Mogadişu’dan ve Elizabeth Kennedy Nayrobi-Kenya’dan bildiriyor.

http://www.nytimes.com/aponline/world/AP-AF-Pirate-Boomtown.html



Herald Trıbune
By Jeffrey Gettleman Published: October 31, 2008
SOMALİ-BOOSAASO-Bu yer kaşınızın terini silinceye kadar kısa bir zamandan daha hızlı bir şekilde kaçırılabileceğiniz en tehlikeli yerlerden biridir.Ki en refah içinde olanlardan da biridir.Etrafınızda, elinde kalın 100 USD-ABD dolarlık banknotlarla dolaşan döviz satıcıları yürürler.İnce çatılı balıkçı gecekondularının yanında yeni yeni saray gibi evler yükselmektedir.
Hapislerdeki adamlar,yakalanmadan önceki krallara layık yaşamlarına ait anılarını gözlerini kırpıştırarak anlatırlar.
Bu Somali’nin yükselen hikayesidir,öyle,yer altı-korsan ekonomisinin de değil.Bu ülke,kaos,karmaşa içindedir ve başkent Mogadişu’nun sokaklarında birbirlerini öldüren insanların yanında, tersine, bir avuç tahılın açlığını çeken sayısız çocuk vardır.
Bütün bu yasa dışılığın getirdiği, gözü karalıktan yararlananların en başında ise , özellikle korsanlık işi yapanların olduğu açıkça görülmektedir.
Somali’li yetkililerin dediklerine göre bu yıl korsanların kazançları vergiden muaf olarak 50 milyon ABD Dolarına yaklaşmaktadır.
Kendisinin kesinlikle inkar etmesine rağmen korsanlarla işbirliği içinde olduğundan kesinlikle emin olunan en üst resmi yetkili Mohamud Muse Hirsi,(Mahmud Musa Hırsi)”Bu adamlar cinayet işliyorlar” diyor.
Geçen yıla ait hafızalarda kalan sayıdan daha fazla olarak,bu yıl içinde 75’den fazla gemiye saldırıldı.
Kaçırılan Ukrayna yük gemisi hakkında görüşmeler halen sürmekte olup,genel kanıya göre gemi için ödenecek fidyenin en fazla 5 milyon ABD Doları olacağı sanılıyor.
Somali’nin artık ölmüş deniz kuvvetlerinde uzun yıllar kaptanlık yapmış olan Abdullahi Omar Qawden (Abdullahi Ömer Kavdin)
“Bütün ihtiyacınız üç adam,küçük bir bot ve ertesi gün milyonersiniz” diyor.
ABD,AB,NATO,Rusya ve Hindistan’da dahil olmak üzere dünya çapında savaş gemilerinin Somali sularında korsanları parçalamak için devriye gezmelerine rağmen,korsanların açıkça kontrol dışı olduğu görülmektedir.
Ama bu kolay olmayacaktır.Korsanlar deniz bilgisine sahiptirler.Korkusuzdurlar.Zengindirler ve yüksek teknolojiye sahip aletleri,GPS üniteleri bile her gün daha da zenginleşmektedirler.Ve birleşiktirler.
Hapsedilmiş korsan Jama Abdullahi (Cemal Abdullahi) “Birlikte çalışıyoruz.bildiğiniz gibi iş için gerekli” diyor.Korsanlar, Hint okyanusu boyunca dar Kızıldeniz girişinden Kenya sınırlarına kadar Aden Körfezindeki sulardan binlerce mil açıklara kadar dağılmaktadırlar.
Bir savaş gemisi onlara iş üstünde yakalamak üzere olsa bile ne yapacakları belli değildir.Eylül ayında bir Danimarka savaş gemisi Aden körfezi açıklarında roket pervaneli motoruyla ,uzun bir merdiven,el bombaları ile dolaşan 10 kişiyi korsan olmaları şüphesiyle yakaladı.
Danimarkalılar,yaklaşık bir hafta boyunca adli işlemleri için dava mercii bulamadıklarından adamları silahları ile birlikte bir sahile boşaltmak zorunda kaldılar.
By Jeffrey Gettleman Published: October 31, 2008

Tercüme-Keykubat
http://img.iht.com/images/2008/10/31/31pirates-pic.550.jpg

(*) BİZ DEDİK TE OLMADI MI?

"Somali işgal edilecek" dedik, 2,5 ay sonra yani,76 gün sonra karar çıktı.
İşte Haberi;
ADEN KÖRFEZİNE TÜRK ASKERİ-

Bakan Babacan, Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için hükümete 1 yıl süreyle yetki verilmesini öngören Başbakanlık tezkeresinin TBMM Başkanlığına sunulmasına ilişkin bir soruyu da yanıtladı.

Somali açıklarındaki deniz haydutluğuyla ilgili aylardır alınabilecek tedbirler konusunda bir arayış olduğunu belirten Babacan, çalışmaların birkaç grupta toplandığını ifade etti.
http://www.haber7.com/haber/20090206/Turkiye-Somaliye-ne-kadar-asker-gonderecek.php

18 Kasım 2008 Salı

KARŞIYAKA'LI MAGANDA KAHRAMAN

KARŞIYAKA HOLİGANI KAHRAMAN OLDU

15 Kasım 2008 günü İzmir’den Bandırma’ya Karşıyaka Spor kulübünün sağladığı otobüslerle giden taraftarların Balıkesir Polis Okulu karşısındaki benzin istasyonunda verilen mola esnasında işletme görevlileri ile tartışma başlatmışlar ve sonunda televizyon kameralarında da gösterildiği gibi iş yeri savaş alanına çevrilmiştir.

İş yerini koruma telaşına düşen işyeri sahibi başka çare kalmadığına kanaat getirmiş olsa ki pompalı tüfekle,Özgür Soylu (21) isimli Karşıyakalı bir taraftar bir kişiyi vurarak belki canını veya çalışanlarının hayatını kurtarmış,diğerlerinin de zarar görmelerini engellemiştir.

Ölenin de suçlu olduğu için mi,yağmayı durdurmak için tesadüfen seçilerek mi vurulduğu da belli değildir.

Cinayeti,adam vurmayı kim onaylayabilir ki?

Aklı başında hiç kimse.

Peki bir düşünelim,bu iş yeri sahibinin böyle manyaklıkları olsa orayı işletebilir miydi?

Mümkün değil.

Çünkü,yeryüzünde genellikle işyeri,işletme sahipleri gelen müşterilerini “pompalı tüfekle” vurmazlar.

Aksini iddia eden varsa buyursun ispat etsin.

Dünyanın hangi yerinde bir dinlenme tesisi sahibi gelen müşterilerini “pompalı tüfekle veya makineli tüfekle kurşunlayarak ya da bıçaklayarak “ öldürsün.

Böyle bir örnek var mıdır?

Yoktur.

Olay nedir?

Bir otobüs dolusu kalabalık “maganda taraftar yandaşı” ile seyahat ettiğinin bilincinde olan bir paranoyak “alışveriş amacı” ile girdiği işyeri sahibini veya çalışanlarını delirtmek için kendi paranoyaklıklarını sergilemeye başlar.

Böyle şeyler sabaha kadar sokaklardaki tekel bayilerinden içki almak için olay çıkaran magandalarca her yerde her an işlenmektedir,bilinen bir olaydır zaten.

Bakkal,market,büfe ıssızsa,böyle birkaç insan kılıklı hayvan iş yeri sahip ve çalışanlarını gözlerine kestirirlerse hiç çekinmeden bu işe girişirler.

Sonucunda genelde işyeri sahipleri mağdur olur,bazen de magandalar.

Anne babalar,çocuklarının cenazelerine ağlamak yerine zamanında ona iyi bir terbiye vermekle yükümlüdürler.

Tabii Allah sabır versin.Ama,onun üzgünlüğü suçlu oğlunu melek yapmaz.

Bir yüksek okulda öğrenci olması da bir kişinin “ilelebet suç işlemeyeceği” anlamına gelmez.

Her gün tahsilli,büyük hırsızların marifetlerini dinleyip okuyup yazmıyor muyuz sanki?

Rüşvetçi her meslekten insan,bu gün de bir okyanus operasyonu vardır.

Rektör de tutuklandı.

Haklı haksız bilemem ama yargı tutukladı.

Demek ki “Rektörlük” bile suç işlemeye veya suçlanmaya engel değil.

Basın bu magandalık olayını neredeyse kahramanlık destanına çevirdi.

Neden?

Magandayı iyi incelemek lazım.

Bu kişinin;

Hele hele,adı “Özgür” ise,”Alevi” ise ya da Alevi kimliği altında yılardır devletin bölünmesi için mücadele eden malum “terör örgütünün” beslendiği memleket kökenli olup,bu adın “sembol olduğu” yerlerden ise.

İsmet Paşanın 1948 yılındaki askerlik yasası sonrasından bu yana, o bölgeye doldurduğu işgalci Kürtlerden ise.

Suç işlediği bölgenin de Balıkesir gibi “Türk Yurdu” olduğunu bildiği bir yer ise ve bu,onu çocukluğundan beri aldığı aile ve çevre eğitimi nedeniyle “gizli bir düşmanlığa” itiyor ise;

Evde başka, sokakta başka kişiliklerde görüntü vermesi için eğitilmiş ise;

Otobüste kendisi ile birlikte olanların çoğunluğu bu soya mensup,aynı davanın müritleri ise;

Dertlerinin aslında “Alevi mağduriyeti” değil,”Ermeni dönmeliği altında büyük Ermenistan kurmak davası” olduğu bilinenlerden ise;

Son zamanlarda büyük şehirlerde güvenlik güçlerini yıldırmak için kökü dışardan sulanan bazı operasyonlar düzenleyen ve son olarak Avrupa Parlamentosunda “1938 Kürt Soykırımı” adı altında yeni bir ırkçı dava başlatan bir takım “Alevi-Kürt Derneklerinin ” kurucu ve üyeleri ile köken bağı var ise;

Hiçbir şekilde Türk ve Sünni halkla (Kürtler de dahil) “birlikte yaşamak” gibi bir dertleri yoksa;

Bu magandalığı açıklamak için yeterlidir.

Eğer,bu öğrenci-maganda,sıradan bir maganda olsaydı,ülkenin en ünlü ulusal yayın yapan televizyonlarının haber müdürleri aynı anda bu magandalığı “haklı çıkaracak naklen canlı yayın” yaparlar mıydı?

Hele hele iki kanalın haber müdürleri de köken olarak aynı camiaya mensup olmakla biliniyorlar ise.

Bu ülkede terör ve anarşi işte böyle yaratıldı.

Devletin huzuruna,barışına,bütünlüğüne düşman,gizli ilişkileri dış güçlerle örgü olmuş olan Seyit Rıza ve Şeyh Saitlerin soylarının ve destekçilerinin günümüzdeki takipçi nesillerinden olmasaydı, bu maganda eğer bir Türk veya bu camianın dışında birisi olsaydı çoktan yerden yere vurulurdu.

Vurulmaz mıydı?

Hatta ebeveynleri bile çocukları için suçlanmaz mıydı?

Her yerde “Maganda Teröristi” olarak lanse edilmez miydi?

Hepsi olurdu.

Ama,maganda,devletin bile içindekilerle işbirliği içindeki bir ihanet cemaatinin mensubu ise,o zaman o maganda değil böyle kahraman olur.

Olayın Polis Meslek Yüksek Okulu'nun karşısında işlenmesi de aynı anda "Öğrencilere gözdağı verme" amacında olduklarını düşündürüyor.Polis okulu olmasa bu olmazdı inancındayım.
Öğrencilere "Polis olursanız bakın,elleriniz kollarınız bağlı sizi beter ederiz" korkusu verilmiştir.

Böyle amaca hizmet eden magandalar da kahraman edilir.En büyük Tv’ler bile anısına düzenlenen magandalıklar için canlı yayına geçerler.

Çünkü o en sinsi ihanet örgütlenmesini gerçekleştirenlerin soyundandır.

Son günlerde CHP’ye kaydolan türbanlılar yüzünden Sayın Deniz BAYKAL’a karşı çıkanlar da bunlardır.

Atatürk mirasını yiyen,Atatürkçü olmakla övünen, ama memleketlerinde Atatürk heykel ve büstleri 24 saat polisçe korunan bir toplum bunu ister mi acaba?

Aslında Baykal,Tayyip beyin gitmesi halinde aynı projeyi sürdürmesi için tedbiren bu operasyon yapılıyor ya olsun.

Değişiklik gereklidir.

İşte bu cemaat malum terör örgütünün “demokratik kanadını” oluşturmakla övünen bir cemaattir.

Terörist orada “Devrim Şehidi-Kürdistan Şehidi” olarak anılır.

Asker-Polis ile girilen çatışmalarda ölen terörist çocuklarını sayarken,kaybettikleri çocuklarının sayarken “iki,dört tane devrim şehidim vardır” demektedirler.

Alman Yeşiller partisine eşbaşkan olan kişinin de ortağı olan Caludia da bu işbirliğinin parçasıdırlar.

Meclis ve adliye kapılarını bir zamanlar AB kimliği ile tekmeleyen bu kadının da hakkını aradıkları sadece bu bölgeden devlete kurşun sıkmış hainleri korumak içindi.

Kurdukları tezgahlar iyi çalışmakta,devlet her türlü yayın organından “bölünme veya özerklik” şartına zorlanmaktadır.

Bu olaylar “sıradan asayiş olayı” olarak görülmemeli,”Türk Halkına Gözdağı” olarak yorumlanmalıdır ve terörle mücadele kapsamında değerlendirilmelidir.

Terörist,maganda veya ırz düşmanı da olsa bu medya onların ellerinde iken onlar daima “kahraman” edilirler.

Vatandaş da yargı da,bu bölgenin siyaset adamları da en azından bunlar kadar vatandaşlarını korumak zorundadırlar.

Vebali daima Türk devletini korumak için şehit yetiştiren bu insanlara sahip çıkmayanlarındır.

Keykubat

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=11031

http://www.ilkhabergazetesi.com/soylunun-cenazesi-izmire-gonderildi/

16 Kasım 2008 Pazar

Sayın Adana Valisini Kutlarım.

ERMENİ SOYKIRIMINA HAYIR DEMEK İÇİN TIKLA VE "NO"YU İŞARETLE;Yazıyı sonra da okuyabilirsiniz;

http://www.msnbc. msn.com/id/ 21253084


Sayın Vali'yi kutlarım,

Adana Valisi sayın İlhan ATIŞ'ın,makamına ve kendisine yakışan tutumundan dolayı kendisini kutlarım. Umarım,siyasi bir linçe maruz kalmadan çabalarının karşılığını alır.
Utanmadan,tarihte görülmemiş büyük pişkinlikle küçük çocuklarını ve kadınlarını miting meydanlarının en önüne süren Kürt'lerin kendi davalarına ne kadar değer verdikleri de ortaya çıkmıştır zaten.
Kadın ve ilk okul çocuklarının ardına saklanarak yürüttükleri ABD-AB destekli eşkiyalıkları ile sadece ne kadar korkak,aciz,nankör olduklarını göstermekte ve kendilerini rezil etmektedirler.

Erzurumluların güzel bir deyişi vardır.
"Kürtten olsa evliya
Sokma sakın avluya,
Ya samı (*) çalar ya samanı"

Kürtler her zaman hırsız ve eşkiyaydılar bu gün de yaptıkları devleti soymaktan başka bir şey değildir.
Kendi başlarına işlettikleri doğru düzgün ne bir kurum ne de kuruluş vardır.
Kürdistan kurmaya kalkıyorlar ama hepsi batıya kaçıyor.
Kendi topraklarında bir medeniyet kursunlar da görelim.

Bir sürü çocuk yaşta sübyanlardan harem kurup sabah akşam köpekler gibi sorumsuzca çocuk doğurtmakla medeniyet yaratılsaydı,tavşanlar ile köpekler yeryüzüne hakim olurlardı.

Kürtlerin girdiği yerde ne ot biter ne de ağaç.

Girdikleri işlerde rüşvetten,hırsızlıktan geçilmez.
Bir kurum veya şirket zarar ediyorsa kesinlikle Kürtlerin bol olduğu bir yerdir.
Aç diye acıyıp ekmek versen gözüne kestirirse öldürmeye kalkar.
Piknik yapanlar benzer olaylara çok defa şahit olmuşlardır.
Bunlar çalışmazlar,dilenirler,çalarlar,fırsat ve zayıf bulurlarsa öldürürler.Yeryüzünde Kürtler kadar tembel,nankör ve her şey olabilecek bir kavim yoktur.

Issız yerlerde çalışan kadın ve erkek fahişeler onlardır,hem paralarını alırlar hem de soyarlar,çalarlar.
Amerika ve Avrupa çok seviyorsa alsın bunları kendi ne yaparsa yapsın,yapmıyorsa da devlete de karışmasın.

Artık iyice bıktırdılar.Yalnız Türk Milletini değil,komşu milletleri ve tüm dünya milletlerini de bıktırdılar.
Bu pislikleri planlayıp düzenleyenler bu işe son vermezse ciddi kutuplaşmalar olacak.

Bunu önlemekle görevli başta hükümet ve diğerleri ne yapılacaksa yapsınlar.
İçimden iyi bir şey yazmak bile geçmiyor artık.

Keykubat

(*)Sam:Karasaban,kağnı,atarabası gibi araçları çekmek için büyük baş hayvanların bağlandıkları ağaçtan yapılmış boyunduruk.


Vali ateş püskürdü!

'Eylemci çocukların ailelerine ait Yeşil Kartları iptal edeceğiz' demişti...

Adana Valisi İlhan Atış, Yeşil Kartıyla tedavi olduğu sağlık ocağının, tedavi gördüğü hastanenin, bedava kitap, defter, önlük, ayakkabı alarak okuttukları okulların camlarını çocuklarına taşlatanlara izin vermeyeceklerini söyledi.

Adana Valisi İlhan Atış, çocuklarını eylemlerde kullanan ailelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

"Yeşil Kartı iptal edeceğimizi düşünüyoruz dememiz bile kıyamet kopardı." diyen Vali Atış, "Neden bu kıyametin koparıldığını araştırdık. Yarından itibaren Adana'daki tüm Yeşil Kart dosyalarını yeniden incelemeye alacağız. Acaba hakkı olmadığı halde Yeşil Kart alan mı var, Yeşil Kart'ını kiraya veren mi var, acaba Yeşil Kartı teröristler de mi kullanıyor?" diye konuştu.

Vali Atış, "Anadolu erkeği korkmaz, çocuğunu ve karısını polisin karşısına sürmez. Eğer bu işi mertçe yapmak istiyorlarsa yüzündeki çorabı çıkarır, polisin karşısına çıkar, gösterisini yapar." ifadelerini kullandı.

Vali Atış, "Ama mesele işsizlik, yoksulluk değil. Mesele başka. İki-üç eş alırken yoksul değilsiniz, Kaleşnikof alırken yoksul değilsiniz, düğünlerde tabanca atarken yoksul değilsiniz. 15 çocuk yaparken yoksul değilsiniz ama polise ve jandarmaya taş atmaya gelince yoksulluktan dolayı atıyoruz diyeceksiniz ve destek göreceksiniz, ayıptır." dedi.

Radyo ve Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği'nin (RATEM) Seyhan Oteli'nde düzenlenen, 'Yerel Radyo ve Televizyonların Pazarlama İletişimindeki Yeri' konulu panele katılan Vali Atış, Türkiye'de son günlerde bir oyun oynandığını, bu oyunda da çocuklar ve kadınların kullanıldığını kaydetti.

"İKİ-ÜÇ EŞ, KALEŞNİKOF ALIRKEN YOKSUL DEĞİLSİNİZ"

İşsiz olduğunu söyleyip, bundan dolayı polise ve jandarmayı çocuklarına taşlatanlara seslenen Atış, tarlalarda kendilerine iş vereceğini ifade ederek şunları söyledi: "Ama mesele işsizlik, yoksulluk değil. Mesele başka. İki-üç eş alırken yoksul değilsiniz, Kaleşnikof alırken yoksul değilsiniz, düğünlerde tabanca atarken yoksul değilsiniz. 15 çocuk yaparken yoksul değilsiniz ama polise ve jandarmaya taş atmaya gelince yoksulluktan dolayı atıyoruz diyeceksiniz ve destek göreceksiniz, ayıptır."

"NEDEN KIYAMETİ KOPARDILAR?"

Çocuklarına sahip çıkmayan aileler hakkında işlem yapacaklarını söylediklerinde, kimsenin ailelere 1 yıla kadar hapis, 100 YTL ceza verilebileceğine ve kömür yardımlarının kesileceğine, çocukların vesayetinin alınacağına aldırış etmediğini aktaran Vali Atış, herkesin Yeşil Kart'ın iptal edilebileceğine taktığını belirtti.

"Yeşil Kartı iptal edeceğimizi düşünüyoruz dememiz bile kıyamet kopardı." diyen Vali Atış, "Neden bu kıyametin koparıldığını araştırdık. Yarından itibaren Adana'daki tüm Yeşil Kart dosyalarını yeniden incelemeye alacağız. Acaba hakkı olmadığı halde Yeşil Kart alan mı var, Yeşil Kart'ını kiraya veren mi var, acaba Yeşil Kartı teröristler de mi kullanıyor? Bunun tespiti için 514 bin Yeşil Kart dosyası yeniden incelecek. Yeşil Kartlar karşılığında 2007 yılında ödediğimiz para 273 trilyon lira." diye konuştu.

Vali Atış, "Bu fakirlik meselesi değildir. Bir gazeteci beni Hüseyin Üzmez'le karşılaştırıyor. Adana'ya gelenleri biz davet etmedik, iş garantisi de vermedik. Vatandaşlarımız Türkiye'nin her yerine gidebilirler, iş bulurlarsa çalışırlar. Adana'da işsizlik problemi yoktur. İlimizde işsizlik kurumuna müracaatların sayısı 26 bin 900'dür. Adana'ya dışardan gelip tarlalarda çalışmak isteyenlerin sayısı 56 bindir." ifadesini kullandı.

"TÜRK'ÜM DİYENE İSE 'IRKÇILIK YAPMA, SUS' DENİYOR"

Yoksulluk görmek isteyenlerin Tufanbeyli'nin, Kastamonu'nun, Samsun'un, Afyon'un köylerine gitmesi gerektiğine dikkat çeken Vali Atış, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oralarda çocuklar polislere neden taş atmıyor çünkü onlar kötü emeller için kullanılmıyor. Bütün bölgelerde insanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin yanında ama vatana ihanet planları yapan yüzde 3-4 insan var. Öyle bir hale geldik ki insanlar birbiriyle konuşurken herhangi bir etnik gruptan bahsedenlerin sırtı sıvazlanıyor, gülünüyor. Türk'üm diyene ise 'ırkçılık yapma, sus' deniyor. Türkiye'de herkes kökeniyle övünebilir, ne mutlu ben ... diyebilir ama izin ver ben de 'Ne mutlu Türküm' diyeyim."

"ANADOLU ERKEĞİ ÇOCUĞUNU VE KARISINI POLİSİN KARŞISINA SÜRMEZ"

Türkiye'deki zenginlerin hepsinin geri kalmış denilen bölgelerden gelmiş insanlar olduğuna değinen Vali Atış, "Türkiye'de televizyon sahipleri, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanı o yörenin insanlarıdır. Nasıl ayrım yapıyoruz ki o bölgenin insanları hep iş başında. Biz ayrım yapmadık, yapmıyoruz, yapmayacağız da." dedi.

Vali Atış, sözlerini şöyle tamamladı "Ben onlardan 'Çocuklarınıza sahip çıkın. Türkiye'de ayrılık yoktur. Ben o bölgeden geldim' desin diye bekledim ama demiyorlar, korkuyorlar. Anadolu erkeği korkmaz, çocuğunu ve karısını polisin karşısına sürmez. Eğer bu işi mertçe yapmak istiyorlarsa yüzündeki çorabı çıkarır, polisin karşısına çıkar, gösterisini yapar. Yasalsa biz koruruz, yasadışıysa da gereğini yapar adli makamlara göndeririz. Yoksulluk, işsizlik, geri kalmışlık hepsi palavra, amaç bu ülkeyi bölmektir. Adana Valiliği olarak buna izin vermeyeceğiz."