Sayfalar

4 Ekim 2008 Cumartesi

YAHUDİ TELEKOMCA SOYULUYORUZ

1 KASIM 2008 GÜNÜ SABİT TELEFONLARI SUSTURUYORUZ.

BU DEMOKRATİK HAKKIMIZI KULLANARAK BİZİ SOYANLARA EN AZINDAN BİR GÜN BİLE OLSA DUR DİYORUZ.
BU POSTAYI BÜTÜN TANDIKLARIMIZA GÖNDERELİM
UNUTMAMAMIZ İÇİN TEKRAR BİLE GÖNDEREBİLİRİZ.
TÜKETİCİ KORUMA DERNEKLERİNİN ÖNCÜLÜĞÜNDE 1 KASIMDA SABİT TELEFONLARLA GÖRÜŞME YAPMIYORUZ.
BİR GÜNLÜK BU PROTESTO TELEKOMA OLDUKÇA AĞIR BİR CEZA OLACAK.
BU POSTAYI BİR BAŞKA KİŞİYE GÖNDERMENİZ SADECE 2 DAKİKANIZI ALIR.
VE BU 2 DAKİKA BİZLERE ÇOK ŞEY KAZANDIRIR.
ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.
TELEFONDAKİ SOYGUN HER KES UYANSIN
NASIL SOYULUYORUZ

Ekte bir telefon faturası mevcut. Şu duruma bakar mısınız? 3.90 YTL lik görüşme yapılmış. Telefon faturasının TOPLAM tutarı 19.25 YTL oy oy oy bu ne. Bu ne biliyor musunuz? Kış uykusuna pardon kış uykusuna değil koyun uykusuna yatırıldığımızın aslında yattığımızın resmidir.

Kdv matrahı : 14.54 bu ne anlam taşıyor vallahi billahi bilmiyorum.
Katma Değer Vergisi : 2.62 üsteki kdv ile alttaki sanki aynı biri diğerinin kısaltılmış hali. Neden ikisi de kısaltılmış olarak yazılmamış. Yada ikisi de uzun hali ile yazılmamış
Özel iletişim vergisi : 2.18
--------------------------------------------------------
Toplam uyuma Parası : 19.25

Aslında Telekom Panikte. Çünkü vatandaş uyanıyor. Sabit telefonlar birer birer iptal ediliyor. Bu nedenle reklâmlara başlamış Telekom. Ama yılda 2 milyar dolar kar yapıyormuş Telekom. ………………
Şimdi ünlü komedyen standalp uzmanı bu özelliğini halkı kandırmak için kullanıyor. CEM YILMAZ bu işten iyi para kazanmışa benziyor.

(YENİ NUMARASI 11811)
Kontrol ettik, 118 den bilinmeyen
bir numaranin ögrenilmesi icin en az 60 saniye gerekiyor. Yani 8 kontor. Baska bir deyisle eski parayla dörtmilyonücyüzyirmibin TL. Bir numara ögrenmek için Lübnanli sirkete bu kadar para ödüyorsunuz. Türk Telekom Soygunu 118 ve 133 e dikkat !..

Turkçede buna resmen soygun hatta dolandiricilik denir. Özel Türk Telekom Servisleri Servis Numarasi ve kontur fiyatlarini okuyun da milletin nasil gizlice soyuldugunu gorun .

Bu numaralar 110, 112, 121, 122, 123, 124, 126, 154, 155, 156, 158' 'i ararsaniz ücretsiz 113, 153, 163, 166, 169, 174, 175, 176, 179, 180, 181' 'i ararsaniz 60 saniyede atacak bir kontur icin icin 72.000TL .

185, 186, 187, 188, 189, 114, 117, 119, 130, 170, 171, 172, 173, 178, 182, 183, 184' 'u ararsaniz,15 saniye icin 288.000 TL.

Simdi SIKI durun !.. 118' 'i ararsaniz 8 saniyede bir atacak kontur icin tam 540,000 TL, ve 133' 'u ararsaniz 3.6 saniyede atacak bir kontur icin 1.200.000 TL,
Dikkat ederseniz bilinmeyen numaralari aradiginizda dakikalarca bekletirler. Sürekli olarak banttan ' hatlarimiz dolu bekleyin' talimati verirler. Buna resmen dolandiricilik denir.. Turkiye''de bilinmeyen numaralari sormanin bu kadar pahali oldugunu Kim biliyor? Insanlarin bilgilenmek icin kullandiklari ve dunyanin her yerinde bedava olan bu kamu yararina hatlarin fahis fiyatlarda olmasi talimatini kim verdi?.Bu yazidan sonra hala bilinmeyen numaralari aramak istiyorsaniz cebinize dikkat edin bilinmeyen
numaralar için
alo118.com < http://alo118.com/>u kullanin Siz hala
'ALO' diyebiliyor musunuz..? EKONOMIST dergisinde yayinlanan bilgilere göre Ev Telefonlarini Kapatma Zamani geldi. Türk Telekom'un konusma ücreti/dakika 81.400 TL. oldu. GSM sirketlerinde bu rakam neredeyse benzer. 99.846 TL. Evden Cebi ariyorsaniz ödeyeceginiz 407.000 TL . Oysa GSM'den evi ararsaniz dakikasi 297.521 TL. Yeni patron getirdigi 'Milli Güvenlik riski' yaninda Türk Milletini de 'APTAL' yerine koyuyor anlasilan.

LUTFEN PROTESTO EDIN. BU MESAJI OLABILDIGINCE YAYARAK YENI FIYAT POLITIKASININ DA BILINMESINI SAGLAYIN...

ŞEHİTLERE TİMSAH GÖZYAŞLARI

RUM-KÜRT İŞBİRLİĞİNDEN TİMSAH GÖZYAŞLARI

İngiliz-ABD "Sadakat Nişanları" olanlar ,
devleti yıkmak için çıkarılan isyanların faillerinin
nesilleri olanlar akan kana çözüm olabilir mi?

DEVLET MAAŞLI ÖRGÜT TEMSİLCİLERİ ÜZÜLMÜŞ (!)

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk, Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki çatışma olayından üzüntü duyduklarını söyledi.

GÜL,AVRUPA ZİYARETİNİ İPTAL ETMİŞ

1925’de Şapka Kanunu bahanesi ile isyan başlatan Elazığ Palu’lu Şeyh Sait İsyan sonrası,”İsyanı teşvik ve tahrik” etmekten suçlu bulunur ve Isparta’ya zorunlu ikamete tabii tutularak sürülür. Rize-Güneysu halkı da aynı bahane ile “Büyük Gürcistan “ ya da Pontus Rum Devleti kurmak için isyana katılırlar.

Atatürk’ün ölümünden sonra,1946’da İngiltere’nin ve ABD’nin baskısı üzerine çıkarılan Serbest Fırka yasası uyarınca 1950 seçimlerinden galip çıkan Adnan Menderes de Ege’li bir Türk toprak ağası olmasına rağmen,lise mezunu bile olmadığından cehaletinden olsa gerek,

“Ey Kürt,uyan seher vaktidir.....Şanlı Kürt Devletini kurma vaktidir” diyen,bu amaçla Abdülhamit’in tahttan indirilmesine sebep olan gerici 31 Mart isyanının da elebaşlarından olan okur,yazma bilmez İngiliz ve Avrupa destekli isyancı bir delinin tarikatına girerler.

Sürgün sırasında Isparta'da cahil Türkler arasında pirim yaptığını gören kurnaz Sait "değiştiğini" söyleyerek avanak Türkleri de kendine hayran bırakmayı başarmış,böylece "Kürdistan" hedefine yürürken,Kürtçülük Siyaset için kurduğu Nurculuk Hareketini”çok iyi bir kamuflaj elbisesi haline getirmiştir.

İsyancı Rumlar da bu elbiseye girerek ülkemizi bu günkü karmaşa ortamına el birliği ile taşımışlardır.

Devlet başkanlarımızın ya Kürt ya Rum olmalarının ardındaki gerçek ABD ve AB'nin bunları seçip,ülkeyi parçalama siyasetinde kullanmalarından başka nedir?

1921 yılında iki Gürcü profesör,Giresun’a kadar olan Karadeniz bölgesini Atatürk’ten istemiştir.Tabii ki hava almıştır.Ama hırsları halen sürmektedir.

25.000 Gürcü,1950’lerde Kıbrıs’ta sadece “RUM” oldukları için yerleşip toprak istemişler ve iskan edilmişlerdir.

“Alt kimlik,Üst Kimlik “ saçmalıkları ile sıfır terörü azdırıp bu güne getirenler yaptıkları ile inandırıcı olamıyorlar.

“Türk Soykırımı” planını uygulamaya devam ediyorlar.

İktidara geldiklerinde “Terör uğruna ölene ŞEHİT DEMEYİZ ama "KELLE" deriz, diyenler sizce terörü durdurur mu azdırır mı?

Bu güne kadar sadece “AZDIRDIRLAR.

Gene de ayıp olmasın gene de yazalım.Beyefendileri,Hakkari ili Şemdinli ilçesinde bulunan Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü'nü hedef alan ve çok sayıda askerimizin şehit olmasına yol açan hain terör saldırısı nedeniyle, 6 Ekim tarihinde katılmayı planladıkları Fransa gezilerini,Boşbakan efendimiz haşa Padişahımız Gürcü Tayyip efendileri de dış ziyaretlerinden acilen dönüyorlarmış.

Sanki bir halt edecekler de?

Engel olan mı var?

Asker zaten cephede,sizi görmek mümkün değil.

Bunca yıl azdırdılar,şimdi nasıl akan kanları durduracaklar?

Durdursunlar da,bitirsinler de görelim.

Keykubat

AKTÜTÜN KARAKOLU BASKINI

KÜRTLERDEN "TÜRK SOYKIRIMINA " DEVAM...

BAŞIN SAĞ OLSUN TÜRK MİLLETİ

Kürt Milliyetçiliğinin merkezi,ilk Kürt İsyanının çıktığı yer olan Hakkari ilinden,terör olayları nedeniyle yeni ayrılarak "İl" olan Şemdinli’de Irak sınırında bulunan Aktütün Karakolu’nda PKK’nın yaptığı hain saldırı sonucu 15 askerimiz şehit düştü. Çıkan çatışmada 23 terörist de öldürüldü. Bugüne kadar 3’ü büyük olmak üzere 5 kez saldırıya uğrayan Aktütün Karakolu’na yapılan son saldırı nasıl gerçekleşti.

350 TERÖRİST SALDIRDI

Aktütün Karakolu saldırısında, terör örgütü PKK’nın bir süredir hazırlık yaptığı, örgütün Kuzey Irak’ta bulunan Kandil’den sonraki en büyük kampı Zap’ta barınan teröristleri kullandığı ortaya çıktı. Saldırıdan önce teröristlerin Irak toprakları içine sınıra yakın bölgelerde uçak ve helikopterlerin bombalamalarına karşı çok sayıda sığınak hazırladığı ve buralarda saklandığı öne sürüldü.

Aktütün Karakolu'na yönelik dünkü saldırıya yaklaşık 350 terörist katıldı. PKK'lı teröristler saldırıya uçaksavar, ağır makineli biksi, taşınabilir havan toplarıyla geldi.


Dün saat 13.00 sıralarında başlayan saldırıda teröristler önce, Aktütün Karakolu’nun uzak korumasını sağlayan Bayraktepe kesiminde konuşlandırılan askerleri hedef aldı. Bu bölgeye uçaksavar ve ağır makineli silahlarla saldıran teröristler, askerleri de burada şehit etti.

KANDİL'DE KARAR VERDİLER

Çeşitli kaynaklara göre hain saldırının planları, 26 Eylül'de Kandil Dağı'nda toplanan PKK'nın üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantıda yapıldı.

AKTÜTÜN KARAKOLU'NUN FOTOĞRAFLARI

İran-Irak-Türkiye üçgeninde yer alan Aktütün Karakolu, İran sınırına 40 km, Irak sınırına ise 4 km uzaklıkta bulunuyor. Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'nun Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nden karayoluyla uzaklığı ise yaklaşık 4 saat.

İşte kimliği açıklanan şehitlerin isimleri:

- Astsubay Çavuş Hasan Önal (Eskişehir)

- Uzman Çavuş Cahit Yıldırım (Erzurum)

- Uzman Çavuş Selçuk Can (Osmaniye)

- Uzman Çavuş Hasan Aygör (Kırıkkale)

- Uzman Çavuş Onur Ilgin (Adana)

- Uzman Onbaşı Bahattin Erturhan (Sivas)

- Uzman Onbaşı Rasim Eser (Mersin)

- Çavuş İlhan Küçükksolak (Kocaeli)

- Onbaşı Muhammet Aydemir (Artvin)

- Er Hakkı Aran (Diyarbakır)

- Er Davut İlbaş (Siirt)

- Oktay Karakelle (Bayburt)

- Er Çağlar Mengü (İstanbul)

- Er Ramazan Yeşil (Antalya)

- Er Halil İbrahim Arılık (Denizli)

SİLİFKE

Silifke'nin Atayurt belgesinin Olukbaşı Mahallesi'nde yaşayan Eser ailesinin evine, Garnizon Komutanı Binbaşı İbrahim Alan, Emniyet Müdürü Mehmet Yüceli, Sağlık Grup Başkanı Dr. Deniz Kayam ve jandarma komutanlığında görevli rütbeli personelle gelen Silifke Kaymakamı Ahmet Beyoğlu, önce acı haberi verdi, ardından aileyi teselli etmeye çalıştı.

ESKİŞEHİR

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne terör örgütü unsurlarınca düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Özal Harekatta görevli Astsubay Çavuş Hasan Önal'ın (21) Eskişehir'deki baba evinde yas var.

KIRIKKALE

Şehit düşen 15 askerden Piyade Uzman Çavuş, 28 yaşındaki Hasan Aygör'ün Kırıkkale'deki ağabeyi Dr. Duran Aygör, “Bayramda aradım, ‘Ağabey merak etme kesinlikle şehit düşmem” dedi.

Annesi Gülten Aygör’ü geçen 15 Ağustos'ta, babasını ise 1992 yılında kaybeden Hasan Aygör, geçen yıl uzman çavuş olarak göreve başladı. Ailesinin 5 çocuğundan biri olan Aygör'ün iki ağabeyinden birinin İsmail Aygör'ün Siirt'te polis memuru, diğerinin Kırıkkale'deki bir diyaliz merkezinde görevli Dr. Duran Aygör olduğu belirtildi.

DENİZLİ

Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü'ne terör örgütü üyelerince düzenlenen saldırıda şehit olan jandarma komando er Halil İbrahim Arlık'ın ailesine acı haber sağlık ocağında verildi.

Alınan bilgiye göre, Denizli'nin Beyağaç ilçesine bağlı Kapuz Köyünde yaşayan şehit erin babası Turhan ve annesi Elif Ayşe Arlık, çocuklarının durumunu öğrenmek için sabah saatlerinde Beyağaç ilçesindeki Jandarma Bölük Komutanlığına gitti. Ancak burada yetkililerden bilgi alamayan aile, fenalık geçirerek ilçedeki sağlık ocağına kaldırıldı.

Bu arada, haberi bildirmek için köye giden Denizli 11. Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı askeri yetkililer, ailenin sabah saatlerinde ilçeye gittiği öğrendi. Bunun üzerine ilçeye hareket eden askeri yetkililer, sağlık ocağında bulunan aileye durumu bildirdi.

ARTVİN

Şehit piyade onbaşı Muhammet Aydemir'in Artvin'in Borçka ilçesine bağlı Kaynarca köyündeki Tepe Mahallesi'ndeki evinde hüzün yaşanıyor.

Kucağında 40 günlük bebeği olan şehidin eşi Fatma Aydemir, eşiyle dün telefonda konuştuğunu belirterek, “Bana 'çocuklarıma iyi bak, yakında kavuşacağız, sabret' dedi. Eşim bana hiç görmediği oğlunu emanet bıraktı. Muhammet, doğumdan önce telefon ederek, çok sevdiği arkadaşının şehit olduğunu söyledi ve oğlumuza şehit düşen arkadaşı Mert'in adını koymamızı istedi. Biz de Muhammet'in istediği gibi oğlumuza Mert adını koyduk” diye konuştu.

SIVAS

Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne terör örgütü üyelerince düzenlenen saldırıda şehit olan jandarma uzman erbaş Bahattin Erturhan'ın (29) şehit düştüğü haberi, Sivas'taki baba evini üzüntüye boğdu.

Alınan bilgiye göre, Ankara'da yaşadığı öğrenilen şehit Erturhan'ın Sivas'ın Kılavuz Mahallesi Hacı Baysoy Caddesi'ndeki baba evine acılı haber yetkililer tarafından verildi.

ADANA

25 yaşındaki Jandarma Uzman Çavuş Onur Ozan İlgen'ın Adana'daki ailesi acı haberle yıkıldı. İlgen'in, eşinden boşanıp, 2'nci evliliğini yapan annesi Deniz Wilson, çalıştığı şirketteki personelin, “Biz telefonla aradık, operasyondaymış, ama, iyiymiş” sözü üzerine umutla bekledi, 2 saat sonra gelen askeri yetkililerin oğlunun şehit olduğu haberini vermesiyle de sinir krizi geçirdi.

Giresun'da görev yaparken, 1 ay önce Hakkari'ye atanan, yeni görev yerine gitmeden önce de Adana'da yıllık iznini kullanan Onur Ozan Ilgen'in, Yurt Mahallesi 338'inci Sokak'ta bulunan İsabey Apartmanı'nda oturan bir Amerikalı ile evli olan annesi Deniz Wilson'a, işyerinde olduğu için ulaşılamadı. Eve gelen polis, uzman çavuşun kız kardeşi üniversite öğrencisi Sevcan İlgen'in bulunduğunu, annesinin Reşatbey Mahallesi Vali Yolu'ndaki Mertur İnşaat Şirketi’nde çalıştığı öğrendi. Polis, ‘Mertur İnşaat'ta Personel Müdürü olan anne Deniz Wilson'ı ararken, aynı yere önceden ulaşan gazeteciler, şirketin güvenlik görevlisine, ‘İlgen’ soyadlı çalışan olmadığını sordu. Olmadığını söyleyen görevli, emin olmak için şirket sahibi İsa Üçkardeş'e sordu. Aileyi iyi tanıyan Üçkardeş'in haberi vermesiyle, şirkette anne Deniz Wilson'un feryadı yükseldi.

KYB: TÜRK SAVAŞ UÇAKLARI KANDİL ÜZERİNDE

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Kürdistan Yurtsever Birliği’nin internet sitesi, Türk savaş uçaklarının bugün Kuzey Irak’taki PKK’lı terörislerin üs olarak kullandığı Kandil Dağı üzerinde uçtuğu haberini verdi.

İnternet sitesinin bölgedeki kaynaklara dayanarak verdiği haberde, savaş uçaklarının henüz herhangi bir bombalama operasyonuna katılmadığını, bu uçuşların keşif amaçlı olduğu belirtildi.

DÜNYA AJANSLARI BÖYLE DUYURMUŞ

AP: Türk askeri kaynaklar, Irak'ın kuzeyinden gelen teröristlerin saldırısında 15 askerin şehit olduğunu açıkladı.

Reuters: Bölücü terör örgütü üyelerinin Irak sınırına yakın karakola düzenledikleri saldırıda 15 Türk askeri şehit oldu.

AFP: Türk askeri kaynaklar, 38 bölücü terör örgütü üyesinin öldürüldüğünü, 15 askerin de şehit olduğunu duyurdu.
BBC: Son dakika olarak verdiği haberde BBC "Karakola düzenlenen saldırıda 15 Türk askeri şehit oldu" ifadesini kullandı.

ABD:PKK SİLAHI BIRAKSIN!

Yıllardır,her türlü şekilde ayrılıkçı hareketin arkasında olanlar,dünya şartları değişince şimdi timsah gözyaşları akıtıyorlar.


Büyükelçilik tarafından yapılan yazılı açıklamada, Büyükelçiliğin ABD’nin adına PKK’nın saldırısını kınadığı belirtilerek, “Türk vatandaşlarının yasını paylaşıyoruz ve olayda hayatını kaybeden askerlerin ailelerine taziyelerimizi iletiyoruz” denildi.

Yesinler.Bizde bir inandık bir inandık ki sormayın........(!)

Haberler Hürriyet'ten alıntıdır.

Keykubat

3 Ekim 2008 Cuma

BATIDA KÜRT İŞGALİ SÜRÜYOR

Türk Yurdunda Kürt İşgali Sürüyor.........


İsmet İnönü’nün 1948 yılında çıkardığı Askerlik yasasından bu yana çok günler geçti.İsmet Paşa’da da bu dünyadan göçtü gitti.Ancak o zamandan beri mevcut askerlik yasasında herhangi bir değişiklik hiç yapılmadı.

Doğuda ağaların,pirlerin,şeyhlerin kölesi olarak yaşayan Kürtler,doğal liderlerinin önayak olmaları ile de askerlik yaptıkları Türk Yurdu olan İzmir’e kadar her yere belirli bir plan dahilinde yerleştirildiler.

Yerleştikleri bölgelerdeki Türklerin mallarına el koymak,kendilerine engel olanları öldürmek, gerektiğinde memleketlerinden yardım isteyerek doğudan adam getirterek yerli halka saldırma gibi yıldırma siyasetlerine Jandarma,Polis gibi güvenlik güçlerinin de “doğu kökenli” olmalarının verdiği avantajla da susturulan Türk halkı,köyünü,kasabasını savunmakla suçlu ilan edilip cezaevlerine atılarak susturuldu.

Bu şartları hazırlayan diğer bir Kanun Maddesi de “İç Hizmet Kanunuydu”.Bu Kanuna göre güvenlik güçleri memleketleri ve komşu illerde görev yapamıyorlardı.Batılı memurların çoğunluğu doğu illeri ile Karadeniz bölgelerinde istihdam edilmekteydi.

Böylece,Türklerin kendilerini haksızlık karşısında savunma olanakları da kalmıyordu.

Yani devlet,Türkleri,çıkan Kürt İsyanlarına karşı sürüyor,kıydırıyor yetmezmiş gibi isyancıları da bir de Türk Yurdunda zorunlu ikamete tabii tutuyordu.

Ama ,köyünü kasabasını,kendi toprağını çeteler halinde işgal eden Kürtlere karşı savunduğunda,Kürtler gibi sürgüne değil doğrudan cezaevine kapatılıyor veya,yasal bir kılıf uydurulup vuruluyordu.

Ermeni İsmet İnönü paşanın bu gayretleri onun diktatörlüğü ile desteklenince de Türk’ün toprağını savunması bir hayal oluyordu.

60 yıldır uygulanan bu politika sayesinde Türk yurdunda,içinde Kürt bulunmayan bir köy dahi kalmadı.


Ne zaman bir Türk,o da Memur olarak doğuya gitse “Burası Kürdistan’dır,burada durmayın, defolun gidin “ denilerek tehdit edilmekte,her türlü baskı ve tehdit ile yıldırılmakta,oralarda mal mülk edinmesi engellenmektedir.

Hala,Cumhuriyet dönemi boyunca Doğu Anadolu Bölgesinde maden arayan,oralara,baraj, köprü,yol yapmak için giden görevli devlet memurlarının akıbetleri on yıllar sonra bile aydınlanamamıştır.

Cumhuriyetin ilanından sonra Türk Toprak ağaları ve doğal kitle önderleri planlı bir şekilde tasfiye edilmiş ve Türk Halkının Ermeni İsmet’in yarattığı siyasete karşı koyma olanağı ortadan böylece kaldırılmıştır.

Oysa bu gün bile doğuda hala,adi bir suçluyu bile yakalamayı aşiret reisinin,ağanın,şeyhin izni olmadan ne ordu ne de polis gerçekleştirmemektedir.

Sınır kaçakçıları,eşkıyalar, Kürdistan kurmak isteyen isyancılar,Anadolu’yu nüfus artışı ile Kürtleştirme ve işgal siyaseti güdenler devletin başına geçmiş her şeye İnönü’den bu yana hakimdirler.

Bu direnişe örnek son olay yeri olan Balıkesir-Ayvalık ilçesi Altınova beldesi’ne DTP parti heyeti gitmiş.Bu açıkça yaptıkları işgale ABD-AB desteği sağlamakla tehdit etme amaçlı değilse nedir?

Yıllardır iç isyanlarla kıyılan Türk Milletinin elinden Türk yurdunun son kalan yerleri de ”devlet eliyle “işgal ettirilmektedir.

Türkler hak aradıklarında "Gerginlik yaratmak,olay çıkarmak,ülkenin bütünlüğü" gibi uytumacalar öne çıkarılıp,haklı direnişleri en sert şekilde bastırılırken,Kürtler yaptıklarında ise onlar hep "mazlum,yardıma muhtaç,zavallı" halk olarak korundular.Bu olayda da olan başka bir şey değildir.

Türk Milletinin kendinden başka desteği ne yazık ki yoktur.

Türk Milleti kime oy verdiğine dikkat etmezse,birlik olmazsa yakında kıyılarak ve asimile edilerek tarihten silinme tehlikesi altındadır.

Yazıma konu olan son olay aşağıdadır.
Keykubat

Ortalık savaş alanına döndü 01.Ekim.2008

DHA

BALIKESİR'in Ayvalık İlçesi'ne bağlı Altınova Beldesi'nde M.A., aralarında daha önceden husumet bulunan 23 yaşındaki Oğuz Dörtkardeş'in de aralarında bulunduğu grubun üzerine kamyonetini sürdü.

ORTALIK BÖYLE SAVAŞ ALANINA DÖNDÜ

Kamyonet altında sürüklenen Dörtkardeş olay yerinde hayatını kaybederken grup içinde bulunan 7 kişi yaralandı. Olayın beldede duyulması üzerine yerli halk, bazı vatandaşların ev ve iş yerlerinin camlarını kırdı. Beldede jandarma ve polis ekipleri geniş güvenlik önlemleri aldı.

Olay, dün saat 17.00 sıralarında İnönü Caddesi üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, 23 yaşındaki Oğuz Dörtkardeş, Ahmet Erkul'a ait bakkalın önünde otomobilinde yüksek sesle müzik dinledi. Erkul ve apartmanda oturan bazı apartman sakinleri, Dörtkardeş'i uyardı. Kendisini uyaranlarla tartışan Dörtkardeş daha sonra buradan ayrılıp aynı cadde üzerindeki evinin önüne gitti. Apartmanda oturan bazı vatandaşlar durumu, Dörtkardeş ile aralarında husumet bulunan M.A.'ya haber verdi.

KAMYONU ÜZERLERİNE SÜRDÜ

Tartışmayı duyan M.A., iddiaya göre 10 YU 130 plakalı kamyonetini, evleri önünde sohbet eden, aralarında Dörtkardeş'in de bulunduğu grubun üzerine sürdü. Kamyonet altında sürüklenen Dörtkardeş, olay yerinde hayatını kaybetti. Olayda, Tariş’te bekçi olarak çalışan Ezer Kırcalı (31), Ercan Taşkıran (31), Hamit Timsa (40), Adil Sarıhanlı (27), Mustafa Kaçar (25), Murat Kılınçoğlu(39) ve Enver Ceren (40) vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralandı.

Yaralılar Ayvalık Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken durumu ağır olan Kırcalı, ambulansla Balıkesir Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Olayın ardından M.A., güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı.

Yaşanan olayın belde sakinleri arasında yayılmasının ardından tepki gösteren yerli halk, işlettikleri iş yerlerinin ve bu kişilere ait evlerin camlarını kırıp tahrip etti. Öfkeli kalabalık bir vatandaşa ait olan evi de ateşe vermek istedi, olay yerinde bulunan itfaiye ekipleri yangını kısa sürede söndürdü. Bir vatandaşa ait minibüs de yan yatırılıp tahrip edildi.

Güvenlik güçlerinin olaylar karşısında yetersiz kalması üzerine ilçeye Balıkesir ve Ayvalık jandarma komutanlıklarından yaklaşık 200 jandarma (robokop) ve Emniyet Müdürlüklerinden polis takviyesi yapıldı. Yerli halkın sakinleştirilmesinin ardından güvenlik güçleri bölgede önlemler aldı.

Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu, İl Jandarma Komutanı ile birlikte bölgeye gelip gelişmeler hakkında bilgi aldı ve öfkeli kalabalığı sakinleştirmeye çalıştı.

İKİNCİ KEZ HAYATA DÖNDÜRÜLEMEDİ

Balıkesir'in Ayvalık İlçesi'ne bağlı Altınova Beldesi'nde M.A.'nın üzerlerine kamyonet sürdüğü ve Oğuz Dörtkardeş'in ölümüne neden olduğu olayda ölü sayısı 2'ye yükseldi. Ayvalık Devlet Hastanesi'ndeki ilk tedavisinin ardından Balıkesir Devlet Hastanesi'ne ağır yaralı olarak sevk edilen 31 yaşındaki Ezer Kırcalı, hastanede hayatını kaybettikten sonra yapılan kalp masajı ile hayata döndürüldü. Daha sonra yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındığı fakat talihsiz adamın durumunun kötüye giderek kalbinin ikinci kez durduğu ve yapılan kalp masajına rağmen kurtarılamadığı belirtildi. Böylece olayda 2 kişinin öldüğü, hayati tehlikeleri bulunmadığı bildirilen 6 yaralının ise tedavilerinin sürdüğü bildirildi.

İLÇEDE GERGİNLİK

Bu arada ilçede gece yarısı gerginlik arttı. Toplanan bir grup ilçe halkı 'Kahrolsun PKK' diyerek slogan attı. Güvenlik güçlerinin dağıtmak için müdahale ettiği gruptakilerden bazılarının gözaltına alındığı belirtildi. Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu'nun geceyi beldede geçireceği ve olayla ilgili bugün (çarşamba) açıklama yapacağı bildirildi.

15 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Balıkesir'in Ayvalık İlçesi'ne bağlı Altınova Beldesi'nde M.A.'nın üzerlerine kamyonet sürüp, Oğuz Dörtkardeş ve Ezer Kırcalı'nın ölümüne 6 kişinin de yaralanmasına neden olan olayın ardından, gece ilerleyen saatlerde toplanıp sloganlar atarak yürüyen 15 kişi güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Böylece olaylarla ilgili komyoneti kullanan M.A. ile birlikte gözaltına alınanların sayısı 16'ya ulaştı.

Gece yarısı yaşanan gerginliğin ardından beldedeki sokakların boşaldığı belirtildi. Güvenlik güçlerinin aldığı önlemler devam ediyor.

AKP İLE HAKLAR ÇÖPE

AKP İLE KAZANILMIŞ HAKLAR ÇÖPE GİTTİ.

İşte %47 oyla başa getirdiğiniz,yere göğe koyamadığınız Adalet ve Kalkınma Partisinin çalışanlarımızı ve emeklilerimizi nasıl kalkındırdığını,yıllardır kazanılmış sosyal haklarınızı nasıl tırpanladığını,sizi o iftar çadırlarını aratacak nice sefilliklere muhtaç eden bir siyaset izlediğini görün diye bazı arkadaşların hazırlamış olduğu bu yazıyı bloguma almayı uygun buldum.
Toplumun kazanılmış haklarını ortadan kaldıranları sizler desteklemeye devam ettikçe, sokaklarda artmakta olan dilencilerin,muhtaçların arasına her gün bir kaçımız daha katılmaya aday haline geliyoruz.
Bundan böyle televizyon kanallarında "hayır ve ihsan" işleri ile ünlü,iki saatte, bir Polis Memurunun 26 yılda kazandığı "emekli ikramiyesi" kadar parayı kazanan,imamların, hocaların, şeyhlerin pirlerin açacakları aş evlerine talep yaratmak amacına uygun devleti yapılandıran bu iktidarla ortaçağ yaşam şartları geri getirilmektedir.
Artık,herkes toprak ağalarının kulu,yarıcısı veya marabası olacak,saydığım diğer zatlar da aç bırakılmış,sosyal hakları ellerinden alınmış halkı, hükümet sayesinde,devleti hortumlayıp günde üç öğün yemek dağıtacak,bu adamların hayır duacısı edilmek üzeredir.
Bizler haklarımıza sahip çıkmadıkça "pazarlamacı,işbirlikçi" uyanıkların bizleri götürecekleri sefalet,muhtaçlık içinde bir yaşamdan başkası olmayacaktır.
Sosyal güvenlik yasası dedikleri aslında "sosyal güvensizlik yasası" haline gelmiştir.Okuyun siz karar verin.
Hakça yaşam diyenlerin,kendilerini kastettiği artık gün gibi ortadadır.Ama sizler bana gene inanmayın bir de başka yerlerde arayıp haberleri öğrenin.
Haberlerden habersiz kalmayın.
Keykubat;

Yeni yasa kadınlar ve genç kızları üzecek


1 Ekim 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan Yeni Sosyal Güvenlik Yasası, kadınlar ve genç kızların canını sıkacağa, daha ötesi çok üzeceğe benziyor.

Sosyal Güvenlik Yasası'ndan en çok zarar gören kadınlar ve çalışmayan genç kızlar oldu.

DUL EŞE DARBE

- Mevcut sistemde, emeklilik için gerekli süreyi tamamlamış eşin ölmesi halinde, askerliğini borçlanmak suretiyle, geride kalanlara aylık bağlanabiliyordu. Yeni yasa ile 1 Ekim 2008'den itibaren ölen eşin askerliğini borçlanarak süreyi tamamlayıp "dul aylığı" bağlanması önlendi.

- Çalışan dul eşe bağlanan aylığın oranı, yüzde 75'ten 50'ye indirildi.

ÇEYİZ PARASI KALKTI

5510 sayılı yasanın ilk halinde dul kadınlara, evlendiklerinde aylıklarının 12 katı tutarında "çeyiz parası" verilmesi öngörülmüştü.

Dul kadınlara, evlendiklerinde ödenecek çeyiz yardımının, 24 aya çıkartılacağı açıklanmıştı. Oysa, bırakın artışı, yeni düzenlemede, Emekli Sandığı'ndan aylık alan dul kadınlara verilen çeyiz parası bile 1 Ekim'den itibaren bütünüyle kaldırılıyor.

EVLİLİKTE PRİM İADESİ KALKTI

- 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Ek birinci maddesine göre; evlenme nedeniyle işten ayrılan kadın sigortalılara, talepleri halinde kıdem tazminatının dışında ayrıca, sigorta prim iadesi de yapılabiliyordu.

Buna göre, kadın sigortalı, evlilik sonrası işinden ayrılırsa ya da işinden ayrıldıktan sonraki bir yıl içinde evlenirse, SSK'ya ödenmiş primlerinden, emekliliğe yönelik olanlarının yarısını alabiliyor. Daha sonra, örneğin 3-5 yıl sonra isterse, yıllık yüzde 5 faizi ile bu primleri geri ödeyerek günlerini tekrar kazanabiliyordu. Şimdi, kadınların prim iadesi hakkı da kaldırılıyor.

EMEKLİ AYLIĞI DÜŞÜYOR

- Yeni yasadan sonra işe başlayanlara, daha düşük oranda emekli aylığı bağlanacak.

- Aylık bağlanmasındaki güncelleme oranı yüzde 100'den yüzde 30'a düşürüldü.

EMEKLİLİK YAŞI ARTTI

Kadınların 58 olan emeklilik yaşı, 65'e yükseltildi.

Mevcut yasa, emeklilik yaşı bakımından, kadınlara, erkeklere kıyasla iki yıllık bir avantaj sağlıyor, emeklilik yaşı kadınlar için 58, erkekler için 60 olarak uygulanıyordu.

Yeni düzenlemede, kadın-erkek ayırımı kaldırıldı ve kadınların da erkeklerin de emeklilik yaşı 65 olarak belirlendi.

MALÜL AYLIĞI ZORLAŞTI

- Malüllük aylığında aranan 1800 gün prim ödeme koşuluna, 10 yıl sigortalı olma koşulu da eklendi.

İŞ GÖREMEZLİK ÖDEMESİ AZALTILDI

- 5510 sayılı yasanın ilk halinde, geçici iş göremezlik gelirinin, yatarak tedavide günlük kazancın 2/3'ü oranında ödenmesini öngörüyordu. Günlük kazancın 1/2 'sine indirildi.

1 Ekim'den önce sigortalı olan çalışsa da emekli aylığı sürecek

YENİ yasa yürürlüğe girdikten sonra, ilk kez sigortalı olanlar, emekli olduktan sonra ücretli olarak çalışırlarsa, emekli aylıkları kesilecek. Yeni yasanın yürürlük tarihinden yani 1 Ekim 2008'den önce 1 gün dahi olsa sigortalı hizmeti bulunanlar, ileride emekli olduklarında, başka işte çalışırlarsa emekli aylıkları kesilmeyecek.

Emzirme yardımı indi

KADINLARA, doğan çocuğu nedeniyle 6 ay süresince, asgari ücretin üçte biri oranında ödenmesi öngörülen "emzirme yardımı" Yeni Yasada Kurum Yönetim Kurulu'nun insafına bırakılıyor.

Bu indirilirken, bir müjde (!) olarak emekli kadınlara da emzirme yardımı getirildiği açıklanarak, ilginç bir denge oluşturulmaya çalışıldı. Emeklilik yaşı 65'e yükseltilen kadınlara, "emeklilik döneminde emzirme yardımı" fıkra gibi bir şey.

Sağlık sigortası sürprizi

SAĞLIK primi ödemeksizin, isteğe bağlı sigortaya devam eden kadınlar, eşin sağlık sigortasından yararlanabiliyordu. Bu hak yeni yasa ile kaldırılıyor. İsteğe bağlı sigortalılarda yüzde 12 oranında sağlık sigortası primi ödeyecekler. İşten çıkartılan sigortalının eşi 6 ay süre ile sağlık yardımından yararlanıyordu. Yeni yasa ile, bu süre 90 güne indirildi. 90 günden sonra "sağlık sigortası primi" ödenmesi halinde, sağlık sigortasından yararlanılabilecek.

Baba işsize prim yok

İŞSİZLİĞİN rekor düzeyde olduğu ülkemizde;

"Baba işsizse ya da doğru dürüst bir geliri yoksa, o zaman ne olacak?"

diye soranlar için de açıklayalım.

Sosyal Güvenlik Kurumu, ailenizin gelirine bakacak ve evde yaşayanların sayısına göre, ailede kişi başına düşen gelir, aylık asgari ücretin brüt tutarının üçte birinden (yani 638,70/3 = 212,90 YTL'den) az ise, kız çocukları için GSS primi ödenmeyecek.

Ayrıca, 1 Ekim'de, bakmakla yükümlü olunan kız çocukları, durumlarında değişiklik oluncaya (evlenene ya da işe girene) kadar "bakmakla yükümlü olunan kız çocuğu" sayılacak yani babası bunlar için prim ödemeyecek (5510 sayılı Yasa Geçici Md. 12/8).

Bekar ve işsiz kızlar üste para ödeyecek

1 Ekim 2008 tarihinden itibaren, yeni bir uygulama başlıyor.

18 yaşını dolduran, işsiz ve evlenmemiş kızlar için babaları, her ay düzenli olarak para ödeyecek. Babası yoksa annesi ödeyecek.

Bekar ve işsiz kızı tahsilde olan babalar, nispeten şanslılar; tahsilde olanlar için yaş sınırı 25 olarak belirlenmiş. Yani kızı 25 yaşını doldurana kadar, ödeme yapmayacaklar.

KAÇ YTL ÖDENECEK?

Kişi başına düşen geliriniz:

- 212,90 ile 638,70 YTL arasında ise, ayda 25,55 YTL,

- 638,70 ile 1.277,40 YTL arasında ise ayda 76,64 YTL,

- 1.277,40 YTL'den fazla ise, ayda 153,29 YTL ödenecek.

NE İÇİN ÖDENECEK?

Her ay bankaya ödenecek olan bu para, işsiz ve bekar kızların GSS (Genel Sağlık Sigortası) primi oluyor.

Eylül ayının sonuna kadar geçerli olan mevzuata göre, bekar kız çocukları; çalışmaması ve emekli olmaması koşuluyla, yaşları ne olursa olsun, ana-babaları üzerinden sağlık yardımı alabiliyorlardı. Başka bir anlatımla, hasta ve tedaviye ihtiyaçları olduğunda, sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorlardı.

1 Ekim 2008'den itibaren, Yeni Sosyal Güvenlik Yasası yürürlüğe girince;

- Kız çocukları, 18 yaşını (okuyorlarsa 25 yaşını) tamamladıkları tarihten itibaren, ana-babaları üzerinden sağlık yardımı alamayacaklar.

- Ailenin gelir durumuna göre değişen tutarda GSS primi ödenerek sağlık yardımı alabilecekler.

- Prim (GSS) ödenmiyorsa, sağlık yardımı alamayacaklar.

30 Eylül 2008 Salı

BUSH ve İŞBİRLİKÇİLERİNE HERKES KARŞI.

BUSH ve İŞBİRLİKÇİLERİNE Biz mi KARŞIYIZ?

Bush ve İşbirlikçilerine Sadece Ben mi Karşıyım veya Türkiye’de mi bu karşıtlar?

İşte linki de altında tıkla tercüme et oku.Dil bilmiyorsan,hepsini tercüme etmek zor geldiği için,mesajı yeterince verecek kadar satırı sizler için ben tercüme ettim.İnanın Amerika’da da Avrupa da herkes kötü değil.Sadece,bazı “Hıristiyan-faşist ve destekçileri olan İbrani itler var o kadar.Para da onlarda var,dünyanın başı bu yüzden ağrıyor.

İlk yazı Amerika’dan,ikinci alıntı da bizden biri haline gelen,Arap Hüsnü Mahli’den.

İnanın bu pisliklerden bıkan dünyanın her ülkesinde o kadar çok insan var ki. Bizim,Alevi,Sünni,Türk,Kürt sorunlarımız gibi her yerde bu itler itliklerini yapıyor, zıtlıklardan kazanmaya bakıyorlar.

Aptalların kanı üstüne!!!

Buyurunuz.



Keykubat

Keith Olbermann | Go to Iraq and Fight, Mr. President

»

Go to Iraq and Fight, Mr. President (Irak’a gidin ve dövüşün Bay Başkan)
By Keith Olbermann
MSNBC Countdown

Thursday 19 July 2007 (19 Temmuz 2007 Perşembe-Yazıyı ben bu gün buldum,idare edin.)

Blame Hillary? Bush's latest choice of scapegoat - Hillary Clinton - boggles the mind.

Keith Olbermann says the choice to scapegoat Senator Clinton is unfathomable - go fight your war yourself, Mr. President.

Bush’un son günah keçisi seçimi Hillary Clinton. Akılları karıştırmaktadır.Keith Olberman diyor ki “Senatör Clinton’un günah keçisi olarak seçilmesi anlaşılmaz bir şey,kendi savaşınıza kendiniz gidin Bay başkan

“”””””””””

“”””””””””

Those are your new role models, Mr. Bush.

Bunlar sizin yeni rol modellerinizdir bay Bush.

Let your minions try to spread the blame to the real patriots here, who have sought only to undo the horrors you have wrought since 2002.

2002’den beri,işlediğiniz dehşeti görerek bozan buradaki gerçek vatanseverlerin kabahat işlediklerini emrinizdekilerin yaymasına müsaade ediniz.

Let them try it, until the end of time.

Zamanı doluncaya kadar onlara izin veriniz.

Though the words might be erased from a million books and a billion memories, though the world be covered knee-deep in your lies, the truth shall prevail.

Sözlerinizin milyonlarca kitaptan ve milyarlarca hafızadan silinmesine,yalanlarınızın önünde dünyanın diz çökmesine rağmen gerçek galip gelecektir.

This, sir, is your war.

(Bu, efendim,sizin savaşınız)

Sen. Clinton has reinforced enemy propaganda? Made it impossible for you to get your ego-driven, blood-steeped win in Iraq?

(Senatör Clinton, (Bayan Clinton)düşman propagandasını güçlendirip kendi,bencil egonuzun yönlendirdiği kana bulanmış Irak zaferinizi elde etmenizi imkansız kıldı mı?)

Then take it into your own hands, Mr. Bush.

Sonra onu elde etmenizi,Bay Bush!

Go to Baghdad now and fulfill, finally, your military service obligations.

Şimdi Bağdat’a gidin,son olarak askeri zorunluluklarınızı yerine getirin.

Go there and fight, your war. Yourself.

Oraya gidin,dövüşün,sizin savaşınız,kendinizin.

Bush'un İşbirlikçileri......


Bu da Hüsnü Mahli’nin Akşam gazetesindeki “Bayramın 1.günkü yazısından alıntı:

..........Örneğin 11 ay süreyle başkalarına her türlü kazık atanlar ve bin bir çeşit pis işe bulaşarak zengin olanlar Ramazanda oruç tutup iftar sofraları düzenlemekle Allah’ın kendilerini affedeceğini sanmasınlar.
Irak’ta bir milyon insanı öldüren Amerika ile işbirliği yaparak kendi insanlarına dini palavra sıkanlar değil Ramazanda oruç tutmayı Allah’ın bütün dinler için tüm buyruklarını yerine getirseler yine işe yaramaz.
Baksanıza ABD işgali altındaki üç ülkeye; Irak, Afganistan ve Somali.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporuna göre bu üç ülke yolsuzluklarda dünyada ilk üç sırada.



ABD kapitalizminin çöküş nedeni de bundan farklı değil.
Yani yolsuzluk, sömürü ve talan işe yaramadı.
Savaş ve sömürü ile kapitalizmi kurtaracaklarını sananlar bir kez daha yanıldı.........

BAYRAM ARİFESİNDE TÜRKİYEM

BAYRAM ARİFESİNDE TÜRKİYEM
Bayram arifesinde iyi bir şeyler yazmak isterdim ama insan diyor hani;"Olsa da yazsak"
Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez devletimizin en yüksek merciindeki bir "şahsa İngiliz hükümetine ve haçlı dünyasına sadakati ile bilinenlere verilen "KUTSAL HAÇ" nişanı,en büyük düşmanları olan ATATÜRK'ün köşkünde ve resminin önünde bizzat İngiltere Kraliçesi Elizabeth tarafından verildi.

"Allah" adı ile "Adalet" diyerek geldiler,adaleti kendileri için uyguladılar.65.milyarlık bir pırlanta yüzük bayan Hayrunisa (Hayırlıkadın) hanımın parmaklarında.16 yaşında çocuğa Anonim şirket kurdular.


YABANCI ÜLKELERDEN MADALYA ALANLARA GÜVENİLMELİ Mİ?

Madalyalar birbirini izliyor.Atatürk gibi bir adama bile tek madalya önermeyenler,bu muhterem Cumhurbaşkanımızı niye bu kadar sevdiler dersiniz?

New York'ta Cumhurbaşkanı Gül'e, Dış Politika Derneği (Foreign Policy Association-FPA) tarafından Türkiye'nin Ortadoğu'da barışın gelişmesine katkılarından dolayı madalya takdim edildi.26.Eylül.2008

İşte o barışın sonuçları;

Irak Savaşı'nın Ölüm Bilançosu

Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay'ın '"Amerikan cinneti"' başlıklı yazısından:

Britanya'da basılan saygın tıp dergisi Lancet'te geçen hafta yayımlanan bir rapor, Amerikan cinnetinin Irak'a bedelini ortaya koyuyor. Rapora göre ABD'nin Mart 2003'teki işgalinden bu yana Irak'ta 650 bin kişi can verdi. Johns Hopkins Üniversitesi'nden bir grup Amerikalı doktorla Iraklı doktorların birlikte Ekim 2004'te yaptıkları ilk araştırma, ölen Iraklı sayısını 100 bin olarak saptamıştı. Aynı ekibin iki yıl sonra, Ekim 2006'da yaptığı araştırmaya göre ise ölenlerin sayısı en az 400 bin, en çok 900 bin dolayında. Lancet dergisi, bu bulgulardan hareketle şu sonuçlara varıyor: Irak'ta büyük bir insani kriz yaşanıyor. Sivil halk işgal yüzünden büyük zarar görüyor. Savaş hukukuna göre işgal kuvvetleri Irak'ın güvenliğini sağlamakla sorumlu oldukları halde, ülkede güvenlik her geçen gün daha kötüye gidiyor. Raporun kuvvetle vurguladığı bir husus da şu: "19. yüzyıla ait ulus devlet kavramlarına dayalı dış politika çoktan miadını doldurdu. Dış politikayı ve güvenlik stratejisini yönetecek yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Bu yaklaşım ulusal değil insani güvenlik; ekonomik çıkar ve yayılmacılık değil insanların sağlığı ve refahı ilkeleri üzerine kurulmalı." (Bkz. Guardian, 12 Ekim 2006)

IRAK'TAKİ KOLERA VAKALARI İKİYE KATLANDI

Irak'ta 20 Ağustos'ta Ortaya Çıkan Kolera Salgınından Bu Yana Ülkenin Orta ve Güney Kesimlerinde 300'den Fazla Kolera Vakası Tespit Edildiği Bildirildi. Irak Sağlık Bakanlığı'nın Salgın Hastalıklar Bölümünden Yapılan Açıklamada Vakaların Yüzde 50'sinden Fazlasının, Geçtiğimiz Hafta İçinde Ortaya Çıktığı Vurgulandı.

http://www.haberler.com/irak/

KİMİN BOMBASI

Suriye'nin Başkenti Şam'da, Şii Hacıların Yoğun İlgi Gösterdiği Hz. Zeynep Türbesi Yakınlarında Bomba Yüklü Bir Araç İnfilak Etti. Patlamada 17 Sivil Öldü.

Abdullah GÜL'ün dış işleri bakanı iken söylediği"Dünya barışı için son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir” sözündeki ABD Askerleri nasıl feda oluyorlar aşağıya bakınız.
Kızkardeşlerine tecavüz ettikleri Iraklı çocuğun boynuna yaptıkları işi plaka asarak anlatan,fotoğrafla belgeleyen,başbakanımızın da hallerine çok üzüldüğü ABD askerleri.
http://img2.blogcu.com/images/k/e/y/keykubat/clip_image002.jpg
"Irakta ölen ABD askerleri için üzülüyorum" diyen bir "Müslüman" başbakanımız. Saralı olduğu söylenen,Recep Tayyip Erdoğan ve BOP eşbaşkanı,kokainman arkadaşı "Kanlı Bush"
manyağı.












Hırpalanmış Bayrağımız.


Yeşeren Ay Yıldızımız,




Gürcü-Tatar kavgası,kanlar akıyor,onlar "sen yedin yok sen daha çok yedin " kavgasındalar.
Bunlar olmalı ama karar vermek güç.İkisi de Amerikancı.Hangisi gelirse gelsin kan dinmeyecek.ABD planları uygulanacak.Bir farkla şeriat tehlikesi bir süreliğine ertelenebilir.




Birbirleri ile kayıkçı kavgası yapıp,el sıkışan akan kana çare üretmeyen kürtler.





Bir tuhaf yaşam şekli almış başını gidiyor.


Şehitliklerde evlatlarını yad eden,ağlayan yüreği yaralılar,


Hadi gel de bu güne kadar, memleketi bu hale getiren devlet idarecilerinin gelmişinden geçmişine lanet okumadan bayram yap yapabiliyorsan?

Bir poşet makarnaya oy verirseniz sonunda böyle satılırsınız ey millet.Böyle başı böyle traş ederler.

Artık haberlerde bile orta veya son sıralara düşen yitip giden vatan evlatları.

Genede,öncelikle,tel boylarında nöbet bekleyen,kışlada emir bekleyen erlerimizden komutanlarına,vatan için bir şeyler yapmak için çabalayanlara,evlatlarını,yakınlarını vatan uğruna kaybetmişlere,bu uğurda gazi olanlara ve emperyalizmin zulmü altında inleyen Müslüman mazlum milletlere,"ŞEKER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN" diyorum.

Keykubat

29 Eylül 2008 Pazartesi

ŞEKER BAYRAMI KUTLAMASI

Şeker Bayramınız kutlu olsun!!!





























İslamiyet öncesi putperest Mekke ve çevresi halklarınca da kutsal sayılan bu yüzden savaş yapmanın da yasak olduğu dört aydan biri olan Ramazan ayında Oruç tutmak Müslümanlara farz olmuştur.
İslam'ın halk tarafından kolay kabul görmesi için de eski putperest kutsallıkların bir kısmı da, sakınca görülmediğinden ve eski dini yenisi ile ilişkilendirerek güçlendirme geleneğine uyulması kuralınca olduğu gibi İslam Yaşantısına sokulmuşlardır.
30 günlük Oruç İbadetinin ardından kutlanılan bayram da bu ayın adı olan "Ramazan" adı ile anılmaya başlanılmıştır.
Türk Milleti de İslam yaşantısında bulunan bir çok ilkel,saçma Arap geleneklerini akılcı bir şekilde dine uygun bulduğu yenileri ile değiştirmiştir.
Örnek olarak,hırsızlık yapanın elinin kesilmesi yerine "fidye" ödenmesi gibi.
Ramazan ayı boyunca tutulan "Oruç" ibadetinin ardından kutlanan bayramı da o ayın adı ile anmak yerine özelliği olan "Oruç Bayramı" da denmemiş ,gene atalarımız Arapların adlandırdığı "Ramazan Bayramı" adı ile yüzyıllarca anmıştır.
19.yy.'da fabrikalaşmanın ve teknolojinin getirdiği bir yenilik olan "şeker üretiminin" dünya çapında ilgi görmesi ile yaygınlaşan şeker kullanımı ile Osmanlı hudutlarında yaşayan Müslüman Halklar da bayramlarda bayramlaşma geleneğince, kapı kapı gezen çocuklara genellikle bu ürün ikram edilmeye başlanmıştır.

Halk tarafından da tutulan bu uygulamayı bizzat halkımız adlandırmıştır.
Adlandırma da yerine oturmuş,pek de güzel olmuştur.

"ŞEKER BAYRAMI"

Üstelik bu adlandırma yapıldığında Arap Takvimi olan Hicri takvim,resmi işlerde ise Osmanlı'nın diğer dünya devletleri ile birlik sağlaması için yeniden düzenlediği ve 01.Mart ile yeni yılı başlayan dini özellikleri de koruyan Rumi Takvim kullanılmakta,devletin başında da Halife sıfatı ile bir Padişah da vardır.
Bu gün kullandığımız takvim de Arap takvimi değil,ayları da Arap ayları değildir.Burası TÜRKİYE'dir.
Din adı altında yürütülen Arap Milliyetçiliğine ise pirim yoktur.
Şeker Bayramı,Müslüman olan yakın atalarımızın ürettiği bir kültürdür.Bize aittir ve güzeldir.
Güzel olan da "ŞEKER BAYRAMIDIR"
Günleriniz şeker kadar tatlı geçsin.
ŞEKER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!!!!

Keykubat.

28 Eylül 2008 Pazar

ALMANCILAR SAVAŞIYOR

ALMANCILAR SAVAŞI

2008 Ocağı ile başlayan Ergenekon davası 9 aydır yok birinci dalga yok ikinci dalga derken geçtiğimiz hafta Harb Okulu öğrenci ve yeni mezunlarından oluşan “yavru Ergenekoncularla” birlikte ünlü eşcinsel Sisi’nin de dahil edildiği dokuzuncu dalgaya,Tuncay Özkan ve eski Polis Müdürü A.Serdar Saçan’ın da katılması ile 10.dalgaya kadar geldik.

Ne zaman Said-i Kürdi tarikatı mensubu AKP hükümeti aleyhine muhalefet bir delil bulsa ardından hemen yeni bir “Ergenekon Dalgası” geliveriyor.
Bundan önceki yazım olan “Sinsi Haçlı Planı” başlıklı yazımda da özetlediğim gibi bu operasyonlar derin geçmişe dayanan “sinsi planların” ürünüdürler.

Ergenekoncu olarak suçlanan gruba baktığımızda,suçlananların çoğunluğunun “Yurtsever empeyalizm karşıtı Solculardan” oluşan eski “Dersim Vilayeti” bu günkü Şebinkarahisar, Tokat’tan Bingöl ve Elazığ’ı içine alan bir coğrafyadan olduklarını görürüz.

Bunun karşısında da onları tutuklayan hükümetin başındakilere baktığımızda başta Gürcistan Batum göçmeni olduğunu söyleyen, o zamanlar Lazistan Vilayeti Rize Kazası,Potamya nahiyesi olarak geçen günümüzdeki adı ile “Rize-Güneysu” ilçesinden olup,1925’de Şapka Kanunu bahanesi ile ”Askere de gitmicuk,vergi de vermicuk” ile isyana başlayıp,dış güçlerle “Pontus Rum Devleti” pazarlığına kadar işleri götüren yerden ve de mandacı olan,bu isyanın bastırılmasının ardından İstanbul’a göç etmiş ve asla “Türk’üm” dememiş, başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ve aynı olay sonrası Kayseri’ye göç etmiş aileden gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’leri görürüz.

Yanlarında da, işbirlikçileri olarak da Şubat 1925 Şeyh Sait’in adamlarının,Elazığ kışlasında uykudaki askeri birliğimizi basıp,115.000 askerimizi uykuda kesmeleri ile başlayan, 200.000 insanımızın ölümü ile sonuçlanan “İslam Kürdistanı” kurmak için İngilizlerle işbirliği belgelenmiş Said-i Kürdi yandaşlarını görmekteyiz.
Said-i Kürdi’yi isyan sonrası Atatürk Isparta’ya sürgüne gönderir ve İsmet paşa da bu kararlılığını sürdürünce,Atatürk ve İsmet paşadan intikam almaya yemin etmiş,onun kurduğu devleti yıkmaya ant içmiş,haftada üç gün toplandıkları evlerde Atatürk resmi parçalayan bu insanların “demokratik yapımızın korunması” hakkındaki vaatleri inandırıcı olmamaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın İngiltere Kraliçesi’nin göğsüne taktığı “Kutsal Haç Nişanına şimdi de “Ortadoğu’yu ABD-AB’ye pazarladığı için Amerika’nın taktığı madalya ile Haçlı Birliğine sadakati “çifte madalya “ ile tasdik edilmiştir.
Bundan emperyalizm karşıtı bir Türk vatandaşı olarak “ızdırap” duymaktayım.

Bu dış örgütlenmeye bir de içerde Amerikan Başkanı Henry Truman’ın danışmanı Arthur Wanderberg’in anılarında bahsettiği ve tüm Nato ve Sosyalist blok karşıtı ülkelerde uygulanmak üzere 1947’de başlatılan “Soğuk Savaşı Pazarlama” projesine bir de “Komünizm Tehlikesi” ve “Köktendincilik ve Irkçılık” kampanyalarını da eklemeleriyle bizleri,bu içinde bulunduğumuz acı ve sefil halimizdir.
İşte bu “Soğuk Savaş ve Demirperde” dümeni dahilinde devletimiz içinde oluşturdukları halkımızı hedef alan örgütlenmeleri ile 1961,1971,1980 cuntalarını yaptılar.Ardından 1984 ile başlatılan Bölücü Terör Örgütü yapılanmalarına da ,asker sivil “anti terör=Susurluk” gibi
İlavelerin getirdiği sisli hava ile halkımızın kayıp vermesi sürdürülmüş ve kıçınca dalan şaşkın ördeğe benzetilmiştir.

Dersim Bölgesi ve diğer Alevi halkımızın kökenleri ise bazı tarihçilere göre; “Fetihlerle gittikçe büyüyen Osmanlı topraklarının paylaşım sistemindeki şartlar yüzünden,padişahtan zengin hale gelen Osmanlı beylerinin topraklarını bir toprak reformu ile halka yaymak isteyen Fatih Sultan Mehmet’e karşı çıkan Çandarlı Halil Paşanın azledilmesinin ardından Osmanlı Sarayı ve Ordusu bütünü ile devşirmelerin,dönmelerin eline bu tarihte geçer.Devlet-i Osmanlı’ya bu tarihten sonra “Türk” giremez.

I.Selim’in halife olması ile bu olay doruğa ulaşır ve düşmanlık en üst boyuta çıkar.Şii veya Bektaşi olarak bildiğimiz Anadolu Türkmenleri, Osmanlı’nın “Sünnileştirme ve Türkleri Müslüman Rumlarla evlendirerek soysuzlaştırma” faaliyetlerinden kurtulmak için çok direnmişler ve devşirme Osmanlı askerlerince çok kıyılmışlardır.Aynı olay Balkanlarda da sürmüştür.

Sonunda,Yavuz’un Çaldıran Seferi ile Osmanlı idaresine giren ancak Müslüman oldukları için “özerk “ kılınan Kürtdistan Emirliği bölgesine göç ederler ve “Biz Kürt’üz” diyerek Osmanlı baskısından kurtulurlar.
Zamanla onlar da Munzur’dan Kandil Dağlarına kadar olan bölgelerdeki halklarla karışarak özelliklerini unuturlar.

Kendi kurdukları “Türk Devletinde” birden dışlanan ve istenmeyen halk haline gelen bu insanlarımız,ne yazık ki Hıristiyan oyunlarına en çok alet olan bir halk haline gelirler.
“Laiklik ve Demokrasi” bağımlılıkları ise tamamen Osmanlı’daki Sünni yapılanmanın tekrar hortlamasından kaynaklanan korkularından ibarettir.

Karşı taraf ise malum 1500-1920 arası “Osmanlıyı” idare eden,yani yavaş yavaş, Devlet-i Osmaniye’yi Avrupa’ya teslim eden “dönmeler birliğinden” başkası değildir.
1961 sonrası Almanya’nın işçi talebi ile başlayan,Avrupa ülkelerine çalışmak için gönderilen insanlarımız da bu iki kesim halk grubumuzdan oluşmaktadırlar.

Avrupa’da çalışan işçilerimizin çoğunluğu Almanya’da bulunduğu için,biz tümüne “Almancı” demekteyiz.
Her iki kesim de çoğunluğu Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde bu devleti bölmek, parçalamak,sonlandırmak ve teslim etmek için yetiştirilip gönderilmiş, örgütlendirilmiş “ALAMANCI “(!) gruplardır.

Deniz Feneri Derneği hakkında Alman Mahkemesinin “mahkumiyet kararı” olmasına rağmen henüz soruşturma bile başlatılmamıştır.
“Çeteleri temizliyorum” diyerek,Dersim’li Alevi yapılanmayı içeri tıkan Said-i Kürdi’ci Alamancılar (!) ise gelmiş geçmiş en derin çeteleşmeleri yapılandırmayı tamamlamış görünmektedirler.

Aslında hepimizin düşmanı olan ve bölgemizde güçlü devlet yapılanması görmek istemeyen Amerika ve AB Haçlı koalisyonun ürünü olan bu yapılanmaya bu derece “kapılmamız” gerçekten “AKIL ALIR BİR İŞ DEĞİLDİR”.
Her iki tarafın da işbirlikçisi “Amerika ve AB “ olduğuna göre,yapılan kavgaların ülkemizi bölmekten bitirmekten öte neye yarayacağını bilen varsa bana da anlatsın.
İkisi de devletimizin ve insanımızın geleceğini tüketecek,düşmana hizmet edecek olan bu planlara karşı insanımızın yapması gereken tek şey “BİRLEŞMEK ve ANLAŞMAK” ise ne yazık ki halen bir seçenek olarak görülmemekte ve kavga sürdürülmektedir.
.
Şu an Almancılar aralarında “iktidar savaşı” verirken,Rusya’nın sert ve haklı çıkışı ile ekonomik ve siyasi krizlere gark olan Batıya karşı ülkemizi güçlendirecek siyaset üretmek yerine kendimizi tüketerek geleceğimizi cömertçe harcıyoruz.

Keykubat
Alın size bir örnek,Fatih Çekirge'den 28.Eylül 2008 tarihli yazısından;
BEŞİNCİ YAZI
27 Eylül saat...
27 Eylül Saat 12.38: Şırnak’ta çatışma. Suat Er isimli asker şehit...
27 Eylül saat 13.03: AKP’li Dengir Mir Mehmet Fırat CHP’li Kılıçdaroğlu’na cevap veriyor: "Ruhen sahtekar." "Asrın üçkağıtçısı."
27 Eylül Saat 13.34: Cudi Dağı’nda yoğun çatışma... Mehmetçiğin 4 gündür dağlarda çatıştığı bildirildi.
27 Eylül Saat 16.43: CHP’li Kılıçdaroğlu’ndan AKP’li Fırat’a yanıt: Erdoğan ve Baykal TV’ye çıksın. Hodri meydan..
27 Eylül saat...: Önceki gün Şırnak’ta çatışmada şehit olan Jandarma Onbaşı İsrafil Işık toprağa verildi...
27 Eylül Saat ...: CHP’li Kılıç’tan AKP’li Fırat’a: Dokunulmazlıklar kalksın...
27 Eylül saat...: Şehit annesinin oğluna son bakışı... Foto geçildi... Görüntü dökümü.
Bu saatler ve haberler Doğan Haber Ajansı DHA’dan. Ben saatlere hiç karışmadım. O gün haberler saat saat işte böyle aktı gitti. DHA her zamanki gibi olanı biteni dakika dakika bildirdi.
Ben her gün izliyorum... Her gün kahrediyorum..
Bugün de siz görün istedim... Görün bakın, Türkiye’nin kaç gündemi var.
Görün de ağlamayın:
"Vay gidenlerime, vay şehitlerime, vay gençlerime..." diye...
----------------------------
Son olarak bu kavganın,Menderes'in siyaseti ile ülke batarken İsmet paşa'nın;
"Daha fazla demokrası,
Olmayan üniversitelere daha fazla özgürlük" sloganlarına
Rahmetli Celal Şahin'in ise 1958'lerde Menderesi'i elşetirirken;
"İndir kaldırımı
Bindir kaldırımı"
Şey,50 yıl sonra ne değişti?
Ben demiyor muyum "Ulusalcılar ve AKP-Kürtçüler" ülkeyi bölecekler diye.
Ardından gene Amerika galip gelecek:))