SIRA ART'DE Mİ?
Pis kokulu kampanya
AB ve ABD dayatmalarına boyun eğmeyen, emperyalizmin gerçek yüzünü ortaya seren yayıncılık anlayışıyla büyük beğeni toplayan ART Televizyonu, yandaş medyanın boy hedefi haline geldi.
ANKARA, 06 Kasım 2008 Perşembe
Üç koldan saldırıya geçen yandaş medya, yalan haberlerle yeni bir karalama kampanyası başlattı.
Özgür basın alerjisi!
Hulkİ Cevizoğlu, Nihat Genç, Emin Çölaşan, Saygı Öztürk gibi usta gazeteci ve televizyoncuların başarılı programlara imza attığı ART'nin vatansever yayınları ve AKP iktidarına yönelik eleştirilerine tahammül edemeyen yandaş medyanın, saldırırken aynı ifadeleri kullandığı da gözlerden kaçmadı.
"İktidar rahatsız oldu"
ART ekranını karartmayı görev edinen yandaş medyanın saldırılarını değerlendiren gazeteci Emin Çölaşan, "Sıranın ART'ye geldiği anlaşılıyor. Amaç AKP'ye karşı olan tüm seslerin kesilmesini sağlamak. İktidar karşıtlarının program yaptığı bir kanalı yaşatmamak için ellerinden geleni yaparlar" dedi.
"Dik durana baskı!"
Lale Şıvgın ile birlikte ART'de program yapan Nihat Genç de kendilerine her türlü zorluğun çıkarıldığına dikkat çekerek, "Kendi ülkemizde konuşup, yazamıyoruz. Ayağımızın altından toprak kayıyor. Bu ülkede dik duranların yarısı içeride, yarısı da baskılara maruz kalıyor" diye konuştu.
Yandaş medya düğmeye basılmışçasına yalan haber saldırısı başlattı.
Yandaş medya ART'yi susturma peşinde. Vatanseverlerin sesini duyurduğu Avrasya Televizyonu'nu susturmak için saldırı başlatan yandaş medya, ART Onursal Başkanı ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek'i hedef seçti
AB ve ABD emperyalizmine karşı çıkan vatanseverlerin sesini duyurduğu tek ekran olan Avrasya Televizyonu'nu (ART) susturmak isteyen yandaş medya, karalama kampanyasını sürdürdüyor. Hulki Cevizoğlu, Nihat Genç, Emin Çölaşan, Saygı Öztürk, Erdal Sarızeybek, Lale Şıvgın, Nuriye Atabey gibi vatansever isimlerin AKP iktidarına yönelik eleştirileri seslendirdiği ekranı karartmayı kafaya koyan yandaş medya, yine ART Onursal Başkanı ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek'e saldırdı. Bu kez üç koldan, Takvim ve Star gazetesi ile ATV televizyonundan karalama yarışına girişen yandaş medya, KKTC'deki Türk Metal Sendikası'na ait gayrimenkulleri Özbek'in şahsi malvarlığı gibi sundu. Hiçbir hukuki dayanağı olmamasına karşın Türk Metal Sendikası'nı "Ergenekon'un finansörü" ilan eden yandaş medyanın aynı ifadeleri kullanması ise gözden kaçmadı.
Bu ilk saldırı değil
Yandaş medya, Mustafa Özbek ve Türk Metal Sendikası'na daha önce de benzer saldırılarda bulunmuştu. Traktör devi Uzel'de, işçilerle patronlar arasında yaşanan sorunları bahane eden yandaş medya Özbek hakkında bazı asılsız iddialar ortaya atarak "Türk Metal Sendikası işçiye sahip çıkmıyor" diye yaygara koparmıştı. İddiaları belgeleriyle yalanlayan Mustafa Özbek ise, işçilere yapılan yardımları ve hukuk savaşını gözler önüne sermişti.
İktidar rahatsız oldu
Gazeteci Emin Çölaşan, Özbek hakkındaki iddiaları "Türkiye'deki tek muhalif kanal olan ART'yi susturmaya çalışıyorlar" diye yorumladı. "Sıranın ART'ye geldiği anlaşılıyor" diyen Çölaşan şunları söyledi: "Hatta o kadar ki ART yönetimi üzerinden Mustafa Özbek'i de Ergenekon olayına dahil etmeye çalışıyorlar. Tabii aslında bu normal bir gelişme. Beklenen bir gelişme. Amaç AKP'ye karşı olan tüm seslerin ister yazılı basın ister televizyon kanalları olsun kesilmesinin sağlanmasıdır. Dolayısıyla Mustafa Özbek, şimdi bir numaralı hedefleri. Ve sanıyorum bu olayı sürdürecekler, çünkü ART'den rahatsızlar. İktidar karşıtlarının program yaptığı bir televizyonu yaşatmamak için ellerinden gelen çabayı harcayacaklar. Bu da AB'ye göstermelik bile olsa aday olan bir ülkede basına ve fikir özgürlüğüne yapılan en büyük saldırılardan biridir."
Baskı ve sindirme politikasının bir parçası
Lale Şıvgın ise, ART'ye ve kurumun onursal başkanlığını yürüten Mustafa Özbek'e yönelik sindirme ve baskı politikasının bir ayağı olduğunu belirterek şunları kaydetti: "ART cesur, özgür ve bağımsız yayın anlayışını ilke edinmiş bir kanal. Arkasında bir holding yok. Mütevazı şartlarda, sınırlı imkanlarla ama gönülden yayıncılık yapıyor. Medyadaki tek gerçek ses ART. Çok ciddi bir iktidar medyası oluştu. Bir parça muhalefet edenler de baskılar karşısında ya format değiştiriyor, ya kapanıyor ya da ambargo ile karşılaşıyor. Dolayısıyla yapılan baskılar ve karalama çabaları, ART'nin ne kadar etkili ve güçlü olduğunu da gösteriyor. İktidar yakını çevrede yarattığı paniği ortaya seriyor. Kurumda yayıncılık yapan pek çok muhalif isim, gazeteci ve aydın var. Özgürce ve her konuda istediklerini söyleyebiliyorlar."
Türk milletinin tek kanalı
ART'de program yapan Erdal Sarızeybek de ART'nin Türkiye'de Türk milletinin varlığı ve bekasının tehlike içinde olduğunu açık yüreklilikle ifade edebilen tek kanal olduğunu belirterek şunları söyledi: Saldırıların kaynağı budur. Bugün Türkiye'de sivil toplum örgütü olarak Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı tehlikeleri açıkça söyleyen nadir kişilerden biri de Mustafa Özbek'tir. Ayrıca Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Güç sahipleri Türk milletinin varlığını ve bekasını daha da tehlikeye düşürecek şekilde hareket etmeye devam ederlerse, gün gelecektir bu devran dönecektir. Yine Türk milleti yapılan bu ihanetin hesabını mutlak surette soracaktır.
Dik duranlara baskı yapılıyor
ART'de Lale Şıvgın ile birlikte "Veryansın" programını yapan Yazar Nihat Genç ise Emin Çölaşan, Hulki Cevizoğlu, Banu Avar gibi yazar ve gazetecilerin kendi mesleklerini kendi ülkelerinde yapamaz hale geldiklerini söyledi. Genç şunları kaydetti: "Yurt dışından yayın yapan bir yerdeyiz. Kendi ülkemizde konuşup, yazamıyoruz. Kıbrıs'a gidiyoruz, orayı da sıkıştırıyorlar. Ayağımızın altından toprak kayıyor. Bu ülkede dik duranların yarısı içerde, yarısı da baskılara maruz kalıyor. Burada bir başka soruyu gündeme getirmek gerekiyor. Türkiye'de en büyük servet AKP'ye yakın Hak-İş sendikasındadır. Bu serveti kimse görmüyor."
:.........................................................;
Yukarıdaki alıntı yazıyı,bir zamanlar kendisi "şiir mağduru" olan birisi tarafından,günümüz "korku imparatorluğuna "döndürülmüştür.
Ne yazı yazanlar, ne televizyon yayıncıları ne de yazılı basın kurum ve kuruluşları artık "12 Eylül 1980" günlerinden daha daha emin değiller ve daha fazla korku ve endişe içinde yaşamaktadırlar.
Bunun sebebi de "mağdur" diye başımıza getirdiğimizin yarattığı mağduriyetlerdir.
Keykubat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.