Sayfalar

3 Ağustos 2008 Pazar

TÜRBAN-PEÇE ,ÖNCESİ VE GÜNÜMÜZ



TÜRBAN-PEÇE ,ÖNCESİ VE GÜNÜMÜZ

Türbanlı Hayrunisa hanım
Bu konuda daha önceki yazılarımda sizleri bıktıracak kadar sayfalar dolusu bir şeyler yazdım.Ama Hükümet bu işi bir türlü bırakmıyor.ABD-AB'de Irak,Afgan işgalleri yüzünden dünyada ve seçmenleri gözünde kaybettikleri saygınlıkları yüzünden ülkelerini ciddi ekonomik ve siyasi krizlere soktular.
Bu yüzden B.O.P projesi gereği ülkemizin bir an önce "Şeriat Devleti" olması yolunda hızla yol almasını istiyorlar.

Tamamen dış kaynaklı olan,halkımız için yabancı güçlerce biçilen bir yaşam şeklinin dayatılması olan bu hareketin tarihçesini kısaca vermeden konuyu anlamanın zor olacağına inanıyorum.Bu yüzden biraz uzunca olan bu yazıyı okumaya hazırlanın.
ÖRTÜNMENİN KÖKENİ
İslam öncesi tüm inanç türlerinde de farklı şekillerde vardır."
Önce;
ÖRTÜNMENİN İSLAMİ KAYNAĞI
Kur'anda geçen aşağıdaki ayetler kadının ev ve sosyal yaşamını düzenlemektedir.Örtünmenin kaynağı bu iki ayettir.

Yakaların üstüne salınan Hintli
kadın örtüsü.Aslında Kuran
bunu emretmektedir.


Örtünme İslam'da kadının yaşamını düzenleyen Kuran ayetlerinden kaynaklanmaktadır.Bu sureler özellikle Hz.Muhammed'in kendinden 15 yaş büyük olan ilk eşi ve desteği sayılan Hz.Hatice'nin ölümünden sonra inen (nedense,bu sureler onun ölümünden sonra inmeye başladığı yazılıdır.) Nur ve Azhab surelerinde geçmektedir.

"NUR SURESİ-31-Mümin kadınlara da söyle:Gözlerini bakılması yasak olan şeyden çevirsinler.iffetlerini korusunlar.Süslerini,kendiliğinden görünen kısım dışında açmasınlar.



Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.Süs yerlerini kocaları veya babaları veya kayın pederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler,ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler.

Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.Ey inananlar,mutluluğa ermek için tövbe ederek Allah’ın hükmüne dönün."
Hz.Meryem'in yaka üstüne
salınan baş örtüsü

"Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar " ifadesine çok dikkat edilmelidir.

Çünkü Tevrat Hezekiel Bölüm 24'de şu ifade dikkat çekicidir.Bu tüm İbranileri bağlayan bir emirdir.Hezekiel Allah'tan aldığı emirleri İsrailoğullarına iletirken aynen şöyle der:

ÖRTÜNMENİN TEVRAT KAYNAĞI

"Hez.24: 22 Ben ne yaptıysam, siz de aynısını yapacaksınız. Yüzünüzün alt kısmını örtmeyeceksiniz, yas tutanların yiyeceğini yemeyeceksiniz."

Ayet emrin aslı ise 17.ayette şöyledir;

Hez.24: 17 İçin için inle; ölüler için yas tutmayacaksın. Sarığın başında, çarığın ayaklarında kalsın; yüzünün alt kısmını örtme, yas tutanların yiyeceğini yeme."

Bu örneği Nur Suresi 31'deki örtünmeyi düzenleyen ayet ile uyuştuğu için aldım.

Son olarak da ;

Azhab 59- "Muhammet Müslümanlara söyle,eşleri,sokağa çıkarken üstlerine örtü alsınlar.Bu onların tanınıp rahatsız edilmelerini önler"
Bu ayetlerin değişik yorumları sonucu İslam ülkelerinde farklı farklı örtünme şekilleri ortaya çıkmıştır.

BURKA



Sadece,Afganistan'da gözleri de kapatan,kadının önünü görebilmesi için sineklik telinden bir tel kafesle gözleri kapatan ayak bileklerini de saklayan çember bir kıyafettir.
OSMANLI'DA FERACE veya FERECE ADIYLA BİLİNEN ÖRTÜ VARDI

1683 II.Viyana bozgunundan sonra gelişen savaşlarla Osmanlı’da dul kadın sayısı artınca bazı dul kadınlar fuhşa başladılar ve uzun yakalı feraceler giymeye (Yüzlerini saklamak,tanınmayı önlemek için),fuhuş amacıyla ev ev gezmeye başladılar.

Aşağıdaki yasa metni feracenin yasa öncesi de kullanılan dini bir örtü olduğunu göstermektedir.Fuhuş yapan kadınlar,ferace üzerinde kendilerinin yaptıkları işi ifade eden değişiklikler yaptılar.Fuhuş parası ile kolay zenginlik elde edilince maddi sıkıntıda olan diğer kadınlar da bunlara özenmeye başlayınca fuhuş yagın hale gelmeye ve toplumun ahlak yapısı tehlike göstermeye başladı.

Ferace-Ferece
Bunu önlemek için ilk yasak 1725’te çıkarıldı.
 
"Günlük kıyafetlerinin şeriata uygun olması devlet namusu gereğindedir. Fakat savaşlar yüzünden çok önemli işlerle uğraşılırken bu husus ihmal edilmiştir. Bazı yaramaz kadınlar bunu fırsat bilip sokaklarda halkı baştan çıkarmak için aşırı süslenmeye başlamışlardır. Yeni biçimlerde çeşitli esvaplar yaptırmışlardır. Hıristiyan kadınlarını taklit ederek başlarına acayip serpuşlar geçirmişlerdir.

Bundan böyle kadınlar bir karıştan ziyade büyük yakalı ferace(*) ve üç değirmiden fazla baş yemenisi ile sokağa çıkamayacaklardır. Feracelerde süs olarak bir parmaktan enli şerit kullanılmayacaktır.

Bu yasakları dinlemeyecek olan kadınların sokakta yakaları kesileceği ve esvaplarının yırtılacağı ilan olunsun. Dinlememekte ısrar edenler yakalanıp başka şehirlere sürüleceklerdir."
Kanun metninde görüldüğü gibi örtünme Osmanlı İslam kadınları arasında sokağa çıkarken ferace ile yapılırdı. 

Bu örtü,önü açık,omuzlardan topuklara kadar vücudu örten siyah veya renkli kadın boy örtüsüydü ve halk arasında "ferace" olarak da telaffuz edilirdi.

Batı Anadolu’da köylerde halen bu kullanılır.Kara çarşaf değildir.Aşağıda kanun metninde de görüldüğü gibi,ferace,değişik renkte,süsleme için renkli bantlar ve nakışlar da içermekteydi.Bunun günümüzde kullanılmaya çalışılan kara çarşaftan ve türbandan çok daha çağdaş bir örtünme şekli olduğu yasa metninden de anlaşılmaktadır.

Başlıksız olup,bir pardesü gibi kullanılabildiği de açıktır.Başı örtmek için köylü kadınları atkı kullanırken şehirli kadınların değişik başlıklar veya örtüler kullandıklarını anlıyoruz.

Azhab Suresi 59’a en uygun örtünme kıyafetidir.Sokağa çıkarken kullanılır.Evde kullanımı yoktur.Evde,Tülbent veya şifon bağlanır.

Azhab Suresi 59.ayeti yorumlana yorumlana feraceyi ortaya çıkarmıştır.Kadın çalışırken bile kullandığında hareketini engellemediği için kullanışlıdır.
Sadece sokağa çıkarken alınır çoğunlukla baş üzerine atılarak kullanılır ve kadına arkadan laf atılıp rahatsız edilmesini önlemek için ideal bir kıyafettir.

HZ.AYŞE FERACE ÖRTÜNÜRDÜ (20.10.2010'da eklendi)

Okuyacağınız paragraf merhum,Elmalılı Hamdi Yazır Hoca'nın Kuran-ı Kerim Nur Suresi tefsirinden alınmıştır.
Peygamberimiz,Hz.Muhammed'in eşi,Hz.Ebubekir'in kızı Hz.AYŞE'nin yani Müslüman bütün kadınların "AYŞE ANASI-AYŞE ANAMIZ"ın FERACE" ile örtündüğünü bu olayda okuyoruz.

Bu örtü,Said-i Kürdi'nin Nurculuğu çıkıncaya kadar,yani 1890'lara kadar bütün Osmanlı hudutlarında giyilen bir örtüydü.Olayın bütününü merak eden tefsiri okusun.Ben sadece "Ferace" kısmını konu gereği aldım.

"...Derken uyumuşum, Safvân b. Muattal ordunun arkasına kalır, insanların eşyalarını araştırır, bir şey kalmış ise kaybolmaması için diğer konak yerine götürürdü, beni görünce tanımış "Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz" (Bakara, 2/156) demesiyle uyandım, hemen feracemle yüzümü örttüm, devesinden indi, ben bininceye kadar çekildi, bindim. Sonra deveyi çekti, yürüdü, öğle sıcağında orduya yetiştik; inmişler, bağrışıyorlardı...."

Bu İngiliz-Amerikan işbirlikçisi Nur-Işık Cemaati yeni tasarımları olan "çarşaf-peçe-türban" türü örtünme şekillerini şart koşarak Hz.Muhammed'in bu işi iyi bilmediğini mi kanıtlıyorlar.?

Allah ve peygamberin eksikleri vardı da bunlar mı tamamlıyorlar?

Peygamberden,Hz.Ayşe'den daha mı Müslümanlar?

Lütfen aklınızla araştırıp öyle bir gruba  giriniz.

KARA ÇARŞAF ve PEÇE

Neyin resmini çekiyorsa?


Tevrat'ta;
Tevrat,"Yüzün alt kısmının örtünmesini" namuslu kadınlara yasaklamaktadır. Yukarıdaki "Örtünmenin Kaynağı" bölümünde geçen,Hezekiel 17 ve 24.ayetlerine bakabilirsiniz.Büyücülük,falcılık ve fahişelik eden kadınların kara çarşaf,peçe ve çene altı bağlayan örtüleri örtündüğünü aşağıdaki Tevrat ayetlerinde açıkça görmekteyiz.
Okuyunuz;


Tevrat'ın Yahuda ve Tamara Bölüm 38'de;

Yar.38: 14 Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkardı. Peçesini örttü, sarınıp Timna yolu üzerindeki Enayim Kapısı'nda oturdu. Çünkü Şela büyüdüğü halde onunla evlenmesine izin verilmediğini görmüştü.
Yahudilerin yaptığı Yahuda ve
 gelini Tamar resmi


Yar.38: 15 Yahuda onu görünce fahişe sandı. Çünkü yüzü örtülüydü.

Ayetlerinde yüzün altını örten ve peçeli kullanılan bu kıyafetin fahişe kıyafeti olduğu belirtilmektedir.

Tevrat'ta Fahişeliğin Cezası;
Hez.23: 36 RAB bana seslendi: "İnsanoğlu, Ohola'yla Oholiva'yı
yargılayacak mısın? Öyleyse onlara iğrenç uygulamalarını bildir.

Kara Çarşaflı-peçeli Rahibe HAÇI İLE.


Hez.23: 37 Çünkü fahişelik ettiler, kan döktüler. Putlarıyla fahişelik ettiler; bana doğurdukları çocukları(*) yiyecek olarak putlarına sundular.
(*)İlk doğan çocuklar

Büyücü rahibelerin çarşaf-peçe-burka ile örtünmeleri;
Hez.13: 18 De ki, 'Egemen RAB şöyle diyor: İnsanları tuzağa düşürmek
için herkese bilek bağı diken, her boyda baş örtüsü yapan kadınların vay başına! Kendi canınızı korurken halkımın canını mı tuzağa düşüreceksiniz?
 Büyücülük;
Hez.13: 20 "'Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: İnsanları kuş gibi
tuzağa düşüren
sihirli bilek bağlarınıza karşıyım. Onları bileklerinizden koparacağım. Kuş gibi tuzağa düşürdüğünüz insanları özgür kılacağım.

Hez.13: 21 Örtülerinizi yırtacak, halkımı elinizden kurtaracağım. Bir daha tuzağınıza düşmeyecekler. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.

Yukarıdaki ayetlerde de değişik boyda baş örtüsü yapan kadınların büyücülük,falcılık ve putperestlik yaptıklarını belirtir ve Allah bunu nasıl lanetlediğini 20. ve 21.ayetlerde göstermektedir.

Her ne kadar değişmiş denilse de Yahudi ve Hıristiyanlar buna iananmaktadırlar.Sonra Kur'anda anlatılan bir çok olayın geniş olarak anlatımı halen bu kitapta mevcuttur.Tümüyle değişiklik yoktur.Putperestliği yasaklayan ayetler halen durmaktadır.

Tevrat neden göz önüne alınmalıdır?

Kur'an Bakara 106-"Biz bir yenisini,ya da benzerini getirmedikçe veya unutturmadıkça,bir ayeti yürürlükten kaldırmayız."Allah’ın her şeye gücü yeter.
ve;

Bakara 136-Deyin ki;"Allah’a, bize indirilene,İbrahim’e,İsmail’e, İshak’a,Yakub’a ve torunlarına indirilene ,Musa ve İsa’ya verilene ve diğer peygamberlere Rableri tarafından verilene inanırız. Ve onlar arasında asla ayırım da yapmayız.Biz Allah’a teslim olanlarız.

ALİ İMRAN SURESİ-2/2-"Allah,her an yarattıklarını gözetip durandır.Ya Muhammed,O kitabı öncekileri onaylayıcı olarak indirdi.Bundan önce insanlara kurtuluş yolunu öğretmek için Tevrat ve İncil’i indirmişti."

Yukarıdaki Kur'an ayetleri varken de Tevrat'ın bütünüyle değişmiş olduğunu kimse söyleyemez.Değişiklikler ve yanlış uygulanan sapıklıklar zaten Kur'an ayetleri ile düzeltilmiştir.

OSMANLI'DA KARA ÇARŞAF VE PEÇE

Kara çarşaf,Osmanlı’da da olmayıp,Sultan II.Abdülhamit zamanında ortaya çıkan sapık tarikatların ürünüdür.
Sultan II.Abdülhamit bir gün başbakanıyla İstanbul’da bir gezinti esnasında bu peçeli ve kara çarşaflı kadınlardan görür.Başbakana bunun ne olduğunu sorar.Halife olan adam bu tür örtünmeden haberdar değildir.
Başbakan da “İşte falanca tarikat şeyhinin müritleri bunlar Sultanım” deyince üzülür ve;
“Müslümanlığı ne getirdi bunlar,yazık”.dediğini bazı tarihçiler kaydetmişlerdir. 1892’de de bunu yasaklayan bir “ferman” yayınlar.
Bu olay da ,1896’da Said Nursi’nin İstanbul Fatih Şekerci Han’a (İlk önce Sirkecide bir otele yerleştiği de yazılır.)yerleşmesinden sonra yayılmaya başlayan Nurculuk hareketi ile “Kara çarşaf ve peçe “İstanbul’da yayılmaya başlandığı zamanlara denk gelir. 
1950-60 arası Adnan Menderes iktidarı döneminde 1956-58 yıllarında Said Nursi’nin beraat ettirilmesi ile kızışan “Kara Çarşaflı-Peçeli Nurculuk akımı",1976 Milli Cephe hükümetleri (MSP-MHP) ile güçlenip,1980 sonrası T.ÖZAL ve Kenan EVREN’in destekleri ile iş buralara kadar da geldi.

Anadolu’da bir çok insan bu “Nurcu”ları sevmez ve onlarla konuşmazlar.Bunları sapık inanç mensubu olarak anarlar.
Ama bunlar dışardan sağladıkları paralarla bir çok fakir insanımızı bir şekilde içlerine çekmeyi,kul ve köle etmeyi başardılar. Bu gün ülkenin hakkında karar verecek kadar geliştiler.

Oysa,İslam öncesi zamanlarda bile peçeli çarşaf kıyafetleri fahişe kıyafetidir.Tarihler böyle yazar.

Sümerolog olan bir Profesör bayan öğretmenimiz Sayın Hilmiye ÇIĞ hanımefendi bunu yazdı diye kadını mahkemeye verdiler.
TÜRBAN
Hintli-Pencaplı kadının giydiği gerçek
"Türban"

12Eylül 1980 Askeri Harekatı ile yapılan devrimle üniversitelerde devlet korumasına alınan "Kara Çarşaflı" hareketi sonunda tepki çekmeye başlar.Ancak İhtilal Komitesi Başkanı Kenan EVREN paşanın önerisi ile İhsan Doğramacı başkanlığındaki yeni kurulmuş olan "YÖK'ün gayretleri ile yeni bir stil belirlenir ve bizim bu gün TÜRBAN olarak bildiğimiz örtünme şeklini Hintçe'den Y.Ö.K Başkanının almasıyla,yeni başörtüsüne bu ad konulur.
Kara Çarşaflılar artık çağdaş kıyafete kavuşturulmuş oldular.Bundan sonra Türbancılar-Türbanlılar" olarak anılacaklardır.
Değişen sadece örtünün şekli oldu.Kadının saçı iyice saklanırken bol çarşaf yerine vücut hatlarını saran,dar,seksi,kalçasının her halini gayet net gösteren bir kıyafet seçildi.Sait Nursi bile görseydi bu giyimi kafayı yerdi eminim.

NURCULUK NEDİR 

Kendisinden asrın harikası “"
Bedîüzzaman-Zamanın mücizesi-harikası" olarak bahseden Sait bir risalesinde (yazı ) radyodan bahsederken dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kilometrelerce uzaklıktaki bir kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklamaktadır. Günümüzde beş yaşında bir çocuğa kendini güldürecek iddiaları ve tarihi vesikalar ile sabit olduğu üzere az okur ama yazamaz, imla bilmez (bkz. Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı Son Osmanlı Şeyhulislamı Mustafa Sabri) biri için cahillik herhalde ağır bir itham olmasa gerek.

Kanuni döneminde bir Osmanlı Saray kadını "baş örtüsü"
Kendisini büyük bir din adamı ve Kürt ayaklanma sorununu çözebilecek bir adam olduğuna karar verir ve İstanbul'a gelir.Sultan II.Abdülhamit'e yazılarını gönderir.Kendisinin Şeyhülislam yapılmasını ister.II.Abdülhamit biraz konuşunca bunun cahil bir deli olduğunu anlar ve onu yetersiz bulduğunu söyler.Bazı kaynaklara göre de onu önce tımarhaneye sonra da memleketine gönderir.Ama Said Nursi Sirkeci'de bir otele (sonra da Fatih'te "Şekerci Han'a" yerleşir) ve kaldığı otelin camına "
Her soruya cevap verilir " diye bir yazı asar.Bir çok insanla tartışır.

Sonunda eksik olduğunu görür.Yabancı hocalardan Matematik, Fizik,Kimya,Tıp dersleri alır.
İstanbul'da elektrik vardır.Elektrik ampulü onu çok etkiler.Bundan sonra Said Nursi II.Abdülhamit'e küfürler eden yazılar kaleme almaya başlar.Sonunda Avrupa'nın dikkatini çeker.

Daha sonra Avrupa'ya çağrılır.Orada değişik aydınlatma çeşitlerini görünce "
Allah nurunu bunlara vermiş. Bunlar hak yolu insanlarıymış "diyerek kararını verir.Bundan sonra hareketin adını "Nurculuk" ve "Şeriat Kürdistanı" olarak belirler.Bitlis Hizan ilçesi İsparit nahiyesi Nurs köyünden olduğu için "Nursi" (Nurs'lu anlamında farsça ektir.)lakabıyla anıldığından hareketin adını bundan aldığı da yazılıdır.
Tam bir Türk düşmanı olur ve "
Yecüc Mecüc "ile ilgili tanımlamalarında da Türkleri hedef tahtasına koyup aşağılar.Bknz."Yecüc-Mecüc",Nuh Tufanı ve Kavimlerin Hikayesi-Türkler" başlıklı yazılarım.

İslam'da İncil,Tevrat hak kitaplar olduğundan,değişiklikler hakkında bilgisi olmadığından İncil'deki yanlış bir çok tanımlamayı da Nurculuğa dahil eder.
Avrupalılar da "
Bölücülük olsun da ne olursa olsun" hesabından kendisini desteklerler.

Said Nursi doğmadan "3" yıl önce 1873'de Diyarbakır'da çekilmiş bu fotoğraf bütün gerçeği haykırmaktadır.
Solda Diyarbakırlı Müslüman,ortada Hıristiyan-peçeli kadın,sağda Palu'lu Kürt kadın.1873 yılı kıyafeti.

http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://img240.imageshack.us/img240/511/resim2kv7.png&imgrefurl=http://forum.haber.gen.tr/yasam/1873-yilinda-turkiyede-halk-giysileri-


1961 sonrası Avrupa'ya giden işçilerimize de AB devletlerince, Hıristiyanlık propagandası yerine "
Nurculuk" veya "Kürtçülük " propagandaları yapılır.

Bu hareket ülkemize 1984 sonrası PKK terörü,1992'lerden sonra "
Yeşil sermaye" olarak döner.
İslam ülkelerini ABD-AB adına yönetmek üzere belirlenen B.O.P hareketinin de ideolojisi yapılır.
Nurculuk hakkında daha fazla bilgi için "http://www.turan.tc/kalem/nurculuk.htm" adresini tıklayınız.
29.11.2012 Tarihinde yaptığım ektir;
TÜM MEZHEPLER, TÜM ETNİK KÖKENLER İÇİN HABERLER, DUYURULAR, TANITIMLAR VE ARŞİV

Haberler, 07/09/2010

Rahibe Kıyafeti Tartışmalarına Süryanilerden Tepki

Rahibe Kıyafeti Tartışmalarına Süryanilerden Tepki
Mardin, Midyat’taki Süryani Kültür Derneği ile Dünya Mıhellemi Birliği, çarşaflıları rahibeye benzeten afişler ve ardından yaşanan tartışmalara tepki gösterdi.
Süryani Kültür Derneği Başkanı Yuhanna Aktaş, Hıristiyanların Başbakan Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından aşağılandığını belirterek, iki lideri özür dilemeye çağırdı. Midyat Süryani Kültür Derneği Başkanı Yuhanna Aktaş yazılı açıklamasında, rahibe kıyafetinin Hıristiyanlık için önemli bir değer olduğunu belirterek, “Rahibe kıyafeti aşağılanacak bir kıyafet değil, aksine başörtüsü kadar şerefli ve onur verici bir kıyafet. AKP ve Başbakan Diyarbakır mitinginde ‘CHP, başörtüsünü rahibe kıyafetiyle özdeşleştiriyor’ diyerek Hıristiyanlar için önemli bir değer olan dini bir kıyafeti küçümsemiş ve aşağılamıştır. Oysa Başbakan bu ülkede yasayan azınlıkların sıkıntılarıyla birebir ilgilendiğini bir çok yerde ifade etmiştir.”

Açıklamaya katılanlar, “Başörtüsü onurumuzdur”, “Tesettür kutsal bir emirdir”, “CHP başörtülülerden özür dile”, “CHP rahibelerden özür dile”, “Rahibeler Hz. Meryem’in varisleridir” yazılı dövizler taşıdı. 

Süryani Kültür Derneği, Midyat / Dünya Mıhellemi Birliği

Görün işte Süryanileri!










(FAHİŞE KONUSU= Kur'an Meryem Suresi ile Matta İncil'inde Meryem'in tapınağa adanmış bir rahibe olduğu ve Cebrail tarafınan döllendiği anlatılır. Bu gün de Yahudi Sinegoglarından Hırsitiyan kiliselerine tapınağa adanan rahibelere kendileri "Allah'ın Karıları" derler! Allah'ın gökten inip bunlarla birleştiğine ve sırlar verdiğine inanırlar. Sümer'den kalma bir inanıştır. Sümer'de ve Sabilerde, Allah'ın karılarını insanın görmesine izin verilmezmiş. Bu yüzden burka giyenleri de yaygındır. İsrail'de böyle örtünen Haredim Yahudilerini İsrail sınır dışı etmiştir ve Haredim Yahudileri onlara "Tapınak Fahişesi" demektedir. Tevratta "Yahuda ile Tamara" bölümünde böyle örtünenlerin "Fahişe olduğu" yazılıdır. Bütün Hıristiyanlar da bu Tevrat'ı okurlar! Ama Süryanileri okumazlar. Onlar hala Ay tanrısı Allah/Sin'in kızı Ruha Şeytanına ve yedi gök cismine taparlar.)

TÜRBAN OLAYI DIŞ KAYNAKLI BİR İHTİLAL HAREKETİDİR.
1992'de SSCB'nin çökmesinin ardından Avrupa'da "Nurculuk" tarikatı içinde AB desteği ile yetişmiş her çeşit "Yeşil Sermaye" ülkemize gelmiş,bundan coşan N.Erbakan Hoca TBMM'de yaptığı "İslami ihtilal kanlı mı olacak kansız mı" ...konuşması ile 28 Şubat askeri muhtırasına neden olmuştur.Kendi bu olay sonrasında yasaklanınca yerini veliaht tayin ettiği sayın Başbakanımız R.T.E'ye devretmiştir.Başbakanımız da bunu bu güne kadar da inkar etmiştir.
Ama gidiş aynı yöne,adres aynı yeredir ya.Neyse öyle olsun.
"Nurcu İslam Şeriatı İhtilali"ni Erbakan'dan bu yana gerçekleştirmeyi hedef sayan AKP ise ABD desteği ile karşısındaki Ordu,Alevi,demokratlar, laikler ve diğerlerinden oluşan birliği yıkmak istemektedir.
Bunun için de ülkenin kurumlarını ülke zararına veya karına dikkat etmeden (bu yönde işçi eylemleri de var.) yabancılara satması bundandır.Yeter ki ordu aradan çıkarılsın gerekirse ülkenin yarısı satılsın.(Sanki ülkeyi onlar kurmuş gibi)Yaşananlar bu izlenimi vermektedir. 

TÜRBAN ŞARTI NEDEN?

 
B.O.P'un gereği de Türkiye'nin "İslam’i Rejimle " yönetilmesidir.Amaç İstanbul'da kurulacak bir Hilafet ile Osmanlı sınırlarını da aşan geniş bir alanda yeni düzen kurulacaktır.Bu hareketin sembolü de başörtüsüdür.Yani
TÜRBAN.
B.O.P'un hedefi olan İslam ülkelerindeki yeni siyasi İslam da bu tarikatın tanımladığı İslam olacaktır.
Bu da Said Nursi türü İslam olacak ve F.gülen Hocanın önderliğindeki akım olacaktır.
Sayın F.Hoca efendinin devlet protokolüne alınışı T.ÖZAL ile başlar ve Refahyol iktidarına kadar zirvede kalır.1998'deki 28 Şubat muhtırası ile Hocamıza ABD yolları görünür.CIA,FBI korumasında orada yaşamaya ve 2003 03 Kasım seçimleri sonrası da hükümete de talimatlar göndermeye devam eder.
ABD desteği ile dünyanın bir çok ülkesinde açılmış bulunan okullarına da başta Rusya olmak üzere son verilir.Bazı Türk devletleri de bu okulları kapatır.Çünkü arkasında ABD 'ye teslimiyet olduğu açığa çıkmıştır..
SON EKONOMİK VE SİYASİ GELİŞMELER
 
B.O.P projesi gereği zaten ABD'nin hükümetimize maddi destekleri olmadı.Sadece paralarının düşmekte olan değerlerine engel olmadılar.Bizim de hükümet başarılı göründü.Biraz da bize pazar yarattılar.Ancak her zaman İthalat, İhracatın yarı yarıya ilerisine geçti.
Bütçemiz sürekli açık verdi.Yabancı para organizasyonları son günlerde ülkemizi "Riskli" ülkeler listesine koymaya başladılar.Ekonomi,gösterilen kolaylıklara rağmen iyi idare edilememişti.Kendi ülkelerindeki halkları da sıkıntıya girmeye başlamışlardı.
Şimdi.ise kendi halklarından gelen tepkilere karşı koyamadıklarından bu günlerde ne olduysa birden dolar fırladı.Düşün,petrolün varili 45-50 dolardan 100 USD dolarına çıkmışken,USD Dolarının birden 150-160 yeni kuruşa çıktığını düşünün.Tüm dünyada en az 200 devlet iflas eder.Zaten iflas edecek olan o kadar var.Diğerleri ise oyun kuruculardır.
Ekonominin parlak görünmesinin ardında ABD dolarının düşmesi ve ülkemizde dalgalı kurun gizli bir müdahale ile sabit kura döndürülmesinden kaynaklanmaktadır.
Buraya kadar Türban olayının temsilcisi AKP'nin ekonomik desteklenmesini kavrayabildiğim kadarı ile anlatmaya çalıştım.
B.O.P UYGULAMALARI
Türkiye'de AKP'nin başarılı sayılması G.W.BUSH'un ABD'de ki başarısından daha önemlidir. Anlatılanlara göre B.O.P yürüyecekse Türkiye ile yürüyecek.Bu projesinin de artık uygulama çalışmaları başlamıştır.Afganistan ve Irak'ın işgali.İran işgal senaryoları.Pakistan'da meydana gelen Benazir Butto suikastı, Sudan,Kenya,Somali ,Etiopya,Nijerya,Uganda gibi İslam nüfusunun yoğun olduğu ülkelerde çıkartılan iç karışıklıklar ve bu ülkelere ABD askeri müdahaleleri,11.Eylül.2001'den beri başlayan El Kaide operasyonları hep proje kapsamlı faaliyetlerdir.İlave olarak;
Son yıllarda ülkemizi ziyaret eden yabancı devlet başkanlarına bakın.
1-Özal'dan beri gelmeyen Suudi Arabistan,
2-Mısır,
3-İsrail,
4-Irak-Talabani
5-Suriye-Hafız Esad,
6-Sudan
7-Son Yunanistan (Bu ülke ile izin verildiği kadarı ile zıtlaşma olacaktır.)
Klasik olanları yazmıyorum.Bunlar ABD itmesiyle oluşan ziyaretler.Hepsi B.O.P kapsamında görüşmeleri içeren ziyaretlerdir.. B.O.P dediğin olay Afrika,Ortadoğu ve Asya olarak üç bölgeden oluşur.
A-Afrika'dan Mısır,
B-Ortadoğu’dan Türkiye ve tümüne Finansör S.Arabistan
C-Asya'dan Pakistan.En uygun aday İran olmasına rağmen dik kafa siyasetleri ve İran'ın 8.bin yıllık köklü geçmişi ABD-AB ülkelerini korkutmaktadır.Çünkü kendileri de kök olarak burayla akrabadır.Bu halk da Müslüman olmakla Baba İsa'yı ret etmekle suçludur.Onları ancak ateş temizleyecektir.(Yecüc-Mecüc başlıklı yazılarım)
TÜRKİYE BAĞIMSIZ MI?
1970-80 yılları arasında ülkenin tüm kurumları devlete aitken bizler Türkiye'nin Yarı Sömürge olduğunu savunurduk.Bu Mao'nun bir tanımıydı.
Herkes de bu 3.Dünya Ülkesi tanımını benimsemişti.
Şimdi bırakın kurumları ülkemizin toprakları da satıldı.Artık tam sömürge halindedir diye tanımlasam yalan ve yanlış olmaz herhalde.
Sonuç olarak bu Emperyalizmin geçmişi 200 yılı bulan bir planının yerli işbirlikçi dönmelerin eliyle gerçekleştirilmesinden başka bir şey değildir.
TÜRBAN MASUM BİR BAŞ ÖRTÜSÜ DEĞİLDİR.
Türban olayı kesinlikle masum bir "dini örtünme özgürlüğü hareketi" değildir.Ardında İslam’i Şeriat Devrimi planı vardır.Yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığım da budur.Tamamen İslam’ın Hıristiyanlık'a uyarlanması, değiştirilmesi,dinin kötüye kullanılması eylemi olup PKK'dan daha tehlikeli bir eylemdir.

10 Kasım 1938 günü Atatürk'e karşı İsmet İnönü-Fahrettin Altay tarafından karşı darbe yapılmıştı. 12 Mayıs 1939 günü, II.Dünya Savaşı korkusuyla İngiltere ile kredi antlaşması imzalanmış, ardından bu anlaşma ABD,Fransa, İtalya ve Almanya ile tekrar edilmişti. Bu tekrar devletin Haçlı Hıristiyan dünyasının sömürgesi olması demekti. Avrupalılar dünyayı böyle işgal etmişlerdi ve böyle sömürmektedirler.

İşte o günden sonra Bitlis Ermenisi olan İsmet İnönü, evinde gizli namaz kılan Süryani bir Ermeniydi. 
Bütün işbirlikçiliğine rağmen sağır İsmet, emperyalistleri kuşkulandırmaktaydı ve daha sadık işbirlikçilerini iktidara getirmek için dümen kurdurdular. Bunun da projelerini 1945'de Pembe Köşk'te (İsmet paşanın konağı) gizli yapılan Celal Bayar görüşmesiyle karar altına aldırdılar.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidara gelen Demokrat Parti de, Sebatayist Yahudi Adnan Menderes'in başkanlığında Bitlis'li Rum kökenli Süryani/Sabi olan Said-i Kürdi'nin Nurcuları ile Yahudi Kırım Tatarları ve Arnavutlar devletin eline geçmiştir. Türkler devletten dışlanmışlardır. Zaten yoktular ya:))

1950'den beri bu gizli muvaza-şike yüzünden CHP iktidara hiç oynamamıştır.

1774'ten 1917'ye kadar ve 1921'den 1937'ye kadar Atatürk ve onun bağımsızlık mücadelesini önlemek için Ermenilerle bir olup Türk ve Müslümanlara kurşun sıkmış,  Ermeni ve Arap Süryaniler ile Yezidi Kürtler devleti 11 Kasım 1938 günü böylece teslim almışlardı. 
Bu gün de Türk ve Müslüman dünyasını bu adları öne çıkartarak Hıristiyanlaştırmak istemektedirler. Siz de pek güzel alet oluyorsunuz canım! Biraz dininizi okuyup öğreniniz! Dinler birbirlerine çok benzerler!

TÜRBANCILARIN SONU
Türbancıların 50 yıl sonraki nesli Hıristiyan olacak nesildir.Şu andan bu bellidir.Ilımlı İslam hocaları ABD'de kursları neredeyse bitirip misyonerlik için okullara ve diğer eğitim kurumlarına gelecekler yakında.Belki de gelenler de oldu da ben klavye başından görememiş olabilirim.
Bu konu gündemde iken daha tartışılması engellenmiş ne kadar önemli konular var.
BU KAVGA NELERİ ÖRTÜYOR?
Son dış ziyaretler,ABD ne kadar süper?,Avrasya Birliği davetlerine niçin katılmıyoruz?
2003 ABD işgalinden beri Irak ve İslam ülkelerindeki Müslüman kıyımları ve nereye varacağı ABD-AB'de bile tartışılırken bizde nedense "Tık" bile yok.
Bosna,Kosova krizleri,ABD-AB'de ırkçılığının işçilerimize ve İslam Dünyasına etkileri ve daha niceleri.
Neyse bu konu çözülürse İslam’i devrim gerçekleşmiş sayılır.Sorumluları da buna "çözüm adına" destek olanlardır.O kadar.
Gerisine zaten ABD karar veriyor değil mi?
Tüm yazılanlardan sonra "Türban " olayının basit bir örtünme hakkı değil,sistemli olarak ülkenin demokratik rejimini yıkma faaliyeti olduğu apaçık ortadadır."
Bu vatandaşa ne kaybettirir?Bu vatandaşa,evinin içinde bile her türlü yaşamından dolayı tarikatçılara hesap vereceği ve hatta sokak ortasında birileri tarafından yargılanıp infaz edileceği yeni bir devlet anlayışının başlangıcını oluşturur.Herkese hayırlı olsun.
BÜTÜN BUNLAR NE İÇİN
Zenginin mezarı çevrilir cilalı mermerle
Ötekini ise Tanrı,rengarenk çiçeklerle
Sonunda götüreceğinin hepsi bu
Ayrılmak en iyisi kutsal hizmetlerle
Zenginin mezarında çeşit çeşit uğrular
Fakirinkinde otlar körpe körpe kuzular
Hayatın sonunda ölüm varken
Nasıl kıyar gençlere bu aç domuzlar.


İSLAM'DA ASIL ÖRTÜ TAKVA ÖRTÜSÜDÜR DER KUR'AN

Hiç bir yorum yapmadan, İslam çağında hac, çıplak tavaf, örtünme konularında Araf Suresi,26.;27.;28. ayetlerinin tefsirini Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinden aynen veriyorum.
Çarşaf-peçe giyenlerin durumunu çok güzel ortaya seriyor.
A’raf 26-27-28

Adem ve Hava yeryüzüne indiklerinde
göksel kavimler tarafından taciz edilirler
7:26- “Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.”
7; 26- Ey Âdemoğulları, muhakkak ki biz üzerinize çirkin yerlerinizi örter, avret yerlerini örter bir elbise, bir de rîş (yani güzellik ve öğünmek giysisi yahut servet ve refah) indirdik. Yerle, gökle, içle, dışla, ferdle, toplumla, tabiatla, sanatla i lgili sebepleri yaratıp ihsan ettik. Âdem ve Havva cennette saklı ve gizli otururlarken ayıpları açılarak yeryüzüne gelmiş oldukları gibi, Âdemoğullarından her biri de ana karnında "döl yatağı" içinde saklı ve gizli olarak rızıklanıp dururken çırılçıplak yeryüzüne indiler.
Sonra da ayıplarını örtecek veya giyinip kuşanıp süslenecek şekilde fakirce veya zengince iki çeşit elbise ile korunmaya ve örtünmeye ve hatta güzelleşme ve süslenmeye imkân buldular. Bu arada, takva elbisesi takva hissi veya takva duy g usu ile giyim yani hayâ, utanma duygusu ve Allah korkusu ile giyilen ve Allah'ın izniyle maddî manevî ayıptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan korunma elbisesi yok mu, bu, mutlak hayırdır. Sırf faydadır.

Elbise nimetinden faydalanma ve istifade asıl bununladır. Zira takva duygusu, korkusu ve imanı, hayâ ve irfanı olanlar zorunlu olarak çıplak bile kalsalar en az Âdem ve Havva'nın yapraklarla örtündükleri gibi ayıp ve örtülmesi gereken yerlerini örter ve muhafaza ederler. Fakat takva duygusu olmayan günahkârlar ne kadar giyinseler yine kıçları, açılmaktan kurtulamazlar.



Ortodoks Yunan Hristiyan rahibeler
Çünkü bunlar, elbise nimetinin ayıp ve örtülmesi gerekeni örtmek; sıcak, soğuk ve rahatsız edici çirkinliklerden, hastalık sebeplerinden korunmak, düşmandan sakınmak ve nihayet güzel bakışı cezbedecek ve kötü bakışı defedecek, hiç kimsenin ne şehvetinin heyecanına ve ne nefretinin gelişmesine sebep olmayacak faydalı bir sima, edeb ve vakar rahatlığı ile güzelleşme gibi gerçek fayda ve güzel maksatlarını düşünemezler.
Şehvet, kibir ve gururla süslü püslü giysiler içinde kibrini ilan etmek isterken, bir taraftan en kötü yerini açar, hatır ve hayale gelmez zarar ve edepsizliğe düşerler. Bunun için süslü elbise, giysi, şeref ve ihtişam dahi hadd-i zatında ilâhî bir nimet olmakla beraber, birçoklarının gözlerini kamaştıran görünür çekiciliğine rağmen hayır ve mutlak fayda değil, bir gurur metâıdır.
Asıl hayır, takva giysisidir ki, örtülmesi gerekli yerlerin örtülmesi (setr-i avret), namusu korumanın ilk şartını teşkil eder. Bu, yani elbise indirilmesi, Allah'ın âyetlerindendir. İnsanlığa olan lütuf ve yardımını, bağış ve rahmetini gösteren delillerinden ve alametlerindendir. Umulur ki bunu düşünürler. Bundaki delalet vecihlerini, rabbânî hikmeti düşünür Allah'ın nimetlerini hatırlar, tanır veya uslanıp çirkinliklerden sakınırlar.
Rivayet ediliyor ki, cahiliyye Araplarından bir takımları, bu cümleden olarak Humus'tan olmayan A'rab yani bedevîler Kâbe'yiçıplak oldukları halde tavaf ederler ve içinde Allah'a isyan ettiğimiz giysilerimizle tavaf etmeyiz, derlerdi. Çoğunlukla erkekler gündüz, kadınlar gece tavaf ederler, kadınların gündüz tavaf ettikleri de olurdu. Kadın bütün göğüslerini ve göğüslerindekileri açar ve hatta büsbütün çırılçıplak olur, ancak cinsel organına şarap üstüne sinek konmuş gibi hafif, seyrek bir paçavra kor, "tavaf ederken beni kim ayıplar", der ve şu:
"Bugün bunun bir kısmı veya hepsi açılır, açılanını da helâl etmem." beytini söylerdi. İşte bu âyetler bu sebeple nazil olmuştur.””
Sizlere ulaştıran

Keykubat
27.01.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.