Bunlar ABD desteği ile Afrika ve Okyanusyadaki adalarda yaşayan animist ve yamyam gelenekleri olan toplumların arasında yaşamaya başladıklarından bu yana dünyayı anlama ve yorumlama kavramlarında oldukça geriye gittikçe gitmişler diye düşünüyordum ki,yeni okunan bir haber daha da şok edici oldu.
Yıllardır televizyon kanallarının tartışma programlarının müdavimi olan,ahlak,fazilet ve Kur'an üzerine adeta bir fetva makamı gibi ifadeler kullanan Hüseyin ÜZMEZ'i görünce "Pes vallahi" dedim.
İste bana Pes" dedirten haberin bir kısmını resimleri ile sunuyorum;
"Vakit Gazetesi yazarı 78 yaşındaki Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki B.Ç. adlı genç kıza tecavüz suçlamasıyla Bursa’nın Mudanya İlçesi’nde tutuklandı. Üzmez’in B.Ç. adlı kızla ailesinin bilgisi dahilinde ilişkiye girdiği, genç kızın daha sonra şikayetçi olduğu bildirildi. Üzmez, 1952 yılında gazeteci Ahmet Emin Yalman’ı öldürmeye teşebbüsten 10 yıl hapis yatmıştı.
BEŞ yıl önce kendisinden 50 yaş küçük Ayşe Yılmaz’la nikah masasına oturan ve uzun süredir aşırı dinci Vakit Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Hüseyin Üzmez, küçük yaştaki kıza tecavüz ettiği ihbarı üzerine önceki gece 23.30 sıralarında Mudanya’daki yazlığında gözaltına alındı. İnegöl İlçesi’nde oturan 14 yaşındaki B.Ç’ye tecavüz ettiği iddia edilen Üzmez’le birlikte küçük kızın annesi ve babası da Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü."
Haberin linki için= "http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8796770.asp?gid=229&sz=30534"
Eskiden de bu taraklarda bezi varmış:
İşte Akşam Gazetesinden bir alıntı;
ÜZMEZ, 28 Şubat sürecinin önemli olaylarından Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin’in basılması ile de gündeme gelmişti. Gündüz ile Şahin’in yakalandığı ev Hüseyin Üzmez’e aitti.
Üzmez, yaptığı açıklamada “Evet benim evimde basıldılar. Zaten ben o evi Müslümanlara tahsis etmiştim” yorumunda bulunmuştu. ‘Can Pazarı’ adlı aşk romanının aynı zamanda kahramanı da olan bir üniversite öğrencisi ile yaşadığı aşkı romanlaştırmıştı.
Meğer ulemamız sadece derin Kur'an alimi değil aynı zamanda da romantik bir çapkın ve kıyakçıymış da.
Ama nasıl?
Hani halkımızın güzel bir deyişi vardır;
"Eşek kuyruğuna bakmaz kendini sıpa sanırmış" ifadesinde olduğu gibi ulemamızın gönlüde hala eşek değil yavrusu olan bir sıpa kadar körpeymiş.
Üstelik kendinden 50 yaş küçük bir eşi de varmış,bu hatuncağız da ona yetmemiş bu defa 64 yaş küçüğüne göz koymuş.Bu kadar cinsel iştah pes bir daha yani.Bu bir gösteriş de kime?
Ne diyormuş "Bu komploymuş çıkınca hesabını soracakmış"
Sorar mı sorar.Çocuğun ebeveynin müsadesin belli ki adam ve kadın tam bir pezevenktir.Ama kız istese bile seninle paran için ilişki içinde oldukları besbelli olan bu ilişkiye gireceğine bir karakaçana gitseydin daha yakışırdı.
O da yeni yasalarla suç oldu ya,ama Eşeğin Savcılığa şikayette bulunması lazım.O da olmayacağına göre sahibi görürde şikayet ederse seni tanırsa bu iş yürür.Üstelik bu kadar da gürültü yapma olanağı bulmama şansı da yüksekti.
Böyle sübyanlarla birliktelikte olmanın amacı "cinsel tatmin" dışında bir şey olamaz.
Oysa birlikteliğin sadece "cinsellik temalı" olması dönemi çoktan geçmemişmidir? Demek ki geçmemiş.İnsan sahip olduğu bazı değerleri,tecrübeleri anıları paylaşacağı bir birlikteliği aramakta iken bu kart sıpa cinsel sapıklık peşinde hem de sübyanlarla.
Sapıklığın kaynağı zihniyet mi? neresi?:
Hani derler ya "Dervişin fikri neyse zikri de odur" veya "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz"
Biz de mecburen ulamamızın fikirlerine ve işlerine bakacağız.Atalarımız böyle buyurmuş,şeriatçı Hüseyin Üzmez de öyle yapıyordu zaten.
Bakıyoruz ulemamız, peygamberinin yolunda.
O da amcası Ebu bekir'in kızı Hz.Ayşe ile (9) yaşında nikah kıymış.Kendisi istememiş de ,dinen olmaz demiş ama amcası ısrar etmiş.Hz. Peygamber yanından çıkınca evin bahçesinde veya sokakta bez bebekleri ve tahtaravellide arkadaşları ile oynadığını daha sonraki anılarında Hz.Ayşe anlatıyor.(Aşağıdaki aynı kitapta.)
Daha sonra da kocası savaşta ölen,dul kalmış,güzelliği de dillere destan olmuş Hz.Ayşe ile aynı yaşta olan Hz.Ömer'in kızı Hz.Hafsa ile de bir entrika ile evlenir.(*) Ondan önce de Hz.Sevde ile evlenmiştir.
Hz.Hatice öldüğünden bu kadının gelmesi ile Peygamberin evine 3.bir oda eklenmiş ve kadınların da buna itiraz etmedikleri de yazılmıştır.(Etseler ne olacak ki?)
(*)Kaynak-Hz.Muhammet'in hayatı- Martin Lings veya Ebubekir Siracettin-İnsan yayınları.(Çağdaş Lawrence'lardan bir daha.)Entrika'yı da kitap yazıyor "Peygamberin Planı" diyor.Siret ödüllü ve İslamı yaymak için hükümetin gazete eşantiyonu olarak dağıttığı bir kitap.
Hz. Peygamber de bu eşlerinden 53 yaş büyüktür.
İşte Hz.Ayşe'nin evliliği hakkında gerekli bilgiler;
(Akşam yazarı RIza ZELYUT'un 18.05.2008 tarihli ek yazısından alınarak eklenmiştir.Kaynak farklılığı her zaman zenginliktir.)
Türkiye Diyanet Vakfı'nın yayımladığı İslam Ansiklopedisi'nin 3. cildinin 201. sayfasında bu konu ile ilgili olan bölümden bazı aktarmalar yapıyorum:
"Aişe: Babası Ebu Bekir b. Ebu Kuhafe. (...) Bisetin 4. yılında (614-O Esnada Peygamber 43 yaşında ) Mekke'de doğdu.
Onun daha önce doğduğunu ve dolayısıyla Hz. Peygamber ile evlendiğinde 14 ile 18 yaşlarında olduğunu ileri süren bazı çağdaş araştırmacıların (Bak. Süleyman Nedevi, V, 12-15; Akkad, s.39, 59-60) dayandıkları rivayetler sağlam değildir. (...)
Hz Peygamber ile nikahı Hicret'ten önce Mekke'de kıyılmıştır. (...) Hicret'in 2. yılı Şevval ayında (Nisan 624) Hz. Peygamber ile evlendi. Düğün tarihini Hicret'in birinci yılı Şevval ayı (Nisan 623) kabul edenler de vardır.
18 yaşında dul kalan Hz Aişe, Peygamber hanımlarının başkalarıyla evlenmelerini yasaklayan Kuran hükmüne uyarak bir daha evlenmedi."
İşte, Diyanet İşleri gibi resmi bir din kurumunun yayımladığı bilimsel bir eser de benim yazdıklarımı aynen tekrar ediyor. Aişe, Hz Peygamber'le evlendiğinde en fazla 10 yaşındadır.
Ama şunu da eklemek gerekir ki o dönemlerde (3) yaşından itibaren fahişelik için yetiştirilen kız ve erkek çocukları da vardır.Özellikle,Sami toplumlarında bu çık yaygındır.Hindistan ve cıvar ülkelerinde bu tür sapıklıklar yaygındır.Çocuklarla yapılan fuhuş alemleri meşhur olduğu için seks turizmleri bölge ülkelerinin önemli gelir kaynakları arasında yer alır.
Hz.Peygamber,kızların evlenme yaşını (9)a çıkararak adeta devrim yapmakla bunları da yasaklamış olmuştur.Hiç olmazsa vücudu kısmen bazı yükleri taşıyabilecek hale gelmiş olduğundan bu çocukların da yaşama şansını arttırmıştır.
Yeni çoğalan bir inanç gurbu olarak nüfuslarını kısa zamanda çoğaltmak için de Erkek evlenme yaşını da 12 olarak tespit etmişlerdir.
Hz.Muhammed, o zamana kadar yaygın olan sapıklıkların yaş sınırını biraz düzene çektiyse,1400 yıl sonraki Laik Türk devleti ve çağdaş dünya milletleri bu sınırı 18'e çıkarmışken,zamanımızın İslam kuşağının da bunu koruması gerekmez mi?
İslam sübyancı mı kalacaktır.Her şey yazıldığı gibi olmak durumunda ise Osmanlının hırsızlık hakkında el kesme yerine fidyeyi getirmesiyle dinden çıkılmış mı olunuyordu?Yoksa dine insani bir nitelik mi kazandırılmış oluyordu?Tabii ki insani bir nitelik kazandırılıyordu.
Ama bazı sapıklar atlarının sapık yollarında yürümekte toplumu arabesk kültüründe tutmaya da kararlı görünmektedirler.İşte;
1979 İran İslam Devriminin ilk yaptığı yasal icraatlardan bir de kızların ergenlik yaşını "(9) dokuz evlenme yaşını da (12) "On iki" olarak tespit etmesi olmuştur.Hiç olmazsa üç yaş eklemiş yani:))
İslam Hukuku İran Devrimi ile çocuklar konusunda de bir şey kazanılmamıştır.
İslam toplumları hep "Yerinde sayan salaklar topluluğu" mu olacaktır?Tabii ki olmayacaktır.
Oysa bu gün böyle şeyler yaygın olarak terk edilmişken yaşı 80'e gelmiş her gün, gazetesinden ve televizyon ekranlarından millete dini çözümler öneren,talkınlar veren bu adamın yaptığı ise tam bir sapıklıktır,utanmazlıktır,rezilliktir.
İşte bu insanlara neden gerici denildiğini bilmeyenler anlasınlar.Bu insanlar bu olayı tek bir satırla bile yayın organlarında eleştirmediler.
"İyi veya kötü " demediler.
Peki "İslamcılık" sübyancılık mıdır?
Küçük çocuk istismarcılığımıdır?
Çağdaş kültür düzeyimizi böyle mi göstereceğiz?
Tepki göstermeyen yandaşları da bu inanca sahip olduklarına göre, onların da böyle cinsel sapmalar içinde bocaladıklarına sübyan evlilikleri hasreti çektiklerine bu olay ciddi işaretmidir acaba?
Hüseyin ÜZMEZ açık vereni, ya bilmediklerimiz neler yapmaktadırlar acaba?
Son yıllarda yine bazı eski yeşilçam jigoloları ve malum hatunlarının tarikatlar içine doldurularak cahil gençlerin artist hayranlığını tarikatlara çekmek yanında başka ne tür cinsel alemler düzenlenmektedir bu tarikatların gizli yaşamlarında diye düşünmeden insan edemiyor.Çünkü yaptıkları ortada olunca insanın aklına olumlu bir şey de gelemiyor ki.
Çünkü İslamı akıl,bilim yerine 7. ve 8. yüzyıl şartlarına göre hazırlanmış "Şeriat "yorumuna göre anlamaktaki ısrarcılıklarının ardında da bu tür şeyler var demek ki?
Acaba kurmaya çalıştıkları ABD -AB destekli "Ilımlı İslamlar"nın temeli böyle şeylere mi dayanmaktadır?
Televizyon programlarında kimliklerinin altına "İslamcı Yazar" etiketini yazdıran bu kişiye artık bir sıfat daha eklemek gerekmektedir.
"İslamcı Sübyancı (*) Yazar"
Yiğit namıyla anılır derler ya!
Keykubat
(*)Sübyancı: Arapça Sübyan "küçük yaşta çocuk" demektir."Sübyancılık" ise küçük yaşta kız ve erkek çocukları ile cinsel ilişkiye girme alışkanlığının ifade eden bir sapıklık terimidir.
Bunların "Nur" cemaatlerinin eğittiği öğrenciler için belirli yerlerde yaz kampları da vardır.Buralarda haşema denilen beyaz Amerikan bezinden giyilen paçaları ayak topuğuna kadar uzanan donları vardır.İçlerine de ayrı bir don da giymez bu şekilde denize girerler.Bu kamplarda her türlü sübyancılığın yaygın olduğu söylenir.İçlerinden bir çoğu bu yüzden kendi çocuklarını bu kamplara göndermezler.Ama maddi çıkarları yüzünden de tarikatı terk edemezler.
27.4.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.