Sayfalar

2 Ağustos 2008 Cumartesi

İnsan Kaçakçılığı ve Türkiye’nin Kaderi.


Geçen hafta Beyoğlu Polis Karakolunda,Polis Memurunun silahını kapmaya çalışan bir zenci kaza ile ölmüş.

Bazı İşbirlikçi ABD-AB uşağı kanallar zart zurt yayın yapıyorlar.

Neymiş efendim İnsan hakları varmış,biz neresindeymişiz vs.vs.

Bunların sorumlusu Türkiye'mi? Buyurun,okuyun.Yıllarca birikmiş mesleki tecrübelerimi ve genel kültürümü yazıyorum.

Lütfen okuyunuz.

16.yy da gelişen Kara Afrika’nın köleleştirilmesi olaylarından günümüze kadar geçen zamanda bu ülkelerin insanları en aşağılık şekilde kölelikten bile aşağı şartlarda çalıştırıldılar,tecavüzlere uğradılar,ülkelerinden kaçırılıp bilmedikleri yerlerde satıldılar.

Bu yerlerde günümüzün medeni,çağdaş,bizlere de günün 24 saati “İnsan Hakları “ dersleri veren,Irkçı,faşist AB ülkeleri ve dünyanın diğer yerlerindeki sömürge ülkelerinde yerleşmiş bu batılı işgalcilerin hizmetlerinde çalıştırıldılar.

Artık kara Afrika’da ne doğal kaynak,ne bu insanları besleyecek orman,tarım alanı ve hayvan çeşitliliği kaldı ne de geçimlerini sağlayacak bir şey.

Kara Afrika iyice karartıldı ve kurutuldu.Son 50 yıl öncesine kadar bu insanların seçkinleri AB ülkelerine gidebiliyorlardı.Artık bunu durdurmak için sert önlemler alındı.

Bir Afrikalı’nın ülkesinden çıkabilmesi için ya “İş Adamı” ,ya da “Denizci” pasaportu alması gerekiyor.Başka türlü dışarı çıkamazlar.

Ama durum gerçekten böyle mi?

Bizde olduğu gibi bu ülkelerde de daha yoğun olarak “Avrupa’nın bir cennet olduğu işleniyor.Fakir,aç insanlar özendiriliyor.Ama kısıtlamalar mevcut.

Bu defa araya bazı AB’li gelişmiş ülkelerin desteğinde “İnsan Kaçakçılık Müesseseleri” devreye giriyor.

Tevratta “Cennetten kovulan Adem ve neslinin geri dönmesini önlemek için Allah’ın koyduğu “her yöne dönen ışıklı kılıç” dan daha keskin önlemleri aşıp AB içine girmeyi başaran şanslı insanlar hemen bu işbirlikçi iş adamları tarafından paketleniyorlar,sokağa çıkarılmıyorlar,gizli olarak porno filmlerden tutun da kadın-erkek ve uyuşturucu ticareti dahil her işte kullanılıyorlar.Ücretlerini de alamıyorlar.

Paramı istedin?

Tehdit hemen gelir.

“Polise teslim edeyim mi? Cezaevi,para cezaları artı Sınırdışı.

Gariban zaten insanlıktan çıkmıştır.O ne köyünde ne de ülkesinde yaşabilir artık.O sadece bu pislikte karın tokluğuna çalışacaktır.Tek yol köleliktir. O kadar.

Ya AB’ye girmeyi başaramayanlar;

Onlar da ya tekneleri fırtınada batar,ya da bizim gibi gariban bir ülkenin başına bela olurlar.

Nasıl mı?

1998 yılında,50 yaşlarında bir Fas vatandaşı meşhur ABD vatandaşlık totosuna katılır.Çekilişte de kazanır.Kendi ülkesinin vatandaşlığından çıkar ve ABD vatandaşlık belgelerini alır.Biraz kendi parası vardır,biraz da Amerikan Büyükelçiliği bir şeyler verir.Amerika'ya gitmesi söylenir.

Buraya kadar sorun yok.

Türkiye dışındaki müslüman ülkelerde Hacdan sonra ikinci ziyaret yeri İstanbuldur.Adam bir kez olsun bir Ayaysofya,Sultanahmet Camiilerini görmeyi dini bir vecibe bilir ve gelir.

Ama tarifine göre Kasımpaşalı esmer vatandaşlardan bir kaççocuk ve kadın bunu tespit ederler ve bir yerde paralarını ve tüm belgelerini çalarlar.

Adam perişan.Bir umutla Polise gider.Polis Turizm Polisine götürür.Polis tahkikat için bir tercümanla bölge karakoluna gönderir.Tahkikatlar yapılır,Asayiş Şubelerine gönderilir ama adam polise bulabileceği kayıtlı bir eşgal veremez.

Sonunda Turizm Polisine gene gelir.

Polis,Amerikan Elçiliğini arar,ama elçilik,"Evrakları varsa gereken yardımı yaparız.Ancak yoksa ilgilenemeyiz" der.

Fas Elçiliğini ararlar ama adamla konuşan elçilik görevlisi Polise dönerek telefonda,"Ülkemiz vatandaşlığından çıkmış.Yapacak bir şey yok " der.

Adam kahrolur.Yabancılar polisine sınırdışı için teslim edilir ama arayan soran olmaz.Para da zırnık yok zaten.

Bir zaman sonra bir meslekdaşım sahsı Fatih Camii bahçesinde dilenirken gördüğünü söyler.

Polis,geçimini sağlasın diye ya salmış,ya da adam kaçmış olacak.Adamın teslim edilecek bir ülkesi bile kalmamıştır.Polis nereye teslim etsin,ne yapsın?

Orasını bilmem.Ancak,bunlar için de pek bir ödenek de olmadığı söylenir.

Olsa ne olacak?

Kendi ülkemizin iktidar partisi poşetlerle fakirlere yardım götürdüğü,Deniz Feneri Programları vs ile iktidar olmuş bir ülkeyiz.Yani kendi insanımız aç.

Anarşiye teröre kurban verilen evlatlar hep bu aç insanların çocukları değil mi?

Onlar varken başka ülkelerin kaçaklarını , suçlularını doyurmak için ödenek ayırmak biraz fazla bonkörlük değil mi?

Bu olayda adam,bir ülkenin vaadine kanıp vatandaşlıktan çıkmış,sonunda iki ülkenin de vatandaşlığından olmuş ve Türkiye de çilekeş bir yaşam onu bulmuştur.

Peki ülkemizin suçu ne?

Hırsızlık olayları mı?

AB ülkelerinde su içmek kadar basit bir suç

Kanunlarımız da AB yasaları olduğuna göre.

Suçlunun alacağı cezayı herkes biliyor zaten.

Suç yok.

Olayın ikinci mağduru hep biz oluyoruz.

Bu sadece Afrika ülkeleri için değil aynı zamanda Asya ülkeleri halklarında da aynı şekilde işlenmektedir.İnsanlar AB ülkelerine gitmeyi hedef haline getirmektedirler.

Bu gün,meşhur terör örgütümüzün aracılığı ile,Afrika ülkelerinden getirilen kaçak göçmenler Suriye üzerinden,Asya ülkelerinden getişrilen kaçak göçmenler ise ,Karadeniz,Ermenistan,İran,Irak ve Suriye üzerinden ülkemize sokularak,deniz yolu ile Yunanistan ve en uygun AB ülkesine sokulmaya çalışılırlar.

Yakalananlar da ,İstanbul Kayseri ve diğer illerde bulunan Göçmen Kamplarında tutulurlar.Ülkesinden parası gelenler gönderilir.Gelmeyenler için de çoğu kaçak olarak geçimlerini sağlayıp para biriktirebilmeleri için devletçe halkın içine salınırlar.

İşte pislikler ve olaylar burada başlamaktadır.Öldürsen,öldüremezsin,göndersen,gönderemezsin.bir tekini göndermek sadece uçak bileti olarak en az 1000 USD Dolarından başlamaktadır.Oysa bunların sayıları onbinleri geçmektedir.

Türkiye’den Afrika’nın bir çok ülkesine direkt uçuş yoktur.Çünkü bunlarla bizim herhangi bir bağlantımız da yoktur.

Bunları sınırdışı etmek için ya bu şahısların aileleri bunların masrafını gönderecek ya da üstlerinde bu işe yetecek paraları olacak ki gönderebilesin.

Bunları sınırdışı edebilmek için önce İngilter,Fransa,İtalya,Hollanda gibi ülkelere uçak bileti lazım,ardından o ülkelerden bunların Afrika’daki ülkelerine giden uçaklara bindirmek gerekir.Bu da yanlarında güvenlik için gönderilmesi gereken memurlar ve iaşelerini de hesapladın mı 2500-3000USD Dolarından başlar ve çıkar gider.

Adamı satsan o kadar etmez.

Gönderemezsin,

Göndersen de bazılarını ülkeleri kabul etmez.

Ülkende tutsan, birkaç on yıl içinde azınlık olurlar,her türlü pis işlerde çalıştıklarından asayiş olaylarında ciddi sorunlar yaratırlar.

Bu gün “Beyoğlu Polis Karakolunda Polis Memurunun silahını almaya teşebbüs eden bu insanlar neler yapmaz.

Bizde zaten yeterince terörist,anarşist ve azınlık sorunu var.

Bir de ülkenin ırk yapısının değişme olasılığı var.

Bence her millet ülkesinde yaşasın.

Bunları sömürüp,ülkelerini kurutan,aç bırakan AB ülkelerinin günahını niye biz ödeyelim?

Bunları biz sömürmedik ki bakalım

İnsan kaçakçılığı yapan veya bunlarla işbirliği içinde olan A.B.li işadamları para kazanacak diye bunların kahrını niye Türkiye Cumhuriyeti ve halkı ödesin.

İnsan kaçakçılığı yapanlara bence müebbet uygulanmalı.Çünkü bu olayların sonu hiç de hoş değil.Gelecekte ülkemize büyük sorun olacaktır.

Hiç kimse de “İnsanlık “ adına bunlara da sahip çıkmaya kalkmasın.Bunu yapacak kişi önce hergün teröre evlatlarını şehit vermiş,bakacak kimsesi olmayan sefil batılı köylülerin haklarına sahip çıksın .İlk önce bunu yapsın.

Kara Afrika’nın kara insanlarının talihini Türk Milleti karartmadı ki.

Niye biz sorumlu olalım.?

Daima suçlanmamıza birileri de dur demeli değil mi?

Ama,yalamalığını yaptığımız ve sürekli kuyumuzu kazan bu AB toplumu,yarattığı pislikleri üstümüze atarak bizi de ortak etmeye çalışıyor.Maalesef Türkiyemizin kaderi budur.Birileri şu insan kaçakçılığına dur diyemedikçe.

Keykubat

04.9.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.