Sayfalar

2 Ağustos 2008 Cumartesi

GENEL SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN

GENEL SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN!

Genel seçimlere şunun şurasında 6 gün kaldı.Hala hangi partiye oy verelim diye net bir karar almış değilim.

Seçimlere 20 kadar parti katılıyor.550 milletvekili seçilecek bunların 150-200 kadarı meclisin değişmez bankoları.Geriye değişme ihtimali olan parmak indirip kaldırmaya gelecek olan 350 milletvekili kalıyor.

Basından 7000 kadar milletvekili adayı olduğunu okuyorum.Bir milletvekilinin seçim masrafları için 200.000 YTL harcayacağı adaylar tarafından açıklanıyor.1.400.000,000 YTL bu vekillerin hepsi seçime katılırsa harcanacak para.

Seçilen vekiller, 4 yıl sürecek bir hükümet kurulsa bile bu kadar zamanda bu parayı maaş olarak geri almaları mümkün değil.Çünkü maaşlarından harcamaları da olacak.Onları düştüğümüzde 200.000YTL asla kurtarılamıyor.Çünkü maaşlarının çay kahve parasına yetmediğini beyan ediyorlar.Ya seçilemeyenler? Seçilemeyenler de aday oldukları partiler kanalıyla bu zararların teminini isteyeceklerdir.Nerden? Devlet kasasından tabii ki.

O zaman neden bu kadar para harcıyorlar.Tabii ki yolsuzluk ekonomisi.Kim olursa olsun karşılaşacağımız sonuç bu.Yolsuzluklar kesinlikle olacak demektir.Matematik olarak bu doğru.

Gelelim erken seçimlere neden olan 27 Nisan Muhtıraları ve Laik-Antilaik kutuplaşması ve bununla birlikte ortaya çıkan "Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye" sloganına.

1996 yıllarında Aydınlık Dergisinde Doğu Perinçek R.T.Erdoğan'ın Başbakan, A.GÜL'ün de B.Bakan Yrd. ve Dış İşleri Bakanı olacağını yazıyorsa bunu herhalde fala bakıp da yazmadı.

Bazı kıdemli katmerli meclis üyelerimiz,ABD'li yetkililerin daha 1968-70 yıllarında devlet kurumlarımızı zamanı geldiğinde yabancılara satmak zorunda kalacağımız söylediğini bazı tv kanallarında dillendirdiler.

8-10 yıl öncesinden bir ülkede kimlerin Hükümeti kuracağı belli ise benim gibi vatandaştan başka "o bu da oldu " şaşkınlığına düşmediği açıktır.

Bu güne kadar empoze edilen uygulamaları gerçekleştiren veya gerçekleştirenlere hiç tepki göstermeyenlerin birden bir kampaya başlatıp halkı buna katmaları da acaba hangi plana hizmet etmektedir? Kenan Paşanın 8 Eyaletli Türkiye Haritasını 27 yıl sonra açıklaması gibi bu olayların arkasındakileri anlamak için de bir 30 yıl beklenecekmidir?

ADD Başkanı bir paşamız Tv Kanallarına çıkıp "ABD'siz bir Türkiye Siyaseti düşünemeyiz" diyor.Bir başka paşalar halkı Laikliği kurtarmaya sevk ediyor.Bunun böyle olacağı belli değilmiydi? Doğu Perinçek bunu gördü de siz nasıl gremediniz.28 Şubatları, minareli camiili M.AKif şiirleri için bu günkü iktidar başlarını nasıl durduramadınız? Ya da neden durdurmadınız?Yoksa bu kavganın ardında "Siz yemeyin biz yiyelim" midir?Yoksa bazı iddialara göre belli bir zümrenin hakimiyeti mi korunulmaya çalışılıyor?

Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye sloganına gelince buna hangi partiler sahip çıkıyor. Sadece BTP ve İP başkası yok.Bunların meclise girme şansı da zaten görünmüyor.O yüzden bunu yapıyorlar sanki.

Çünkü, Haydar Hoca ABD üniversitelerinden "Yüksek karakter ödüllü" biri.Milli ekonomi modeli ile övünüyor ama halkın kaçta kaçı bunu biliyor bilmem.Bir de şeyhlik,müritlik mevzuları da var.Yalnız sermaye basınının anketlerinde hiç görünmüyor.

Gelelim İP'ye O da derin devlet bağlantılı geçmiş dönemlerde Derin Amerika ile ilgili çalışmaları olduğu açık.Apo ile görüşmeler,1996 yılında daha Tayyip beyin Başbakan, A.Gül beyin de dışişleri bakanı olacağını yazdığını söylüyor.

Yani bu partilerin küçüğü de büyüğü de ABD-AB eli değmiş partiler.O zaman herkese geçmiş olsun demek düşüyor.Çünkü Ülkeye sahip çıkacak milletin içinden çıkan bir parti yok.

1960'tan 1980 İhtilaline kadar genç beyinler üretim yerine rejim düşmanı edildi,üniversiteler ve diğer öğretim kurumları yabancı ajanların ve elleri altındaki siyasi partilerin provakasyon alanı haline getirildi.Devlet gençliğini korumadı.Üstelik de Yurt dışından girişine izin verdikleri kitapları yasakladılar ve vatansever gençler bunları okudukları için de onlar ceza evlerinde süründürdüler.

12.Eylülcü bir paşamız "Darbeyi daha önce yapacaktık ama şartların olgunlaşmasını bekledik" derken vicdanı sızlamıyordu.O darbeni geciken her gününde yirmi üniversite öğrencisi siyasi olaylar içinde öldürülüyordu.Çünkü 20 yıllık süre içinde bir çok genç hiç gereği yokken devletin korumaması sonucu yabancı "izm"lere müptela olmuş,aşırı politize hale gelmiş ve suç vs de işler hale gelmiştiBu örgütlerin başında da Ordu-İstihbarat kökenli insanların olduğu da yıllardır yazılıp çiziliyor.Ama bu fikirleri ülkeye sokanlar,gençleri bölüm bölüm bölenler,onları suça teşvik edenler hiç sorgulanmadılar.

12.Eylül sonrası da "Ordunun Modernizasyon hesabına meşhur terör örgütümüz devlet eliyle TV açık oturumlarında aylarca tartışılarak kuruldu.Sonra birileri buna karşı geldi.Özal, E.Bitlis olayları vs yaşandı.

Haberlere bakıyoruz son aylar içinde,emekli bazı ordu mensupları ordunun silahları ile silahlı örgütlenme olaylarına giriyorlar.Gençler yine bir karmaşaya itilmek üzere hazırlanılıyor.Bilmem kaç çeşit Atatürkçü Düşünce Derneği ve Kuvayi Milliye Derneği kurulmuş bulunuyor.

Ordunun modernizasyonu projesinin altından 200 yıllık "Kürdistan " senaryosu çıktı.Şimdi önünü kimse alamıyor.Adamlar açıkça ev ev gezerek "Oyunuzu bu şahsa vereceksiniz,bu işareti mühürleyeceksiniz" diyorlar,ABD planlarının uygulayıcısı olan AKP hükümetini dışarıdan destekleyeceklerini resmen basın yoluyla ilan ediyorlar.

Ortada ne Yüksek Seçim Kurulu var ne de Yargı.Belki hukuk sistemi aciz hale getirilmiştir.

Belki YSK da bir şey yapamıyordur, ama yeri geldiği zaman "yukarılara" dokunan bazı bürokratların başlarına bir şeyler getirmek için bu yasa maddeleri donlastiği gibi uzatılabiliyor.

Bence muhakkak çareler var ama herkes ya bir şeylerin olgunlaşmasını bekliyor ya da korkuyorlar.Hepsi de doğru olabilir.

Türk halkı,geçmişte ülkesinin menfaatleri için çalıştığı için ekonomik ambargolara neden olan hükümetleri " Ekonomiyi bilmedikleri,yolsuzluk yaptıkları için" cezalandırdı.Bu günkü hükümet de yolsuzluklarla suçlanıyor.Ancak ABD-AB planlarını uygulamaya soktuğu için rantiyecilere akan parayı dengelediği için hala destek görüyor.

"Aman ha borsa düşer,ekonomi bozulur" korkusu ile halk sindiriliyor.Ancak bölünmeyi yaşıyoruz da bir bölünecek olan bölge "kendini otonom" ilan edemedi.O da bu hükümet tekrar gelirse iki yıl içinde olur.

Bir kaç yıl sonra da "Orta Asya'ya "Baba vatanınıza" dönün" tehditleri de gelir.Ben bundan eminim.

Bu karamsarlık değil görünen bir gerçektir.Bölünme bir başladı mı çorap söküğü gibi devam eder.

Bundan en büyük kaybı bence sermaye grubu ve ülkenin kaymağını yiyenler zarar görür. Türk milleti zaten her türlü köleliğe,kendi devletinin kurum ve kuruluşlarında aşağılanmaya alıştırıldı.

Geçen hafta AKP taraftarı bir vatandaşla özelleştirmeleri konuşuyordum. Adam diyor ki "Devletin kurumları satılırken inan benimmiş gibi yüreğim yanıyor.Ama bir Ziraat Bankasına git,bir devlet kurumunla bir işin olsun.Bir torpilin olmazsa hiç bir işin olmuyor.Buralar birilerinin saltanat kayığı olmuş.AKP'yi sırf bunun için destekliyorum."

Onun bu şikayetine katılmamak mümkün mü? Ama bu yüzden AKP''yi de desteklemek akıl işi değil.İyi kötü bir devletimiz var.Bu iktidarın yaptığı hatalar veya kasıtlı planlı uygulamalar sonucu şikayet ettiğimiz bölünme faaliyetleri sürüyor,her gün evlere askerdeki evlatlarının ölüm haberleri geliyor.Bu daha da artacak gibi görünüyor.

Dışlamalar ise her zaman her yerde ve ortamda mevcuttur.Örneğin, ben Çanakkaleli olduğum için meslek hayatımda bazı bürokratlar tarafından dışlandım.Neymiş Anzavur ve Çerkez Ethem Biga'lıymış.Doğrudur.Ama Anzavur olmasaydı Yunanlılar yerine İngiliz,Fransız,İtalyan orduları Anadoluyu işgal edecekti.Çerkez Ethem olmasaydı.TBMM asla olmayacaktı.Çerkez Ethem'in hesabını gören Demirci Efe de Biga'lıdır.Bunu kimse görmez.

Bu ülke birilerinin saltanat kayığı değildir.Devlet kurumlarının da belli menfaat gruplarının saltanat kayığı olması da ayrı bir sorundur.

Sonuç olarak devletimizin idaresine hangi siyasi parti gelirse gelsin, iktidar kesinlikle "Türklerin " elinde olmayacaktır.İşte bu da apayrı bir yaradır.

Amerikalı Osmanlı uzmanı 60 yaşlarında bir tarihçi 20 yıl önce Ayasofya müzesinde bana demişti:"Türkler adına çok üzülüyorum.Onlarda adalet duygusu herkesten güçlü.Atatürk'ten beri Türkiye idaresinde "Türk" yoktur.Bu da insanlık için bir kayıptır."

Görünen köy kılavuz istemez.

Oy kullanma konusunda oy verecek bir parti göremiyorum. Ama kullanacağım.Ne diyelim oyumu verebilecek,Türk patentli bir Şaban bulursam "Ver oyunu Şaban'a gitmez yabana"

Keykubat

15.7.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.