Sayfalar

25 Kasım 2023 Cumartesi

#İRAN'DA ÖRTÜNME DEHŞETİ

İRAN'DA ŞATANİST BAGRAT HIRİSTİYAN ERMENİ ŞERİATI

İran, Afganistan, Pakistan ve tüm Müslüman ülkelerde uygulanan baş örtüsü Kuran Nur Süresi 31.ayette, " baş örtünüzü yakalarınızdan aşağı sarkıtın, göğüslerinizi örtün" ayetine uygun degildir.

Sokak örtüsü olarak önerilen örtünme " Saçının telini, tırnak ucunu bile saklayan, Allah'ın karısı olarak bakire kabul edilen Tapınak Fahişe rahibeleri örtüsü asla Ortodoks ve Katolik örtünme şekli değildir.

Özellikle peygamber cağında ilk kadın Müslümanlar cariyeydi. Köle olan bir kadını, özgür bir erkek cevirip sokak ortasında veya iygun bir yerde tecavüz edebilir, pazarda fuhuş yaptırabilirdi.

Örtünme kadını "tanınmaktan" koruyordu ve esircilere fırsat vermemek için tercih ediliyordu.

Ahzap 59 bunu söyle açıklar;

Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü´minlerin kadınlarına hep söyle: cilbâblarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir gafûr rahîm bulunuyor"

Elmalılı Hamdi Yazır Arap İslâm Kuran Kuran tefsircilerden yaptığı alıntıda, Hz. Ayse'nin Mecm Süresinde geçen İfk davasındaki zina iddialarına karşı verdiği açıklamasını veriyor.

Savaş alanında ufak su ihtiyacını karşılarken unutuldugunda, ganimet toplayan komutanın Ayse'nin yanina yaklaştığında, ona Yunan rahibelerinin giydiği, tanımadığı erkek yanından geçerken yüzünü kapatıp, erkek geçtikten sonra açmaya uygun siyah ve değişik renklerde kapaklı ferecesinin kapağını açarak kendini tanıttığını ve ganimetçi komutanın Ayse'yi zarar vermeden getirip peygambere teslim ettiğini alıntı yapmıştır.

Müminlerin Annesi kabul edilen Hz. Ayşe'nin örtüsü de müminlere rol modeli olmuştur.

Hz. Ayşe'nin Yunan rahibelerinin ferecesini giyme nedeni de, babası Ebubekir'in de Tek Eşli Yunan Ortodoks Hıristiyan'ı olmasından ötürüdür.

Deve yavrusu anlamina gelen ve Cebrail'in de takma adı olan Ebubekir'in gerçek adı Osman'dır. Annesi Rum olan Selma hanım ona Atiki (Tevrat İlk Anlaşma'ya dayanarak İncil'e verilen ad. Osmanlı da İncil'e Ahdi Atık der.) adını eklemiştir. Atiki Osman olarak bilinirdi. Peygamber'in de hicret ettiği en yakın arkadaşıydı.

Hz. Ayse'nin örtünmesini örnek alan Osmanlı ve Balkan Türk Hanefileri de Kapaklı ve şehirler de Kapaksız hakim yakalı fereceler giymeyi tercih etmişlerdir.
Komşuya, suya, tarlaya
giderken bu ferece
giyilmez,
baş üstüne alınırdı.
Omuzdan geriye sarkan
kare şeklindeki kapağı ile
kadın yüzünü kapatırdı.
Misafirliğe, uzun yola
giderken bu kadın gibi 
veya çeşitli baş örtüsü
 bağlanırdı.
Boyun altı asla
böyle sarılmazdı.



Annem dahil Çanakkale, Balıkesir çevreleri 1990'lara kadar böyle örtünürdü.

İran Ermeni mollalarının kullandığı örtünme aracı ise Babil Talmud şatanistlerinin kıyafetidir.

Ahzap Süresi 58'de Allah, "Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir." diyerek, Müslüman kadın ve erkeklere, Kuran'ın yasaklamadığı, suç olmayan bir fiilden dolayı ceza verilemeyeceğini emrediyor.

İran, Afganistan ve diğer Müslüman ülkelerinde uygulanan örtünme ve örtünme kurallarına uymayanları denetleyip ceza verme, din değil iğrençliktir.

İnsanlara zulümdür.

Bu örtünme zaten Kur'an'da yok.

Bu örtünme sekli, Ay tanrısı Sin şeytanına ibadet eden Babil Sabileri ile, 2500 yıl önceki Babil sürgününde onlar gibi ibadete, örtünmeye alışmış, Teke Şeytan Adonay'a ibadet eden Babil Talmud Yahudileri, Nasıra'lı Davudi, Yakubi Hıristiyan Yahudileri ile Süryani Bagratuni Gürcü, Bagrat Ermeni Ortodoks Hıristiyanlarının örtüsüdür.

İran mollalarının tümü zaten Davudi Bagrat(Allahverdi demektir) Ermenisidir.

Fars dilinde de Bagata da(Hüdaverdi) olarak geçer.


Ermeniler de bu ülkede ayrıcalıklıdır. Hıristiyanlar, kendilerine hiç sıkıntı vermemiş Müslümanlardan bu yolla uydurma gerekçelerle intikam alıyor.

Bizde de Nurculuk, Arvasilik (Işıkçılık), İsmailağa, Menzil gibi sayısız adlarla siyasal İslamcılık yapan iktidar-Muhalefet de Gürcü-Rum Bagratuniler, Bagrat Gregoryen, Süryani Ermenilerdir. Kıbleleri Ah Tamara(Van), Kumkapı, Fener (Istanbul) patrikhaneleri, Vatikan kilisesi, Ingiliz ve Amerikan saraylarıdır.


Sıra bizde.

Alaeddin Yavuz   

Şimdi alıntı haberi okuyalım;


Burası Tahran'daki bir tünel..

İran’lı kadınlar buraya ‘Terör tüneli’ diyor..

Tünelin içindeki, yolcuların geçmesini bekleyen, yeşil kurdeleli ve siyah peçeli kadın muhafızlara ise "Hidayet Elçileri" deniliyor..

Görevleri, kadınlara dayatılan zorunlu başörtünün kurallara göre takılıp takılmadığını kontrol etmek..

Yolcular arasında başörtüsünü uygun şekilde takmamış olanlara ceza vermek için tam yetkiye sahipler..

Tutuklamaların yanı sıra, genelde küçük düşürerek uyarma, tartaklama, hatta sopalamaya kadar ileri gidebiliyor..



Laik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadınlarımız; ülkenizin ve size bu ülkede özgürce yaşama hakkını bırakan kurucusu M.K.ATATÜRK’ün kıymetini bilin.. ❦

#KREMASYON MERKEZLERİ AÇILMALIDIR

Ölünce Yakılmak İsteyen Dinsizler, Gayrimüslimler İçin Kremasyon Merkezleri Açılmalıdır.

Bundan cesaret alan bir çok insan zamanla yakılmak isteyecektir.

Artan bu talep, mezarlıklara ihtiyacı azaltacaktır.

Mezar tapuları da 25 yıllık olduğuna göre, süresi dolan mezarlıklar imara açılarak, park, bahçe, toplanma yerleri, okul, market, cami yapılarak halka hizmet verebilir.

Veya, dinsiz radikal İslamcı yerli yağmacı, güneş tanrıçası dişi şeytan Er Ruha'ya 7 vakit namaz kılan Süryani, Beni Temim Yahudi Hıristiyan Vehhabi İbni Suud'un 1745'lerde Süryani (Sabi) şehri Riyad'da kurduğu İngikiz destekli İhvan örgütünün, 1905 Mısır İngiliz tekrarı İhvan-ı Müslimin T.C. hükümeti ve muhalefeti toptanlarımızı sattiklari Vehhabiler ile kendilerine uygun rant alanları yapabilirler.😡

Bunlara göre İslâm KUSURSUZ ÜSTÜN bir din olduğuna göre, toplumun dinden çıkma endişesine düşmeleri sadece ahmaklık olacağından karşı çıkmamaları gerekir.




Bence düşünülmesi gereken bir durum.

Topluma faydalı, dinsiz olma dışında hiç bir suça karışmamış, saygın insanlar bence bunu hak ediyor.
1745'de İngiliz Müslümanı , Süryani Hıristiyan dinini kuran Muhammet bin Abdülvehhab, Fatımiler ile yürürlükten kalkan "Hüküm Ezd'dedir" hadisine dayanarak Türklerin halifelik edemeyeceğini savunmuş, bu yüzden Osmanlı'ya İngiltere destekli savaş ilan etmiş, Müslümanları bölerek Haçlılara köle yapmıştır.




Alaeddin Yavuz 

Ek Bilgi 

 KABİR (Mezar) AZABI YOKTUR.


Tevrat'ta ahret kavramı yoktur.

Kanonik kabul edilen 4 İncilde (Matta, Luka, Markos,Yuhanna)de yoktur.

Ama, DOOMSDAY-KIYAMET=DİRİLİŞ GÜNÜ terazi mizanın kurulup, ilâhi yargılama, ondan öncesi insanlığa yaşatılacak korkunç olaylar anlatılır.

Ama, ölünce Mezarda Cezalandırma Kur-an dahil hiç birinde yoktur.

Bunu uyduran sonradan İslâm dinine girip, mezhepler, tarikatlar çıkaran Sabiler, Süryani, Nasturi Hıristiyanlardır.

Türklere hiç yoktur.
Araplara göre Türkler Mevali-Özgür bırakılmış köledir.
Mevaliler Müslüman sayılmadıkları
için dünyada kalırlar. Ahret yoktur.

Bu yüzden 4 mezhebi ret ederek İngiliz 
İslam'ı Vehhabi dinini kuran Muhammet 
bin Abdülvehhab, 1745 yılında TÜRKLER HİLAFET EDEMEZ sloganı ile Osmanlı'ya isysn başlatmış, kendilerinden olmayan Arap ve Türk Müslümanlara soykırım, yağma, talan yapmışlardır. Peygamber sözü denilen "Hüküm Ezd'dedir" yani peygamber'in kabilesi olan Eze kabilesinin dini temsil edeceğine dair hadis vardır.
(E.H.YAZIR Tefsiri) 
Ama kimse uymamıştır.
Araplara kalsa,İslâm 1200'lerde Abbasilerin çöküşü, Fatımi Dürzilerin Mısırda hilafeti almasıyla bitmişti. Vehhabiler de zaten Yemame ve Necd Süryani Hıristiyan Beni Temim Yahudileri Sabilerdir. Hz Muhammed'e karşı peygamberlik eden Yemame'li Rahman, Necd'li kadın peygamber Sacaa da bunlardandır. Hz. Muhammed'e Rabia ve Emir adlı suikastçı gönderen de bu kabiledir. R'ad Suresi 13;13 ayeti bu suikastçılar için inmistir.
Öğretmen isteyip 20 öğretmeni öldüren Riyad-Necd kabilesi de Mehmet bin AbdülVehhâb'ın kabilesidir.
Mehmet bin Abdülvehhab'ın askeri ortağı Yemame'li Ibn Suud, Riyad'da Ihvan adlı terör örgütünü kuran Yezid Vehhabidir.

Ihvan-ı Müslümin=Müslüman Kardeşler örgütü de bu örgütün Mısır kolu olarak 1905'te İngiltere tarafından kuruldu. 
Receo Tayyil Erdoğan'ın şehit ilan ettiği, Turkiye'ye gıyabında cenaze namazı kıldırdığı bu örgütün lideri Şatanist Dürzi Muhammet Mursi de bir CIA ajanı Vehhabiy'di. 

Kuran, bir çok sure ve ayette, Müslümanların öldükten sonra, Kıyamet'te Arafat dağında toplanıp, herkesin yaptıkları eline verilince, gideceği yerin cennet mi cehennem mi olduğunu öğrenip, tayin edilen yere gidince kaderini yaşamaya başlayacaktır.

Yasin Suresi 70.ayet öleni anmak için toplanan "dirileri uyarasın, gerçeği örten inkarcıları uyarasın, söz hak olsun diye indirilmiştir" ifadesi bunu kesin anlatır.

Ölünce mezarda ızdırap çekileceğini anlatan bir tek ayet yoktur.
Önemli bir konu😂

KABİR AZABI masalları, din ve devlet adamlarının halkı korkutarak din adına uydurulan yalanlarla meşgul, edip, devleti, milleti soymalarına DUYARSIZ kalmaları için uydurulmuş palavralardır.

Süryani Hıristiyan ve Sabi papazları, rüşvet alarak ölünün boynuna BONSERVİS mektubu yazıp bağlayarak doğrudan cennetlik ilan edebiliyorlar.

Yemeyin bunları.

İnanmak serbest, elalem ne der sonra değil mi?

Şimdi okuyunuz.



Alaeddin Yavuz

Not;15 yıl önce de yazdım. 

#KABİR (MEZAR) AZABI YOKTUR

 KABİR (Mezar) AZABI YOKTUR.


Tevrat'ta ahret kavramı yoktur.

Kanonik kabul edilen 4 İncilde (Matta, Luka, Markos,Yuhanna)de yoktur.

Ama, DOOMSDAY-KIYAMET=DİRİLİŞ GÜNÜ terazi mizanın kurulup, ilâhi yargılama, ondan öncesi insanlığa yaşatılacak korkunç olaylar anlatılır.

Ama, ölünce Mezarda Cezalandırma Kur-an dahil hiç birinde yoktur.

Bunu uyduran sonradan İslâm dinine girip, mezhepler, tarikatlar çıkaran Sabiler, Süryani, Nasturi Hıristiyanlardır.

Türklere hiç yoktur.
Araplara göre Türkler Mevali-Özgür bırakılmış köledir.
Mevaliler Müslüman sayılmadıkları
için dünyada kalırlar. Ahret yoktur.

Bu yüzden 4 mezhebi ret ederek İngiliz 
İslam'ı Vehhabi dinini kuran Muhammet 
bin Abdülvehhab, 1745 yılında TÜRKLER HİLAFET EDEMEZ sloganı ile Osmanlı'ya isysn başlatmış, kendilerinden olmayan Arap ve Türk Müslümanlara soykırım, yağma, talan yapmışlardır. Peygamber sözü denilen "Hüküm Ezd'dedir" yani peygamber'in kabilesi olan Eze kabilesinin dini temsil edeceğine dair hadis vardır.
(E.H.YAZIR Tefsiri) 
Ama kimse uymamıştır.
Araplara kalsa,İslâm 1200'lerde Abbasilerin çöküşü, Fatımi Dürzilerin Mısırda hilafeti almasıyla bitmişti. Vehhabiler de zaten Yemame ve Necd Süryani Hıristiyan Beni Temim Yahudileri Sabilerdir. Hz Muhammed'e karşı peygamberlik eden Yemame'li Rahman, Necd'li kadın peygamber Sacaa da bunlardandır. Hz. Muhammed'e Rabia ve Emir adlı suikastçı gönderen de bu kabiledir. R'ad Suresi 13;13 ayeti bu suikastçılar için inmistir.
Öğretmen isteyip 20 öğretmeni öldüren Riyad-Necd kabilesi de Mehmet bin AbdülVehhâb'ın kabilesidir.
Mehmet bin Abdülvehhab'ın askeri ortağı Yemame'li Ibn Suud, Riyad'da Ihvan adlı terör örgütünü kuran Yezid Vehhabidir.

Ihvan-ı Müslümin=Müslüman Kardeşler örgütü de bu örgütün Mısır kolu olarak 1905'te İngiltere tarafından kuruldu. 
Receo Tayyil Erdoğan'ın şehit ilan ettiği, Turkiye'ye gıyabında cenaze namazı kıldırdığı bu örgütün lideri Şatanist Dürzi Muhammet Mursi de bir CIA ajanı Vehhabiy'di. 

Kuran, bir çok sure ve ayette, Müslümanların öldükten sonra, Kıyamet'te Arafat dağında toplanıp, herkesin yaptıkları eline verilince, gideceği yerin cennet mi cehennem mi olduğunu öğrenip, tayin edilen yere gidince kaderini yaşamaya başlayacaktır.

Yasin Suresi 70.ayet öleni anmak için toplanan "dirileri uyarasın, gerçeği örten inkarcıları uyarasın, söz hak olsun diye indirilmiştir" ifadesi bunu kesin anlatır.

Ölünce mezarda ızdırap çekileceğini anlatan bir tek ayet yoktur.
Önemli bir konu😂

KABİR AZABI masalları, din ve devlet adamlarının halkı korkutarak din adına uydurulan yalanlarla meşgul, edip, devleti, milleti soymalarına DUYARSIZ kalmaları için uydurulmuş palavralardır.

Süryani Hıristiyan ve Sabi papazları, rüşvet alarak ölünün boynuna BONSERVİS mektubu yazıp bağlayarak doğrudan cennetlik ilan edebiliyorlar.

Yemeyin bunları.

İnanmak serbest, elalem ne der sonra değil mi?

Şimdi okuyunuz.



Alaeddin Yavuz

Not;15 yıl önce de yazdım. 

#KORUYAYIM DERKEN ÇOCUKLARINIZI ESİR ETMEYİN



KORUYAYIM DERKEN ÇOCUKLARINIZI ESİR ETMEYİN.

Birinin kulağıma ulaşan böyle bir sorunu kafama takıldı.

Herkes bilsin istedim.

Toplumda paylaşım olursa, hatalar en aza iner.

Yoksa, bu gün haline acıyıp veya güldüğünüz kişi yarın siz olursunuz.

Cahil toplumların karakteristik yapısı budur, kendinden iyisinin şeyini yalamak, kötüsünü de aşağılamaktır.

Hep bunu yaşayarak büyüdük ve yaşamaya da devam ediyoruz.

Çocuklarına iyi bir gelecek sağlayacak, eğitim verecek zenginliğin yoksa, sen aç, onlar açsa, yanında tutmak için baskı yapma.

Şansını denemek için ayrılmak isteyene yol ver.

Her çocuk, devlet memuru veya banko garanti bir iş bulup ayrılacak diye yasa, kural yok.

Böyle banko garanti bir iş kolu da yeryüzünde yok.

O yüzden güven ve izin ver.

Aksi halde sorumlu sen olursun, zaten sensin de.

Evlatlarını daha fazla düşman etmemek için ayrılmalarına izin ver.

Koruyayım derken çocuklarınızı "başına bir şey gelmesin" bahanesiyle esir etmeyin.

Çok zor da olsa kararı verin.

Sonuç iyi de olur kötü de.

Ama sizi suçlaması en aza iner.

Kız- Erkek, 25-50 yaşında çocukların(!) ana-baba yanında ne işi var?

"Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur" demeniz için, onları ellerin eline baktırmayacak paran, servetin olacak.

Öyle bile olsanız, ayrılmak isteyene yine izin vermek gerekir.

Tecrübe, yenilen kazıkların bileşkesidir, unutmayın, siz de kazık yemeseydiniz, bu kadar tedbiri kâbus hâline getiremezdiniz.

Demek ki iyi kazıklanmışsınız.

Onlar da insan olmak için kazıklar yiyecek, öyle deneyim sahibi olacaklar.

Başka yolu yok.

İyi geceler!

Alaeddin Yavuz

21 Kasım 2023 Salı

#SOLUNUM SORUNU ACI BIBERI KES

Bu Günkü Maceram.
Sağlık.


Bundan 5-6 yıl önce başlayan, sayfamda paylaştığım nefes tıkanıklığı sorunum vardı.
Ben onu sigara, alkole bağlamıştım.


Ciğerlerim bir birine yapışıyor diye yazmıştım.
En son 15 gün önce bir iki arkadaşım telefonda sormuş, iyiyim, sigarayı da bıraktım deyip onları da rahatlatmıştım.


10 gün önce evde Meksika çiçek biberlerim vardı.
Baktım biteceği yok. Küflenip bozulmasınlar diye ronda ile çekip pul biberlere katayım dedim.
Ağzı kapalı, sadece rondanın gireceği çember boşluk olan özel kaba koydum başladım çekmeye.
30 saniye olmadı, çıkan gazla nefesim kesildi. Nefes alamaz oldum.


Derhal prizden fişi çektim ama ecelle boguşuyorum.


Ciğerler boş nefes almak yok.


Nefes almak için ciğer çalıştıkça gırtlak tıkalı içeri hava girmiyor. Çok az oranda giren hava da beni korna gibi öttürüyor.


Her saniye ölümü hissediyorum. Bir de bunun şoku oluyor.


Evde kimse yok, çırpınıyorsunuz. Olsa ne olacak ki?
En son iki yıl önce yatağa girerken olmuştu.
Karım hemşire o da şaşkın bakışlarla izlemişti.
Yanınızda birisi olsa da yararsız.


Emekleyerek balkona çıktım, camı açtım, temiz hava mı hastalığın kilitleme süresi mi doldu, neyse nefes alıp rahatladım.


Derhal hastane randevu sistemini aradım.
45 dakika sonra, 10 gün sonraya randevu alabildim.


Rahatsızlığımı soran otomatik teşhis sistemi derhal acile başvur uyarısı yolladı bir kaç kez.
Kendimi bildiğim için dikkate almadım.


Bu gün randevuya gittim.
Gözlerim yakını görmüyor. Akciğer röntgeni dedi çektirdim, solunum testi demiş görmemişim.
10 yıldır hastaneye gitmişliğim yok. Bilmiyorum ki bir şey.
Bir de Bandırma'da ilk kez hastaneye gittiğim için ayrıca kimlik doğrulama işlemine de tutuldum.



Neyse solunum testine girdim.
Benden önce bir kadın 45 dakika aksırdı tıksırdı içeride.herkes rahatsız olunca kapıyı ben kapatmıştım.


Sıra gelince teknisyen bayan sağlıkçı bana bir ağızlık verdi, burnunu elinle kapa, ağzından nefes al,kuvvetle üfle dedi.


Önce cihazın işleyişini ilk kez gördüğüm için çözemedim. Ama tedbiren burnumdan nefes alıp üfledim.
Teknisyen kadın azarladı.


-Bana bak geri zekalı kadın, sen sadece ağızlık değiştirdin, bu cihazın vantilatör pervanesini dezenfekte ettin mi, 45 dakika veremli kadın buna üfledi durdu.
Hasteneye sağlam gelip hasta çıkanlara şaşmıyorum. Benden bunu isteme.
Sen ciğer basıncını ölçüyorsun, nefesi neremden aldığımdan sana ne? Diye çıkıştım.


Alçak karı bana ağzımdan nefes alıp vermezsem rapor vermemekle tehdit etti.
Mecburen yaptım.


Doktora da şikayet ettim, pek şeyinde olmadı.


Sonuç, 2001-2002 yıllarında Üsküdar Polis hastanesinin tam teşekküllü heyet raporu ile onaylı KOAH hastalığımın, olmadığını 22 yıl sonra öğrendim.
Hangisi doğru sizce?


Rahatsızlığımın akciğerimden olmadığını, kulak burun boğaz hastalıklarına başvurmam gerektiğini öğrendim.


Çıkınca da emekli profesör doktor KBB uzmanı Fuat Yöndemli hocamı aradım.


Daha önceden bilgisi olduğu rahatsızlığımı son tespitlerle anlatınca derhal KGB randevusu al, kulak, burun, boğaz frontal, horizontal röntgen MR çektir, doktordan rica et , telefonla bana bağla, kabul ederse gerekeni yaparız dedi.


Adem elması olarak bilinen gırtlakta toplu iğne başı kadar iltihap olsa öldürebilir dedi.
Kendisine sordum.
Meslek yaşamında benim şikayetinden kaç kişi tedavi ettiniz diye.
Cevap;
Hiç kimse.
Nasıl olur?
Olduysa bana gelmeden ölmüştür. Herkes sen mi ki ölümle boğuşurken kendisine tıbbi teşhis yapsın. Ömrümde böyle rahatsızlık duymadım.

Şimdi siz bana yardımcı olun bu defa da.


Ben hocamı dinleyip çözüm arayacağım.

Sağlıkçı, doktor arkadaşlarım da bana öneride bulunabilirlerse sevinirim.
Bana yardım etme şansı da sizde.
Saygılar
Alaeddin Yavuz