Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk 'ün kurduğu cumhuriyetin tüm kazanımları son 20 yıllık gerici AKP hükümeti ile yok edilmiştir.
Bu kazanımların neler olduğunu anlamak için Cumhuriyet öncesi devlet düzenine bakmamız gerekir.
1923'de cumhuriyetin ilanı, 1924'de padişahlığın kaldırılması ile Osmanlı aile devleti son bulmuştur.
Osmanlı devleti, Sümer, Hint,Fars/Pers/Sasani/Iran, Grek/Yunan, eski Mısır, Roma hukukuna uygun geleneklere sahipti.
Bu toplumlarda AILE yoktu, aşiret, kabile, boy vardı.
Aile, dede, nine, karı,koca, çocuklar, torunlardan oluşur.
Günümüzde ortaya çıkan koca- karı ve çocuklardan oluşan en küçük topluma Çekirdek aile denilir. Bu gün biz aileden bunu anlıyoruz.
Osmanlı ve öncesi imparatorluklarda imparatorluğu kuran kabilenin soyundan gelenler özgürdü ve onlar ev, arazi sahibi olabilirdi.
Diğer kavimler KÖLE'ydi, mal, mülk edinemezdi. Imparatorun kabilesinden olanların karın tokluğuna hizmet eden köleleriydiler.
Erkek, kız tümü sahiplerinin cinsel isteklerini, topraklarında ziraat, hayvancılık işlerini yapmak, sahipleri uygun görürse tapınaklarda kadın ve erkek fahişe olarak çalışmak zorundaydılar.
Hayvanlar gibi çiftleştirme uygulanırdı.
Köle doğan çocuğun annesinden ilk uydum sütünü içmeden önce ırzına geçilirdi. Sütten kesilinceye kadar fahişe olarak eğitilir zenginlere, devlet memurlarına zevk evliliği için hediye edilir veya yüksek ücretle satılırdı.
Özgür kavimden de olsa çocuklar anne ve babalarının ve kabile reislerinin köleleri olarak doğar, sınırsız sayıda borca karşılık veya köle olarak alınıp satılabilirdi.
Buna ilk sınırlama 12 Tablet Yasaları olan Roma hukukunda 2500 yıl önce getirildi.
Bir baba çocuğunu 3 üç kereden fazla köle olarak satarsa devlet çocuğu özgür bırakırdı.
Tablet 4; Babanın ve Evliliğin Hakları;
4:1; Bir baba, yasal evlilikten doğan oğlunu yaşatmaya veya öldürme hakkına sahiptir; ve hatta üç kez sattıktan sonra özgür bırakabilir. 4:2; Baba, oğlunu üç defadan fazla başkasına satmışsa, oğul babadan alınarak azad edilir.
Ayasofya camisini inşa ettiren Justinyen, 18 yaşına gelmiş tüm kölelerin özgür bırakılmasını yasallaştırdı.
Aile içi evlilikleri ve lutiligi yasakladı.
Cod. Theod IX.VII.6; “”Utanç verici, kadınsı veya kadınlığı andıran giysiler giymiş erkek vücudunu, kadısı veya kadına benzer bir varlık olarak gösterirse, bunun cezasını, herkesin gözü önünde öcalan alevlere maruz kalarak ödeyecektir.”” Roma İmparatorluğu döneminde Lex Lulia de Adulteriis (aslı c. M.Ö.17) gibi olayların yorumcuları, erkek çocuklara karşı sarkıntılık, tacizleri içeren ve erkekler arasındaki bütün eşcinsel ilişkileri ölüm cezası ile yasaklayan yasaların Doğu Roma’da Justinyen (M.S.527) zamanında olduğundan bahsetmişler, Procopius ve Malala da tarihlerinde homoseksüellerin cezalandırıldıklarını yazmışlardır. İlaveten, Jüstinyen’in yasası Corpus Juris Civilis (30 Aralık 533),bazı yasal düşüncelerin toplanması olarak anlaşılabilir.
M.S 17'lerde başlayan lutilik, Muhammet'ten 60 yıl önce Justinyen yasaları ile 18 yaşında bitirilmesi yasalaşmış kölelik Roma idaresindeki Hicaz Arapları ile Sasani imparatorluğu idaresindeki Doğu, kuzey ve güney doğu anadolu, Kafkasya, Iran ve Asya coğrafyalarında korunmuştur. Cemaatler ve tarikatlar içinde günümüze kadar gelmiştir.
Ne yazık ki aynı iğrenç geleneklerin bu günün medeni, çağdaş dünyasında yani, Avrupa, Ingiltere ve Amerika kıtalarında'da korunmuş olduğunu bize dayatılan 21.yy Yeni Dünya Düzeni gereğince uygulamaya geçirildiğine tanık oluyoruz.
Şimdi, cumhuriyetin kazanımları olan çocuk işçi yasalarına son kez bir daha bakalım.
Osmanlının Almanya'ya baksın diye verdiği köle Müslüman çocuklar;
Şimdi Afgan ,Suriyeli, Afrikalı doldu ortalık. Çocuklarımız da cemaatlerde karılık ediyor.
Küçükleri, kadınları, işçilerin sosyal güvenlik haklarını, ücretsiz, sağlık, ücretsiz zorunlu eğitim hakları LAIKLIK KÖTÜLENEREK GERI ALINDI.
Uyuşturucu kullanma yaşı ilkokul cağına düşürüldü.Uyusturucu satışında din adamları ve dini kurumların yaygın görev alması ilgi çekicidir.
Laiklik, demokratik cumhuriyet iptal edildi, küçükleri, kadınları, çalışanları, farklı inananları koruyan yasal düzen de kalmadı.
Atatürk'ün kurduğu din ile devlet işlerini ayıran, insanları dini ve ırkî özelliklerine değil de EŞİT VATANDAŞ olarak kabul eden, kimsesizlere devlet koruması sağlayan, cinsiyet ayırmadan EŞİT EĞITIM, EŞİT SAĞLIK HIZMETI veren, işsize işsizlik maaşı ödeyen, erkeklerde köleliği, kadınlarda cariyelik adlı kadın köleliğini kaldırıp, köleleri dahi cumhurbaşkanı ve devlet ile eşit olarak kabul eden, en büyük insanlık, adalet devrimi, ağaların, beylerin, şeyhlerin, pirlerin saltanatlarını yıkmıştı.
Ülkemizin gelişmiş,çağdaş devletler arasında yer almasını istemeyen, bizi sadece kendilerine sömürge ordusu yapmak isteyen Haçlı ülkelerinin bize biçtikleri iğrenç geleceği de kurmakla görevli olan BABİL Talmud kitabına bağlı sapık, şeytana ibadet eden Süryani, Keldani, Nasturi, Yezidi, Dürzi , Ermeni, Gürcü Bagratuni Hıristiyan cemaatleri ile onların kurdukları iktidar, muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri, okulları, öğretmenleri, imamlarıdır.
Bundan böyle onlar EFENDİ/SAHIP, gerisi KÖLE, CARİYE olacaktır.
Neyse, size bir şeycik olmaz, onu da özlemle kucaklar, mutlu olursunuz.
Özgürlük, eşitlik, çağdaş hukuki haklar, millî gelirden eşit pay alma, adalet, insanca yaşamak gibi kötü şeyler sizi ilgilendirmiyor.
Siz ahretinizi kurtaramaya yemin etmiş, dünyadaki insani değerleri yok saymış kullarsınız.
Nenize gerek böyle anarşist değerleri canım.
Kölecilik zaten kölelerin istekleriyle binlerce yıl sürdü, şimdi de geri dönüyor.
Salaklığıma doymayayım, yazdım işte.
Girsin, çıksın kalbinizi bozmayın, her millet tercihini yaşar.
Cemaatler çocuk genelevleri olmuş. Atatürk vergi vermeyen, askere gitmeyen din maskeli genelev olan bu kurumları bu yüzden kapatmıştı. Avrupa ve Abd ise böyle toplum olmamız için bunları asırlardır fonluyor.
Bunlara soy sop veya cinsel tercih olarak değil, küresel emperyalizm tezgahı olarak bakıyorum.
I Dünya savaşında da, 2001-3 Haçlı savaşında da ilk haçlı seferinde de MÜSLÜMANLAR VE TÜRKLER HOMOSEKSUELDIR.
TANRIMIZIN YANAN KAYALARLA LUT KAVMINI YAKTIĞI GIBI YAKALIM DİYEN PAPALIK ÇAĞRILARI VAR.
AFGANISTANA 10 YIL KADAR ÖNCE MOAB BOMBASI ATTILAR. MOAB(V) LUT PEYGAMBERİN KIZINDAN YAPTIĞI ILK ERKEK ÇOCUĞUN KABILESIDIR
(Videoların telif hakkı yoktur. Yobazlıkla mücadele kapsamında kullanım içindir)
Asker, resmen tanınmış bir devletin kendi savunmasını yapabilmek için kurduğu resmî orduda görevlendirdiği er'den generale tüm personelin ortak adıdır.
Çanakkale savaşında Anzac askerini taşıyan Turk askeri ve Avustralya Genel Valisi Lord Casey'in övgü metni.
Askerlik, ordu içinde yapılan görevlerin tümüne denilir.
Askerlik Onuru, her askerin orduda kendisine verilen her tür görevi, kendi yaşama hakkının üstünde tutarak, gözünü kırpmadan ölüme gitmek, görevini sosyal haklarının üstünde tutmak, savaşlarda esir alınan düşman askerini, kendisi ile aynı nedenle savaşta olduğunu, yani savaş kararını veren değil, verilmiş savaş kararına uymakla yükümlü olduğunu bilerek, saygı göstermek, insani ihtiyaçlarını karşılamasına olanaklar ölçüsünde kolaylık göstermektir.
Çünkü savaş kararlarını siyasiler alır, ordular uygular. Askerler de mecburen askerlik görevlerini uyguladıklarından, DOĞRUDAN SAVAŞ SUÇLUSU sayılamazlar.
Askerlerin işgal ettikleri coğrafi arazi üzerinde yaşayan insan, hayvan ve tabiatı yok etmekten kaçınmaları, hatta korumaları gerekir.
1804-1814 Napolyon askerleri Ispanyol sivilin evine baskın yapıyor .
Savaş kararı almakta hiç bir katkısı olmayan, hükümet uygulamalarının, kararlarının mağduru olan halka eziyet edilmemesi, mülkiyet haklarına ve ırzlarına, onurlarına saygı duyulması da Askerliğin Onurundandır.
Türk tarihi de böyle örneklerle doludur, bütün dünya ülkelerinin tarihlerinde ordumuz hakkında övgülere bu yüzden rastliyoruz.
Bize gerek okullarda tarih ve Milli Güvenlik Derslerinde, gerek orduda acemi egitimlerinde, usta askerlik yaptığımızda, polis okulunda bu onur öğretilmiştir.
Her millet, yeryüzü insanlık ailesinin şerefli bir üyesi olabilmek için bu ilkeleri benimsemek, halkına öğretmek zorundadır.
Bu değerleri bilmeyen bir ordu, dünyanın en güçlü ordusu da olsa, onursuz ve serefsizdir.
Bu değerler diğer meslek gruplarını ve sivilleri de de kapsar. Çünkü onlar da her an asker olabilir.
Günlük yaşamda " ahlaklı insan" dediğimiz kimseler böyle ve benzeri güzel ahlâk örneklerine sahip olan, uygulayan insanlardır.
Dinlerde ise böyle örnekler yoktur. Çünkü kendi dininden olmayan kardeşi, anne, babası, çocukları, akrabası da olsa "öldürmeyi" emreder.
Takdir insalarındır.
Alaeddin Yavuz
Son RUS-UKRAYNA savaşından çok güzel iki örneğin olduğu bu video asker ile eşkıya farkını ortaya koyuyor .