Sayfalar

4 Temmuz 2018 Çarşamba

İDAM KAMPANYALARI SİSTEMLİ TACİZ TECAVÜZ OLAYLARI İLE YÜRÜTÜLMEKTEDİR

İDAM CEZASI HAKKINDA FACEBOOK PAYLAŞIMLARIM
DÜNYANIN EN SALAK TOPLUMU BİZİZ.

AKP, Apo'ya idam ile başlattığı idam kampanyasını, her dönem kamuoyunda, farklı gerekçelerle karşılık bulacak algı operasyonları ile yürütmektedir.
16 yıldır, orduya, bürokrasiye, basına, üniversitelere sayısız kumpaslar kurup mağdur etmiş, taşra mahkemesinin verdiği kararı bozan Anayasa, Yargıtay, Danıştay mahkemeleri bozmasına rağmen, alt mahkemenin, yüksek yargıyı tanımadığı, AKP iktidarının, "İDAM" yasası çıkarma operasyonları yaptığı bir ülkede yaşıyoruz ve bunlara rağmen de idamı isteyecek kadar salağız.

Üstelik bu salakların içinde, askerler de bulunmaktadır. Ergenekon öncesi, Hepar gibi asker kökenlilerin Apo'ya idam kampanyası başarılı olup idam yasası çıkarılmış olsaydı tüm Ergenekon, balyoz, Fetö mağdurları ve mağdureleri şu anda ölüydüler.


Örneğin Doğu Perinçek, Ergenekon ve Balyoz grupları, şimdi AKP destekçiliği yapamayacaklar, mezarlarında kuzular otluyor olacaktı.
Bu da ordumuzun, siyasetçilerimizin, basın ve üniversitelerimizin, kendini aydın zanneden, ahmak aydınlarımızın veya kendini aydın olarak tanımlayanların maalesef gerzeklerden oluştuğunu göstermektedir.
Lütfen, aklınızı kullanın, korkmayın beyniniz eskimez.



TECAVÜZLERE İDAM İSTEYENLERE…

Emekli bir İstanbul polisi olarak derim ki, hangi gerekçeyle olursa olsun idam adil bir ceza değildir.
İdam edilenlerin belki on binde biri yerinde ceza alır, çoğu doğrudan hak etmemiştir.
Öyle pezevenk aileler var ki bu ülkede, hem kendilerini hem masum çocuklarını satarlar. Ama konu komşu arasında saygındırlar, belli etmezler.
Böyleleri geçmişte, kendi kızlarını ikram ettikleri zenginlere, tecavüzden dava açıp malını mülkünü elinden almışlardır. Alamadıysalar da mahkum ettirmişlerdir. Bütün devlet erkanı da insanlardan oluşur, onların da cinsel tatmin sorunları vardır. Böyle tezgaha gelen, Peygamberler, Kral, padişah, Sadrazam, vezir, Vali, Kadı, günümüzden Başbakan, bakan, vali, kaymakam, savcı, yargıç genel müdür, jandarma polis amir ve memurları, belediye başkanları, memurları vardır.
Bu cinsellik tuzağı, kadın, erkek herkesi avlar. Hala medeni dediğimiz Avrupa ve Amerika ülkelerinde hakkında cinsel istismar veya çapkınlık işleri açığa çıkan siyasiler istifa ettirilmektedir. Böyle mağdur insan çoktur.
AKP yokken de tecavüzler vardı. Herkes, tecavüz edeni değil, tecavüze uğrayan masum çocuğu, kadını, erkeği ve ailelerini aşağılardı. Bu ailelerle ilişkilerini keserler, onlar da tanımadıkları yerlere, varını yoğunu yok pahasına satıp göç ederlerdi. Bu şekilde kötü şöhreti önlemek için de, güvenlik kuvvetleri, yargı mercileri olayı örteler, davayı gizli duruşma ile veya barıştırma yoluyla çözerlerdi.
Geçmişte bunların örtülmesi bu yüzdendir. Şimdi, doğru bir kampanya ile bu olaylar deşifre edilmektedir.
İran, idamlık bakireleri ırzına geçip asar. Tecavüz iğrenç de olsa dinde vardır. Ama, hukuk, mantık nedir bilmeyen sıradan beyinler hemen tahrik etmekte veya tahriklere alet olmaktadırlar.
Halk yani bu duygusal zeka yüklü olanlar, şimdiki bilinçle olayı basına yansıdığı gibi görür, o haliyle basar yaygarayı. Oysa bu yaygaracıların eline fırsat geçsin yapmayacağı şerefsizlik yoktur.
Herkes, klavye filozofluğunu bırakıp aklıyla düşünsün.
"İDAM" demeyin, "cemaat ve tarikatlar kapatılsın, suçlular ve teşvik edenler cezalandırılsın" deyin.
İdamın mağdur ettiği adaletsizliğin veya yargı hatasının telafisi yoktur.
16 yılda, orduya, bürokrasiye, basına, üniversitelere, blog yazarlarına sayısız kumpaslara şahit olmuş bir toplumun, idam istemesi kadar büyük salaklık olamaz.
Takdir insanlarındır.
Alaeddin Keykubat Yavuz

İDAM İSTEKLERİNİ TAHRİK EDEN ADİ TECAVÜZ OLAYLARI AKP KOMPLOSUDUR.

TECAVÜZ, MEZOPOTAMYA, HİNT, FARS, ROMA, GREK GELENEKLERİNDE VARDIR.


Yahudilerde de vardır. Haliyle Hristiyan ve İslam kültlerine de geçmiştir. Yahudi Muhammet'in Hayber savaşında, Beni Nadir Yahudisi kale komutanını öldürtmüş, 11 yaşındaki kızını çadırına atıp ırzına geçmiş, adını Cüveyriye (kölecik) koymuştur. Kızın annesi Zeynep de verdiği zehirli koyun eti yemeğiyle onları zehirlemiştir. Atası YAKUP'un kızına tecavüz eden Sabi Araplarını oğullarının öldürmesi gibi intikam almıştır. Kendileri de tecavüz eden Yahudiler, kendilerine yapılana katliamla ceza verirler.

Talmud, Yahudi olursa "3", devşirme çocuğu ise "3" yaşın altında kız çocuklarına NİKAH uygular.
Şimdi aldı bir kampanya gidiyor. Tecavüzlere idam verilsin. Bu coğrafyada tecavüz, insan tarihi kadar eskidir. Sümer Gök tanrısı Enlil tecavüzcüdür, oğlu Ay tanrısı Sin, tecavüzün çocuğudur.
Tevrat, Turu Sina(Sin dağı) dağında inmiştir. Kuran Tur, ve Ya-Sin surelerinde Sin vardır. Siyonizm, Davut peygamberin kabilesi Yahuda'nın ve kutsal yerleri Sion/Zion dağı yani Turu Sina'dan gelir.

AKP zaten, Yahudi, Yahudi dinlerini kutsayan Ermeni, Rum partisidir. Hepsi devşirmedir ve bu Babil, Sümer sapıklıklarını kutsal bilirler.
AKP Döneminde taciz ve tecavüz olaylarında patlama yaşanmıştır

Bu kadar kutsanmış geleneklerini yaşamak için, devleti ele geçirmiş
AKP mi bunlara "İDAM" uygulayacak?

Avustralya'da bir baş rahip, pedofili suçu işleyen rahiplerin suçlarını örttüğü kesin olduğundan bir yıl hapis aldı, bu da gözetim cezasına çevrildi. Halktv, TELE1 ve öteki haber kanallarında hala alt yazı geçiyor. Yasalar zaten yeterli, tüm tecavüzcüler ödüllendirilirken siz idam isteyerek algı operasyonlarına katkıda bulunuyorsunuz. Yapılacak iş bu tarikatların kapatılması şeklinde olsun. Bunun için paylaşın, "İDAM" demeden. İdam gelir, Tevbe Suresi 5'i uygularlar. Tecavüzün dinde yeri vardır ama ateistliğin, dinsizliğin yoktur. Aleviler, Caferiler, Yasraniler zaten Tevbe 5'lik halk kesimidir.
Aklınıza mukayyet olun.
Hala uyanmadıysanız;
Yasayı çıkaracak kim?
AKP,
Tecavüzleri devlet korumasıyla yaptıran kim?
AKP.
İdam edilecek onlar mı sen mi?
Sehpa kurulunca kimin çıkacağını kim tayin edecek?
AKP.
İdam yasası çıkınca, sizi idam edecekler, o tecavüzcüler olacak.
Yazıyı yayınlarken bakan bu açıklamayı yaptı.

Biraz akıl lütfen.
İdam yasasını böyle operasyonlarla meşrulaştırdıklarında, ilk asılan siz olursunuz.
"SAPIK TARİKATLAR VE CEMAATLER KAPATILSIN" Deyin. İmamları içeri atılsın deyin.
Yoksa korkuyor musunuz?
Takdir sizindir
AKP dönemi, her türlü tecavüz, taciz olaylarının
cezasız bırakıldığı dönemdir.
Amerikan Cumhuriyetçi Partisi, Allah saydıkları
Hz. İsa'yı partilileri yaptılar
Peki bizdeki Allah'ı kim seçti?
"Apo asılsın" kampanyalarından, "Tecavüzcüler asılsın" a gelen kampanyanın nereye varacağpı belli olmaz.
Yarın, "Akp'ye muhalefet eden herkes, Allah'ın partisine savaş açmış olur, idam edilmelidir" yasası çıkabilir"
Olmaz olmaz demeyin, her şey kötüye gidiyor.
Köprüden önce çıkış şansımız da kalmadı artık.

Alaeddin Keykubat Yavuz

AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

2 Temmuz 2018 Pazartesi

İKTİDAR VE MUHALEFET BİRLİKTE HALKI ALDATMIŞTIR

HALK, TÜM SEÇİMLERİ PROTESTO ETMELİDİR.

Halkımız artık hiç bir seçime katılmamalıdır.
Çünkü halkımız, milyonlarca katılımlar sağlayarak mitinglere gitmiş, parasıyla, bilgisiyle, emeğiyle muhalif adayları desteklenmiştir. 

Oy vermede %86 katılımla üstüne düşeni yapmıştır. 

Kemal Kılıçdaroğlu, “YSK benimdir, ondan ben sorumluyum. Bu defa iktidara oynuyoruz, oylarınıza sahip çıkacağız, bize güvenin” demiştir.
Muharrem İnce, 50.000 avukat hazır olsun YSK önüne gideceğiz demiştir.
Meral Akşener, “YSK önünden beni jiletle kazıyamazlar” demiştir.

Vatandaş da güvenip, bağışsa bağış, miting ise miting, mücadele ise mücadele gerekeni yapmıştır.
Oylar kullanılmış, herkes ev inde oturup seçim sonuçlarının açıklanmasını beklemeye başlamıştır.

18:45'de seçim sonuçları açıklanmaya başlandığı halde, hükumet seçmenini 21:00'de silahlı olarak sokaklara salmış, YSK çevresini gündüzden kamyonlarla çevirmiş, muhalif seçmeni ve muhalefeti alenen tehdit etmiştir.

-18:45'den itibaren halkı "hükumet provakosyanlarına kapılmamaları için" uyaran, gerçek sonuçları kendilerinden öğrenmemizi tembihleyen Bülent Tezcan, HDP'nin barajı aştığı kesinleşince, yanında üç bodyguard vekil ile kırıtarak ve sırıtarak ekranlara gelmiş;

"-Seçimi kaybettik, hadi gidin yatın" diyerek herkesi hayal kırıklığına uğratmıştır.
YSK, %37'sini açıkladığını bildirirken Muharrem İnce'nin olduğu iddia edilen bir SMS mesajı ile sonuç kesinleşmiş, RTE, aniden karar değiştirerek balkon konuşması için Ankara yoluna düşmüştür.

Bunun yanında;
-18:45'den itibaren halkı "hükumet provakosyanlarına kapılmamaları için" uyaran, gerçek sonuçları kendilerinden öğrenmemizi tembihleyen Bülent Tezcan, HDP'nin barajı aştığı kesinleşince, yanında üç bodyguard vekil ile kırıtarak ve sırıtarak ekranlara gelmiş;

"-Seçimi kaybettik, hadi gidin yatın" diyerek herkesi hayal kırıklığına uğratmıştır.
24 Haziran gecesi, ümitlerini Millet İttifakına bağlayanların hüsrana uğratıldığı bir gece olmuş ve insanlar hiçe sayıldıklarını görmüşlerdir.

Olayları sıralarsak;
-YSK, Yüksek Seçim Kurulu devre dışı bırakılmıştır,
-Seçim sonuçları, iktidarın yandaş yayın organı AA tarafından açıklanarak seçime güven bitirilmiştir.
-Milyonlarca oy YSK kurumları önünde teslimleri sağlanmadan seçim sonuçlandırılmıştır.
-iktidar seçmenleri silahlı olarak sokakları işgal etmiştir.
-Seçim öncesi ve süresince muhalifler tehdit edilmiştir.
-YSK çevresi yollar kamyonlar ile kapatılmıştır.
-Her türlü tehdidin aleni yapıldığı, Ohal baskıları altında, iktidarın tüm devlet olanaklarını kendi çıkarına sorumsuzca kullandığı şartlarda yapılan seçim seçim değildir. 


Hükumet emrindeki Anadolu Ajansının sonuç açıkladığı, muhalefet liderinin yenilgiyi SMS ile kabul ettiği böyle bir seçimden sonra sandığa gidip oy kullanmak insanın kendisine hakaret etmesidir.

Kimse gitmesin bakalım AA ne açıklayacak?

Ayrıca, ana muhalefetin 24 saat, ikincil muhalefetin jiletle kazınacak parçası bulunamadığından 48 saat sonra halkın huzuruna çıkması, ötekinin, "yiğitliğin onda dokuzu hiç görünmemektir" misali tümden arazi olması da vatandaşa yapılmış ayrı bir saygısızlıktır. 
Kendilerine, para, emekleriyle, miting miting gezerek destek olan insanlara, "başaramadık ama teşekkür ederiz" demekten aciz bir muhalefetin bu aczi ihanetinden değilse nedir? 

Halkın iradesi alenen, ortaklaşa gasp edilmiştir.
Muhalefet, iktidarla bir olup halkı aldatmıştır. 

Bu yüzden tüm seçimleri protesto edin. 


Takdir sizindir.
Alaeddin Keykubat Yavuz

Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Aksener'in Foyası Döküldü.
10 Nisan 2024 Çarşamba 

31 Mart 2024'de yapılan yerel seçimlerde Meral AKŞENER, sandikta boğulup kalmış ve gelen baskılar üzerine ilan ettiği parti genel kongresinde, Genel Başkanlığa aday olmayacağını açıklamıştır.
Bu yazıdan sonraki tavırlarına bakarak da Meral Aksener'in, İyi Partiye RTE tarafından monte edilerek, Akp ve Mhp'den dökülenleri toplayıp geri sıvamak olduğunu yazmıştım.

Üzerine köpeklerini yollayıp küfürler eriten  Meral Akşener bütçesi bile RTE tarafından verilen AKP'li olduğu tweeter medyasında kendi adamı Aytun Çıray tarafından açıklandı.
Buyurunuz;




















Kemal Kılıçdaroğlu da, 14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde sandıklara sahip çıkmadığı görülmüş, Meral Aksener gibi parti içi ve dışı suçlamalara mâruz kalmış, sonunda Chp genel başkanlığını yaveri, emanetçisi Özgür Özel'e devretmek zorunda kalmıştır.
Şimdi onun da aynı Meral Akşener gibi bir RTE memuru olduğu hakkında tweeter'da yapılan tespitlere bakalım;

Joe Biden'ın Çocuk Lgtbi
dayatmasına teslim olmuştur  









































Meral Aksener'in 2019'da yandaş medyada yaptığı "Bu defa muhalefeti RTE tayin etmeyecek" sözünü, blogumun giriş tanıtım yazımda "Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk sonrası İngiliz, Amerikan, A.B idaresine girerek sömürgeleşmiştir. 

İktidarı tayin eden dış güçler muhalefeti de tayin eder" tespitimi doğruladığı için paylaşmıştım.

En sonunda Aytun Çıray beyin tespiti de benim yaptığım tespite belge olmuştur.

Kemal Kılıçdaroğlu bunların merkezinde yer almış,  "RTE,'den sonra en büyük AKP'li olarak tanımlanmıştır.

Chp veya başka muhalefet HALK OY VERMEDIĞInden değil, Muhalefet oylara sahip çıkmadığından iktidardan KAÇTIKLARIndan dolayı iktidar olamıyor.

Böylece sömürgeci devletler her tür ekonomik, siyasal, askeri operasyonu rahatça yapabiliyorlar.

Artık gözü kapalı particilik yapıp birbirimizi yemeyelim.
Bu tezgahın İsmet İnönü-Celal Bayar arasında 1946'da ABD isteği ile imzalanan Pembe Köşk Muvazaa- Şike anlaşması yaptığından beri uygulandığını, hatta 1980 cuntası ile kapatılan Chp'nin Deniz Baykal tarafından yeniden açılmasında, bu şike anlaşmasının etkisi olduğunu düşünmek yanlış olmaz.

Alaeddin Yavuz