Sayfalar

2 Şubat 2018 Cuma

R.TAYYİP ERDOĞANIN GİZLİ KRİPTO DANIŞMANLARI

Rum-Gurcu Tayyip ve Kurt kokenli Bakanlari ve Danismanlari


From: "vatandas" <vatandas@google_mail>
Date: Thu, 25 Aug 2005 09:38:56 +0300

Basbakan Tayyip Erdogan: Tayyip gecen sene memleketi Rize'nin Guneysu
belde'sine gittiginde hemsehrileri Tayyip'i `POTAMYAYA HOSGELDIN' pankarti
ile karsiladi. Medya bu pankart uzerinde pek durmadi.
Erdoğan böyle, Yunan bayrağı ile karşılanmış. Basından

Potamya ne demekti?
Guneysu beldesinin Rumca ismi Potamya'dir. Bu beldenin ahalisinin bir kismi
musluman olmus Rum'dur. Hala beldenin Rumca ismini kullandiklarina gore
asimilasyon tam gerceklesmemis demektir..

Tayyip Erdogan bu pankarttan rahatsiz olmadi. Ihtimal ki kendiside Rum
kokenlidir.

Yine gecen sene Tayyip Erdogan Gurcistan devlet baskani ile gorusmesinde
kendisininde Gurcu oldugunu soyledi. Bu baglamda Tayyip'in Gurcu olma
ihtimalide yuksek.
Kisacasi Tayyip Erdogan Turk kokenli degildir. Zaten Turkluk suuruda
tasimamaktadir. Zorunlu olmadikca Turk sozunu kullanmaz.

Turklugu ve Turk milliyetciligini ayrimcilik olarak degerlendirdigini ***
kere vurgulamistir.

TBMM baskani Bulent Arinc: Manisa dogumlu, Manisa milletvekili oldugu icin
ve Turkce'yi de guzel kullanmasindan oturu halk tarafindan Manisali bir Turk
oldugu sanilmaktadir. Halbuki Bulent Arinc'in kokeni Tunceli'ye
dayanmaktadir. Yillar once Manisa'ya goc etmis bir Kurt ailesinin torunudur.

Disisleri Bakani Abdullah Gul: Kayseri dogumlu ve Kayseri milletvekili olan
Abdullah Gul, *** eskiden Kayseri'ye yerlesen Siirt kokenli bir ailenin
ogludur. Arap kokenlidir.

Icisleri Bakani Abdulkadir Aksu: Diyarbakir dogumlu olan Abdulkadir Aksu
Kurttur. Goreve geldiginden sonra Emniyet teskilatindaki Fetullahci - kurt
kadrolasma inanilmaz artmistir.

Milli Egitim Bakani Huseyin Celik: Van'li olan Huseyin Celik
Kurt Arap melezidir. Kurtce sarkilarla egitim ogretim sezonu acisli
yapilmasi ilk kez Huseyin Celik'in bakanligi doneminde gorulmustur.

Basbakan yardimcisi Dengir Firat: Hukumette en kilit isim olarak gosterilen
basbakan yardimcisi Dengir Firat 1925 yilinda idam edilen Kurt isyanci Seyh
Said'in torunudur. Mersin milletvekili olan Firat, Mersin'de ki Kurt nufus
hareketini yonlendiren kisilerden birisidir.

2 Agustos 2002 Cuma gunu mecliste sinir oynatan ses tonuyla Abdullah
Ocalan'i kastederek
"Asamadiniz! Asamazsiniz!Asamayacaksiniz!" diye haykirmistir.

Bayindirlik ve Iskân Bakani Zeki Ergezen: Kurt kokenli olan Zeki ergezen
Naksibendi tarikatinin Tillo koluna mensuptur.

Basbakanin danismanlari
-------------------------


Bahcemize kopek alirken bile soyunu arastiriyoruz da bizi yonetecek kisileri
secerken neden soylarina dikkat etmiyoruz?

1) MUCAHIT ASLAN

Tarih 28 Mart 1994.

Istanbul Aksaray'da oto galerisi, yeleklerinin uzerinde "polis" yazan, 8
kisi tarafindan basildi. 42 yasindaki galeri
sahibi ve 32 yasindaki yegeni, dukkanda bulunan musteriler ve konuklarin
gozleri onunde, "karakola gitmemiz gerekiyor" diye alinip goturuldu. Galeri
sahibi daha once de uyusturucu kacirdigi, PKK'ya parasal yardim ettigi
iddialariyla gozaltina alinmisti. Bu nedenle karakola goturulmesini hic
yadirgamadi.

Ertesi gun.

Kinali - Sakarya TEM otoyolunda, Hendek giselerine bir kilometre kala,
sakagina sikilan tek kursunla oldurulen galeri
sahibi ile kalbine uc kursun sikilmis, gozleri bagli yegeninin cesedi
bulundu...O gunler, PKK'ya yardim eden Kurt isadamlarinin olduruldugu
gunlerdi...

Aradan yillar gecti.

Oldurulen Kurt isadaminin bir baska yegeni bugun Basbakan Recep Tayyip
Erdogan'in danismani. Oyle siradan bir danisman degil ama; 10 Aralik 2002
tarihinde, Beyaz Saray'da ABD Baskani Bush ile AKP Genel Baskani R.T.
Erdogan'in yaptigi toplantiya katilan birkac isimden biri. Babasi
milletvekili. Babasi bir donem insan haklari meseleriyle *** yakindan
ilgiliydi; dernek baskaniydi; firsat buldukca da Istanbul-Ankara
belediyelerinin kopru, yol ihalelerini alirdi. Ailece S-300 Mercedese
biniyorlar...

Danismanin universite mezunu bile olmadigi soyleniyor. Basbakan Erdogan'in
bu danismana ozel bir sevgisi oldugu
biliniyor.

2) CUNEYD ZAPSU

Bu danisman Guneydogu'nun en buyuk Kurt asiretinin uyesi. Dedesi ilk Kurtce
tiyatro eseri yazan bir edebiyatci. Ehl-i
Sunnet dergisinin sahibi. Turkce-Kurtce yayinlanan "Jin" dergisinin onde
gelen isimlerinden. Danismanin halasi, faili mechul bir cinayete kurban
giden Kurt hareketinin onde gelen isimlerinden Musa Anter'in esi.
Danismanin enistesi olduruldugunde Abdullah Ocalan bassagligi mesaji
yayinladi. Oldurulen bu Anter'in yegeni milletvekili de yine faili mechul
bir cinayete kurban gitti. Danisman yakin akrabalari gibi Dogu ve
Guneydogu'da
gezmiyor. O'nun bir ayagi hep Amerika'da. Orada da siradan yerlere gitmiyor.
Ornegin bugunlerde, Florida TAMPA'da ABD Askeri Komuta Merkezi'nin bulundugu
Mac Dill Hava Ussu'ne sik sik ugradigi soyleniyor. Biliyorsunuz, ABD'nin
Irak isgalini komuta ettigi 9 merkezden biri burasi. TUSIAD uyesi bu
danisman, Basbakan Erdogan' in ozellikle yurt disindaki tum resmi-ozel
gorusmelerinde bulunuyor.

Erdogan'in "aklinin yarisi" oldugu iddia edilen bu danisman, isin tuhaf
yani, daha *** Korkut Ozal'a yakin.

3) OMER CELIK

Bu danisman aslen Diyarbakirli. Ama dogum yeri baska. Fakat Kurt oldugunu
saklamiyor. Gazi Universitesi Kamu yonetimi mezunu. Dil bilmiyor sayilir.
Bir donem radikal islamciydi. Yasar Kaplan'in aylik Dusunce Edebiyat
dergisinde editorluk yapti. Buradan daha ilimli, Ali Bulac'in Bilgi ve
Hikmet Dergisi'ne gecti. Ali Bulac sayesinde R.T.
Erdogan ile tanisti. Sonra Yeni safak gazetesine gecti, kose yazari oldu.

Bir ara Dinc Bilgin grubunda, sonra Aydin Dogan grubunda ve son olarak da
Uzan grubunda calisti... Yoksuldu; universitede yurtta kaliyordu; simdi luks
otellerden cikmiyor, 100 bin dolarlik jeeplere biniyor. Bekar.
Kirik bir ask hikayesi var. Yazmam ama... Meclis kulisinde dedikodu yapmayi
seviyor: iki yil once Lale Mansur ile flort ettigini soyluyordu, simdi de
Deniz Akkaya ile 6 ay birlikte oldugunu...
Sohbetleri renkli olsa da, AKP Grubu bu danismani hic sevmiyor. Oyle ki,
"Grupta ikinci tezkereyi gecirmek icin, Amerikayi goklere cikaran konusmaya
kizip hayir oyu verdim" diyen AKP milletvekilleri var! Bu
danisman-milletvekili Basbakan Erdogan'a ozellikle Ortadogu konusunda
danismanlik yapiyor...

4) EGEMEN BAGIS

Babasi Guneydogu'da bir sehrin belediye baskaniydi. O ise Beyaz Saray'in
yeminli musaviriydi. Nerden nereye... ABD vatandasi oldugu iddia ediliyor.
Ama simdi o hem danisman hem milletvekili.

Uzatmayalim. Basbakan Erdogan'in tum danismanlarinin Kurt
olmalari tesaduf mu? Oyle kabul edelim! Peki hepsinin bir sekilde ABD ile
yakin temas icinde olmalarini nasil aciklayacagiz?

Devletin kritik noktalari Kurtlerin elindedir. Mevcut milletvekili ve
bakanlarin yaklasik yarisi Kurt kokenlidir. Sadece Guneydogu degil, diger
bolgelerimizin milletvekillerinin bile onemli bir kismi Kurttur.

T
urkiye genelinde su an %5-6`lik bir nufusa sahip olan Kurtler
mecliste %50 ile temsil edilmektedirler. Turkmen topraklarini isgal eden
Barzani 2 sene once Turkiye Buyuk Millet Meclisinde kendisine bagli 75
milletvekili oldugunu aciklamisti. Kimse bu milletvekilleri kimlerdir diye
arastirmadi. Kaynadi gitti bu aciklama. Turk mileti icindeki dusmanini
yanlis yerlerde ariyor; biraz kafasini kaldirip yukariya bakmasi
gerekiyor...

Peki hic Turk yok mu mecliste? Var elbette. Fakat onlarda humanist veya
ummetci dusunce yapisina sahip olduklari icin Turk milli menfaatlerini
yeterince savunamiyorlar..

`'SOYDUR CEKER. BOKTUR KOKAR'' demis atalarimiz. Bahcemize kopek
alirken bile soyunu arastiriyoruz da bizi yonetecek kisileri secerken neden
soylarina dikkat etmiyoruz? Turk olmayanlara, Turklugu bir ovunc meselesi
olarak gormeyenlere neden devlet yonetimini teslim ediyoruz?
Yazının linki;http://newsgroups.derkeiler.com/Archive/Soc/soc.culture.turkish/2005-08/msg00499.html


tayyip sevgisi.

Çok seviliyor secde ediliyor. Son bin yılın El Hakim'i
Öküz başlı Babil  tanrısı gibi.


Tanrı dünyayı yarattığı zaman gelecekteki ulusların temsilcilerini yanına çağırmış her birine ikişer erdem vermiş...

İsviçrelilere ;

Düzenlilik ve Yasalara saygı ...

İngilizlere ;

Soğukkanlılık ve asalet ...

Japonlara ;

Çalışkanlık ve Sabır ...

İtalyanlara ;

Neşe ve Romantizm ....

Fransızlara ;

Şarap ve güzel yemekler

Türklere ;

Zeka,Dürüstlük ve Tayyip sevgisi ....

Meleklerden biri bu dağıtımdan sonra Tanrı'ya sormuş :

"Bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama Türklere üç tane"


"Evet ama" demiş Tanrı "sadece ikisini kullanabilecekler"

- Böylece;

* Bir Türk zeki ve Tayyipçi olduğu zaman TÜRK ve dürüst olmayacaktır...

* Bir Türk dürüst ve Tayyipçi olduğu zaman TÜRK ve zeki olmayacaktır...

* Bir Türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman Tayyipçi olmayacaktır...TÜRK OĞLU TÜRK OLACAKTIR.



İSMET İNÖNÜ VE WİNSTON CHURCHİL BULUŞMASI

TRT-AVRUPA YAYIN BİRLİĞİ (EBU)
ANITSAL ALANLAR – IV

(Gizli Yerler)

MEMORIAL SITES – IV
(Secret Places)


SAVAŞIN KIYISINDA İnönü-Churchill Buluşması
Belgesel Film
Süre: 28’:48”
Yapım-Yönetim
Muzaffer Evci
Yapım-Yönetim Yardımcısı
Nurten Şalıkara
Metin Yazarı
Muzaffer Evci
Nurten Şalıkara
EBU Sorumlu Yapımcı
Kirsten Praller
EBU Proje Koordinatörü
Pierre Duret
TRT - EBU © 2007

SAVAŞIN KIYISINDA

İnönü-Churchill Buluşması

ANITSAL ALANLAR JENERİĞİ (15”)
1- 10:00:00-10:00:21 Jenerik
SESLENDİRME 2 - 10:00:25-10:00:40

Adana yakınında küçük bir belde... Beldenin içinde özel bir park ve tarihi bir vagon... Buranın kaderi 1943’teki bir olayla değişecekti...
Kararma-Açılma
SESLENDİRME 3 - 10:00:43-10:00:55

Yıl 1923... Osmanlı İmparatorluğu’nun kaybettiği toprakların önemli bir kısmının Kurtuluş Savaşı’yla kazanılmasıyla birlikte Anadolu’da yeni bir devlet doğar: Türkiye Cumhuriyeti.
SESLENDİRME - 4 10:00:55-10:01:07
Cumhuriyetin kurucusu Atatürk ve arkadaşlarının olağan üstü çabalarıyla yeni devletin temelleri atılır; modern, laik bir devlet oluşturmak için devrimler birbirini izler...

SESLENDİRME 5 - 10:01:07-10:01:16
Savaştan yorgun çıkan halk, Cumhuriyet’in ilk yıllarında önemli ekonomik ve siyasal atılımları birbiri ardına gerçekleştirir.

SESLENDİRME 6 - 10:01:16-10:01:25 (29)
Atatürk, genç Cumhuriyet’in ilerici yüzünün ve yeni kalkınma hamlelerinin temsilcisi olan Beyaz Tren’le yurt gezilerine çıkmaktadır.

SESLENDİRME 7 - 10:01:33-10:01:41 (46)
Türkiye ilerlemektedir; fakat 1929 Büyük Bunalımı’yla derinleşen ekonomik kriz, dünyayı sarmak üzeredir.
SESLENDİRME 8 - 10:01:50-10:02:00
Savaşın nelere mal olduğunu iyi bilen Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi, cumhuriyetin dış politikasının temelini oluşturmaktadır.

SESLENDİRME 9 - 10:02:05-10:02:18 (22)
1930’lu yılların ortaları bütün dünyada savaş çığırtkanlığının yapıldığı bir dönemdir... Önce Avrupa’yı, sonra dünyayı kana bulayacak hareket.
Almanya’dan başlamak üzeredir.

SESLENDİRME 10 - 10:02:25-10:02:36 (38)
1938’de Atatürk’ün ölümüyle, Kurtuluş Savaşı’ndaki onun silah arkadaşı, eski başbakanlardan İsmet İnönü cumhurbaşkanı olmuştur.

SESLENDİRME 11 - 10:02:42-10:02:55 (58)
Avrupa’nın diğer ucunda, İngiltere’de ise yönetim değişimi yaşanacaktır. Savaşı iyi bilen, eski bir asker ve bakan Winston Churchill, 1940 yılında İngiltere’de başbakan olacaktır.

SESLENDİRME 12 - 10:03:02-10:03:12 (15)
Sonunda korkulan gerçekleşir: 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’ya girmesiyle birlikte, 2. Dünya Savaşı başlar... 

SESLENDİRME 13 - 10:03:32-10:03:47
Savaş Avrupa’ya yayılırken, İnönü, 19 Mayıs 1940’ta Ankara’daki Gençlik ve Spor Bayramı’nda şunları söylüyordu: “Türkiye’nin hiç kimseden ne bir hak, ne toprak talebi; ne de hiç kimseye hak ve toprak borcu vardır.”

SESLENDİRME 14 - 10:03:49-10:04:00
Önce Polonya, Fransa derken sonra Yunanistan ve Bulgaristan’ı işgal eden Alman orduları, 1941 yılının Haziran ayında Türkiye’nin batısına, Trakya sınırına dayanır.

SESLENDİRME 15 - 10:04:04-10:04:17
Avrupa Kıtası’nın iki ucundaki iki devlet. Türkiye savaşın kıyısında, İngiltere ise savaşın pençesindedir. Almanya’nın bütün şiddetini üzerine çeken İngiltere, Türkiye’nin de savaşa girmesini istemektedir.

SESLENDİRME 16- 10:04:20-10:04:36
Bir yanda Müttefikler, bir yanda Mihver Devletleri... Tarafsızlığını korumaya çalışan Türkiye’nin savaş yıllarındaki dış politikasını İnönü şöyle özetler:

“Savaşa girmemek ve hiçbir koşul altında savaşa katılmamak, önceden verilmiş karara dayanmaktadır.”

SESLENDİRME 17 - 10:04:40-10:04:47 (50)
Uzun yıllar savaşarak Cumhuriyeti kuran askerler şimdi ülkenin yönetiminde idiler ama savaştan en çok onlar kaçınıyorlardı.

RÖP: 18 - 10:04:53-10:05:18
ÖZDEN TOKER / PEMBE KÖŞK’TE RÖPORTAJ –1


“Derdi ki: Arı kovanına elini sokmak kolaydır, insan cehaletle ne olacağını bilmeden elini oraya sokabilir. Ama elini oradan çıkarmak sonra çok zor olur. Onun için savaşa girmek kolay ama oradan çıkmak zor. Onun için bizim haklarımıza tecavüz edilmediği müddetçe bizim savaşa girmemize hiçbir şekilde yani sulhtan ayrılmamıza, barıştan ayrılmamıza hiçbir neden göremiyorum derdi”

SESLENDİRME 19 - 10:05:19-10:05:34 (37)
Ama Türkiye taraf seçmeye zorlanmaktadır. Almanya’nın saldırısından çekinen Türkiye, bir yandan Almanya ile ilişkilerini sıcak tutmakta ve ticaret yapmakta; öte yandan Sovyetlerin ve Müttefiklerin de yanında yer almaya çalışmaktadır.

SESLENDİRME 20 - 10:05:40-10:05:48 (10:05:46-10:05:50 Ekmek Karnesi)
Savaşlar ölümlerle birlikte bir kez daha kıtlığı da getirir bütün dünyaya ve Türkiye’ye... Ekmeğin karneye bağlandığı yıllar başlar...

SESLENDİRME 21 - 10:05:52-10:06:03
Cumhuriyetin çocukları henüz yetişmiş, devrimin ideallerini gerçekleştirmek için görev başına geçmiştir. Türkiye bu gençleri yeni bir savaşta yitirmek göze alınamazdı...

SESLENDİRME 22 - 10:06:05-10:06:11 (14)
Barışı korumaya kararlı İsmet İnönü ve kurmayları sık sık toplanarak durum değerlendirmesi yapıyordu.

SESLENDİRME 23 - 10:06:19-10:06:32
Türkiye’nin ekonomik ve askeri teknolojisi o yıllarda kendini korumak için bile yeterli değildi. Bu gerçeğe rağmen Türkiye’de savaş yanlıları da vardı. İnönü, bir yandan bunlarla da mücadele ediyordu.

SESLENDİRME 24 - 10:06:40-10:06:54
Savaşın dehşetini radyolardan, dergilerden ve sinemalardan izleyen dönemin gençleri korku içindeydi. Bu gençlerden biri de Adana’da, 1940’lı yıllarda bir yatılı okul öğrencisi olan Sudi Abaç’tı...

RÖP: 25 - 10:06:55-10:07:18
SUDİ ABAÇ / VAGONDA RÖPORTAJ - 1

“... Gece yattığımız zaman leyli okulda, aşağı yukarı bir iki saat uyuyamazdık. Ya derdik; buraya bomba düşse, her tarafta pasif koruma var. Perdeler kalın, gazete kağıtları, halılar filan, onlarla kapatılmış pencereler, ışık sızdırılmıyor. Uçaklarla bir taarruza maruz kalır diye, okullar veyahut da önemli yerler. Evler de öyleydi, kamufle ediliyordu.”

SESLENDİRME 26- 10:07:20-10:07:41 (45)
Türkiye savaştan uzak durmaya çalışırken, İngiltere ise kendini savunmak için olağanüstü bir çaba harcıyordu. Kıta Avrupa’sındaki ülkeler kısa zamanda yenilirken, İngiltere’yi de benzer bir son mu bekliyordu? Pes etmeye niyeti olmayan Churchill, halkına sadece “kan, emek, gözyaşı ve ter” vaad diyordu.

SESLENDİRME 27- 10:07:49-10:08:02

Almanya’yla ve Müttefiklerle iyi geçinmeye çalışan ve karşılıklı anlaşmalar imzalayan Türkiye’nin barış isteği ve kararlılığı dönemin dergilerindeki çizgilere yansıyor; endişe içindeki halkı bir parça olsun rahatlatıyordu.

RÖP: 28- 10:08:05-10:08:33
ÖZDEN TOKER / PEMBE KÖŞK’TE RÖPORTAJ – 2
“Dikkatli, tarafsızlık politikası sürdü. Ama her iki tarafa karşı da çok dikkatli davranırdı. Her iki ülkenin mesela büyükelçileri ile, yani ben çocuktum ama hatırlıyorum Von Papen’i; Von Papen’in çocukları ile ilişkimiz vardı. İngiliz Büyükelçisi Hugessen, O’nunla da böyle yakın bir ilişkilerimiz vardı. Hani onlarla hepsiyle aynı mesafeli olarak, fakat kendisini saydırarak o mesafeyi muhafaza ederdi.”

SESLENDİRME 29- 10:08:35-10:08:50 (53)
1943 yılına gelindiğinde savaşta önemli bir kırılma noktası yaşanıyordu. Kuzey Afrika’da ve Stalingrad’da ağır yenilgiler yaşayan Almanya’nın savaşı kazanamayacağı belli olmuştu. Peki ama savaş daha ne kadar sürecekti?

SESLENDİRME 30- 10:08:56-10:09:13
Müttefikler, Türkiye’yi silahlandırarak Almanya’ya karşı yeni bir cephe açmayı ve kesin kararın verileceği bir gizli toplantının yapılmasını istiyordu. Adana’nın yakınındaki Yenice’de “üçgen” denilen demiryollarının birleştiği bir noktada görüşülecekti...

RÖP: 31- 10:09:14-10:09:55
MÜSLÜM KURU / VAGON ÖNÜNDE RÖPORTAJ

“Bir gün sonra mı ne geleceklermiş. O zamana kadar bize dediler ki, bu tren yoluna yakın evleri, duvarlarını badana yapın dediler. Biz işte kim muhtar filan geldi, dedi bu ev,şu ev hep bütün evleri gösterdi. Sahiplerini de çağırdı. Dedi ki; bu evleri badana yapacaksınız. Bak İsmet Paşa, Churchill gelecek, burada hatta gidecek, görmesin dedi. Temiz görsün hiç olmazsa dedi. Evet, böylelikle badana yaptık, bir gün sonra geldiler.”

SESLENDİRME 32 - 10:09:59-10:10:04
30 Ocak 1943... Türkiye siyasi tarihinin önemli günlerinden biri...

SESLENDİRME 33 - 10:10:05-10:10:21
Adana’daki hava alanına inen Churchill’i dönemin Başbakanı Şükrü araçoğlu karşılıyor. Churchill, araba ile o zamanlar küçük bir istasyon olan Yenice’ye getiriliyor.

SESLENDİRME 34 - 10:10:24-10:10:32

Atatürk’ün Beyaz Tren’i şimdi önemli konukları ağırlamaktadır. Tren Yenice’nin hemen yanındaki boş bir hattadır.

SESLENDİRME 35 - 10:10:36-10:10:45

Her hafta sonu Adana’daki yatılı okullarından Mersin’e dönen gençleri, o gün

bir sürpriz beklemektedir: Trenleri Yenice’de durdurulur...

RÖP: 36- 10:10:48-10:11:22
SUDİ ABAÇ / VAGONDA RÖPORTAJ - 2

“Yenice’ye geldik. Yalnız uzaktan fark ettim askerler filan var, polis var, jandarma var vs. düdük çalıyor ama niye çalıyor bize mi başkasına mı, onu da anlamadık. İstasyona geldik, hemen geldi şeyler polisler, “aşağı inmek yasak” dedi, beyler. Yenice görüşmesini biz şeyden, pencere aralıklarından şöyle ancak takip edebiliyorduk. Biz de kenardan kenardan böyle seyrediyorduk. Bizim vagondan ancak işte bir şeyler kapmaya çalışıyoruz.”

SESLENDİRME 37 - 10:11:23-10:11:26
Yenice halkından gizli, görüşmeyi hatırlayan bir kişi daha yaşıyor...

RÖP: 38 - 10:11:28-10:11:51
FERDANE DALOĞLU / İSTASYONDA RÖPORTAJ
“Bütün halk evlerde, kahvehanelerde, pazarlarda boşaldık. Hep millet gittik, kavuştuk. Vardık, ben çiçek topluyorum, kır çiçeği. İsmet Paşa’nın eline kıstıracağım. Adamı arıyorum ki çıkayım yukarıya. Nasıl olduysa araladım, çıktım. Eline verdim, “Çiçek kadar nadir olasın” dedi. Başıma şöyle bir elledi, ama beni indirdiler aşağıya...”
SESLENDİRME 39 - 10:11:53-10:12:10
Savaşın seyrine yön verecek toplantı, sade bir vagonda yapılıyordu. Liderler, bürokratlar ve askerler vagondaki küçük bir masanın çevresinde idiler...
SESLENDİRME 40 - 1012:16-10:12:24
Savaş bütün şiddetiyle devam ederken, iki farklı amaç için bir araya gelen iki eski asker, şimdinin iki devlet adamı...

SESLENDİRME 41 - 10:12:25-10:1249 (52)
İnönü, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda başarılar gösteren bir komutandı; Churchill ise Birinci Dünya Savaşı sırasında 1915’teki Çanakkale Savaşı’nda Britanya Donanması’nın başındaydı. Churchill’in donanması Çanakkale’yi geçememişti. O zaman karşı tarafta olanlar, şimdi bir arada olmak zorundaydı. Görüşme samimi bir havada başladı.

RÖP: 42 - 10:12:55-10:13:35
ÖZDEN TOKER / PEMBE KÖŞK’TE RÖPORTAJ – 3
“Ama gene bir tartışma, bir önemli meseleleri konuştukları bir anda birden bire Churchill hatırına bir şey gelmiş gibi arkadaşlarına sesleniyor. Diyor; benim diyor,” nerde önemli bir mektubum vardı, bana verecektiniz.” İşte arkadaşları getirip mektubu veriyorlar. Hemen Churchill ayağa kalkıyor, önünü ilikliyor, böyle çok ciddi bir hal takılarak, o sırada tabi babam da tabi o da ayağa kalkıyor ve babama diyor ki; “Kral Hazretleri’nin size bir mesajı var. Eğer izin verirseniz, müsaadenizle onu size teslim etmek istiyorum” diyor. Babam da aynı ciddiyetle, o da Churchill’in önüne gidiyor, ayakta, hafifçe başını eğiyor, “Bu benim için büyük şeref olacaktır” diyor. “Teşekkür ederim” diyor.”

SESLENDİRME 43 - 10:13:36-10:13:52
ABD Başkanı Roosevelt’le birlikte Churchill, Türkiye’yi savaşa sokarak yeni bir cephenin açılmasını, böylece Müttefiklerin biraz olsun rahatlamasını amaçlıyordu. Türkiye ise, tarafsızlığını korumaya çalışıyor, savaştan uzak duruyordu.
SESLENDİRME 44 - 10:13:55-10:14:01
İki inatçı adam... Issız bir demiryolundaki vagonda, iki satranç ustası...

SESLENDİRME 45 - 10:14:02-10:14:05
Usta iki diplomat böyle gerilimli toplantıları iyi bilirdi.
SESLENDİRME 46 - 10:14:09- 10:14:17 (19)
İnönü, ketum, temkinli, iyi bir stratejist’ti.
Churchill ise atılgan, mücadeleci ve azimliydi...

SESLENDİRME 47 - 10:14:21-10:14:43
Churchill, kendi tarafının görüşlerini yansıtan taslak bir metni İnönü’ye verdi. Türkiye ise, işi yokuşa sürmek için, savaşa girebilmesini askeri ihtiyaçlarının karşılanması koşuluna bağlamış ve uzun bir liste oluşturmuştu. Bu listede teçhizatının tamamen yenilenmesinden, gıda yardımına kadar birçok istek sıralanıyordu...

SESLENDİRME 48 - 10:14:46- 10:15:04 (07)
Bu listeyi o dönemde karşılaması pek mümkün olmayan İngiltere, bu tavır karşısında en azından Türkiye’nin, Almanya’ya daha fazla destek vermemesini garantilemek istiyordu. Ayrıca Almanya’nın Doğu Avrupa’daki lojistik kaynaklarını yok etmek için Türkiye’den üs istiyordu...

SESLENDİRME 49 - 10:15:09-10:15:23
Genel toplantıdan sonra askeri ve siyasi heyetler arasında ikişer toplantı daha yapıldı. Görüşmenin Resmi tutanakları ve yazışmalar çetin pazarlıkların yapıldığını ortaya koyuyor...

SESLENDİRME 50 - 10:15:26-10:15:33 (38)
Bu buluşma, Churchill’in Anadolu topraklarında ikinci kez istediğini elde edememesiyle sonuçlanacaktı.

SESLENDİRME 51 - 10:15:43-10:16:02
Adana’ya dönen liderler, trenin önünde o ünlü tarihî el sıkışmayı yaparlar. Oğlunun kullandığı “Commando” uçağıyla Türkiye’den ayrılırken Churchill, savaşın daha ne kadar uzayacağını düşünüyordu muhtemelen. Stalin ve Roosevelt, kötü haberi kısa bir süre sonra Churchill’den almıştı.

SESLENDİRME 52 - 10:16:03- 10:16:12
Savaşa katılma konusundaki baskılar şimdilik atlatılmıştı. Churchill’i uğurladıktan sonra, Yenice İstasyonu’nda dolaşan İnönü’nün rahatladığı belli oluyordu.

SESLENDİRME 53 - 10:16:16- 10:16:21
İki gün sonra basına yansıyan manşetlerle birlikte Türkiye de rahatlamıştı...

SESLENDİRME 54 - 10:16:23-10:16:44
Dünyanın dört bir yanında bütün şiddetiyle iki yıl daha süren savaş 1945’te nihayet sona erdi. Sonuç: Yaklaşık 55 milyon ölü... Milyonlarca yaralı; yanmış, yıkılmış kentler, ülkeler... Haklı ya da haksız bütün savaşanların kaybettiği ortadaydı...

Kararma-Açılma
SESLENDİRME 55 - 10:16:47-10:17:08
Avukat Sudi Abaç, bugün yorgun bedeniyle tam 64 yıl sonra, İnönü-Churchill görüşmesinin yapıldığı yerde... Beyaz Tren’in ünlü vagonu artık Mersin Yenice’de... 1943’teki tarihî görüşmenin yapıldığı vagonda, İnönü ve Churchill’i izleyen Sudi Abaç’ın kaderini bu olay değiştirmiş.

SESLENDİRME 56 - 10:17:09-10:17:18 (22)
İdari olarak Mersin’e bağlı olan Yenice’de gerçekleşen görüşme, tarihe Adana Mülakatı” ya da “Adana Konferansı” olarak geçmiş.

SESLENDİRME 57- 10:17:28-10:17:37 (40)
Sudi Abaç, Yenice Görüşmesi’nin unutulduğunu, yeterince önemsenmediği, gizli görüşmenin ve trenin adeta ‘gizli’ kaldığını düşünüyor.

SESLENDİRME 58- 10:17:45-10:17:53 (56)
Sudi Abaç, görüşmenin yapıldığı vagonda görüntüleri izlerken 1943’e, gizli toplantının yapıldığı ana gidiyor...

SESLENDİRME 59- 10:18:23-10:18:34 (36)
Savaşın yıkımından kurtulan bir kuşağın temsilcisi olan Sudi Abaç, Barış Parkı’ndaki fotoğraf sergisini gezerken, tanık olduğu görüşmeyi bir kez daha anımsıyor...

RÖP: 60- 10:18:39-10:18:56
SUDİ ABAÇ / DREZİNDE RÖPORTAJ - 3
“Benim içimde bir ukdeydi bu. Bunu ancak böyle bir olayla yani kurtuluşu sembolize edecek olan bu trenle, barış treniyle halka yaklaşmak, dünyaya yaklaşmak, dünyaya gerçekleri anlatmaktı.”

SESLENDİRME 61 - 10:18:58-10:19:12
Sudi Abaç’ın üniversite yıllarında treni bulma ve Yenice’de sergileme tutkusu iyi belirginleşir. Vagonun nerede olduğunu bilmeyen Sudi Bey, bütün Türkiye’de gençlik anılarının trenini aramaya başlar...

RÖP: 62 - 10:19:16-10:19:54
SUDİ ABAÇ / VAGONDA RÖPORTAJ - 4
“İzmir’den başladım, yok bilmiyorlar bile öyle bir şey olmaz. Sonra şey Adapazarı’ndan şey yaptılar; met ettiler, oraya gittik orda da yok. Sonra Eskişehir’e geçtik, orada da yok. Dinliyorlar beni ama yok diyorlar böyle bir şey. Olsa keşke versek. Derken Samsun, Samsun diyorum, Sivas’a da gittim, orada da yok dediler, yok dediler. Yok, Konya’da yok dediler.”

SESLENDİRME 63-10:19:58-10:20:04 (06)
Vagona ulaşamayan ve umutlarını yitiren Sudi Bey, barış tutkusunu çizdiği karikatürlere yansıtmaktadır.

SESLENDİRME 64- 10:20:15-10:20:27 (29)
Aradan yıllar geçer ve bir gün vagonun Konya’da olabileceğine dair bir aber alır... Anılarının vagonuna bu kez yaklaşmıştır. Tarihin gizli kalmış bir yönünü tekrar gün ışığına çıkarmak üzeredir.

RÖP: 65- 10:20:33-10:21:53
SUDİ ABAÇ / VAGONDA RÖPORTAJ - 5
“Birkaç yerden geçtik vagon çok var. Geçtik bir tanesi dikkatimi çekti, şurada (ayağa kalkıp banyoyu gösteriyor) bir dakika, şu dikkatimi çekti. Burası tuvaletti, şimdi bilmiyorum nedir. Burası tuvaletti. Şurada bir şey vardı; “abteshane” diye bir yazı. Pirinç bir levha üzerine siyah boyamak suretiyle bu harfleri yapmışlar. O mesafeden onu gördüm ve hatta utandım, ya böyle bu şekilde olur mu, yazılır mı, daha başka türlü kullandı yabancıların şeyleri var ya tuvaletle ilgili terimleri onlardan birini kullanabilirdi şeklinde, kendimize göre yorum yapıyoruz. Gel içeri girelim dedim. İçeri girdik; bu salon, şurasını kümes yapmış, şu tarafta bir yerde yatak koymuş, şilte. Berbat, pislik içerisinde... Dedim bunu aynen dirilteceğiz ve bunu buradan alacağız törenle. Yenice’ye, bu toplantının yapıldığı yere koyacağız. Büyük bir arazi tespit ettik orada, oraya işte bu arazi, orada bir park yapacağız.”

SESLENDİRME 66- 10:21:56-10:22:07 (10)
Barışı simgeleyen vagona bireysel çabası sayesinde kavuşmuştur Sudi Abaç... Vagon, Demiryolları Genel Müdürlüğü’nce aslına sadık kalmaya çalışılarak restore edilir.

SESLENDİRME 67- 10:22:16-10:22:38 (42)
Tarihi görüşmenin 50. yıldönümünde 30 Ocak 1993’te, Türk ve İngiliz yetkililerin katılımıyla vagon, İnönü-Churchill Barış Parkı’na dönüştürülen yerde sergilenmeye başlar. Törene Başbakan Yardımcısı sıfatıyla İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü ve İngiltere Büyük Elçisi John Goulden katılır.

SESLENDİRME 68- 10:22:52-10:22:59
Bu yaşlı adam, barışın değerini çok iyi biliyordu. Onun bu duyarlılığına Yenice Belediyesi de sahip çıktı.

SESLENDİRME 69- 10:23:09-10:23:16
Şu anda Barış Parkı’nın içinde bulunan vagon, görüşmenin yapıldığı demiryolu hattının biraz yakınında...

SESLENDİRME 70- 10:23:16-10:23:34
Konstrüksiyon ve tasarım yönünden döneminin teknoloji harikası olan bu vagon, bugün yalın güzelliğiyle Çukurova’nın bereketli tarlalarının ortasında, hareketsiz duruyor. Orijinal tasarımı bozulmuş olan vagon, yine de geçmişin anılarını bugüne aktarıyor...

SESLENDİRME 71- 10:23:59-10:24:02
Sudi Abaç’ın mesajı, bugünkü kuşaklara ulaşmış görünüyor.
SESLENDİRME 72- 10:24:02-10:24:14 (16)
“ Çok zor şartlar içerisinde büyük bir ileri görüşlülük ve kararlılıkla ülkemizi savaş cehenneminden koruduğunuz ve biz nesillerin babasız kalmasını önlediğiniz için size müteşekkiriz.”

SESLENDİRME 73- 10:24:19-10:24:25
Anı defteri buna benzer duygularla dolu... Farklı dillerde yazıya dökülmüş barış mesajları...

SESLENDİRME 74- 10:24:26-10:24:32
Bu defterde Churchill’in torunu Christine’nin, barışı seçenlere şükran duygularını yansıtan satırları da var.

SESLENDİRME 75- 10:24:35-10:24:46
Vagonun küçük ziyaretçileri de eksik olmuyor. Yöredeki okullardan gelen çocuklar için bu ziyaret, barışın gelecek kuşaklarda yaşatılabilmesi umutlarını yeşertiyor.

SESLENDİRME 76- 10:24:49-10:25:04
Yenice, bugün yaklaşık 10.000 kişinin yaşadığı bir belde. 1943’te gerçekleşen görüşmenin izleri her yerde... Tarihi anın tanığı olan yalnızca 3 kişi kalmış ama görüşmenin anısını yeni kuşaklar yaşatıyor...

RÖP: 77- 10:25:05-10:25:36
VELİ SERİN / BARIŞ PARKI’NDA RÖPORTAJ
Biz, dünyada savaşların değil, barışların, barışın hakim olduğu bir dünya bekliyoruz. Buna katkı sağlamak hatta bu umutlarımızı azaltmadan sabit tutmak için 1 Eylüllerde Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığımız tüm etkinliklerde bu parkı mekan olarak seçmiş bulunmaktayız. Hatta onun da ötesinde dünya barışına ne kadar önem verdiğimizi İnönü ve Churchill’in tokalaştığı anı beldemizin amblemi olarak seçmiş bulunmaktayız.

SESLENDİRME 78-10:25:37-10:25:48 (50)
Tarihi tokalaşmanın fotoğrafı, Adana-Mersin karayolunda şehrin her iki girişinde. İnönü-Churchill Barış Parkı’na giden sokağın adı İnönü-Churchill sokağı.

SESLENDİRME 79- 10:25:53-10:25:55
Yenice İstasyonu...
SESLENDİRME 80- 10:26:00-10:26:14
1943’te İnönü’nün drezinle gidip geldiği hatta, bugün yoğun bir demiryolu trafiği var. Yenice’nin ortasından geçen hatta, banliyö trenleri Adana-Mersin arasında yolcuları taşıyor...

SESLENDİRME 81- 10:26:22-10:26:56 (58)
Genç Yeniceliler Churchill’in adını Barış Parkı’na vermişler, konukseverliklerini gösterircesine parka, kısaca “Çörçil” diyorlar. Düğünler, toplantılar için “Çörçil”e gidiliyor... Bir zamanlar Anadolu insanını savaşın eşiğinden döndüren bu yer, şimdiki kuşakların düğünlerine sahne oluyor artık...

SESLENDİRME 82- 10:27:02-10:27:13
Her yıl “1 Eylül Dünya Barış Günü” nedeniyle Yenice’de bir “Barış Festivali” düzenleniyor. Belediyenin düzenlediği festivalin esin kaynağı tabi ki, İnönü-Churchill görüşmesi...

SESLENDİRME 83- 10:27:15-10:27:31 (35)
Etkinlik Türkiye’ye ve dünyaya barışın önemini ve değerini bir kez daha anlatıyor. Her yıl düzenlenen “Barış Yürüyüşü”nün sonunda İnönü-Churchill Barış Parkı’ndaki meşale yakılıyor... Paneller, sergiler hep barış adına...

SESLENDİRME 84- 10:27:44-10:27:55
Sudi Abaç’ın kararlılığı olmasaydı, Cumhuriyet devrimlerinin ve görüşmenin tanığı olan vagon, anılarıyla birlikte toplumsal bellekten belki de silinip gidecekti...

SESLENDİRME 85- 10:27:56-10:28:05
Barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan günümüzde, bu ‘mütevazı vagon’ Türkiye’ye ve dünyaya barış mesajları vermeye devam ediyor...

86- 10:28:09-10:28:48 Bitiş Jeneriği
SON