Sayfalar

18 Şubat 2016 Perşembe

AKP NİN ÇETREFİLLİ SİYASETLERİNİN BOMBALARIN SIRRI

ASLA OKUMAYACAK, AYILMAYACAK TÜRK MİLLETİNE ve MASALLARDAN İBARET ARAP DİNLERİYLE KİMLİKLERİNİ YİTİRMİŞ MİLLETLERE...



AKP, 13 yıldır B.O.P olarak bilinen siyasetin temsilcisi ve cumhurbaşkanı ve başkanlık hevesindeki R.T. Erdoğan da bu projenin eş başkanıdır. Bunu 26 kez toplantılarda söylediği, her türlü yazılı ve görüntülü kayıtlarla belgelenmiştir.



Bu IŞİD/ISIS haritası aslında bu Masonik yapılanmanın
haritasıdır.Efsanevi Sabi imparatorluğunun haritasıdır.
Sözde M.Ö.1300'lerde III:Tutmosis'in imparatorluğu
bu haritaymış.
Proje, Kuzey Afrika, Doğu Afrika, Arap yarımadası, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’da rejimleri yıkmak ve “demokrasi” adı altında, Masonik, Şatanist bir Harami iktidarı kurmaktır.

Bu proje 11 Eylül 2001’de Şatanist Mason G.W.Bush’un İkiz Kule komplosundan sonra ilan ettiği Haçlı seferi ile uygulamaya konulmuştur ve elan sürmektedir.

NATO üyesi olan ülkemiz ve NATO ordusu olan ordumuz da bu siyasetin haliyle baş uygulayıcılarındandır. Ancak bunca güce rağmen projede AKP ve cumhurbaşkanı çok istekliyken ordu tereddüdünü her zaman göstermiştir. Bu da iyi olmuştur.

Faturalarından birisi içine itildiğimiz terör dolu yıllar olsa bile.



Dün, 17 Şubat 2016 günü, saat 18.31’de Ankara’nın göbeğinde, hem de adı da “Devlet Mahallesi” olan devletin bütün kurumlarının yer aldığı bölgede, beş askeri personel servis aracının arasına girip en az 50kg. patlayıcı yüklendiği söylenilen lüks aracı intihar saldırısı tarzında kim patlattı?



Hükumet tarafından yapılan açıklamalar önce Veysel Eroğlu ağzından “terör örgütü zannı” şeklindeydi, bu gün de PKK-PYD gibi AKP’nin 13 yıllık ortaklarına kesildi.

Yarın bir başkası çıkar bu işler karışır gider.

Ortalık bu işlere meyilli taşeron terör örgütünden geçilmiyor. Mutlaka birisi yapmıştır.

Ama biz önce “Neden Yapıldı?-Kim yaptırdı?” sorusunu işleyelim.



1-Irak’ta Saddam’ın eski askerleri ve onlarla ortak IŞİD, ya da AKP siyasetlerine gıcık olup bunlarla hareket edenler yapmıştır. Irak’a emperyalizmi AKP ve Kürtler birlikte soktular. Yapmış olabilirler.



2-Libya yapmıştır. Kaddafi’nin onca güvenine rağmen adama ihanet edildi ve feci şekilde öldürülmesine sebep olundu. AKP de deniz kuvvetlerinden bir donanma birliğini gönderdi ve Libya’lı bir genç Topkapı Sarayında tüfekle eylem yapmıştı hatırlayalım. Hala Kaddafi’ye bağlı yapılanmalar Libya’da varlar ve gittikçe de güçleniyorlar. Neden olmasın?



3- Gürcistan yapmıştır. Saakaşvili’ye verilen güvence nedeniyle adam Osetlere saldırmış, Ruslardan bir güzel dayak yemiş ve AKP-R.T.E. de ona yardım etmemişti. Onlar da 2003 Gürcistan azınlık raporunu internete düşürmüşlerdi. Bunu tesadüfen bulup Türkçeye çevirdiğimde de blogumu sildirtmişlerdi. Yani Gürcüler’in AKP düşmanlığı nedenleri vardır.



4-İran yapmıştır. Zaten bölgede İran ile hakimiyet için kapıştırılıyoruz. AKP’nin ahmak siyasetleri sayesinde bu kadar yalnızlaştığımız, dışlandığımız ortamda hem de AKP’nin yarı resmi kanalı Haberkürt Tv’de daha 10 gün önce Kars bölgesi Caferilerinin temsilcisi üzerinden İran’a, AKP’nin angut kalemşörleri çok ağır notalar verdiler. Bunun bir karşılığı olmalı. Neden olmasın? Sen alemin kuyusunu alenen kazarsan senin de kazarlar kuyunu.



5- Suriye yapmıştır. Suriye’deki Derezilerin bir kolu olan Nusayri Esed rejimini devirip yerine Ürdün’deki gibi Sabi/Arami/Süryani soyu temelli bir iktidar kurmak için Süryani R.T.E’nin yapmadığı hakaret, kurmadığı tezgah kalmadı. Elan onlarca çakma terör örgütü, Esed rejimine karşı AKP hükumeti destekli mücadele etmektedir. Rusya desteğiyle son günlerde boyunları kırılan bu yapılanmaların ardından ABD-Rusya anlaşarak hem Suudi, Katar ve Türkiye’ye “geri çekilin” durun demiş, aynı gün bu Araplar Rusya ile çıkarılacak petrol limitini birlikte kararlaştırma konusunda ortaklık anlaşması ve bir çok ticari anlaşmalar yapmışlardır, arayı düzeltmişlerdir. Türkiye de sümüğünü çekmiştir. Tam dışlanmış, yalnızlığa itilmiş, böyle sevilecek kıvamda iken bir şeyler sığdırmak da neden olmasın?



6- Rusya yapmıştır. 1991’de SSCB’nin çöküşünden beri bavul ticaretiyle başlayan ve 2015’e kadar süren dostluklara rağmen SSCB’nin çöküşüne neden olan 1979 Afgan yenilgisinde Türkiye’nin payı vardır. 1992’de Kenan Evren-Turgut Özal ile zirve yapan Amerikan uşaklığı merkezli Kafkas siyasetleriyle 1992’de Azeriler, 2008’de de Gürcüler Ruslara saldırtılmış, bunların ağır faturalarını bu ülkeler ile Rusya ödemiştir. Azerbaycan hem toprak kaybı hem de soykırım yaşamıştır. O bile yapabilir. Neden olmasın? Rusya’nın bu uşaklıklara karşı çıkmasına, iyi dostluk ve ticari ilişkilere rağmen Rusya’nın Suriye’deki çıkarları göz ardı edilmiş, son olarak düşürmediğimiz Rus askeri uçağını düşürdük diye havalar basılmış faturası da aynen çakılmıştır.

Yazılanlara göre Rus krizi en az “11” milyar dolara mal olmuştur. Buna istinaden Ruslar PKK, PYD, Irak Barzani Kürdistanı ve Beşar Esat rejimini desteklemiş, halktan gizlenen operasyonlarda çok sayıda Türk askeri veya Esat rejimine karşı savaşan sözde özgürlük savaşçısı adlı Türkmen, Uygur, Çeçen, Abaza, Çerkez kökenli Vehhabi işbirlikçi militanlar öldürülmüştür. Son günlerdeki sınır ötesi bombalamalar bu örgütlere destek amaçlıdır. Ama, Ruslar sınır boylarımızı halı bombardımanına tutmuş, sınır ötesine gidebilmek mümkün olmamıştır. Bunun da bir faturası vardır. O da yazılacaktır. Ankara bombası faturalardan biri olabilir.



7-Amerika yapmıştır. 2001’den beri, defalarca Irak’a girmemiz emredilmiş dinlenilmemiş, yetmedi, askeri üs istenilmiş onlar da verilmemiştir. Yetmedi, 2008 Gürcistan Rus savaşında Gürcistan’a destek verilmemiş, Gürcülerin sopa yemesi seyredilmiştir. Yetmedi, Libya’ya girmemiz istenilmiş amna sadece gözlemci küçük bir deniz muhrip birliği gönderilmiş, işin ağırlığı NATO’ya yüklenmiştir. Yetmedi, 2011’de Kaddafi’nin ölümüyle sonuçlanan Libya işgalinde görevli binlerce El Kaide militanı Ürdün-Lübnan hattından Suriye’ye sokulmuşken geçen beş yıl içinde neredeyse her ay Amerikan yetkilileri buraya Suudiler, Katarlılarla girmemizi emretmişler ama her defasında bu “hayır” denilmese de sallanmış ve gönüllü, paralı terör birlikleriyle bu hizmetin (işgalin) verilmesi tercih edilmiş, NATO üyeliği ve B.O.P  sorumlulukları yerine getirilmemiştir.

Bu arada Rusya, Çin, K.Kore Suriye’ ye dolmuş ve asla askeri olarak operasyon yapamayacağımız bir ortam doğmasına yol açılmıştır.

Şimdi de daha iki gün önce bu devletler aralarında anlaşarak Suriye sorununu kapatmışlardır ve sıra hesap sormaya gelmiştir. AKP’nin Esat çığlıkları da Lorel- Hardy komedisini bastırmıştır.



Tarih boyunca her türlü dostluğumuz, ortak geçmişimiz olan bütün milletlerle aramız bozulmuş, ziyaret için gidilen Ekvator ülkesinden bile “nota” yiyip dönülme rezilliğiyle yalnızlığa itilmiş isek, sebebi aslen 1915’te Enver paşanın tehcirinden kurtulmak için Gürcistan’a sığınan ve zamanın Rus çarının emriyle Batum ve çevresine yerleştirilen 67.500 Süryani isyancıdan olan dedesi Teyyüp’ün, ilk yerleştiği yer olan Batum Bagata (Asi) kasabasından kalkarak, Rize’nin 60 yıllık Rus işgalindeyken gelip Rize- Potamya (Güneysu) kasabasına yerleşmesinin ardından 1917 Süveyş Kanal yenilgisini takiben, İngilizlerin emriyle Adana’da Ermeni krallığı kurmak için Suriye’den geri döndürülen 178.000 Fransız üniformalı asiye destek için gittiğinde bir vatan evladının kurşunuyla tahtalı köyü boylamasından kaynaklı bir “Türk ve Müslüman düşmanlığı” nefretiyle bu ihanetlerin bilinçli yapıldığının belgesidir. Türk adının nefret edilen ad olmasına “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve hükumeti” sıfatlarıyla hizmet edilmektedir.



Bölgemizde, kökleri, Kur’an'da da geçen Sebe kavmine uzandığını iddia eden, Sabiler, Süryaniler olarak bilinen ve genel adları da M.Ö. 1800’lerde Asur kralınca dağlara sürülen Aramilere (Aramilerden Haramilere-adilyargic.blogspot.com) uzanan bir “soy temelli” bölge hakimiyeti kurulmak istenilmektedir. Bu Aramiler, dağlarda 4000 yıldır asırlarca haramilik yaptıklarından “ARAMİ” olan adları “HARAMİ” ye çıkmıştır. Meşhur “Kırk Haramiler” masalı bunların Urfa-Mardin-Diyarbakır dağlık bölgelerine “Tur Abdin=Köle Dağları” adını vermelerine sebep olan Haramililik efsaneleridir.



1658’lerde Bitlis Hanı Yezidi Abdal Han ile başlattıkları, Melek Ahmet paşanın bastırdığı Yezidi Kürt isyanlarını da bunlar çıkarmışlardır ve bu adla saklanmaktadırlar. PKK militanları içinde çok sayıda Süryani/Arami kadın-erkek militan mevcuttur. HDP’den Süryani milletvekilleri çıkarmaları boşuna değildir. Çoğu Şafi, Adeviye tarikatı mensupları olarak görünür ve Sünni Müslümandan ayırt edilmeleri itiraf etmedikçe olanaksızdır. Çünkü bütün Sünni İslam akideleri bu Süryani, Nasturi Hristiyanlığından alınmadır. Nasturlier beş, Süryaniler günde yedi vakit namaz kılarlar. Ramazanda İmsak vakti sabah namazı ve televizyonlarda teeccüt namazı dayatmaları bundandır. Sünnet olurlar. Sarık, cübbe kutsaldır mutlaka giyilmelidir, dinlerinin temelidir, namaz kılmayanı öldürürler, günahları saçlarında toplandığından saçlarını gizlerler. Saçı görünen 40.000 yıl yanacaktır diyen sahte hadisleri dine bunlar sokmuşlardır. Hırsız ve yağmacıdırlar bu yüzden devlet bunlarca daima soyulmaktadır. Sarayları kendilerine iktidarı veren Allah olduğuna inandıkları siyasi önderleri için yaparlar.



O saraylar aynı zamanda Süleyman mabedi gibi “Allah’ın evidir, Beytullah’tır”.



Bunlarla hareket eden ve dinleri bundan doğan Yezidi Kürtlerde de Halife Yezid tanrılarıdır, Ebu Süfyan ve Muaviye tanrılarının babaları yarı tanrılarıdır. Bu yüzden “Sahip” anlamına gelen Rumca “Efendimiz” sözünü anmadan bunların adlarını söylemezler. Çünkü inançlarına göre soy olarak da Rum bunlardır yani Aramiler ve onlardan olduklarını gizleyen Yezidi Kürtlerdir. Rum “R.M.=URUM” Arami dilinde “Öküz Başlı Yılan Tanrı” anlamına gelir ve İslam öncesi kara çıngıraklı yılan olduğuna inanılan Allah’ın da adıdır. Zılgıtları da yılanın çıngırak sesidir. Siirt Süryani’si Arap Emine Erdoğan boşuna Rahibe kıyafeti giymemektedir. Beştepe’deki saray bu yüzden yapılmıştır. Siz onları Müslüman sanmaya devam edin. “Tacı haine giydiren milletin kanı dinmez”, kanlarınız da akmaya devam etsin.


Recep Tayyip Erdoğan’ın Harami soyu, Yemen Aramileri olan Necd’li Suudlar, Mısır’da ve Lübnan’daki Dürziler üzerinde iktidarı ele geçiren Aramiler ile bizdeki sözde millici dinci, türbancı Sabi Hristiyan Süryani, Nasturi, Keldani, Yezidi Ilımlı İslamcı AKP iktidarı ile soydaştırlar.

Bu soydaşlığa Irak Barzani Musevi Kürtleri ile Yezidi Kürtleri de dahildirler.



29.5.2024'de ekledim


AKP’nin “Sünnilik” kasıtlı örgütlenmesi bu yapılanmadır. Arap yarımadası, Suriye, Irak, Mısır, Libya, Türkiye M.Ö. 8000-6000 yılları veya M.Ö.1400-1300’lerde III.Tutmosis döneminde Afganistan’a uzanan antik Mısır Krallığı olduğu iddia edilen bir Sabi imparatorluğu özlemindedirler. Bu konu ülkemizde bilinen bir tarihi bilgi değildir.

Mason localarının yayınladığı bazı internet sitelerinde bu bilgiye İngilizce dilinde ulaştım. Bir örneğini de “alaeddinkeykubat.blogspot.com” blogumda “Proto Sahara Dinleri” başlıklı çeviri yazımda işledim. Bu yazının anlaşılması için de 2009’larda yazdığım “İbrahim kültü çalıntı mı? Kuşlar ve İbrahim” başlıklı çalışmam okunmalıdır ki daha iyi anlaşılsın.



Bu Harami örgütlenmesinin tek engelleri de Suriye’deki Dürzi mezhebi olan Nusayriliğe mensup, Türk-Pers kökenli Esad iktidarıdır. Suriye hariç bütün bölge ülkelerinde bu Sabi iktidarları kurulmuştur. Lübnan Dürziliği Hicaz Emevi kabilesinin elindedir. Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık hevesi boşuna değildir. O sarayları boşuna yaptırmamıştır. Kendisi, kutsal kitapları Ginza d Rbba (Cin ze di Rabba=Öğretmen/Rab Ze Cini demek olsa da Hazine de derler) kitabında geçen, 4000 yıl sonra kavmini kölelikten kurtaracak tanrıları Manda d Hayya’dır. Yani Babil’in Marduk’udur. 6000 yıldır adına namaz kılınan şükredilen şeytan odur.

Bu yüzden camilerde ezanlar onun için ertelenmekte, onun resimleri önünde secdeler edilmekte, Mesih, Allah olduğu yayılmaktadır.



1096’daki I.Haçlı seferinden sonra Kudüs’te kurulan Haçlı Krallığından sonra Urfa’da Edesa, Adana-Hatay bölgesindeki Klikya Süryani-Ermeni krallıklarını da idare eden Tapınak Şövalyeleri, kendi kitaplarında da bu dönemde Sabilik dininin Sin mezhebi olan şeytan ibadetini kabul ettiklerini yazmaktadırlar. Bunu kendi kitaplarından dilimize yaptığım çeviri yazım olan “Masonlar ve AKP’nin Mason Hamileri” başlıklı “adilyargic.blogspot.com” blogumdaki yazımda 2010 yılında yazmıştım. Ardından 2003 Gürcistan Azınlık Raporunda Süryaniler ve Yezidi Kürtler” başlıklı yazılarım gelince blogum google’ın müdürünün R.T.E’ce davet edilmesinin ardından 600 kadar blog ile birlikte 201 referandumundan 30 gün önce sildirtilmiş, referandumdan “15” gün sonra da Google’ın AKP ile çalışmayacağını açıklamasından sonra da iade edilmişti.



İşte AKP hükumetinin küresel sermayeyi de elinde bulunduran bu huzurdan kovulmuş şeytan, güneş tanrıçası, Küçük Gök Anaları Er Ruha’ya ibadet eden Mason Tapınakçı şatanist örgütlenmenin de her türlü desteğiyle bölgede Katar, Suudi Arabistan, Mısır selefileri ile birlikte kurmak istediği Harami imparatorluğu uğruna her gün insanlar insanlık dışı ölümlere mahkum edilmektedir.



Bunun da faturası olacaktır ve bu fatura da yukarıda adları sayılan her bir devletçe kesilebileceği gibi, en büyük adayı da Amerika Birleşik Devletleridir.



Harami AKP’nin ardında saf tutmuş, kafası karışık veya ayık yüksek mevkili parlak üniformalı askerler, iş adamları, akademisyenler, basın mensupları bu işe destek vermekle aldanmaktadırlar.



Eğer Sabi ve bunların dinlerine girmek istiyorsanız, girersiniz ama köleleri olursunuz. Bir Sabi olabilmek için onların soylarından gelmelisiniz. Aksi halde en küçük fırsatta “soykırıma” uğratılırsınız”. Meşhur Yahudi, ırkçılığı da bu dinden doğmadır. Adem, çocukları, ikinci Adem Nuh, çocukları Sam, Yafes, Ham, onun oğlu Kuş ve Kuş soyundan İbrahim ve dini bu Harami milletinin babalarıdır, dinleridir. Ama onlar “biz Arami-Harami değiliz, biz “Suryo’yuz” diye gene kendilerini gizlerler. Ama yaptıkları Arami ırkçılığıdır, Kuşi ırkçılıktır. Samilik=Semitizm ve Siyonizm ile de gizlenirler.



Şu an Müslümanlar ve Hristiyanlar ile Yahudiler de bunların dinen köleleridir.

İster kabul edin ister etmeyin, bu dinlerde olanlar onların köleleridir. Osmanlı’nın din vergisi olan Surre Alaylarını araştırın derim. Evliya Çelebi bile, İslam’ı asırlardır koruyan Türk milletinin bu pis Araplara vergisi olan “Surre=Rüşvet”  ödemesinden utandığını Mekke anılarında yazar. Geniş bilgi için “Antik Sabiler, “Dinleri ve Kutsal Kitapları” alaeddinyavuz.wordpress.com. blogumdaki yazımı veya diğer bloglarımdaki Sabiler hakkındaki yazılarımı okuyabilirler.



AKP, binlerce yıl önceki Sabi imparatorluğunun hayalini Mason localarıyla kovalamaktadır ve ülkeye ve yeryüzüne bu şeytan ibadetçileri yüzünden asla barış gelmeyecektir.

Onlar da bu hedeflerine ulaşamayacaklardır zira engelleri çoktur.



Askeri servis aracının bombalanması bu Masonik örgütlenmenin orduya “AKP’nin ve Amerikan Mason localarının emirlerine uyun” uyarısı da olabilir, çünkü, ordunun haklı olarak gösterdiği saydığım savaşlardan kaçınma gayretleri, AKP’yi ve emperyalizmi de başarısız kılmıştır. Amerika’yı Bush’tan sonra sevdirmeye çalışan yumuşak emperyalizm siyaseti izleyen Demokrat Obama’yıda saymadan olmaz. ABD’nin ırkçı şatanist Donald Trump’ı aday koyması da bu yüzdendir, korku vermek içindir.

AKP bu ham hayali bırakmalı, devletin her kademesinde “Sabi-Arami-Harami”

örgütlenmesine son vermelidir.



Orduya yapılan bu kalleşçe hain kumpas olayında ölenlere rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı dilerim.



Herkes bastığı toprağa sahip çıkmalı, Müslüman ve Türk maskeleriyle burada halkı kandırıp iktidar olurken, dışarıda “Türkler bize baskı yapıyor, dinimizi yaşayamıyoruz, yok türbancı, çarşaf-peçeydi gibi Hristiyan rahibe kıyafetlerinin dayatılması” yalanlarına son vermelidir.



Zira bu baskıları size yaşatacak bir Türk siyasi iktidarı bu topraklarda hiç olmadı, 700 yıldır Osmanlı ve T.C. hükumetlerinde de azınlıklardan başkaları olmadığına göre her iftiranın sorumlusu gene kendileri olan bu şerefsizler, Türk milletine haince iftiralarına da bir son vermelidirler. Kahpeliklerin, kuru iftiraların hesabı er geç sorulur.



En azından geçen yıl Ermeniler kendilerini saklamaktan vazgeçme kararı aldılar, her şeye rağmen bunu erkekçe bir davranış olarak görüyorum. Şimdi sıra hükumeti yürüten kripto Rum-Yahudi-Harami yapılanmasındadır.

Ama milleti Türk-İslam masallarıyla 700 yıldır uyutan bu kesim neden kendini ifşa etsin ki?

Etmeyeceklerdir de. Zira kahpelikleri Ortadoğu'yu kan denizine çevirmiştir. Ak deniz en büyük Müslüman mezarlığı olmuştur.



Ama milletler uyanmaktadır ve bunun da hesapları sorulacaktır. Asırlardır “Din elden gidiyor” yaygarasıyla cahil Müslümanları, Osmanlı’nın ve Atatürk cumhuriyetinin bağımsızlıkçı siyasetlerine karşı düşman edenler de bu sahtekarlardır. Zaten Türk milleti uyuduğundan intikam alma olanağı bulunmadığından da bu işleri birileri yapmaktadır.

Beğenin veya beğenmeyin gerçek budur.



Zaten Roma’nın Hicaz Araplarını Hristiyanlaştırmak ve Araplara önder, kendilerine “köle millet” yapmak için Nasturilik üzerine Varaka bin Nevfel tarafından Hz. Hatice ile birlikte inşa edilmiş, Abdülmutallip, Ebu Talip ve Ebubekir tarafından Herakles’in emirleri, siyasi ve mali yardımlarıyla korunmuş, adı bile Ginza d Rabba kitabından alınma “İslam (S’islam geçer*)” dini, daha başında bunlar tarafından bozulmuştur ve dönüştürmeye de devam ettiklerinden inandığınız dinin, ettiğiniz ibadetin de faydası kalmamıştır. Zaten hiç olmadı da. Delili bütün Müslüman milletlerin Haçlı kölesi olmasıdır. Bağımsız ve Haçlı kölesi olmayan tek Müslüman devlet yoktur. İran da bunlara dahildir. O, 1979 Humeyni operasyonuyla bu dinin ilk şeriat devleti olmuştur zaten.



Masal ve yalan uydurmada nam salmış Arapların bu dinlerinden kurtulmadıkça yeryüzünde bütün milletler en korkunç savaş silahlarıyla öldürüleceklerdir ve öldürülmektedirler. Asya’da, Afrika’da, Ortadoğu’da, Güney Amerika’da Pasifik okyanusu ülkelerinde her gün binlerce insan öldürülmektedir.

Küresel Mason Arap (Yahudiler de Araptır) sermayesi bu yüzyılda “DÖRT MİLYAR” insanı katletmeyi planlamış. Bu Haberkürt kanalında Celal Şengör hoca ve öteki Mason kalemşörlerince yıllardır söylenilmektedir ve bunun yapılması savunulmaktadır. Peki bu dört milyar kitle hangi milletler olacak?

Elbette soyları Arami/Harami, Yahudi, Firavun soylarından olmayanlar. Başka kim olabilir ki?

Takdir okuyanlarındır.


* ”İslam Roma Tezgahı mı?” adilyargic.blogspot.com” da okuyabilirsiniz.

17 Şubat 2016 Çarşamba

TASFİYE MECLİSİ ANAYASA YAPAMAZ.


13 yıllık AKP iktidarı sürekli devletin anayasasının başkanlık sistemine göre değiştirilmesini savundu. Şimdiki anayasa değişikliği talebi de gene bu başkanlık sistemini yasalaştırmak amacıyla toplum gündemine dayatılmıştır.

Recep T. Erdoğan’ın ilk başbakanlık yıllarında ülkemize gelen, ABD’nin vampir başkanı yavru G.W. Bush’un Topkapı sarayını göstererek; “Ben olsam burada otururum” önerisinden bir adım geri gitmediği de bu anayasa değişikliği dayatmasından ve bu güne kadar olan “tek adam özlemlerinden” bellidir.

İlk önce İstanbul’un başkent yapılması yıllarca tartışıldı sonunda  başkentliğin Ankara’da kalmasının her bakımdan yararlı olacağına ikna oldular ve en azından bu konu gündemden düşürüldü.

Anayasa değişikliğini isteyen en başta ABD ve onun AKP hükumetidir.

Bundaki niyeti nedir?

Niyeti, Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan yapmak, kendisine engel çıkartan parlamentoyu devre dışı bırakmak, tek kişinin sözünün geçtiği bir ortaçağ rejimini getirmektir.

İsteklerinin bu olduğu da 13 yıldır Rece Tayyip Erdoğan’ın İslam dışı dinlerde olan, “Allah inancına” göre yorumlanan kişiliği ile, “yaşayan, insan şeklinde önderlik eden tanrı” edasıyla her dediğini itirazsız meclise uygulatan kişiliğini yansıtmasından anlaşılmaktadır.

Ülkemizi, bölgede İsrail tarzı bir jandarma devlet olarak kullanmak isteyen, başta ABD ve küresel sermaye, kendilerine engel olması muhtemel, meclis parlamentosunu gereksiz görmekte ve “Başkan” adıyla padişah/kral konumunda tayin ettiği tek temsilcilerini kullanarak hükmedebilme derdindedir.

Yoksa anaysa değişikliği ile vatandaşların beğenmediğimiz Atatürk cumhuriyetinin geçen yüz yıl içinde askeri Amerikancı darbelerle budanmış hali ile bile, kazanılmış vatandaşlık haklarını genişletme, sosyal refahı arttırma, işsizliğe çare bulma, sokakta evsiz, aç insan bırakmamak için çözüm üretmek için değil, devleti, kafaya aldıkları, kral ilan ettikleri bir tek otorite ile daha kolay yönetme sevdalarını gerçekleştirmeyi hedeflemektedirler.

Bu isteklerine hevesli milli olmayan kişiliklere de meclisi işgal ettirmişlerdir. Bu yüzden meclisin genel yapısına baktığımızda, zaten milli hiç bir yapısı yoktur.

AKP hükumeti, aslında iktidarını borçlu olduğu Amerikancı olan ama, Türk ve Müslüman merkezli, “milli görüntülü siyasetleri” ile halkı aldatan, aslında  Süryani, Rum ve çeşitli Yahudi mezheplerine ait azınlıklar partisidir, Recep Tayyip Erdoğan da başta olmak üzere partisi çoğunlukla Osmanlı’ya ve Atatürk devrimlerine “din elden gidiyor” sloganıyla savaşmış kripto Süryanilerden oluşur.

CHP, tamamıyla, Atatürk’e baş kaldıran, Osmanlı’yı da yıkan, Alevi ve Sünni görünümlü kripto Ermeni yapılanmasının partisidir, F. Gülen cemaati + PKK ile ortaklığa geçmiş, bölücü ilkeleri  önde tutan, görevi tamamlandığından yakında tasfiye edilecek PKK’nın oylarını kazanma derdindeki azınlık partisidir. Alevi Türkleri de kendilerine katmışlardır. Hükumetle terslikleri bundandır.,

MHP, Sünni Müslüman görünümlü Kripto Gregoryen Ermeni, Şafi görünümlü Ermeni, Süryani, Kürt partisidir. Gregoryen Ermeni devşirmesi Sünni maskeli Işıkçı ve Süryani Ermeni Nur cemaatinin idaresindedir.  Amerikancı M.İ.T tarafından idare edilmektedir. Milli değildir.

HDP, bu güne kadar değiştirdiği adlarından dolayı adı akıllara yerleşmemiş  bu parti, yukarıda sayılan üç partinin ortak hedefi olan devleti bölüp parçalamak, federe cumhuriyetine razı görünen, Kürt milliyetçisi ve sol maskesi giyen Ermeni, Süryeni Yahudi dinci-faşist Amerikancı terör yapılanmasının meclisteki sözcüsüdür. Aslında hepsi de aynı amaca hizmet eden ihanet yapılanmasıdır.

Bu durumda neden anlaşamamaktadırlar derseniz, o da kamuoyunu, devletin tasfiyesine halkı ikna amacıyla, senaryosu onların da görüşleriyle Pentagon denilen fitne merkezinde yazılmış tiyatro oyunu gereğince anlaşamamaktadırlar.

Devletin bölünmesi çevre ülkelerdeki gelişmelere göre eş zamanlı yürütülen bir ihanet projesi olduğundan, aksilik olduğunde değişiklik yapılabileceğinden aralarında muhalefet varmış havası verilmektedir. Bu iç isyan olasılıklarını bastırmada bu güne kadar çok etkili olmuştur.

CHP ve MHP, AKPKK’nın bütün ihanet projelerine rağmen halkı sükunet içinde tutmayı başarmışlardır.

Tamamıyla, batılı devletlerin onaylarıyla TBMM’yi işgal eden hepsinin de niyeti ortak olan azınlık kriptolar meclisinin, halkın özgürlük, iş, aş, sosyal güvenlik, demokratik haklarının genişletilmesi,devlet gelirinden daha fazla pay alması gibi haklarını değil, “tek kişinin egemenliğine dayalı devlet” yapılanması, en az sekiz en fazla 36 parçalı federe yeni bir devlet kurmayı hedefleyen bölücü, yıkıcı, iç savaşlara ve komşularla sürekli savaşlara olanak verecek yasal şartları getirecek bir anayasa için bu kavgalar verilmektedir.

TBMM’de mevcut anayasa profesörlerinden oluşan hukukçuların bu güne kadar hukuk ilkelerine değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın ve muhalefettekilerin de siyasi önderlerinin emirlerine biat ettiklerine hatırlarsak, anayasa değişikliğinin halka hitap eden hiç bir yönü olmadığını anlarız.

Kısaca, Osmanlıyı yıkan ve Atatürk devrimlerini yok etme derdinde olan, işbirlikçi kripto devşirmelerin işgal ettiği, Ermeni-Rum-Yahudi çıkar hesaplarındaki uyuşmazlıklarını “demokratik hak savaşları” gibi gösterenlerden ibaret, devleti tasfiye ile dış güçlerce görevlendirilmiş oldukları her şekilde ispat edilmiş B.OP. projesi eşbaşkanlıkları, onun yardakçıları muhalefet partilerinden oluşturulmuş bir TBMM anayasa yapamaz. Hatta bu istekleri mevcut anayasaya göre suçtur ve yargılanmalıdırlar. Ama onlar bu konuyu çoktan hallettiklerinden yargılanma endişeleri de yoktur.

Bu gün tamamen dağılan bu sözde Anayasa komisyonun ardından tekrar görüşmeler gerçekleşebilir veya, hükumet “tek kişinin egemenliğine dayalı bir anayasa” taslağını halk oyuna sunabilir.

Bunları onaylayan millet de, geçen yıl çıkartılan büyük şehir yasaları çerçevesinde devletin eyaletlere bölünmesine de onay vermiş olacağından vatana, gelecek nesillerinin demokratik özgürlüklerine ihanet etmiş olacaktır.

Haaa, bu TBMM diyorsa ki;

Hayır, biz devleti tasfiye değil yaşatma, yüceltme hedefi güden, hizmet meclisiyiz!”

O zaman;

Mevcut anayasanın tümden değişikliğe değil, sadece demokratilşetirilmeye, bireyin devlet karşısındaki haklarının genişletilmesine, sosyal devletin herkese eşit ulaşmasını sağlayacak yasalara ve onların uygulanmalarına gerek vardır.

Her şeyden önce de terör örgütünün tarihe gömülmesine, dinci-kinci ayrılıklara son verilerek herkesin bastığı toprağa sahip çıkmasını sağlayacak yasal değişikliklere gereksinim vardır.

Örneğin, dini cemaatlere ve vicdanlara bırakmak, devletin dini siyasetinin olmamasını temin etmek, her türlü dini cemaatin misyonerlik yapmasını, ırkçılığı yasaklamak, devlet vatandaşlığında herkesi birleştirmek gibi düzenlemeler daha uzun ömürlü ve adil devletin temelleri olacaktır.

Bunları genişletecek bilgi birikimine sahip yetişmiş, yurt içinde sindirilmiş kabuğuna çekilmiş, korkutulup dış ülkelere kaçırılmış değerli insanlarımız vardır, yeter ki bunlara şans verilsin. Neler olmaz neler...

Devleti devlet yapmak, uzun ömürlü ve saygın kılmak isteyenler var ise bunlara kulak verirler...

Takdir okuyanlarındır.

Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc