Sayfalar

18 Aralık 2011 Pazar

YASAR KEMAL E ODUL NE AYAK ?


YAŞAR KEMALE ÖDÜL NE AYAK?

Fransa devlet başkanı ve Macar Yahudisi Sarkozy’nin bir ay kadar önce Ermenistan’a gidip, “Sözde Soykırım” anıtına çelenk koyup, sınırın beri tarafındaki Türk milletinin nefretinin kazanan aslı astarı olmayan sözler sarfetmesini, Fransa genel seçimleri arifesinde başlattığı “Soykırımı inkâr edene ağır para vb. cezalarını” içeren yasa tasarısını gündeme getirmesinin kökenine baktığımızda şu rezillikten başka bir şey yoktur.

O rezillik te şudur ki, 19.yy. içinde Rus Çarlığının Kafkaslar ve Balkanlar üzerinden sürdürdüğü “sıcak denizlere inme siyasetini”, Belçika ve İngiltere’de satın aldığı iki gazete üzerinden yaptığı yayınlarda;

“Rusya, sadece Hıristiyan toprakları olan Balkanlar ve Kafkaslardan Müslüman Türkleri çıkarma ve kovma görevinden başka bir şey yapmamaktadır. Biz, Hıristiyanlığın yücelmesi için çalışıyoruz” şeklinde açıklayarak Avrupa genelinde sempati yaratmış ve bu çorbada tuzum olsun diyen İngiltere ile birlikte o zamanlarda Fransa da Hıristiyan misyonerlerini göndererek çökmekte olan Osmanlı’nın dibine dinamit koymak için Rusların kışkırttığı Ermenileri tavlamaya başlamıştı.

Bu siyasetlerin sonucu olarak da çok sayıda Ermeni Fransa’da ikamete teşvik edilmiş, Osmanlı içindekilere de kiliselerden toplanan bağışlar verilerek “iş adamı” sıfatı kazandırılmıştı.

İşte, Sarkozy’nin her genel seçim öncesinde “Narkozy (Narkoz) çekmişçesine” beyanat vermesine neden olan şey o zamandan beri Fransa’da çoğalmış bulunan Ermeni azınlığın Fransa seçimlerinde “önemli düzeye ulaşan oy oranını kendisine çekmek” amacından başka bir şey değildir.

Ha, bir şey daha varsa o da, Libya’ya ilk vuran ülke olan Fransa’nın yanında olan NATO mason çetesinin bu olayda Müslüman ve Hıristiyan ülkelerince “Haçlı Seferi” oldukları suçlamasından sıyırmak için Suriye işgalini Türkiye’deki işbirlikçi hükümete yüklemeleri ve bu hükümeti, bu göreve zorlamak için “Soykırım” tehdidi ile korkutmak ve bu hükümet Suriye’ye girerse tasarıyı geri çekip işbirlikçilerini “kahraman ilan” etmekten başka bir şey değildir.

Narkozy yutmuş Sarkozy’nin “Sözde Soykırım yasası” tehdidini takiben işbirlikçi hükumet anında, Peres’e yaptığı “One Minute” çıkışını andıran bir çıkışı genel kurmay başkanı ile “Suriye’nin İşgali” konusunda yaptığı görüşmenin ardından patlatmıştır.

1960 darbesinden sonra CKMP’nin tasfiye edilmesiyle yerine kurulan ve görevi sadece NATO’nun verdiği “Solcu Avlama Görevi” olan MHP de hemen işbirlikçi AKP’ye, bir ay kadar önce açıkladığı, “anti emperyalist siyasete destek” ilkesi gereğince desteği patlatmıştır.

Bu üç kağıt dümeninin bu gün aşağıdaki haberle sürdüğünü gördük. MHP’nin başında bir “Türkmen Beyi” değil de “1917’de sürgünden dönmüş, Müslüman Türkj maskesi giyen, papazlar gibi “bekârlık” ilkesine bağlı bir Ermeni dönmesi Devlet Bahçeli’yi” de gördük.

Sözde Fransa “Türkiye’yi seviyor” havası veren bu haber aslında, Fransızların, Ermenileri Rusların kucağından alarak yanlarına Kürtleri de ekleyen Fransız- İngiliz- Vatikan siyasetinin devamından başka bir şey değildir.

19.yy. boyunca ve Kurtuluş Savaşı döneminde Kürtleri kucağına almayı başaramayan Haçlı koalisyonu Atatürk’ün ölümünden sonra bu işi başarmıştır.
Kimlerle başarmıştır?

12. Eylül. 1980 öncesinin “Solcu-devrimci” yazarı olarak bilinen ama 1990 sonrası tam bir “Kürt Milliyetçisi” kesilen Yaşar Kemal, Yılmaz Güney ve halen ülkemizin sinema, sahne ve tiyatro sanat dallarını ellerinde bulunduran “Kürt maskeli dönme Ermeni ve yandaşları ile Kürt Milliyetçileri” olan sözde “solcu ve Nurcularla” başarmıştır.

AKP de bu ihanet işbirliğinin tam bir temsilcisi olmaktan başka bir şey değildir. CHP, DTP ve MHP ise zil çalan destekçileridir ve “gaz alıcıları” canlandırmaktadırlar.

Yatış kalkış saatleri yani uyku saatleri bile Fransa’dan edilen telefonlarla düzenlenen, yazdığı her satır Fransız Üniversite hocalarınca yazılıp, adına bağışlanarak “aydın, önder” yapılan Yaşar Kemal, İngiliz rahip ajanı Mr. Frew tararfından yazıları hazırlanarak öne çıkartılmış Said-i Kürdi’nin, Fransız uyarlamasından başka bir şey değildir.

İşte o işbirlikçi, uşak, Kürt milliyetçisi, emperyalizmin uşağı “Yaşar Kemal’e” bu gün ödül vererek, emperyalizm Türk ve Müslüman milletlerini yeni bir “tartışma ortamına çekecek” girişimde bulunmuştur.
İşte, yarım asırdan fazla olan ömrünü “emperyalizmin hizmetine vermiş KÖLE KÜRT Yaşar Kemal’e” verilen ödülün haber yazısından bir paragrafı okuyunuz. Devamını merak eden linkten okuyabilir.
İşte emperyalizmin “kölesine verdiği ödül haberi”;

“Fransız Büyükelçiliği tarafından düzenlenen tören akşam saatlerinde İstanbul'daki Fransız Sarayı'nda gerçekleştirildi. Törene, Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili, Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Kanal D Haber Grup Başkanı Mehmet Ali Birand, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Hürriyet Gazetesi yazarı Doğan Hızlan, Radikal Gazetesi Yazarı Altan Öymen, Türkan Şoray, Zülfi Livaneli, sanat ve edebiyat dünyasında birçok isim katıldı. 

Bu haber metni sayesinde basın sanat dünyamızın “işbirlikçi kölelerinin” de adlarını okuyup öğrenmiş oldunuz.

Emperyalizmin “kölelerine verdiği ödül” sadece “kölelerini” ilgilendirir. Türk milleti bunu yutmamıştır ve yutmayacaktır.

Fransa’nın Kurtuluş savaşımız sırası ve sonrasında Atatürk’ün önderliğindeki “Türk Bağımsızlık Savaşına” verdiği destekle bu köleye verdiği destek asla aynı şey değildir.
Bağımsızlığın timsali Atatürk ve Fevzi Çakmak

Atatürk döneminin Fransa’sı bence Sarkozy’nin Fransa’sından belki milyon kez daha “adam” bir Fransadır.

Herkes kendisine gerekli payı çıkartsın.

Saygılarımla!

Takdir okuyucunundur!