DÜNYA BİLİMLER AKADEMİSİNDE TÜRKİYE YOKMUŞ
İnternet’te gördüğüm bu haber beni gene durduk
yerde üzüntüye sevk etti.
Biz;
“'Ben,manevi
miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim
maveni mirasım bilim ve akıldır...Zaman süratle ilerliyor, milletlerin,
toplumların,kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.Böyle
bir dünyada,asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve bilimin
gelişimini inkar etmek olur...Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve
başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler,bu
temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse,manevi
mirasçılarım olurlar.”
Diyen bir Atatürk’ün kurduğu ülke olarak bu
halde nasıl oluruz?
Hadi gel de üzülme!
Atatürk’ün kurduğu devlet anlayışı onun
ölümünün ardından yıkılmıştır. 12. Mayıs 1939 İngiltere-Türkiye Kredi
Anlaşmasını ABD, Fransa, Almanya ve İtalya ile yapılan anlaşmalar takip
etmiştir.
1945’de imam hatip liseleri açılmış ve ABD’nin “Komünizm’e
karşı duvar örme” çabası uğruna, 1925’lerin Kürt isyancılığını ateşleyen Said-i
Kürdi (Nursi) Deliüzzaman tekrar piyasaya sürülmüş 14. Mayıs 1950’de
düşünceleri iktidar edilmiş, 1958’lerde ordu ona biat etmiş ve Said “Mirac’a
çıktım” demiştir.
1952’de bu adamın üstünden yazılan saçmalıklar “Hilafet
emriymişçesine” Müslüman ülkelerde emperyalist devletlerce dağıtılmış ve
etkisinden dolayı 1952’de Said-i Deliüzzaman’a Vatikan’dan ödül verilmiştir.
Said, koyu Kürtçü olup Kürt kıyafetleriyle gezerdi! |
Said, Yezit Kürt tanrısı Tavus’un yani şeytanın
bedeninde reenkarne olduğu “Tavus/Şeytan/Yaşayan Şeytan Yezid” olabilmek için “yazı
yazmayı” inatla öğrenmemiştir. Beş yıl üç ay süren Bitlis, Siirt’ten Erzurum’a
kadar uzanan eğitim faaliyetleri süresince inatla “yazı yazmayı” ret etmiştir. Bu
sure zarfında devam ettiği öğrenim süresi bir buçuk ayı geçmemiştir. En uzun
süresi altı ay olup Erzurum’da kalmıştır. Molla Camii adlı “HECELEME KİTABINI”
asla bitirememiştir. Çünkü Yezitlikte “okuryazarlık” yasaktır. Askerde ben
öğretmenlik yapmıştım, Mardin İdil ilçesinden öğrencilerime zorla, sopayla okuryazarlık
öğretmiştim. 600 öğrenci içnde birinci olmuşlardı ama iki ay içinde
okuryazarlığı unutmuşlardı. Çünkü onlar da Said gibi Yezitlerdi.
Bu yüzden de be zatın, Said-I Deliüzzaman’ın soyadı
“OKUR” dur. Ona deli diyen de Erzurum dönüşünden sonra, belge almak için
gittiği Siirt’li Hocası Fethullah
efendidir. Sonra II.Abdülhamit.
Bu gün onu 300 kadar televizyon kanalında,
basında, sinemalarda yapılan filimlerde (Hür Adam) ve okullarda “Din Uleması/
Bilim Adamı” olarak tanıtmaktadırlar.
85 yıllık ömrü boyunca “1+1=2” yazamamış, hesap
kitap bilmediğinden, beş kuruş para harcayamamış bir adamdan”Din Uleması”
yapacaksın, buna, bu devletin Cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanlar kurulu ve
hükümetin ve muhalefetin milletvekilleri yetmedi Üniversiteleri idare eden
Y.Ö.K. Yüksek Öğretim Kurumu, profesörler, doçentler, doktorlar, gazeteciler,
öğretmenler, bürokratlar, işadamlarından sokakta kağıt toplayan fakirine kadar
bir millet inanacak, inandırılacak, bu adamın saçmalıklarını öne süren bir
hükümet halkın %50 oyunu alacak.
Deliüzzaman'ın "Hocam" dediği Mısır'lı Mason Efgani |
Oysa, “Bilim Adamı/Ulema” kelimesinin ne olduğu,
doğru olarak ana okuluna gitmeyen beş- altı yaşında bir çocuğa anlatılsa ve
Said-i Kürdi Deliüzzaman’ın ulema olup olmadığı sorulsa vereceği cevap doğrudan
“hayır” dır.
Ama gelin görün ki, “74” milyonluk bir ülkenin,
“50” milyonluk seçmeninin “25” milyonu
bu zihniyete oy veriyorsa, TÜBA-Türkiye Bilim Adamları toptan istifa ediyorsa
ve TÜBİTAK gibi bilim kurullarına doldurulan sözde bilimadamları bu adamın “ulema”
olduğunu savunanlardan oluşuyorsa bunlar da yetmiyor, bu adamın fikirlerini
savunan bir ilk okul mezunu zat Fethullah Gülen Amerika’dan bütün 1.5.000.000
(bir buçuk milyarlık) Müslüman dünyasına “Din Uleması” olarak kabul ettiriliyorsa,
kim bir Müslümanın “Bilimden anladığını” savunur da Dünya Bilimler Akademisine
kabul eder?
Ederse zaten bilimin temeli olan “okuryazarlık”
ilkesine ihanet etmiş olmaz mı?
Diyorlar ki Türkiye’den adam çıkmaz!
Tespit doğrudur, çıkmaz!
Ulemaları, bilginleri “cahillerden ibaret” bir
toplum; Aancak, poedofili, kulamparalık, eşcinsellik, çocuklarla evlenen
sakallı, sarıklı, cübbeli yedi bin yıl öncesinin “putperest Arap” modasını
takip eden, ne dediğini anlamadıkları dua ve sözleri cennete gitmek için tekrarlayan,
emperyalizme “köle” edilmiş sapık, bir buçuk milyarlık bir güruh olarak
kalacaktır.
Nüfus değişebilir ama “kafalar” aynı kalır.
Eller gider Mars’a biz hala gidemedik Kars’a!
Ey millet uyan artık uyan da bas şu Marş’a!
Keykubat/adilyargıç/Alaeddin Yavuz