KÖKTENDİNCİ PARTİLER BAĞIMSIZ SİYASET İZLEYEBİLİR Mİ?
Tarihçi Cemal Kutay
1946’larda İsmet İnönü diktatörlüğü döneminde ABD’nin ve İngilterenin telkinleri ile başlatılan, İsmet paşanın tarihçisi Cemal KUTAY’ın deyimi ile “Türkiye Cumhuriyetini yıkacağız ve yerine Sünni İslam Devleti kuracağız” (Sol’a Açılan Haçlı Seferi başlıklı yazım) sözleri ile ifade edilen tasfiye sürecinden bu güne değişen pek bir şey olmadı ve 12 Eylül 1980 darbesi ile taçlandırılan köktendincilik Dersim Çemişkezek kökenli dönme Ermeni (Sonradan Malatya) Turgut ÖZAL’ın ANAP hükümeti ile güçlendi ve ABD elçiliğinde pişirilip kotarılan Cumhuriyetin başından beri sürdürülen sinsi “mağduriyet senaryoları “ sayesinde, sıfır terörle aldığı devleti yıkıcı faaliyetlerin zirve yaptığı,”kan akmasın herkese istediğini verelim de bu iş bitsin” dedirtmek zorunda bırakan bir döneme ülkemizi getirdi.
New York İkiz Kule olayı AKP hükümetinin gelişinden bir yıl önce,G.W.Bush (yavru Bush)’un erkek kardeşinin özel güvenlik işlerini yürüttüğü New Yok’un ikiz Kulelerinin,gene Bush’un petrol ortağı Suudi Arabistan’lı Ladin ailesinin yaramaz çocuğu Usame Bin Ladin’in aralarında pişirilip kotarılan “11 Eylül 2001 İkiz Kule operasyonu” başarıyla sonuçlanınca,sözde olayı bilmiyormuş gibi şaşırıp,büyük bir üzüntü ve keder içinde rolu yapan G.W.Bush sözlerini “CRUSADE=Haçlı Seferi” sözü ile bitirmişti.
Bu olay aynen,R.T.Erdoğanın “One Minute” ve “Gazze Flotalia” olayındaki işbirliğini gizleyerek İsrail’e savaş ilan etmeye varacak siyasi oyunlarını andırıyordu. Kürt Vehhabiliği olan Nurculuk akımının kurucusu İngiliz işbirlikçisi Bitlis’li dönme Ermeni Said-i Kürdi’nin başlattığı akımı “Ilımlı İslam =Modarete Islam veya Light Islam” açılımları ile İstanbul Fener Ortodoks Kilisesi Patriği ve Vatikan’ın Papası ile birlikte kotaran Fethullah GÜLEN DAHA Turgut ÖZAL döneminde cunta Lideri Dersim sürgünü, dönme Ermeni sözde Manisalı Kenan Evren tarafından ABD’nin destekleri ile tüm dünya liderlerine tanıtılmış,SSCB’nin yıkılışının etkisi ile bağımsızlık ilan etmiş bütün Türk ve Müslüman dünyasına tanıtılmış,hatta Müslüman olmayan ülkelerde de Light İslam okulları açması ABD desteği ile sağlanmıştı.
Bu hareket,boşuna değildi.Anlamak için geçmiş SSCB örneğine bir göz atalım.
19.yüzyılda ortaya çıkan Sosyalist dünya görüşünden başta Avrupa devletlerini ve sömürgelerini kurtarmak için başlatılan “Sol’a Karşı Haçlı Seferleri”,önce National Sosyalizm yani Faşizm ve Liberalizm gibi akımlarla dizginlenmeye çalışılmış,başarı elde edilemeyince Napolyon’un ordularının tasfiyesinin ardından sürdürülen “milliyetçi-sosyalist” yani sağ-sol çatışmaları ile solcuların etkileri kırılmış,iktidarlar,başta İngiltere tarafından Fransa dahil eski feodal yapılanmalara teslim edilmişti.
SSCB’’de kaza sonucu devrimin Alman İmparatoru tarafından destkelenmesi ile SSCB kurulmuş,ABD başkanı Villson bu yapılanmayı desteklemiştir.Lenin’in tasfiyesi ile Gürcü papaz Stalin’in Yahudi Mason yapılanmasını Rus Milliyetçileri ile iktidara taşıması,ABD,İngiltere,milliyetçi ve Mason SSCB yapılanmasınca desteklenen Said-i Kürdi’nin SSCB’deki Müslümanları isyana teşvikte kullanılması sayesinde Türk ve Müslümanlar “Karşı Devrimci” ilan edilerek soykırımlara uğratılmış ve sürgünlerde telef edilmişlerdi.I.Dünya Savaşı ile bitmeyen son Haçlı Seferi SSCB’ye bu yolla kaymış ve sürdürülmüştü.
Fethullah Gülen ve Fener Patriği Bartholomeus
Bu yüzden SSCB sosyalizmi, ABD ve batılı devlerin bütün ezilen dünya devletlerinin feodal yapılanmalarını “Bakın bizle olmazsanız Komünistler gelir,her şeyiniz gider” korkutması ile Kore Savaşları, Yunanistan’ın işgali,Yunan milliyetçiliğini oluşturmak için çıkarılan Kıbrıs Türk-Yunan gerginlikleri,Vietnam gibi sayısız tecrübeler yaşanmış ve SSCB, ABD ve batının dünyayı işgal etmesine araç haline getirilmişti.
SSCB’nin Recep Tayyip Erdoğan’ı Mihail Gorbaçev’in 1984 Şubatında yaptığı bir İngiltere gezisinin ardından bir yıl sonra 1985’de hiç şansı olmadığı halde iktidara getirilmesi ve yaptığı Glastnost açılımları ile ülkeyi parçalaması,1903’de Rusya Sosyal Demokrat Partisinin Londra’da başlatılan “Sosyalist Devrimci Hareketini” gene bir İngiltere gezisinin ardından iktidara gelen Gorbaçev bitiriyordu.
SSCB aslında batı dünyasınca şişirilmiş bir inekti ve sadece Haçlıların dünyayı işgaline yaramıştı.Bu gün vatandaşlarının dünyanın dört bir yanında fuhuş sektöründe köle olmaları da bunun kanıtıdır.
Şimdi ise sıra yeni bir şişirilmiş ineğe gelmiştir.Bu inek de,yıllardır yürütülen B.O.P projelerine göre Türkiye olacaktır.
Sosyalizm ideolojisinin yerini “Light İslam” alacak,Müslüman ülkeler olabildiğince çabuk İstanbul’daki Fetoş Halifesi veya olası tayin edilen birisine bağlanırken,”36” parçaya bölünmüş bir Türkiye,İşgal edilmiş r İran ve Kafkasya’da yeni kurulacak masabaşı devletleri ile kaosa sürüklenmiş bir Ortadoğu bırakın “cihat ilanını” düşen donunu bile toplayamayacak hale getirilecek ve Armageddon öncesi bir “Müslüman Kıyımı” başlatılacaktır.
Bu güne kadar yürütülen siyasetlere bakılarak beklenilen gelişmelerin şartları da yukarıdaki açıklamalar ışığında safhalar halinde günümüze kadar gerçekleştirilmiş ve AKP ile uygulama sürecine girmiştir.
AKP geldiğinden beri Hüseyin Çelik’inden Cemil Çiçek’ine,başbakanından Amerika’daki Fethullah dönme Ermenisine kadar aşı misali kafalara şırınga edilen şu iddiayı dile getirmektedirler. Hatırladığım kadarı ile daha bir ay önce Burhan KUZU (İncil'de İsa'nın bir diğer sıfatı kuzudur.) da böyle bir söz etti.
-“İslam dünyasında bir haçlı saldırıısı karşısında CİHAT İLAN EDECEK BİR KURUM YOKTUR”!!!
Arkasından bunun,yüzyıllarca İslamın bekçiliğini yapmış Türkiye olması gerketiği vurgulanır.
Sanki cihat ilan etsek ne olacak?
Asırlardır sömürgeci batılıların her şeyine alışmış,köleleşmiş,cinsel sapıklıklar,pislikler,her türlü sefalet içinde yüzen,her türlü bilimsel gelişmeden haberi bile olmayan,halen pedofilik evliliklerin ve eşcinsel sapıklıkların,töre cinayetlerinin içinde boğulan Müslüman ülkeler,biz dahil ordularının her türlü silahının bile sömürgeci ülkelerce temin edildiği apaçık ortada iken,böyle bir cihatın sadece “Müslüman kıyımından” öte gidemeyeceğini anlamak için filozof olmaya gerek yoktur.
Hadi böyle bir şey olsun diyelim;
Haçlı askeri Bush
Daha AKP iktidara gelmeden,AKP’yi iktidara getiren G.W.BUSH’un Neo-con’cuları 11.Eylül 2001’de “Haçlı Seferi” ilan etmediler mi?
Avrupa’da türban yasaklarını,İslam karşıtlığını,Hz.Muhammed’in pedofili karikatürlerini yayınlayarak,Türk işçilerinin gece evlerini yaktırarak,Müslüman kökenli işçilerin üzerinde nazi yanlısı gençlik örgütlerini kullanarak korku yaratıp sosyal haklarınızı alın gidin demediler mi?
Gazze Flotalia olayı ABD ve İsrail’in de başından beri bildiği bir olayken Türkiye NATO’dan çıkarılsın kampanyası yürütülmedi mi?
AKP,İran’a arabuluculuk yaparken Brezilya ile üçlü olarak yaptıkları anlaşmalar ABD bilgisi dahilinde olmuşken Türkiye “İran’ı koruyor,NATO’dan çıkaralım” önerileri gelmedi mi?
Şimdi sözde demokrat OBAMA’nın malum ikiz kulelerin yerine büyük bir Cami ve iş merkezi projesi ABD’de öyle bir “Haçlı Seferi” kampanyası başlatmış ki şaşarsınız.
Yazıya başlamadan önce İngiltere’den yayın yapana “Light İslamcı” PRESS TV’yi seyrediyordum.Her ıkrtan ve ülkeden Müslümanlar projeye destek için her gün bu kulelerin olduğu yere geliyor ve projeyi destekliyorlar,düzinelerce Müslümanın da bu olayda öldüklerini dile getirerek “kardeşlik açısından” Camii inşatının faydasını savunuyorlar.
Haçlı seferinin amacı bu haritadır.Kutsal Bereket Hilali Devleti haritası.Hindistan İndus-Mısır Nil nehirleri arasındaki kutsal topraklarda kurulacak Haçlı Devleti.
Camii projesine karşı kiliseler de örgütlenme başlatmış ve “buraya Camii yaptırmayız” kampanyası yürütüyorlar.Hatta Pastör seviyesinde sakallı bir rahip eline Kuran’ı almış;
-“BU KİTAP,MUHAMMED’İN KİTABI,ŞEYTANIN KİTABI KURAN, 11 EYLÜL 2001 İKİZ KULE ÖLÜMLERİNDEN SORUMLUDUR,BU YÜZDEN BURAYA CAMİİ YAPILAMAZ...” diye fetva veriyor,ölen Hıristiyanların resimlerini gösteriyor.
Şimdi gelelim AKP’nin sözde “bağımsız siyaset dümenlerine”.
Malum,başbakan ulusalcı kesimin savı olan “AVRASYA PROJESİ”’ni ellerinden almak için Rusya’ya bir ziyaret başlatmış bu açılım Çin,Hindistan ile sürmüştü.Her şeyin bilgisi dahilinde yapılmasına rağmen ABD AKP hükümetini,kendisinin Rusya,Hindistan ile birlikte hareketleri,Çin ile ticari ilişkileri yokmuşçasına,1979’da köktendinci,gerici İran iktidarını kendileri kurmamışçasına “ABD karşıtı” siyaset izlemekle yalancıktan suçlamıştı.
Bu suçlamalar artık AKP’nin ABD-AB’ye karşı “CİHAT BİRLİĞİ” ni gerçekleştirme suçlamalarına kadar ilerleyecektir.Bu da zaten iddia edilmeyen bir şey değil,sadece ABD’nin birinci dereceden devlet adamlarınca telaffuz edilmedi.
Bütün bunlar göstermektedir ki “Köktendinci AKP “ veya olası başka bir siyasi partinin ülkemizi “NATO ve AB” den çıkaracak,Müslüman ve diğer ezilen ülkelerle işbirliğine sokacak bir siyaset izlemeleri halinde,bu batı ile şu an olduğu gibi danışıklı dövüş şeklinde bile olsa olası bir “HAÇLI SEFERİNE ÇANAK TUTMAKTADIR”.
Aslında gerçek (Antichrist-666) Deccal'ı çizmişler:))
Çünkü onların inancına göre Kuran-ı Kerim, ABD’li Pastörün de PRESS TV’de yayınlanan sözlerindeki gibi sonunda “Şeytan’ın kitabıdır “ ve İslam dünyası da “Şeytanın ordusudur”.Bunu açıklayan İncil ayetlerini geçmiş yazılarımda vermiştim.(Yuhanna Vahiyler-Bölüm- Yerden Çıkan Canavar ayeti,Kuran’daki Dabbet-ül Arz’a,onlara göre Şeytan’a denk gelmektedir.Sayısı Kuran’ın sayısı 666’dır.)
Bu durumda Türkiye ve Müslüman ülkelerde köktendinci olmayan,hatta dini değerleri devlet içinden dışlayan siyasi partilerin yönetimine girmesi gereğini ortaya koymaktadır.Böylece Müslüman ülkeler “CİHAT YAPILANMASI OLUŞTURMAKLA” suçlanamayacaklar ve batılı sömürgeci ülkeler de halklarını yani kamu oylarını “HAÇLI SEFERİNE” ikna edecek gerekçelerden mahrum kalacaklardır.
Ha,isterseler “gözünün üstünde kaşın var” diyerek de saldırya geçebilirler ama bu asla “Haçlı Seferi” olarak kampanya yürütmelerine çanak tutmayacaktır.
Bu partilerin “Komünist Partileri” olması da haçlı seferine çanak tutabilir.Bu yüzden,Türkiye’de halkın refahını,sosyal adaleti önde tutan,iş güvencesi,herkese iş imkanı sağlayacak sosylaist ilkeler sahip ama liberal görünümlü,İsveç Sosyalizmi türü partilerin “bağımsızlık siyaseti” güdebilecekleri inancındayım.
Türkiye kesinlikle “köktendinci” partilerin yönettiği bir ülke ile ne NATO’dan ne de AB’den ayrılabilecek tam bağımsız bir siyaset yürütemez.Artık Türkiye dahil komşu ülkelerin,AB’nin bile güvenini yitirmiş,ABD işbirlikçisi bir AKP vardır.
Türkiye ve Müslüman ülke halklarının sosyalizmden korkmaları yersizdir.Bugün,sendika,iş güvencesi,sosyal sigorta,emeklilik gibi haklarımız varsa bunu sosyalizme borçluyuz.Avrupa National Sosyalizm yani Faşizm-Liberalizm karışımı bir düzenle yönetilmektedir.Buna biz “Avrupa Demokrasisi” diyoruz.
Sosyalizm gelince,eğitim herkese zorunlu olacak,herkes iş sahibi olacak,devletin gelirlerinden eşit düzeyde yararlanacak,sağlık,yaşlılıkta bakım gibi sorunlar ortadan kalkacaktır.Günümüz Rusyası 70 yıl sosyalizmle yönetildi.Bu gün devlet başkanları Putin kiliseye gitmiyor mu? İncil’e basıp yemin etmiyor mu?
Bizim de dışarıda "Müslümanım" deyip,camide görünüp,içkiyi yasaklamalamla Müslüman görünüp,evde Haç çıkaranların gerçek yüzleri;
Müslümanlara karşı “Haçlı Seferi” isteyen köktendinci yapılanmalar kiliselerce teşvik ediliyorsa demek ki sosyalizm halkların dinlerine bir şey yapmamış.Türkiye’ye sosyalizm gelse herkes işsizlikten,yoksulluktan,hastane kapılarında parasızlıktan dönmekten kurtulacaktır.
“Ateistlik” sosyalizmin felsefesi değildir.İsadan önce 2500 yıl önce eski Yunanistan’da Sokrates zamanında da vardı,bu günde vardır.Bu bir felsefedir isteyen kabul eder istemeyen etmez.Ama,saltanatlarını sürdürmek için sömürgeci devletlerle 200 yıldır işbirliği yapan köktendinci,halkı kendisine köle gören Ağalar,şeyhler,Pirler,iş adamları,işbirlikçi komprador zenginler,özelleştirme oyunları ile sömürgeci devletlere satılan kurumları kapan yabancı,ABD’li,AB’li iş adamları bize bu hakları vermezler,verdirmezler.
AKP’nin referandum aldatmacasında da olduğu gibi “Toplu Sözleşme” hakkını verir ama hakkını aramak için emekçilerin silahı olacak olan “Grev Hakkını” vermez.
Bu konu iş kanununu ilgilendirir ve Anayasaya yazılması gereken “Türkiye sosyal bir hukuk devletidir” ibaresi Anayasada zaten vardır.Türkiye memura Toplu Sözleşme ve Grev haklarını tanıyacağını daha 1974’de Uluslar arası Emek Örgütünün (İLO) bu hakları düzenleyen ilkelerini uygulayacağını tahhüt etmiştir.
Ama nerdeeee!!!
36 yıl geçmesine rağmen hala halk kandırılmaktadır.
Yani aldatmaca-kandırmaca,uyutmaca siyasetleri içinde bizleri boğuyorlar.Bir halt da yapacakları yoktur.
Çok eşliliği,kadınların evliliklerinden zırnık almadan boşanmalarını sağlayan imam nikahlarını teşvik ederler,meclisteki sekreterleri ile zina yaşayan milletvekillerinin,sekreterlerinin kocalarının fahiş miktarda şantajla paralar istemeleri yüzünden AKP’nin zinayı suç olmaktan çıkardığını unutmayalım.
Bu tür yasa dışı,ahlaksızca zina ilişkilerini resmileştirmek için AKP daha iki gün önce “imam nikahı resmi nikah olsun” kampanyası başlattı.Anayasa değişikliği maddesinde bunun adı “kadına pozitif ayırımcılık” gibi kimsenin ne anlama geldiğini kavrayamadığı muğlak bir aldatmaca olarak yer almıştır.Pozitif ayrımcılık konusu,anladığım kadarı ile,milletvekillerinin metresleri ile zinalarını resmileştirmeye,zenginlere çok eşli bir yaşama izin vermeye dayalı bir düzenlemenin önünü açmaktan öte bir şey değildir.
Geçenlerde bir haberde bu şekilde yaşayan milletvekillerinin sayısının meclisteki vekillerin yarısı olduğunu okumuştum.
Kürt toprak ağaları ve şıhlarının 350 ve üzerinde olan köylerinin her birinde “8” yaşından itibaren her yaşta eşleri vardır ve bunlar imam nikahlıdır.Karılarının çoğunun adlarını bile bilmezler.Bu kadınların ve bunlardan doğan çocuklarının hakları için hiç bir düzenleme bu anayasa maddelerinde yer almıyor.
Adamlara bu kadar eş yetmiyor,ya da köyden indim şehire örneğindeki gibi,şehirli kadınlar daha çarpıcı gelince köydeki eşlerinilerini beğenmiyor unutuyorlar mı ne,bir de meclisteki sekretelerini,barda pavyonda bulduklarını da ekliyorlar.Meclis neredeyse devletin dokunulamayan bir genelevi,milletvekilleri de çok eşliliği resmiyete taşıyan dokunulamaz bir memuriyet haline getirilmiştir.
Adnan Oktar Hoca o hapisli günlerde.
Bu konular,1990’lı yıllarda Adnan OKTAR’ın malum hani şu herkese din dersi veren “ Harun Yahya com”un kurucusu olan şahsın, Özal zamanında serpilmiş köktendinci sermaye ve siyaset dünyasına pazarladığı kadınlardan ikisinin açtıkları dava sonucu 255 gün hapis yatmasına varan olayla gün yüzüne çıkmıştı.
Dindar zengin ve milletvekillerinden de oluşan abazanlar (!) sözde “zina işlememek için” Adnan Hoca’ya geliyorlar,körpe,şeffaf hatunlardan seçtikleri ile Hocanın önünde imam nikahı kıydırıp ücretlerini “mehir” olarak ödüyorlar,ilişki sonrası da aynı yöntemle boşanıyorlardı.Fuhuş bu yola resmiyet kazanıyordu.
İlk Motorlar T.Doras ve S.Piriler.
Bu kadınların,”anlık kocalarının” kendilerini hak olmayan yoldan kullandıklarını açıkladıkları için de basın bu kadınlara “Adnan hocanın motorları” adını” vermişti. Yani,”imam nikahı,pozitif ayrımcılık” böyle şeyleri örtmeye yarayan bir kılıftır.
Pozitif ayrımcılık konusu, içeriği ne olursa olsun Medeni Hukuku ilgilendiren bir kavramdır ve anayasaya yazılması gerekmez.
Mevcut medeni kanun bence yeterlidir ve Kürtlerde de acilen mevcut olanın uygulanması sağlanmalıdır,bu bile ülke genelinde sağlanamadığından,anayasa oylaması her yönüyle sadece aldatmacadır,kandırmacadır.
Oldu olacak butün Medeni Kanunu,Ticaret Kanunu,Ceza Kanunu,İş kanunu gibi onbinlerce maddeden oluşan yasaları Anayasaya yazsınlar da olsun bitsin.
Her halde dünyanın en saçma anayasası olur.
Halka,işçiye,köylüye,ameleye,marabaya,küçük memura “köle” gözü ile bakan,”Sen ağa ben ağa ineği kim sağa” diyen Van’lı toprak ağası Hüseyin Çelik’lerin size vereceği hiç bir sosyal güvence olamaz.Bu yüzden din ile eilgili endişelerinizi bir yana atın ve insanca yaşayabileceğiniz sosyalizm ile kazanılabilecek haklarınız için mücadele veriniz.
Şimdi konumuza dönelim.
AKP’nin kendisini,12 Eylül 1980 öncesinin “İşbirlikçi dönme,devşirme solcularını” da arkasına alarak “demokrat ilan etmesi”,meclis kürsüsünden cuntanın idam ettiği solcu ve Ülkücülere gözyaşları ile ağlaması,ancak tiyatroculara,film artistlerine yakışmakta,1946’larda İsmet İnönü’nün “köktendinci” yapılanmaları başlatarak ABD’yi kandırmaya kalkışmasına banzemektedir.
Bunu kimse yemiyor artık.
Bu yüzden AKP asla Türkiye’yi ileriye götürecek siyasetleri yürütecek bir parti olmadığını sekiz yıllık icraatları ile kanıtlamıştır.
Değiştirilmesi gerken,ne işe yaradığını halen anlayamadığım “Kırmızı Kitap” (!) bu değişiklikleri de içermelidir.
Saygılarımla.
Keykubat
Yazıma resim ararken tesadüfen bulduğum bu resimlerin yayınlandığı haber,Sibel Edmond adlı FBI'da tercümanlık yapmış,daha sonra Türk olduğu için atılmış bir bayanın tespitleri var.İkiz kule komplosundan El Kaide yalanına,yukarıdaki iddiaların hepsini doğruluyor.Dünyanın nasıl bir kumpasa sokulduğunu açıklıyor.Helal olsun bu kıza.Akp hükümeti döneminde nükleer silah ticaretinden,NATO uçakları ile uyuşturucu ticaretine,Amerika'nın nasıl bir "Polis Devletine" geçişi ve haberleşne dahil özgürlüklerin kısıtlanmasına kadar her şey açıklanmış.Ülkemizde AKP'nin neo-concuları taklit ettiği de ortaya çıkmış oluyor.AKP'nin de başını oldukça ağrıtacak bir haber.Belki bu yüzden hükümet olmaktan kaçacak siyasiler yüzünden AKP başımızda kalmaya devam edebilir.Haber İngilizcedir, yazıyıokuduktan sonra Tıklayınız. Bin Ladin'in resminde "EL KAİDE C.I.A tarafından yaratıldı,F.B.I tarafından aranıyor" yazılıdır.
Ortadaki resimde "Hakların Faturası" başlığında,BUSH'un haçlı politikaları ikiz kuleler üzerine sıralanmış,Uçağın üzerine de "Vatansever Eylem" yazılmış.
Sağdaki resimde de Newsweek Dergisinin kapağında "POLİS DEVLETİ Amerika'nın yeni yaşam şekli,Artı,e-postalardan cep telefonu mesajlarına uygulanan yasaklara ek olarak Amerikalıların uyması gereken 575 yeni yasa" maddesi sayılmış.
Gazetecilere iyi iş çıktı ama,AKP'ye rağmen kim yapabilir ki bunu?
Keykubat